Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Ekim’de Diyarbakır’a yapacağı ziyareti İHD ve TGS’nin kentteki temsilcileri değerlendirdi.
-
TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral: Erdoğan Pazar günü gelip, ‘Kürt kardeşlerim’ diyerek insanların karşısına nasıl çıkacak, ben de bütün Diyarbakırlılar da merak ediyoruz.
-
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun: Kaldırmakla övünülen OHAL’in bazı uygulamalarının korunduğu, yasal hükümlerin yürürlükte olduğu Diyarbakır ziyaret ediliyor.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarın (23 Ekim) Diyarbakır’da olacak. Toplu açılış törenine katılacak olan Erdoğan, kentte bir dizi ziyaret de gerçekleştirecek.
Tartışmalı bir siyasi atmosferin olduğu şu günlerde, ziyaretinin Diyarbakır halkı için ne ifade ettiğini kentteki meslek ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile konuştuğumuz haberimizin ikinci bölümünü paylaşıyoruz.
‘Diyarbakırlıların önemli bir kısmı Erdoğan’a sempati beslemiyor’
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Temsilcisi Mahmut Oral, “Diyarbakırlıların önemli bir kısmı Erdoğan’a karşı sempati beslemiyor ve muhalifler” dedi ve Erdoğan’ın son açıklamalarının kentte nasıl bir tepki doğurduğunu anlattı.
Mikrofon uzatırsanız belki AKP’li Diyarbakırlılar, Erdoğan’ın gelişinden çok da rahatsız olduklarını söylemeyebilirler. AKP’li kesime sorduğunuzda ‘Erdoğan iyi ki geliyor’ diyebilirler. Fakat onların da geri planına baktığınızda Erdoğan’ın son yaptığı ‘çocuk’ açıklaması sonrasında rahatsız olduğuna dair kanaatim var. Bu Erdoğan’ın zihniyetinin dışavurumu oldu aslında.
Erdoğan’ın Kürtlerle ilgili düşüncesinin esasında ne olduğu açığa çıktı. Böylelikle Erdoğan’a gönül bağı olan varsa AKP’liler içerisinde bence çok büyük bir duygu kırımına ve parti taban kaymasına neden olacaktır. Bu Erdoğan’ın ilk söylemi de değil. Daha önce de bunu birkaç kez tekrar etmişti, her seferinde de burada çok büyük tepkiler aldı. Erdoğan Pazar günü gelip, ‘Kürt kardeşlerim’ diyerek insanların karşısına nasıl çıkacak, ben de bütün Diyarbakırlılar da merak ediyoruz.
‘Ne Selvi’nin ne de Erdoğan’ın haddi’
Abdulkadir Selvi’nin Hürriyet’te kaleme aldığı, Diyarbakır’daki STK ve meslek örgütlerini hedef alan yazısına da değinen Oral, “Selvi’nin kurumları hedef alan açıklamaları şimdiki havuz medyasının algısı, eskiden amiral gemisiydi şimdi sandalından dışavurumu. Selvi kim oluyor da buradaki sivil toplum kuruluşlarını PKK ile irtibatlandırabiliyor ve birkaç satır yazı ile terörize edebiliyor. Bu Selvi’nin de haddi değil, ‘çocuk’ açıklamasıyla Kürtleri terörize etmesi konusunda Erdoğan’ın da haddi değil” dedi.
Diyelim ki bu insanların hepsi PKK’lı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bulduğu her fırsatta ‘Türkiye’de bir tane PKK’lı bırakmadık?’ demiyor mu? Hangisi yalancı bunlardan? Bir şey söylenecekse ayağı yere basarak söylenmeli. Bir halkı kökünden rencide edecek söylemlerden kaçınmalı. Kaldı ki Kürt sorunu gibi Türkiye’de öteden beri yaşanan, bu ülkenin kalkınamamasının, demokratikleşmesinin, hukuk ve adalet sistemini dengeye oturmasının temel sebebi olan bir meselede böyle açıklamalar Cumhurbaşkanı’nın da Selvi’nin de haddi değil.
Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan kişilerin Pazar günü yapılacak mitinge gitmek için zorlandığını belirten Oral, “Tabii insanlar hele ki kamu kuruluşlarında çalışanlar, yöneticiler tarafından mitinge gitmeleri konusunda üzeri kapalı olarak tehdit ediliyor. Erdoğan alanda birkaç bin kişilik bir kitle bulacak ama kitle burada kerhen bulanacak buna eminim” diye konuştu.
‘OHAL uygulamaları Diyarbakır’da yürürlükte’
İktidarın ‘güvenlikçi’ politikalarında ısrarcı olduğunu belirten İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ise “Kürt meselesi başta olmak üzere bölgedeki her soruna yönelik güvenlikçi politikaları uzun süredir iktidarda olmasına paralel olarak ısrar ediyor ve tercih ediyor. Bu yöntem ile sonuç alabileceğini düşündüğü için de süregelen haksız ve hukuksuz uygulamalara karşın demokratik, hak temelli ve barışa dair her sözü ve eylemi de gayet rahat bir güvenlik sorunu olarak görüyor. Hapishanede sistemli hukuksuzluk da, barışçıl eylem ve etkinliklere yönelik yasadışı kolluk müdahalesi de bu kapsamda değerlendiriliyor” dedi.
İktidar buradan bakınca da bölgedeki sorunu konuşma ve tartışma alanını da belli güvenlik referansı üzerinden kurguluyor. Dolayısı ile ziyaretler de Kürtler açısından da bir kısım açılış ziyaretlerinden öteye gidilemiyor. Üstelik kaldırmakla övünülen OHAL’in, 2018’de kaldırılmasına rağmen hükümet yetkililerine olağanüstü yetkiler veren ve olağanüstü halin kısıtlayıcı bazı uygulamalarının korunduğu, yasal hükümlerin yürürlükte olduğu Diyarbakır ziyaret ediliyor.
Erdoğan’ın Diyarbakır Cezaevi’ni ‘kültür merkezi’ne dönüştürme projesine ilişkin de konuşan Zeytun, sözlerine şöyle devam etti:
Hapishanelerdeki hasta mahpusların sağlığa erişimi ve diğer ihlaller için çözüm yerine kanunlarla zorlaştırıldığı bir zeminde iktidar siyasetçilerinin de hukuki ve siyasi bir çözümü konuşması beklenmiyor. Diyarbakır Cezaevi’nin, basına yansıdığı üzere kültür merkezi haline dönüştürülmesi konuşuluyorsa da; bu hapishanede insanlığa karşı uygulamalar ile karşılaşan halkın beklentilerini, bir sembol hatırlama mekanı olunması gibi talebini de görmezden gelindiğini gösterir.