Mahsa Amini İran’da Molla rejim güçleri tarafından saçının teli göründüğü için darp edildi. Hastaneye kaldırılan Mahsa 3 günlük komanın ardından beyin kanaması teşhisi konularak yaşamını yitirdi. Yani; Mahsa Molla rejiminin polisleri tarafından katledildi. Mahsa’nın ölümünün ardından İranlı kadınların isyanı her yerde heyecan yarattı.
Ateş etrafında dans ederek başörtüsünü yakan kadınlardan tutalım, “jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla rejim güçlerine meydan okuyan kadınlara, saçlarını kesen kadınlardan profil resimlerini Mahsa yapan kadınlara kadar her yer Mahsa oldu. Ama bir fotoğraf karesi vardı ki tüm bu eylemler ve protestoların özünü içinde barındırıyordu. Bir sopaya tutuşturularak dalgalandırılmış siyah kadın saçı görüntüsü… Bu fotoğraf kısa sürede sosyal medyada viral oldu. Birbirinin profil ya da hikayesinde fotoğrafı gören herkes kendi mecrasında da paylaşmaya başladı.
Mahsa’yı ölüme götüren salt saç teli değildi elbette; ataerkinin kadınlar üzerinden yüzyıllardır süren tahakkümünün bir sonucu olsa da “saç teli” dediğimiz şey, kelebek etkisi yaratarak isyanın kıvılcımı oldu. Bu isyan giderek büyüdü, harlandı.
Neden saç teli?
Kadın saçı ya da teli hayatın içinden, farklı uygarlıklar ve dönemlerden beri iğrenilen, korkulan, tehlikeli bulunan ya da yüceltilip kutsanan bir anlamı olmuştur. Beden toprağa gömüldüğünde bile hep kalıcı olan, kemik ve dişlerimiz dışında çürümeyen tek uzvumuzdur. Kimi zaman yediğimiz yemeğin içinde gördüğümüzde tiksinerek yemeği çöpe atma nedeni, kimi zaman saklasın diye bir tutam kesip sevdiğimiz birine verdiğimiz bir kutsiyetimiz olmuştur. Bazen de Rapunzel’de olduğu gibi masallara konu olup erkeği kurtarıcı bir role bürünmüştür.
Kadın saçının mitolojide de önemli bir yeri vardır. Örneğin; Lilith’in kızıl saçları kötülüğün simgesi, Medusa’nın kıvırcık saçları ise -her bir buklesi yılanı ifade eder- tehlikeli bulunmuştur. Ortaçağ’da “cadı avları” dediğimiz süreçte katledilen kadınların önce uzun saçları kesilir sonra çarmıha götürülürlerdi. Dolayısıyla egemenler için kadın saçı korkutucu ve kapatılması gereken bir nesne halini almıştır.
Tabi ki başörtüsü ya da başörtüsüz… Demokratik bir toplumda kadın istediği şekilde kendini nasıl ifade etmek isterse giyinme ve seçme hakkına sahip olmalıdır. Ancak, bu bir dayatma ve zora dönüşürse işte o zaman saçın teli anlam kazanır. Çünkü erkek egemen yapı, tırnağından saç teline kadar kadın bedenine müdahaleyi kendinde bir hak olarak görüyor. Bunun için saç teli bayraklaştığında sadece saç teli değildir artık.
Saçın rüzgarda savrulması kadının özgürlüğe kanat çırpınışını da ifade eder. Kadını tahakküm altına almaya çalışan, ona istediği yaşam şeklini ve giyim tarzını dayatan erkek egemen sistemin korkusu işte bu yüzdendir. Bu korku kadınlara yönelik şiddet, baskı, eve kapatma olarak geri dönse de bir tutam saç şu an İranlı kadınları özgürlüğe götürüyor. Erkek egemen yapıya karşı Mahsa şahsında yürütülen mücadeleyle özgürlük saçlarımızın telinden bize de göz kırpıyor.