hdp - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Tue, 17 Jan 2023 15:52:53 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.3 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2020/07/cropped-karincalogo-512x512-1-32x32.jpg hdp - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 HDP’den hapishanede büyüyen çocuklar için önerge https://gazetekarinca.com/hdpden-hapishanede-buyuyen-cocuklar-icin-onerge/ Tue, 17 Jan 2023 15:18:45 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238929 HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, hapishanelerde büyüyen çocukların ve hükümlü ebeveynlerin yaşadığı hak ihlallerinin tespiti, önlenmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması için önerge verdi. HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, “Çocuğun üstün yararı ilkesi” gözetilerek hapishanelerde büyüyen çocukların ve hükümlü ebeveynlerin yaşadığı hak ihlallerinin denetimine ve veri elde edilmesine müsait duruma getirilmesi, çocuğun sağlık, […]

The post HDP’den hapishanede büyüyen çocuklar için önerge first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, hapishanelerde büyüyen çocukların ve hükümlü ebeveynlerin yaşadığı hak ihlallerinin tespiti, önlenmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması için önerge verdi.

HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, “Çocuğun üstün yararı ilkesi” gözetilerek hapishanelerde büyüyen çocukların ve hükümlü ebeveynlerin yaşadığı hak ihlallerinin denetimine ve veri elde edilmesine müsait duruma getirilmesi, çocuğun sağlık, eğitim, beslenme oyun ve sosyal gelişim ihtiyaçlarının eksiksiz karşılanması, hak ihlallerinin tespiti, önlenmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.

TBMM Başkanlığına sunulan önergede, tutuklu/hükümlü kadınların sayısının gün geçtikçe arttığı, buna bağlı olarak da hapishanelerde büyüyen çocukların sayısında artış yaşandığı belirtildi. Önergede şu ifadelere yer verildi:

Hapishanelerdeki katı ve cezalandırıcı ortam çocukların psikososyolojik gelişimlerini olumsuz etkilemekte, beslenme, sağlık, oyun, eğitim, sosyal gelişim ve iletişim hususlarında çocuğun üstün yararını gözeten koşullar oluşturulmamaktadır. Özellikle, hapishane koşullarında çocukların okul öncesi eğitim ihtiyaçlarının nasıl yürütüldüğü, çocuğun diğer çocuklar ile iletişiminin hangi koşullarda sağlandığı, sosyal gelişiminin nasıl desteklendiği, cezaevi sonrası süreç gözetilerek dış ortama nasıl hazırlandığı, diğer aile bireyleri ile ne sıklıkla ve ne şekilde iletişim kurduğu, gerekli kıyafet ve malzemelerin sağlanıp sağlanmadığı, çocukların teknolojik cihazlara ve oyun araçlarına erişiminin olup olmadığı, çocukların gelişimine uygun beslenme ihtiyaçlarının nasıl ve kimler tarafından karşılandığı, emziren anneler için gerekli ek gıdaların temin edilip edilmediği, kurum içerisinde çocuk doktoru, hemşireleri ve çocuğun psikolojik durumunun takibi için gerekli uzmanların bulunup bulunmadığı konularında detaylı araştırma yapılması gerekmektedir.

Türkiye hapishanelerinde kalan tutuklu/hükümlü ebeveynlerin ve ebeveynleri ile birlikte cezaevinde tutulan çocukların “çocuğun üstün yararı ilkesi” gözetilerek eğitim, sağlık, beslenme, oyun ve sosyal gelişim ihtiyaçlarının eksiksiz şekilde karşılanması, ilgili cezaevlerinin düzenli olarak denetlenebilmesi, hak ihlallerinin bir an evvel tespiti, önlenmesi adına çözüm yollarının belirlenmesi elzemdir.

HDP’nin önerisi, AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

HABER MERKEZİ

The post HDP’den hapishanede büyüyen çocuklar için önerge first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP Danışma Kurulu’ndan muhalif parti ve seçmenlere çağrı https://gazetekarinca.com/hdp-danisma-kurulundan-muhalif-parti-ve-secmenlere-cagri/ Tue, 17 Jan 2023 12:46:02 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238902 42 HDP Danışma Kurulu üyesinin imzasıyla yayımlanan metni okuyan kurul üyesi Prof. Dr. Ayşe Erzan, “Bütün muhalif parti ve seçmenler, HDP’ye yönelik saldırılara karşı tutum almalı” çağrısı yaptı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Danışma Kurulu üyeleri, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararıyla HDP’nin Hazine yardımı hesabına bloke konulmasına ilişkin İstanbul’da bir basın toplantısı düzenledi. Toplantının yapıldığı salona, “HDP’nin […]

The post HDP Danışma Kurulu’ndan muhalif parti ve seçmenlere çağrı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
42 HDP Danışma Kurulu üyesinin imzasıyla yayımlanan metni okuyan kurul üyesi Prof. Dr. Ayşe Erzan, “Bütün muhalif parti ve seçmenler, HDP’ye yönelik saldırılara karşı tutum almalı” çağrısı yaptı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Danışma Kurulu üyeleri, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararıyla HDP’nin Hazine yardımı hesabına bloke konulmasına ilişkin İstanbul’da bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantının yapıldığı salona, “HDP’nin Hazine yardımının bloke edilmesi seçmen iradesinin gasp edilmesidir” yazılı pankart asıldı.

Toplantıya, İstanbul’da bulunan çok sayıda HDP Danışma Kurulu üyesi katıldı.

42 HDP Danışma Kurulu üyesinin imzasıyla yayımlanan metni kurul üyesi Prof. Dr. Ayşe Erzan okudu.

“HDP Hazine yardımı hesabının bloke edilmesi seçmen iradesinin gasp edilmesidir” diyen Erzan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ülkemizin geleceğini belirleyecek seçim sürecine girdiğimiz günlerde milyonlarca seçmenin iradesini temsil eden üçüncü büyük partisi HDP ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası sürerken, AYM hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde HDP’nin Hazine yardımının bloke edilmesine karar verdi.

Hazine yardımının AYM kararıyla bloke edilmesi yalnızca milyonlarca seçmenin vergileriyle ve iradeleriyle HDP’nin demokratik siyaset yapması için verilen yardım engellenmemiş; adil demokratik ve eşit koşullarda yapılması gereken seçim sürecine de adeta hançer sokulmuştur.

‘Siyasi girişim niteliğinde bir karar’

AYM’nin verdiği kararı ‘siyasi girişim’ olarak niteleyen Prof. Dr. Ayşe Erzan, “AYM kararı kamuoyuna geçici bir tedbir gibi sunulmaktadır. Oysa Anayasa’da ve kanunlarda böyle bir tedbirin yeri yoktur. Aksine hukukla bağdaşmayan bu karar son ve kesin hükmün sonucu olan yaptırımın peşinen bir tedbir diye uygulamaktadır. Karar baştan itibaren siyasi etki altında yürüyen bu yargılama sürecinde yine siyasi etki altında verilmiştir” dedi.

Erzan, şöyle devam etti:

Hukukla ve adaletle ilgisi bulunmamaktadır. Karar doğrudan doğruya HDP’nin seçim sürecindeki varlığını ve etkinliğini sınırlamayı amaçlayan bir siyasi girişim niteliğindedir. Bu karar hukuki dayanaktan yoksundur. Bilindiği gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temelli kapatılma istemiyle HDP aleyhine bir kapatma davası açmıştır. Yargılama usulleri hakkında kanunun 52’inci maddesine göre siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar Ceza Muhakemesi Kanunun (CMK) davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulanmak suretiyle sonuçlandırılır. Oysa CMK’da böyle bir tedbirden söz edilmemektedir.

CMK’nın arama ve el koyma başlıklı dördüncü bölümünde 128’ini maddede düzenlenen taşınmazlara hak ve alacaklara el koyma başlıklı hususun burada işletilebileceği bu blokaj kararının verilmesinde göz önünde alınıp alınmadığını bilmiyoruz. Bununla birlikte CMK’daki düzenleme suç işlenmesi sonucunda elde edilmiş olan varlıklara el konulmasından söz etmektedir. HDP’nin Hazine yardımı alması yasal dayanağı olmasının ötesinde HDP’yi Türkiye siyasetinin en güçlü üçüncü siyasi partisi yapacak bir ölçüde kararlı bir irade ortaya koyan milyonlarca seçmenin tercihine dayanmaktadır.

‘Seçimlere doğrudan müdahale’

AYM’nin kuruluş ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun 52’inci maddesine göre kapatma veya devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına toplantıya katılan üyelerin üçte iki çoğunluğu ile karar verebilir. AYM kararı 15 kişilik heyet tarafından 3’te 2’den az yani eksik oy çokluğu ile verilmiştir. Bu yönüyle de hukuk dışıdır. Bu karar, seçimlere doğrudan bir müdahaledir.

HDP’nin yargılama süreci artık son evresine gelmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Ocak 2023’te AYM önünde sözlü olarak açıklamalarda bulunmuştur. Bundan sonra HDP’de mahkeme tarafından dinlenecek ve kararın verileceği ve açıklanacağı gün belirlenecektir. Yılbaşından bu yana 18 Haziran gününe tarihlenmiş seçimlerin daha erken bir tarihe alınması, özellikle iktidar ortakları tarafından konuşulur hale gelmiştir. HDP ile kararın seçimlerden hemen önce kapatma kararı olarak verilmesi, seçimleri doğrudan doğruya etki yapacaktır. Bu çok açık olan husus Hazine yardımını bloke kararı ile ilk işaretini de vermiş bulunmaktadır. Karar böylece HDP’nin seçim faaliyetlerin sınırlandırmaya yönelik siyasi bir tavırdır.

“AYM’nin bloke etme kararı, siyasi saiklerin ne kadar etkili olduğunu bir kez daha ve çok açık olarak ortaya koymaktadır” diyerek sözlerini sürdüren Erzan, kararı kabul etmediklerini vurguladı.

Muhalefete çağrı

Prof. Dr. Ayşe Erzan, sözlerini muhalefete çağrı yaparak noktaladı:

Kamuoyunun gözleri önünde cereyan eden ve hukuki gibi gösterilmeye çalışılan siyasi hamleler, HDP’nin engellendiği bir seçim sürecini amaçlamaktadır. Böyle bir amaç, seçmen iradesini gasp etmeye yönelik girişimlerle gerçekleştirilmekte ve yargı da buna alet edilmeye çalışılmaktadır. Hukuk devleti ve demokrasiyle bağdaşmayan bu kararı kabul etmediğimizi açıklıyoruz.

HDP’ye yapılan hukuk dışı operasyonlar, kapatma davası ve Hazine yardımının bloke edilmesiyle ilgili karar, yalnız HDP’yi ve ona oy veren milyonları değil, bütün muhalif siyasi parti ve seçmenleri birinci derecede ilgilendirmektedir. Demokratik, adil, eşit, özgür bir ülkede barış içinde yaşama umudu taşıyan herkesi, kurum ve siyasi partileri, iktidarın, seçim güvenliğiyle, geleceğimizle, hayatımızla birebir ilgili olan bu hamlelerine karşı uyanık olmaya ve ortak tutum almaya çağırıyoruz.

HABER MERKEZİ

The post HDP Danışma Kurulu’ndan muhalif parti ve seçmenlere çağrı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Buldan: Biri kara kış, diğeri son bahar; iki kutupla bahar gelmez https://gazetekarinca.com/buldan-biri-kara-kis-digeri-son-bahar-iki-kutupla-bahar-gelmez/ Tue, 17 Jan 2023 10:41:01 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238881 HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ilk büyük mitingine vurgu yaptığı konuşmasında, “Biri kara kış, diğeri son bahar olan iki kutupla bahar gelmez” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada 2023 seçimlerine dair açıklamalarda bulundu. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın 15 Ocak’ta İstanbul […]

The post Buldan: Biri kara kış, diğeri son bahar; iki kutupla bahar gelmez first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ilk büyük mitingine vurgu yaptığı konuşmasında, “Biri kara kış, diğeri son bahar olan iki kutupla bahar gelmez” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada 2023 seçimlerine dair açıklamalarda bulundu.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın 15 Ocak’ta İstanbul Kartal’da gerçekleştirdiği mitingi hatırlatarak, “Sizleri İstanbul mitingimizin coşkusuyla selamlıyorum” diyen Buldan, “Emek ve Özgürlük İttifakı mitingimizde ülkeyi karanlığa teslim etmemek üzere sözleştik. Bu birliktelik, özgür yarınları birlikte kurma ortaklığıdır. Büyük finali de büyük zaferle buluşturacağız” ifadelerini kullandı.

Erken seçim tartışmalarına da değinen Buldan, “Ya zamanında yapılacak bir seçimde kaybedeceksiniz, ya da erkene alacağınız bir takvimde gideceksiniz. Bütün yollar, gidişinize çıkmaktadır. Yazı da çıksa, tura da çıksa bunlar kaybedecekler boşuna fal bakmayı bıraksınlar” dedi.

‘Parlamentonun belirleyici anahtar gücüyüz’

Cumhur ve Millet ittifaklarının tutumlarına da işaret eden Buldan, şunları söyledi:

Biri kara kış, diğeri son bahar olan iki kutupla bahar gelmez. HDP ile aynı kareye girmekten dahi imtina eden bir siyaset, büyük resmi görmekten uzaktır. O büyük resmi yaratan HDP’dir, HDP’nin ittifaklarıdır, 8 Mart’lardır. Newroz’lardır, 1 Mayıs’lardır! Halklardır!

“Cumhurbaşkanı adayımızı yakın zamanda halklarımıza müjdeleyeceğiz” diyen Buldan, şöyle devam etti:

Mücadelede, direnişte, siyasette, yarışta varız. Cumhurbaşkanlığında da ülkeyi yönetme iddiasında da varız. Mücadelemizden ve halkımızdan aldığımız bu güçle yeni dönemin kapılarını bizler açacağız.

Parlamentonun belirleyici anahtar gücü de yine biz olacağız. Bütün inanç ve kimliklerin, kadınların, gençlerin, ötekileştirilenlerin, ekolojistlerin, sosyalistlerin, feministlerin, emekçilerin, engellilerin iradesinin güçlü temsil edildiği bir parlamento hedefliyoruz.

HABER MERKEZİ

The post Buldan: Biri kara kış, diğeri son bahar; iki kutupla bahar gelmez first appeared on Gazete Karınca.

]]>
PİAR’ın son anketi: 5 parti oy kaybetti, 3 parti oy artırdı https://gazetekarinca.com/piarin-son-anketi-5-parti-oy-kaybetti-3-parti-oy-artirdi/ Tue, 17 Jan 2023 08:15:45 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238806 PİAR Araştırma’nın ocak ayında gerçekleştirdiği ankete göre AKP, HDP ve İYİ Parti’nin oy oranı artıyor. CHP’nin de aralarında olduğu 5 partinin ise oy oranında düşüş yaşandı. Piar Araştırma, 7-9 Ocak tarihleri arasında 26 ilde 2 bin 611 katılımcı ile gerçekleştirdiği son anketinin sonuçlarını paylaştı. Şirketin bir önceki ayki yoklamasına göre 5 partinin oy kaybettiği ankette; […]

The post PİAR’ın son anketi: 5 parti oy kaybetti, 3 parti oy artırdı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
PİAR Araştırma’nın ocak ayında gerçekleştirdiği ankete göre AKP, HDP ve İYİ Parti’nin oy oranı artıyor. CHP’nin de aralarında olduğu 5 partinin ise oy oranında düşüş yaşandı.

Piar Araştırma, 7-9 Ocak tarihleri arasında 26 ilde 2 bin 611 katılımcı ile gerçekleştirdiği son anketinin sonuçlarını paylaştı.

Şirketin bir önceki ayki yoklamasına göre 5 partinin oy kaybettiği ankette; AKP, İYİ Parti ve HDP oylarını artırdı.

Gelecek Partisi aynı seviyede kalırken; CHP, MHP, Zafer Partisi, BTP ve DEVA bir önceki aya göre oy kaybı yaşayan partiler oldu.

Son ankette oyların partilere göre dağılımı ise şu şekilde gerçekleşti:

  • AKP: Yüzde 31,2
  • CHP: Yüzde 25,1
  • İYİ Parti: Yüzde 14,3
  • HDP: Yüzde 11,2
  • MHP: Yüzde 6,3
  • Gelecek Partisi: Yüzde 3,8
  • BTP: Yüzde 1,9
  • Zafer Partisi: Yüzde 1,6
  • DEVA Partisi: Yüzde 1,1

Piar Araştırma’nın geçen ayki anketiyle son anketi karşılaştırıldığında, AKP ve HDP’nin oylarında yüzde 1,4 oranında artış yaşandı. İYİ Parti ise yüzde 4 oranında oy artışı yaşadı.

HABER MERKEZİ

The post PİAR’ın son anketi: 5 parti oy kaybetti, 3 parti oy artırdı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP’den Birgün ve Al Manitor’a tekzip: Vekil sayısı üzerinden bir tartışma yürütülmedi https://gazetekarinca.com/hdpden-birgun-ve-al-manitora-tekzip-vekil-sayisi-uzerinden-bir-tartisma-yurutulmedi/ Mon, 16 Jan 2023 14:36:27 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238732 Birgün Gazetesi ve Al Manitor’da yer alan haberlere karşı tekzip yayınlayan HDP, “İttifakımız ve onun hiçbir bileşeni herhangi bir platformda vekil sayısı üzerinden bir tartışma ve pazarlık yürütmemiştir” açıklamasında bulundu. Halkların Demokratik Partisi (HDP), Birgün Gazetesi’nde yer alan ve HDP ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) arasında “milletvekili pazarlığı” gerçekleştiği iddia edilen, Al Manitor’da ise “HDP […]

The post HDP’den Birgün ve Al Manitor’a tekzip: Vekil sayısı üzerinden bir tartışma yürütülmedi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Birgün Gazetesi ve Al Manitor’da yer alan haberlere karşı tekzip yayınlayan HDP, “İttifakımız ve onun hiçbir bileşeni herhangi bir platformda vekil sayısı üzerinden bir tartışma ve pazarlık yürütmemiştir” açıklamasında bulundu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Birgün Gazetesi’nde yer alan ve HDP ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) arasında “milletvekili pazarlığı” gerçekleştiği iddia edilen, Al Manitor’da ise “HDP yetkilisine” dayandırıldığı iddia edilen haberlere dair tekzip yayınladı. Açıklamada, “Türkiye siyasi tarihinin en önemli seçimlerinden birinin yaklaşmasıyla beraber kimi basın kuruluşlarında partimiz, ittifak ve bileşenlerimiz ile seçim stratejimiz hakkında asılsız iddia ve haberler yapılmaktadır” denildi.

‘İyi niyetli olmadığı gibi…’

Açıklamada, son dönemde HDP ile ilgili yapılan “Kulis haberciliği” içeriklerinde kullanılan “HDP’li yetkili” kavramının kullanılmasına “Siyasi geleneğimiz, ilkelerimiz, seçim stratejimiz ve parti kurullarımızın işleyiş mekanizmalarıyla ilgisi olmayan, yapılan haberlerde ismi açıklanmayan ve HDP’li oldukları şüpheli olan yetkililere dayandırılan çeşitli asılsız iddialar iyi niyetli olmadığı gibi böylesi tarihi bir süreçte demokratik, katılımcı ve şeffaf bir işleyişe zarar vermektedir. Partimizin yöneticileri basına konuştuklarında isimlerini gizlememe konusunda ilke kararı almıştır” sözleriyle tepki gösterildi.

‘Tartışma ve pazarlık yürütülmedi’

Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

Birincisi: HDP, Emek ve Özgürlük İttifakı’nı bir mücadele ortaklığı olarak gördüğü gibi elbette tarihi önemdeki seçimleri de bir mücadele birliği olarak görüyor. İttifakımız ve onun hiçbir bileşeni herhangi bir platformda vekil sayısı üzerinden bir tartışma ve pazarlık yürütmemiştir. Birgün gazetesinde yayınlanan, HDP ve TİP’i töhmet altında bırakan haber tamamen asılsızdır.

İkincisi: Ayrıca Al Manitor gazetesinin de ‘İsimini vermek istemeyen bir HDP yetkilisine’ dayandırdığı ve Cumhurbaşkanı adayımızı çıkarma kararımızın nedenleri konusunda ifade edilenler gerçekdışıdır. Tüm baskılara rağmen çizgisini koruyan partimiz HDP ilkesel tutumunun gereği olarak kararlarını alır ve demokratikleşmeye çağrı yaparken sadece kendi öz gücüne güvenir.

Seçim gündemimiz, ittifaklar, örgütlenme ve genişleme stratejimiz ile ilgili tartışmalar parti kurullarımızda demokratik, katılımcı ve şeffaf bir şekilde yürütülmekte, konu ile ilgili gelişmeler parti yetkililerimiz tarafından kamuoyu ve basın kuruluşlarıyla paylaşılmaktadır.

HABER MERKEZİ

The post HDP’den Birgün ve Al Manitor’a tekzip: Vekil sayısı üzerinden bir tartışma yürütülmedi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Sancar: AYM’ye başvurduk, parti kapatma kararı seçim sonrasına bırakılmalı https://gazetekarinca.com/sancar-aymye-basvurduk-parti-kapatma-karari-secim-sonrasina-birakilmali/ Mon, 16 Jan 2023 11:37:02 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238678 HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kapatma davasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını, kararın seçimler sonrasına bırakılması gerektiğini belirttiklerini aktardı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisine dönük kapatma davasındaki gelişmelere dair Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi. Kapatma davası kapsamında Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunduklarını belirten Sancar, “Anayasa Mahkemesi bu davanın temelden yoksun […]

The post Sancar: AYM’ye başvurduk, parti kapatma kararı seçim sonrasına bırakılmalı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kapatma davasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını, kararın seçimler sonrasına bırakılması gerektiğini belirttiklerini aktardı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisine dönük kapatma davasındaki gelişmelere dair Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi.

Kapatma davası kapsamında Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunduklarını belirten Sancar, “Anayasa Mahkemesi bu davanın temelden yoksun olduğunu, ilk kararından belirtti. Bu ilk karar, iddianamenin iadesi kararıydı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın davayı açmaya yönelik ilk iddianamesi, Anayasa Mahkemesi tarafından oy birliğiyle geri gönderilmişti. Gerekçe ise bunun temelden ve delilerden yoksun olmasaydı. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı daha sonra yeni bir iddianame hazırladığını belirterek, yeniden Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi” ifadelerini kullandı.

‘HDP, AKP ve MHP’nin hedefinde’

Davadan önceki sürece değinen Sancar, partilerinin AKP ve MHP tarafından hedef gösterildiğini söyledi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı iddianameyi Anayasa Mahkemesi’ne 17 Mart 2021’de teslim etti. Yani MHP’nin kongresinin yapılacağı tarihten bir gün önce. Bu tür sembolik hamleler, daha sonraki süreçlerde de devam etti. Özetle bu dava siyasi nitelik taşımaktadır. Bu davanın amacı demokratik siyaseti baskı altına almak, HDP’yi tasfiye etme planlarını hayata geçirmektir.

‘Anayasa’yı inkar’

HDP’nin hazine yardımının kesilmesi için banka hesaplarına konulan bloke kararını hatırlatan Sancar, “Hazine yardımının yatırılacağı hesaplara bloke koyma kararı tamamıyla ve apaçık bir şekilde Anayasa’nın, kanunların ve Anayasa Mahkemesi’nin varlık nedenlerinin inkarı anlamına geliyor. Buna karşı itiraz hakkımız var. Bu tedbir kararına karşı itiraz süresi 4 Şubat’ta sona erecek. Bu ayrı bir süreç olarak değerlendirilmelidir. Bununla ilgili kısa bir açıklamayı sonra yine yapacağım” dedi.

Sancar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in AYM’ye 10 Ocak’ta yaptığı sözlü açıklamasını da hatırlatarak, şunları kaydetti:

Bugünkü başvurumuzun konusunu da Türkiye’de seçim sürecine, demokrasiyle ilgili bütün ilkelere büyük zararlar verme ihtimalini gözeterek, Anayasa Mahkemesi’nden talepte bulunduk. Anayasa Mahkemesi’ne yaptığımız başvuruda, biz bu davayla ilgili bütün muhakeme işlemlerinin 18 Haziran 2023 seçimleri sonrasına bırakılmasını talep ettik. AYM bu davayla ilgili işlemleri durdurmalıdır. Nedenlerini ve gerekçelerini sıralayacağım, bir iki daha bilgi daha aktarmam gerekiyor.

Seçim belirsizliği

Sancar, erken seçin tartışmalarına da değindi.

Seçimler normal olarak 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacak. Eğer başka bir karar alınmazsa, bu seçimler için 18 Haziran 2023 seçimleri için resmi süreç 19 Nisan 2023’te başlayacaktır. Ancak yine çeşitli kulis bilgileri ve doğrudan iktidar temsilcilerinin açıklamaları 14 Mayıs’ın da seçim tarihi olarak düşünüldüğünü gösteriyor. Eğer seçimler 14 Mayıs’a alınacak olursa, seçim süreci resmen 12 Mart 2023’te başlayacak. Ortada ciddi bir belirsizlik var. Bu belirsizlik HDP’yi bir kıskaca alma planından öteye hedefler içeriyor.

Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuk ilkelerine bağlı davranarak, bağlı kalarak, uygun davranarak, davayla ilgili bütün muhakeme işlemlerini 18 Haziran 2023 sonrasına ertelemelidir. Bunu en ivedi şekilde karar altına almalıdır.

‘DEVA’ iddiasına yanıt

Sancar, ardından gazetecilerin yanıtladı. Sancar, “Olası bir kapatma ihtimaline karşı DEVA Partisi listelerinden gireceğinize dair haberler çıktı. Bu da tedbirlerden biri midir? Seçim öncesi YSK listesi kesinleştikten sonra bir kapatma kararı çıkarsa bu yönelik bir tedbiriniz var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

Öncelikle her konuda tedbirlerimiz var, her konuda hazırlık yaptık. Bunların ayrıntılarını takdir edersiniz ki sizinle paylaşamam. DEVA Partisi ile ilgili olan iddia bir spekülasyondur. Ne kurullarımızda konuşulmuştur ne de DEVA Partisi yetkilileri böyle bir konuyu gündeme getirmiştir. Bu spekülasyonlar üzerinden değerlendirme yapmak ciddi hata olur. Bizler dava açılmadan önce hazırlık yapmaya başladık. Dava süreci ve muhtemel sonuçlarla ilgili çalışmalar yaptık.

‘Seçim Koordinasyon Kurulu oluşturduk’

HDP’li Sancar, partilerinin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusunu ise şöyle yanıtladı:

Aday belirleme çalışmaları devam ediyor. Partimizin kurulları var. Türkiye’nin ve belki de dünyanın en özgün partilerinden biriyiz. Kendi doğrudan kurullarımız, MYK’mız PM’miz var ancak bileşenlerden oluşan bir partiyiz. Ve şimdi de bir ittifakımız var. Seçim Koordinasyon Kurulu oluşturduk. Bütün bu saydığım bileşenlerin ve çevrelerin yani ittifaklar hariç temsilcilerinin yer aldığı bir kuruldur. Çalışmalar sürüyor. Çeşitli demokrasi çevreleriyle istişareler yürütüyoruz. Tabanımızla fikir alışverişi içindeyiz. Bu sürecin çok uzayacağını zannetmiyorum. Ancak çalışmaların olgunlaştırılması için de bir süreye daha ihtiyaç var. Bugün MYK’mızda bu konuyu yeniden ele alacağız.

HABER MERKEZİ

The post Sancar: AYM’ye başvurduk, parti kapatma kararı seçim sonrasına bırakılmalı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Derya Kömürcü’yle söyleşi | HDP seçmeni çantada keklik değil https://gazetekarinca.com/derya-komurcuyle-soylesi-hdp-secmeni-cantada-keklik-degil/ Mon, 16 Jan 2023 11:14:16 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238650 Yöneylem Sosyal Araştırma Merkezi Genel Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü, genel seçim sürecinde HDP’nin en kritik düğümü çözecek parti konumunda olduğuna işaret ediyor: “HDP oyları çantada keklik değil. HDP’nin Altılı Masa’dan beklentileri de üzerinde konuşulamayacak, aşırı talepler olmadığı için belli düzeyde bir ilişki ve saygı bekliyorlar. Bu uyarıyı Altılı Masa’nın alabileceğini düşünüyorum.” Seçim tarihi henüz […]

The post Derya Kömürcü’yle söyleşi | HDP seçmeni çantada keklik değil first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Yöneylem Sosyal Araştırma Merkezi Genel Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü, genel seçim sürecinde HDP’nin en kritik düğümü çözecek parti konumunda olduğuna işaret ediyor: “HDP oyları çantada keklik değil. HDP’nin Altılı Masa’dan beklentileri de üzerinde konuşulamayacak, aşırı talepler olmadığı için belli düzeyde bir ilişki ve saygı bekliyorlar. Bu uyarıyı Altılı Masa’nın alabileceğini düşünüyorum.”

Seçim tarihi henüz belirsizliğini koruyor. Fakat AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftalarda erken seçim sinyali verdi.

HDP kendi adayını belirlemek için çalışmalara başladığını ve seçime kendi adayı ile gireceğini duyurdu. Öte yandan HDP Kapatma Davası ülke gündeminde.

Altılı Masa’nın kimi aday olarak göstereceği ise hala belirsizliğini koruyor.

Genel seçim sürecinde Altılı Masa’nın durumunu, HDP’ye karşı tutumunu ve HDP’nin kapatılması ihtimalinin seçimlere nasıl yansıyabileceğini Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi Genel Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü ile konuştuk.

Altılı Masa, cumhurbaşkanı adayını hala netleştirememiş olmaktan dolayı eleştiriliyor. Bir yandan da adaylık konusunda en baskın ismin Kemal Kılıçdaroğlu olduğu anlaşılıyor. Altılı Masa, adaylığı durumunda Kılıçdaroğlu’na tam destek verir mi?

Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı hala belirsiz. Belki de toplumun şu anda Altılı Masa’dan beklediği yegane şey bir ortak aday belirlemesi. Diğer vaatler, politika önerileri, geçiş sürecinin nasıl olacağı, yeni Türkiye’nin kurumsal yapısı gibi konuların hiçbiri aslında seçmenlerin gündelik hayatında çok da merak ettiği konular değil. Ama cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ve seçimi kazanıp kazanamayacağı seçmenler arasında en önemli konu olarak görülüyor. Altılı Masa, uzunca bir süre cumhurbaşkanı adayımız yıpranmasın, seçime daha çok var, bu süreçte yıpranır gibi argümanlarla ismi açıklamayı ertelediğini dile getirdi. Son iki üç ayda ise adayın yıpranmasından çok, aslında bir isim üzerinde uzlaşılamıyor hissi yarattı seçmende. Ve bu durum, yıpranmasın diye ismi açıklanmayan cumhurbaşkanı adayını daha ismi belli olmadan yıpranır hale getirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu şu anda herhalde ortak cumhurbaşkanı adayı olmaya en yakın isim. Altılı Masa’daki partilerin tamamı Kemal Bey’in cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesi durumunda tam destek verir mi? Vermek zorundalar. Yani Altılı Masa’nın, hatta bunu Altılı Masa dışında kalan muhalefeti, Emek ve Özgürlük İttifakı’nı ekleyerek söylemek gerekir: Bütün muhalefetin bir arada destek vermediği bir aday cumhurbaşkanı seçilemez. Dolayısıyla burada bir kere isim belli olduktan sonra muhalif partilerin tamamının o ismin arkasında güçlü bir şekilde durması hatta kamuoyunda cumhurbaşkanı adayı olarak ismi geçen Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi siyasi figürlerin de aktif bir şekilde, açıklanan isme destek vermesi gerekir ki sonunda esas amaca ulaşılabilsin. İktidar değişikliği seçim yoluyla gerçekleştirilebilsin, Türkiye’deki tek adam rejimi son bulsun.

İçinde pek çok farklılığı barındıran Altılı Masa’nın Türkiye için umut vaat ettiğini düşünüyor musunuz? Seçim süreci ve seçim sonrasında Altılı Masa’nın sürdürülebilirliğini nasıl yorumluyorsunuz?

Altılı Masa’nın son birkaç ayda sergilediği dağınık görüntünün, ortak adayın açıklanması ve kampanyanın başlaması ile birlikte ortadan kalkabileceğini düşünüyorum. Yeni bir rüzgar yakalanabilir. Bu rüzgar Türkiye’nin sorunlarını çözecek bir özne vaadini içinde barındırır mı, insanlar Altılı Masa’ya ya da ortak cumhurbaşkanı adayına baktığında, Türkiye’nin sorunlarını ortadan kaldıracak siyasi yapı buradadır diyebilir mi diye soracak olursak; bu çok mümkün değil.

Önümüzdeki seçimin niteliğini iyi kavramamız gerekiyor. Önümüzdeki seçim aslında bir ara seçim niteliğinde yani rejimin oylanacağı bir seçim. Türkiye ‘tek adam’ rejimi ile mi yoluna devam edecek yoksa bunu sonlandırıp, yeni bir başlangıç yapabilecek mi? Bugün, umut veren şey değişiklik vaadi, iktidarın seçim yoluyla değiştirilmesi ve yeniden güçlendirilmiş bir parlamenter sistemin ortaya konması… Sonrasında sorunlarımızı nasıl çözebileceğimizi tartışır hale geleceğiz. Altılı Masa da zaten bu değişim, iktidar değişikliği gerçekleştirildikten sonra büyük ölçüde misyonunu tamamlamış olacaktır. Evet belli bir vadede geçişi tamamlamak açısından yerine getirilmesi gereken politikalar, alınması gereken kararlar olacaktır. Bunların da hızlıca alınabileceğini düşünüyorum. Ama sonrasında, AKP’nin iktidardan düştüğü bir tabloda, Türkiye’de siyaset yeniden olgunlaşırken, açıkçası bu partiler de kendi programlarını, çözüm önerilerini, toplum öngörülerini geliştirip, seçmenlerle paylaşacak ve birbirleri ile yarışacaklardır diye düşünüyorum. Yani burada, Altılı Masa, Türkiye’yi bir yerden bir yere getirecek yeni siyasi oluşum olarak ortaya çıkmadı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılması, buna ilaveten de belli yerlerde milletvekilliği sayılarının arttırılması için bir işbirliği yapıyor aslında. Bir ittifak bile olduğu söylenemez Altılı Masa’nın.

Son araştırmanızın ardından “AKP 1,5 yıl boyunca devam eden istikrarlı oy kaybını durdurmayı başardı, üç aydır oyları artıyor” değerlendirmesini yapmıştınız. Bu değişimdeki etkenler neler? Muhalefetin ne yapması gerekiyor? Bu tablonun değişip değişmeyeceğinize dair öngörünüz ne?

AKP ve MHP’deki oy gerilemesi birdenbire olmadı. Son bir buçuk, iki yıl boyunca, ölçümlerimizde bizim gördüğümüz her ay küçük küçük ama istikrarlı bir oy kaybı olduğu… Bir aydan diğer aya geçerken baktığınızda çok büyük bir fark yokmuş gibi görünüyordu ama toplamda o küçük istikrarlı kayıpların anlamlı bir oy kaybına varmış olduğunu gördük. Hatta AKP’nin yüzde 30’ların altına indiğini, yüzde 28 civarında ölçüldüğünü bu yaz aylarında görmüştük. Tabii burada AKP’ye, MHP’ye oy vermekten vazgeçen yaklaşık 13 – 14 puanlık bir seçmen kitlesinden bahsediyoruz. Yani milyonlardan bahsediyoruz.

24 Haziran 2018’de AKP ve MHP’nin oy toplamı yüzde 52’nin üzerindeyken bugün bu rakamın toplamda yüzde 40’ın altına inmiş olması çok çarpıcı bir durum tabii. Dolayısıyla bu kaybın, vazgeçen seçmenlerin, nereye gittiği de önemli. Muhalefete gitmediler denemez ama ağırlıklı olarak bunlar gidecek bir yer bulmakta zorlanarak kararsızlar ve oy kullanmayacaklar içinde kendilerini konumlandırmaya başladılar. Son üç ayda gördüğümüz AKP oylarındaki bir miktar toparlanmanın da aslında bir seçim kampanyasının başlamasıyla beraber, kararsızlar ve oy kullanmayacaklar için, eski AKP ve MHP seçmenlerinin partilerine geri dönmesinden kaynaklandığını görüyoruz. Bu oran çok yüksek bir oran değil, seçim kazandırabilecek bir oran değil. Ama birtakım seçim ekonomisi uygulamalarının, birtakım popülist uygulamaların ve seçim şekerlerinin seçmenleri, özellikle de geçmişte bu partiye yakın, şu anda da kendini yakın hissettiği halde tepki duyan bazı seçmenleri ikna edebildiği görülüyor.

Ancak bunu muhalefet açısından değerlendirecek olursak, muhalefet kanadından iktidar kanadına bir geçişten söz edemeyiz. Muhalefetin oylarında bir kayıp görünmüyor. Dolayısıyla seçimi kazanabilmek için oylarını arttırmak ve bu kadar kutuplaşmış bir ortamda karşı tarafı ikna edip kendi tarafınıza geçirmek de çok mümkün görünmüyor. Burada muhalefet neler yapabilir; muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı belli olup, partiler de kendi kampanyalarını başlattığında gözlemlemek, ölçmek, o zaman karşılaştırmak gerekir.

Şu anda muhalefet sadece iktidarın yaptıklarını eleştirmekle sınırlı tutuyor kendini. Çok ciddi bir kampanyaya başladığı görülmüyor. Bunun belki pozitif etkisi olacaktır. Bundan daha önemlisi, muhalif seçmenler çok kırılgan çok kaygılı, seçimin bir daha kaybedilmesi durumunda bunun geri dönüşü olmayacak sonuçları olabileceğinden endişeli. Tam da bu yüzden psikolojik üstünlüğü kaybetmemek gerekiyor. Yani muhalefet liderlerinin de Altılı Masa’nın da genel olarak tüm kamuoyunun buna çok özen göstermesi gerekiyor. Siz ne kadar dağınık bir görüntü sergilerseniz seçmenlerde kazanamama kaygısını o kadar tetiklersiniz. Bu da beraberinde yılgınlığı hatta sandığa gitmeme durumunu getirebilir. Bu sebeple bence muhalefet açısından en önemli şey, kazanma inancını ve özgüvenini taze tutmak ve buradan ödün vermemek.

Araştırmanıza göre “Erdoğan’a asla oy vermem” ve “muhalefet adayına oy veririm” diyenlerin oranı %50 ve bu oran kemikleşiyor gibi görünüyor. Bu tablo seçime kadar bozulur mu, yoksa bu şekilde devam eder mi?

Önümüzdeki seçim öncelikli olarak bir cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen ‘tek adam’ rejimi kurulduğu andan bu yana tek bir kişiye, cumhurbaşkanına, bu kadar yetki verildiği andan itibaren parlamento, partiler hatta bakanlıklar bile önemini yitirdi. Tek kişi her şeyi belirler hale geldi. Bu sebeple cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda seçmenlerin çok daha net kararları olduğunu görüyoruz.

Yaklaşık iki yıla baktığımızda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeniden aday olması durumunda oy verir misiniz” diye sorduğumuzda yüzde 52’nin neredeyse hiç altına düşmeyen oranda seçmen kümesinin şu an “asla oy vermem” dediğini gördük. Bunlar karşısında Erdoğan’a kesinlikle oy veririm diyenler yüzde 40 civarına gelemedi. Hep yüzde 10-15 aralığında bir kararsızın var olduğunu gördük. Bu anlamda seçmenlerin yarısından fazlasının Erdoğan’ı desteklememek konusunda çok net olduğu söylenebilir. Bunu da belki şu şekilde değerlendirebiliriz; aslında Türkiye’nin en büyük siyasal gücü, ‘Erdoğan gitsin cephesi’ diyebileceğimiz bir cephe. Bu yüzde 52’nin üzerinde, bazen yüzde 60’a yaklaşan bu tepkisel kitlenin genel karakteri ise tamamen bir şeye karşı olmak aslında. Erdoğan’ın 20 yıldır süren iktidarına net bir şekilde karşılar. Dolayısıyla bu yüzde 50’nin üzerindeki muhalif kitlenin bir arada hareket etmesini sağlayacak bir muhalefetin seçimi kaybetme ihtimali yok.

Benim öngörüm seçim sürecinin bahsettiğim oranlarla devam edecek olması. Önümüzdeki dönemde de kampanyaların bir miktar etkisi olacaktır. Ama muhalefet dağılmadığı, bölünmediği, birbirleriyle rekabete düşmediği sürece ve HDP seçmenini küstürüp dışlayacak bir senaryo ortaya konmadığı sürece cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilme ihtimalinin çok fazla olduğunu düşünmüyorum. Zaten araştırmalarımızın da gösterdiği şey şu; Cumhurbaşkanı Erdoğan oylarını arttıramıyor. Bir miktar kararsızı, oy kullanmayacağı ikna etse bile; karşı cepheyi zayıflatamadığı için hiçbir zaman yüzde 50+1’i bulabilecek gibi görünmüyor. Karşı tarafı ikna edemediğinizde yapabileceğiniz şey ki bence Erdoğan’ın en başarılı olduğu konu, siyasi mühendislik hamleleri. Bunun içinde seçim kanunu değiştirmek de var, çok çeşitli mekanizmaları devreye sokmak da var, muhalefeti bölecek çeşitli tartışmaları tetiklemek de var.

Burada en açığı; HDP ve Altılı Masa arasında bir anlaşmazlık ortaya çıkarmak ve HDP’nin kendi adayını çıkarmasını hatta cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda seçimi boykot etmesini sağlamak. İşte o zaman muhalefet ve Erdoğan’ın oy oranları belli bir dengeye gelir. HDP de dahil, tüm muhalefetin bundan kaçınmak için her şeyi yapması gerekiyor önümüzdeki dönemde. En büyük riskin burada olacağını düşünüyorum.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim tarihinin erkene çekilebileceği sinyalini verdi. Seçim tarihi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şansını artırmak veya azaltmak açısından belirleyici bir faktör mü?

Erken seçim tartışmasının, seçmen tercihlerini belirlemek ya da partilerin cumhurbaşkanı adaylarının oy oranlarını etkilemek gibi bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Yani hangi tarihte yapıldığından bağımsız bir şekilde, oy oranları belli bir dengeye oturdu. Seçim kampanyaları sürecinde de belli değişiklikler olabilir. Ama bundan sonra seçimin tarihi esas belirleyici olmayacaktır.

Neden bir erken seçim tartışması yapıyoruz? Bunun birkaç boyutu var. Birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden aday olabilir mi olamaz mı? Yeniden aday olması için hangi formüller gerekir? Böyle bir tartışma var. Bu tartışma da siyasetçilerin tartışması… Çok da ciddiye alınıp üzerine yorum yapılacak bir şey değil. Hukuken görünen bir tablo var, hukukun uygulanıp uygulanmadığından emin olamadığımız bir ülkede yaşadığımız için de sadece birtakım varsayımlar üzerine yorum yapmamız gerekiyor. Ben de bunu çok tercih etmiyorum. İkincisi seçimin erken bir tarihe alınması yeni Seçim Kanunu’nun uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından önemli olacaktır. Çünkü yeni Seçim Kanunu’nun devreye girmesi için bir yıllık bir süre geçmiş olması gerekiyor. Eğer bir yıllık süre geçmeden seçim süreçleri başlatılırsa, seçimi eski yasa ile yapabiliriz, denebilir. Ama yine hukuken yazan şey ile pratikte uygulanan şeyin nasıl işleyeceğini bilmediğimiz için yine sadece yorum yapabiliyoruz. Ama şunu biliyoruz ki eski seçim yasası uygulanırsa bu muhalefetin işine gelecektir. Çünkü ittifakları anlamsızlaştıran yeni yasa yerine eski yasanın uygulanması, özellikle de Emek ve Özgürlük İttifakı için pozitif katkı sağlayacaktır. Çünkü eski yasayla oyların da devreye girmesiyle beraber ittifakın bir anlamı olabiliyordu. Şu durumda sadece barajı geçmeyi sağlamanın ötesinde milletvekilliği sayısına bir katkısı olmuyor küçük partilerin getirdiği oyların.

Hemen tüm anketlerde anahtar ya da belirleyici parti olduğu görülen HDP kendi adayını çıkaracağını duyurdu. Bir yandan da HDP’nin kapatılması gündemde. HDP’nin kapatılması seçimleri nasıl etkiler?

Evet gerçekten de özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi söz konusu olduğunda HDP en önemli, en kritik düğümü çözecek parti konumunda şu anda. Seçim yaklaştıkça, bu durumun ciddiyeti de herhalde herkes tarafından daha fazla idrak edilecek diye düşünüyorum. HDP’nin kapatılması, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi söz konusuysa, çok büyük bir fark yaratmayacaktır. Buradaki önemli nokta Altılı Masa’nın böyle bir kapatmaya nasıl tepki verdiği ve ne kadar HDP ile dayanışabildiği… Çünkü bu tür bir mağduriyet karşısında HDP’li seçmenlerin kırılmasına, alınmasına, küskünleşmesine yol açabilecek tavırların sonuçta seçim tercihleri üzerinde de etkili olabileceğini öngörüyorum. Dolayısıyla burada, bütün muhalefetin özenli, dayanışmacı olması gerekiyor. Aksi takdirde kırgınlıklar kopuşu da beraberinde getirebilir.

Milletvekilliği seçimi söz konusu olduğunda, HDP’nin kapatılması bir handikap HDP açısından. Ama B planı, C planı, ittifak içinde çeşitli çözümler mutlaka üretilecektir. Sonuçta HDP seçmeni belki de Türkiye’deki en parti aidiyeti yüksek seçmen olarak değerlendirilebilir. Bu sebeple partisinin işaret edebileceği başka bir parti üzerinden de çok rahatlıkla, normalde HDP olarak girdiğinde alacağı oy oranına yakın bir oy alabileceğini öngörebiliriz.

Son seçime baktığımızda HDP, Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi. Ve bu kadar kitlesel büyük bir partinin kendi siyasetini izlemesi de bütün siyasi imkanları kullanarak kendi siyasi çizgisini hakim kılmaya çalışması da çok doğal. Cumhurbaşkanlığı seçimi de bunlardan birisi. Tam da bu yüzden cumhurbaşkanı adayı çıkarmayı düşünmeleri kadar doğal bir şey olamaz. Ama bunun ötesinde, burada tabii ki Altılı Masa’ya bir uyarı olduğunu, mesaj olduğunu da görmek gerekiyor. HDP oyları çantada keklik değil. HDP’nin Altılı Masa’dan beklentileri de üzerinde çok konuşulamayacak, aşırı talepler olmadığı için belli düzeyde bir ilişki ve saygı bekliyorlar haklı olarak. Bu uyarıyı Altılı Masa’nın alabileceğini düşünüyorum.

Altılı Masa’da da aday ile ilgili birtakım müzakereler var, bakanlıklarla ilgili bazı görüşmeler yapılıyor. Eğer Altılı Masa gerekli mesajı alır ve buna uygun şekilde davranabilirse HDP’nin önümüzdeki süreçte son düzlükte, Altılı Masa’nın ortak adayı lehine adayını geri çekmesi de söz konusu olabilir. Hele de Kemal Kılıçdaroğlu gibi üzerinde daha kolay uzlaşılabilecek bir isim aday gösterilirse bunun olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Nasıl olsa ikinci turda seçim kazanılır, o yüzden bu kadarla da girilse bir şey olmaz düşüncesini çok sağlıklı bulmuyorum iki nedenden dolayı… Birincisi; ilk ve ikinci tur arasında geçecek iki haftalık süreçte Türkiye seçim güvenliğini tehlikeye atabilecek, istikrarsızlığı arttırabilecek çok çeşitli şeyler yaşayabilir. Benzer örneklerini daha önce yaşadık. Bundan daha ciddi risk ise ilk turda cumhurbaşkanlığı seçimi yapılırken eş zamanlı olarak parlamento seçimleri de yapılacak. Eğer mecliste muhalefet, Anayasa değişikliğini gerçekleştirebilecek ya da bunu referanduma götürebilecek bir çoğunluğu elde edemezse, bu durumun bir dengesizlik, istikrarsızlık yaratacağı vurgusuyla Erdoğan, ikinci turda kendisine oy isteyerek cumhurbaşkanı olabilir. Sonuçta Altılı Masa’nın vaadi güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek iken eğer AKP ve MHP’nin oyları bunu engelleyebilecek sayıda milletvekilini meclise yerleştirecek orana ulaşırsa, o zaman ikinci turda seçmen halihazırda yüzde 80 olan enflasyonun yüzde 180’e çıkabileceğini düşünerek oy tercihlerini değiştirebilir. Buna da dikkat etmek gerekir.

The post Derya Kömürcü’yle söyleşi | HDP seçmeni çantada keklik değil first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Demirtaş’tan ‘Emekçiyiz’ şarkısını hazırlayanlara teşekkür https://gazetekarinca.com/demirtastan-emekciyizi-hazirlayanlara-tesekkur/ Mon, 16 Jan 2023 07:52:01 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238641 Selahattin Demirtaş söz ve müziğine imza attığı ‘Emekçiyiz’ şarkısını seslendiren müzisyenlere teşekkür etti. Dünkü mitinge dair de konuşan Demirtaş, “Coşkuyla kazanacağız, el ele kazanacağız, mutlaka kazanacağız” dedi. Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Emek ve Özgürlük İttifakı şarkı bestelemişti. Söz ve müziği Demirtaş’a ait olan ‘Emekçiyiz’ […]

The post Demirtaş’tan ‘Emekçiyiz’ şarkısını hazırlayanlara teşekkür first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Selahattin Demirtaş söz ve müziğine imza attığı ‘Emekçiyiz’ şarkısını seslendiren müzisyenlere teşekkür etti. Dünkü mitinge dair de konuşan Demirtaş, “Coşkuyla kazanacağız, el ele kazanacağız, mutlaka kazanacağız” dedi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Emek ve Özgürlük İttifakı şarkı bestelemişti.

Söz ve müziği Demirtaş’a ait olan ‘Emekçiyiz’ adlı şarkı dün ilk kez Emek Ve Özgürlük İttifakı’nın Kartal Meydanı’ndaki mitinginde seslendirilmişti.

Demirtaş, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımla şarkıyı hazırlayanlara teşekkür etti.

Demirtaş, dünkü eyleme ilişkin de şu paylaşımı yaptı:

  Emek ve Özgürlük İttifakı seçim startını verdi: AKP ve MHP ittifakının fişini çekeceğiz
  Emek ve Özgürlük İttifakı'nın ilk mitingi: Hep birlikte değiştirebiliriz
HABER MERKEZİ

The post Demirtaş’tan ‘Emekçiyiz’ şarkısını hazırlayanlara teşekkür first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ilk mitingi: Hep birlikte değiştirebiliriz https://gazetekarinca.com/emek-ve-ozgurluk-ittifakinin-ilk-mitingi-hep-birlikte-degistirebiliriz/ Sun, 15 Jan 2023 16:35:19 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238593 Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’ ilk ortak mitingini bugün (15 Ocak) İstanbul Kartal Meydanı’nda  büyük bir kitle ile gerçekleştirdi. Miting alanına üç arama noktasından geçerek ulaşabildim. Miting henüz başlamamış olmasına rağmen […]

The post Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ilk mitingi: Hep birlikte değiştirebiliriz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’ ilk ortak mitingini bugün (15 Ocak) İstanbul Kartal Meydanı’nda  büyük bir kitle ile gerçekleştirdi.

Miting alanına üç arama noktasından geçerek ulaşabildim. Miting henüz başlamamış olmasına rağmen kalabalık ve coşkulu bir kitle Kartal Meydanı’nı doldurmuştu.

Kadınlar, emekçiler, işçiler, LGBTİ+’lar, emekliler ellerinde bayraklar ve flamalarla mitingde yerini almıştı.

Kürtçe ve Lazca ezgilerin eşliğinde ‘HDP halktır, halk burada’ sloganını atan kitle coşkulu ve umutluydu.

İttifakta yer alan partiler ise Kartal Meydanı’na yaklaşık bir kilometre uzakta olan Neyzen Tevfik Caddesinden kortejle birlikte yürüyüşe geçtiler.

Kortejde İttifak bileşenlerinin liderleriyle beraber Barış Anneleri de yerini almıştı.

Kol kola gerçekleştirdikleri yürüyüşte “Savaşa, yoksulluğa, baskılara dur diyelim. Birlikte değiştirelim” pankartı açıldı.

Pankartın önünde yerel kıyafetlerle davul çalan küçük bir çocuk yürüdü. Çocuğun çaldığı davul, liderler dahil tüm kitleye neşe verdi.

İttifak liderlerinin alana girmesini kitle zılgıtlar ve alkışlarla karşıladı. Halkın coşkusu bütün alanı sardı.

Mitingin başlamasıyla birlikte Gezi Parkı Davası’ndaki tutuklular selamlandı ve Gezi direnişinde hayatını kaybedenler anıldı. Kitle alkışlarla anmaya destek verdi.

14 Ocak’ta sosyal medya hesabından attığı tweette ‘miting alanında olacağını’ söyleyen HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde Emek ve Özgürlük İttifakı için bestelediği ‘Emekçiyiz’ seçim şarkısı, ekrana yansıtılan kliple birlikte çalındı.

Şarkının çalınmasıyla birlikte kitle halaylara durdu, Sellahattin Demirtaş’a selam gönderdi.

Juliana Gözen: Bizden çaldıkları hayatları geri alacağız

Mitingde ilk olarak TÖP Sözcüsü Juliana Gözen konuştu. Gözen’in, halkın hiçbir zaman boyun eğmeyeceğini vurgulamasına kitle alkışlar ve ıslıklarla destek verdi. Gözen, şunları kaydetti:

Bu tarihi kimse unutmayacak. Kürt ve Türk halkının kendi seçeneğini yarattığı tarih bugündür ve söz veriyoruz kardeşler, ülkeyi bataklığa sürükleyenleri göndereceğiz. Emeği ve özgürlüğü için savaşanlar, hoş geldiniz! Birileri korkuyor yargılanacağı günler gelecek diye, korksunlar. Bizden çaldıkları hayatları geri alacağız. Söz bitti, saflar netleşti. Dibine kadar bataklığa batmış bu iktidarı göndereceğiz.

Hakan Öztürk: Bu mu eşitlik?

Gözen’den sonra mikrofonu alan EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk ise, “Bu ülkede bir Kürt meselesi var, gelin bunu çözün dedik. Onlar Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta kayyım atadılar. Bu mu eşitlik?” dedi. Kitle, Öztürk’ün sözlerine İktidarı eleştiren yuhalamalarla karşılık verdi.

Emek ve Özgürlük İttifakı zamanı geldiğinde kendi adayını da çıkaracak. Emek burada, özgürlük burada, cesaret burada, kararlılık burada. İyi ki buradasınız sevgili arkadaşlarım. Bugün yoksulluğa, savaşa, tecrit politikalarına, kayyım rejimine dur demek için buradayız. Bugün kadınların ve gençlerin özgürlüğü için buradayız. Ama aynı zaman Jin Jiyan Azadi demek için buradayız.

Ercüment Akdeniz: Oylarımız çantada keklik değil

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz’in de ülkede eşit yurttaşlık isteyen yurttaş oylarının çantada keklik olmadığı vurgusu kitle tarafından coşku ve destekle karşılandı.

HDP’ye atanan kayyımlar neyse İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne uygulanmak istenen aynı şeydir. Emek ve Özgürlük ittifakı olmadan, Diyarbakır’ı yanınıza almadan, İstanbul’da bu ablukayı dağıtamayız. Gelin birleşelim, bu ülkeyi birlikte özgürleştirelim. Tek adam yönetimini, çete, mafya düzenini bizler göndereceğiz. Halk gönderecek, halk birden büyüktür.

Ardından sahneye çıkan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, yurttaşları Kürtçe selamlayarak konuşmasına başladı. Buldan’ın Kürtçe selamlamasına kitle zılgıtlar ve alkışlarla cevap verdi.

Pervin Buldan: Bu meydandan seçimlerin startını veriyoruz

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın mücadelesini İstanbul’a benzeten Pervin Buldan, “Biliyoruz ki İstanbul; Amed’dir, Cizre’dir, Botan’dır, Akdeniz’dir, Karadeniz’dir, Ege’dir. Yani İstanbul, HDP’dir” dedi. Kitleden ‘kazanacağız’ sloganları yükseldi.

Bu meydan Mahirlerin, Kemallerin, İboların, Mazlumların, Orhan Doğanların, Berkin Elvanların, Musa Anterlerin meydandır. Bu meydandan seçimlerin startını veriyoruz. Sevgili arkadaşlar, hedefimiz daha da büyümektir. Bu ittifak daha da büyüyecek, bu düzeni mutlaka değiştirecek. Bunun için bu seçimler tarihi öneme sahiptir. Yapılacak olan seçimler aydınlık ile karanlık arasında yapılacak bir tercih olacaktır. Bu seçimler demokrasi ile faşizm arasında yapılacak bir tercih seçimi olacaktır. Bu seçimler, aynı zamanda AKP-MHP ittifakının fişini çekeceğimiz bir seçim olacaktır. Hepimize bir kez daha İttifakımız hayırlı olsun.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, konuşmasının ardından sahneye Barış Anneleri’ni davet etti. Barış Anneleriyle beraber kitleyi selamladı. Barış mesajı vurgulandı.

Mithat Sancar: Savaşa karşı barış ittifakını kuracağız

Pervin Buldan’dan sonra konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise, ittifaklarının büyüyerek yoluna devam ettiğini vurguladı. Sancar’ın vurgusu, kitlenin umudunu yükseltti.

Savaşa karşı barışın en güçlü ittifakını kuracağız. Her savaş, operasyon ekmeğimizden çalmaktır. Yoksul halkı daha da yoksullaştırıyorlar. Bu ülkenin geleceğini gasp etmek istiyorlar. Buna dur diyoruz. Hep birlikte savaşa hayır diyoruz. Değiştirmeye geliyoruz dedik. Seçimlerle birlikte hayatın her alanında mücadeleyi büyüteceğiz. Bu ittifakı genişleterek, demokrasinin merkezi haline getireceğiz. Bu ittifak demokratik cumhuriyet için geliyor.

Sancar’ın konuşmasının ardından sahneye Pervin Buldan ve HDP bileşenleri davet edildi. HDP olarak kitle selamlandı. Meydanda tekrar ‘HDP halktır, halk burada sloganı uzunca bir süre yankılandı.

Barış Kayaoğlu: Bu soygun düzenine dur diyeceğiz

Son olarak SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu konuştu. Kayaoğlu, AKP ve MHP iktidarının, kendisinden olmayan tüm farklılıkları ötekileştirdiğini vurguladı.

İktidarın faşist politikalarının bir yansıması olarak HDP’nin hazine hesaplarına bloke konuldu. Hep birlikte bu gidişata dur demezsek, bu faşist abluka her geçen gün büyüyecek. Parlamentoda 2023 bütçe görüşmelerinde işçiler emekçilerden alıp zengine verdiler. Savaşa yatırım yaptılar. Bu soygun düzenine, bu zulüm çarkına dur diyeceğiz. Daha adil bir dünyada yaşayabiliriz. İşte Emek ve Özgürlük ittifakı bunun en güzel örneğidir.

İttifak bileşenlerinin konuşmasının ardından, Kartal Meydanı’nda bulunan halk Kürtçe müzikler eşliğinde halaylar çekti.

Kitle neşeli, coşkulu ve de değişim için umutlu bir şekilde alanda şarkılarını, türkülerini söyleyip halaylarını çekti.

Mitingin son bulmasıyla beraber slogan atmak isteyen yurttaşları polis engelledi. Fakat Marmaray ile yolculuk yapan halk, yolculuk esnasında zılgıtlar eşliğinde “HDP halktır, halk burada” sloganını atmaya devam etti.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın “Savaşa, yoksulluğa, baskılara dur diyelim” şiarıyla gerçekleştirdiği ilk büyük mitingi seçmenine umut, inanç aşılayarak son buldu.

The post Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ilk mitingi: Hep birlikte değiştirebiliriz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Gazeteci Vecdi Erbay Kürt seçmenin tavrını anlattı: Kürtler oyunu kendisine verecek https://gazetekarinca.com/gazeteci-vecdi-erbay-kurt-secmenin-tavrini-anlatti-kurtler-oyunu-kendisine-verecek/ Sun, 15 Jan 2023 11:36:28 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238533 Türkiye hızla seçim atmosferine girerken en çok konuşulanlardan biri de Kürt seçmenin oyu. Seçime doğru giderken Kürt illerinde baskılar da tırmanıyor. Onlarca gazeteci bu politikalar sonucunda tutuklandı. Yıllardır Diyarbakır’da gazetecilik yapan Vecdi Erbay, nabzını tuttuğu Kürt seçmenin tavrını Gazete Karınca’ya değerlendirdi. Erbay’a göre, Kürtler ‘kendisine’ oy veriyor ve ne iktidarın attığı bombalar Kürtlerin oyunun rengini […]

The post Gazeteci Vecdi Erbay Kürt seçmenin tavrını anlattı: Kürtler oyunu kendisine verecek first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Türkiye hızla seçim atmosferine girerken en çok konuşulanlardan biri de Kürt seçmenin oyu. Seçime doğru giderken Kürt illerinde baskılar da tırmanıyor. Onlarca gazeteci bu politikalar sonucunda tutuklandı. Yıllardır Diyarbakır’da gazetecilik yapan Vecdi Erbay, nabzını tuttuğu Kürt seçmenin tavrını Gazete Karınca’ya değerlendirdi. Erbay’a göre, Kürtler ‘kendisine’ oy veriyor ve ne iktidarın attığı bombalar Kürtlerin oyunun rengini değiştirebilir ne de Kürtler kendisini görmezden gelen Altılı Masa’daki Ahmet Davutoğlu’nu Başbakan, Meral Akşener’i İçişleri Bakanı yapar. Gazeteci-yazar, şair Vecdi Erbay ile gazeteciliği, seçimi ve gündemi konuştuk.

Gazeteciliğe nasıl başladın?

Ben Özgür Ülke bombalandığında İzmir’deydim ve gazetede yazılarım yayımlanıyordu. Gazete bombalanınca İzmir büroya gittim ve gazetede çalışmak istediğimi söyledim. Kimseyi de tanımıyordum. Onlar da “Bizde çalışamazsın ama yazı ve haberlerini getir biz merkeze gönderelim” dediler. Bir müddet öyle yaptım. Oraya gittim, daktilo verdiler yazdıklarımı daktiloya çektim. Onlar da faksla İstanbul’daki haber merkezine gönderdiler ve yayınlandı. Birkaç yıl sonra İstanbul’da yaşamaya başladım. O tarihte biraz rastlantıyla Roj gazetesinde çalışmaya başladım. Bir arkadaşım orada çalışıyordu ve beni gazeteye tashih, redaktörlük için önermişti. Yedi ay kadar orada çalıştım. İlk röportajları, ilk yazıları, kitap tanıtımlarını orada hazırladım. Oradan ayrıldıktan sonra da bir hafta bile geçmeden Demokrasi gazetesinde işe başladım. Direkt kültür-sanat sayfasında çalışmaya başladım. Cemile Çakır’la birlikte çalışıyorduk. Bir süre sonra Cemile Çakır Amerika’ya gidince gazetenin kültür-sanat sayfası bana kaldı. Galiba 4 yıl kadar ben hazırladım. Sonra gazeteler kapandı, açıldı ama uzun yıllar Özgür Gündem geleneğindeki gazetelerde çalıştım.

Bugünden baktığımda o deneyimini nasıl görüyorsun? Biraz o yıllardaki gazetecilikten bahseder misin?

En başta şimdiki teknik imkanlarla o zamanki teknik imkanlar arasında dünya kadar fark var. Sayımız da çok fazla değildi ve bir sayfanın tüm işlerini tek başına yapmak epey zorlayıcı oluyordu. Ama çok gönüllü çalıştığım bir yerdi ve sevdiğim bir kurumda çalışıyordum. Bu nedenle de maddi manevi bütün güçlükler bir şekilde aşılıyordu. Belki genç olmamın da etkisi vardı. Bunu gazetede çalışan bütün arkadaşlarım için söylüyorum. Hepsi aynı zorluklarla ama gönüllülük ve azimle çalışıyordu.

Neydi o zorluklar?

Mesela yaptığım haber için fotoğraflar Diyarbakır’dan gelecek diye bazen iki gün beklediğim oluyordu. Çünkü fotoğrafı otobüse veriyorlardı. Haber hazır ama fotoğraf yok. Böyle teknik zorluklar vardı. Ancak kendi adıma söyleyecek olursam o zaman duyduğum heyecanı şimdi de 6 yıldır çalıştığım Gazete Duvar’da hissediyorum. Eğer öyle olmasa hakikaten gazetecilik yapılacak bir meslek değil.

Gazeteciliğin en zor süreçlerine tanıklık ettin ama ilk günkü heyecanını koruduğunu söylüyorsun. Nasıl yapıyorsun bunu?

Gazeteciliğe başladığım yıllarda Kürt meselesi vardı. Özgür Gündem geleneğindeki gazetelerde çalışırken beni motive eden, orada tutan da buydu. Yani elimden hiçbir şey gelmiyorsa gazetecilik yaparım diye düşünüyordum. Bende yazı yazma, gazetecilik hevesi lise yıllarından beri vardı. Ama bu başka yöne doğru evirildi. Gazeteciliğin büyük başarılarından ziyade içinden geldiğim halka, memlekete, toprağa faydalı bir şeyler yapmak istiyordum. Onlardan, o duygudan bağımsız yazamıyorsun zaten.

Şimdi çalıştığım Gazete Duvar da 15 Temmuz darbe girişiminin hemen sonrasında yayın hayatına başları. Memleket öyle bir haldeydi ki oradan bir şey yapma fırsatı doğdu. Çünkü onlarca radyo, televizyon, gazete, dergi kapatıldı. Öyle bir ortamda biz çıktık. Bu hem benim kendimi ifade etme duygumu, düşüncemi paylaşma mecrası oldu hem de böyle bir mecranın Türkiye’ye de iyi geleceğini düşündüm. İşte ilk günkü motivasyonumu burada da hissetmemin sebebi bu. Sur ile ilgili bir haber yazdığımda bu beni motive ediyor.

Aslında derdimiz değişmedi belki de değil mi?

 Evet, beni 1990’lı yıllarda Gündem’e götüren şey ne idiyse o hale devam ediyor. Ben değişmedim çünkü. Duygu ve düşünce dünyam değişmedi. Yazmayabilirim, yazmadan da yaşayabilirim belki ama yazarak kendimi çok iyi hissediyorum.

Vecdi Erbay denilince birden fazla sıfat canlanıyor zihnimizde, gazeteci-yazar ve şairsin. Sen kendini en çok hangi sıfatında iyi hissediyorsun?

Gazetecilik yaparken şiir kitaplarım da çıktı. Dergilerde şiirlerim yayınlanıyordu. Ben bana sorulduğunda ‘Şairim’ demeyi çok istiyorum. Ama gazetecilik mesleğinin şiire ya da şaire verdiği en büyük zararlardan bir tanesi de budur belki, şiirden uzaklaştırıyor insanı. İki tane kitap yayınladım. Hara da yazıyorum. Birisi sorduğunda şairim demek istiyorum ama diyemiyorum. Çünkü yayınlanmış kitaplarımı da çok ihmal ettim, dergilere şiir göndermiyorum, eskisi gibi şiire çok zaman ayırmıyorum. Ama bir gün döneceğim bir şiire. Ara ara dönüyorum. Yılda bir tane iki tane şiir yazıyorum. Yani esas olarak edebiyatçı olarak tanınmak, bilinmek daha çok isterdim. Ama gazetecilik, o fırsatı biraz elinden alıyor. Vecdi Erbay denilince daha çok gazeteci olarak akla geliyorum. Bu da kötü bir şey değil. Ben yazdığım yazıları da zaten biraz edebiyattan çalarak, gazeteciliğin edebiyattan çaldığı mesaiyi işte o edebiyat birikimiyle birlikte gazetecilik yaparak telafi ediyorum.

Uzun yıllardır Diyarbakır’dasın. Diyarbakır’da gazeteci olmayı anlatır mısın?

Benden önce 1990’lı yıllarda burada çalışan arkadaşlar büyük zorluklar yaşadılar. Şimdi zorluk yaşanmıyor anlamında söylemiyorum tabii. Ama benim geldiğim tarihte, 2011’den sonra çözüm süreci başladı. Herkes gibi o dönem gazeteciler de rahat bir nefes aldı burada. Ancak 2015’ten sonra olaylar yeniden karmaşıklaşmaya başladı. Namuslu her insan sadece gazeteci de değil, sabah uyandığında Diyarbakır’da 22 gazetecinin gözaltına alındığını okuduğunda büyük bir huzursuzluk, öfke duyar. Ben duyuyorum. Çünkü ben sabah uyandığımda bir kısmını tanıdığım, bir kısmını sadece ismiyle bildiğim insanların gözaltına alındığını duyduğumda yılgınlık demeyeyim ama bir şu duygu geliyor insana, kaç yıldır gazetecilik yapıyorum, kaç yıldır bu memlekette yaşıyorum ve meseleler değişmiyor. Hala gazetecilerle uğraşılıyor. Gazeteciler yaptıkları haberler yüzünden yargılanıyor.

Bu batıda nasıldı diye düşündüğümde aslında orada da kolay değil. Daha birkaç gün önce bir gazeteci tutuklandı. Ama burada tabii ki daha sıkıntılı olduğunu söyleyebilirim. Burada kolluk gücü bazen çok pervasız olabiliyor. Daha rahat davranabiliyorlar. Çünkü buraya yönelik özel bir şey var, bir hukuk mu diyeyim, ne diyeyim? Birkaç yıl önce bir gazeteci arkadaşımızın kafasına silah dayadılar yani. Bu herkesin, kameraların gözü önünde olan bir şey. Ve o polise ne oldu? Yani ödül almadıysa ceza hiç almadı zaten. Hakkında bir soruşturma açıldığını duymadık.

Geçtiğimiz yıl onlarca Kürt gazeteci tutuklandı, çoğu aylardır iddianamesiz cezaevinde tutuluyor. Böyle bir süreçte seçime gidiyoruz. HRW’nin 2023 raporunda da, “iktidarın seçimler öncesinde hükümeti eleştirenleri ve siyasi muhalifleri sistematik olarak hedef aldığı ve medya ile yargıyı güçlü bir şekilde nüfuzu altında tuttuğu” değerlendirmesi yapılıyor. Bu durumun bölgeye yansıması nasıl? Sen bu baskıyı hissediyor musun?

Bunun bana yansıması çok direkt oluyor. Birincisi ben değil arkadaşlarım bir baskıya maruz kaldığı zaman, ben de hissediyorum. İkincisi onların uygulanan baskı psikolojik olarak beni de etkiliyor. Her zaman sahada olmasam da toplumsal olayları takip ediyorum, çok masa başında çalışan birisi değilim. Yahu hedef gözetmiyorlar bazen. Orada su sıkarken eylemciye sıkıyorlar ama arada sen de gidiyorsun. Gaz atıyorlar sen de etkileniyorsun. Bunların hepsini yaşadık. Hatta ben biber gazı ile İstanbul’dan buraya geldiğimde karşılaştım. O gazın insanı ne hale getirdiğini gördüğümde çok şaşırmıştım.

Sen de çok geç tanışmışın biber gazıyla ama…

İstanbul’da ben masa başındaydım. İstanbul’da kültür-sanat sayfasını yaptığım için yazarlarla, sanatçılarla röportajlara gidiyordum en fazla. Burada sahaya çıktım. O nedenle biber gazıyla burada tanıştım yani. Bazen müdahale olabileceğini düşündüğüm işlere, genç arkadaşlar varsa onları gönderdiğim doğrudur. Şaka bir yana 6 yıldır Duvar’da tek başıma çalışıyorum. Dolayısıyla bütün haberleri ben takip ediyorum. Zaman zaman polisle karşı karşıya geldiğimiz oldu ama Kürt basınındaki gazetecilere daha farklı yaklaşıyorlar. Sanıyorum onları daha iyi tanıyorlar çünkü o çocuklar inanılmaz yerlere gidip haber yapıyorlar. Ben onlara göre biraz daha konforluyum diyebilirim ama işte konfor dediğim de benim de gaz yediğim tazyikli suya maruz kaldığım bir hal.

Gazetecilik yapmaya başladığından bu yana epey bir seçime tanıklık ettin. Şu ana kadar en çok zorlandığın seçim hangisiydi?

Aslında hiçbirisi kolay olmadı. Ama 2015 en zoru oldu bence. 7 Haziran’dan giden süreçte Adana ve Mersin’de bombalar patladı, birçok HDP’li saldırıya uğradı, parti binaları hedef alındı. Ama en korkunç olanı, birebir tanık olduğum HDP’nin 5 Haziran Diyarbakır mitinginde patlayan bombaydı. Herkes gibi ben de bundan sonra olacak bir seçimin bir manası olur mu diye düşündüm. Tek manası vardı, bu bombaya rağmen gidip oy kullanmak. Diyarbakırlılar da öyle yaptı. Bombaya rağmen gittiler oylarını kullandılar. 7 Haziran gecesini beklemek de çok zordu. Ben o süreci HDP’nin il binasında izledim. Milletvekili adayları, il yöneticileri, partililer HDP barajı geçecek mi diye nefesini tutmuş bekliyordu ve daha sonuçlar açıklanmadan insanlar her yerden HDP’ye doğru yürüyüşe başladılar. İnanılmaz bir şeydi. Bir gazeteci olarak izlersin, konuşursun, haberini yaparsın o ayrı bir şey ama insan olarak onu izlemek bile çok zordu. Yani o sevince tanıklık etmek de çok zordu. Çünkü orada özlenen bir şeyi görüyorsun aslında. İnsanların bir şeyi nasıl özlemle, heyecanla, tutkuyla beklediğini görüyorsun. Sonraki 1 Kasım seçimine giden süreç feci bir şeydi zaten. En zoru bu iki seçimdi galiba.

Sen 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerini Diyarbakır’da takip ettin. Batı illerinde de takip ettiğin seçim süreçleri oldu. Farklı mı sence?

Çok farklı. Orada da sandığın başında bazı gerilimler oluyor ama orayla sınırlı kalıyor. Burada gerilim daha fazla. Çünkü insanların bir çok şeyi elinden alınmış ve elinde bir tek o gün kullanacağı oy kalmış. Onu da kullanmak istiyor. Bunu görüyorsun. Ve bu buradaki duygu oradan daha farklı. Mesela batıda da koşa koşa gider oyunu kullanırsın sonra televizyonun başından izlersin. Burada öyle olmuyor işte.

Burada biraz hayat memat meselesi gibi değil mi?

Öyle tabii. Diyarbakırlılar HDP’nin Meclis’in 3. partisi olarak mecliste bulunmasının Türkiye’yi ya da bölgeyi değiştirmeyeceğini biliyorlar. Ama ‘Biz oraya kendi adayımızı göndereceğiz’ duygusu var burada. O büyük bir tatmin olma duygusu. Yani ‘hiçbir şey yapamadım, bunu yaptım’ duygusu hakim. Diyarbakırlılar bu son seçimde oy verdikleri birçok insanı tanımıyordu. Ama gidip oy verdiler ve onları Meclis’e gönderdiler. Bundan söz ediyorum. “HDP ceket koysa seçilir” gibi bir şey değil bu. Hani ‘oyumu kendime vereceğim’ diyorlar ya da ‘partime vereceğim’ diyorlar. İşte mesele tam olarak bu. Bu bazen alaycılıkla falan ifade ediliyor ama bundan alay edilecek hiçbir şey yok, o kendisini böyle ifade ediyor.

Seçim süreci yaklaşıyor ve herkes Kürt seçmeni konuşuyor. Sen de bir Kürt ilinde gazetecilik yapıyorsun. Buranın nabzını tutuyorsun. Bu herkesin konuştuğu Kürt seçmen ne diyor?

Belki bir yıl önceden yaptığım haberler var. Kahvelerde yaptığım sohbetler geliyor aklıma. O zamandan beri insanların tavrı çok etti. Bugün de bir şey değişmedi. O gün de aynı şeyi söylüyorlardı, şimdi de aynı yerdeler. Mesela 1 yıl önce ‘Bu Altılı Masa kimdir ki? Bizden uzak duruyorlar biz hiç gitmeyelim’ diyorlardı. Seçime aylar kaldı ve yine Altılı Masa vesaire gündemde. Kürt seçmenin bu konudaki tavrı ise aynı, ‘Seçim gelsin, sandığa gidelim, oyumuzu kullanalım. Oyumuzu yine kendimize vereceğiz’ diyorlar.

Peki HDP’nin kendi adayıyla seçime gideceğini açıklaması nasıl bir etki yarattı burada? Kürt seçmenin oyunu, ‘Kim AKP’nin karşısında olursa Kürt seçmen ona oy verecek’ diye tarif etmek doğru mu?

Hep söylüyoruz ya Kürt seçmen çok politiktir diye, bir Yozgatlı’dan ya da bir Karadenizli’den farklı olarak siyaset Kürtlerin gündeminde oldu hep. Siyaseti bu kadar yakından takip eden insanların tercihlerini yaparken ki halleri de bilinçli oluyor tabii. Şimdi Altılı Masa kurulduğundan beri oradaki liderleri değerlendirdiler. Yani Altılı Masa’yı masaya yatırdılar. Bunu kahvede yaptılar, sokakta yaptılar, evde yaptılar. Bu masada bugüne kadar doğru düzgün siyaset, muhalefet yapamamış Kemal Kılıçdaroğlu var, bir dönem İçişleri Bakanlığı yapmış Meral Akşener var, Cizre, Sur bombalanırken Başbakan olan Ahmet Davutoğlu var, uzun zamandır siyaset arenasından çekilmiş eski Maliye Bakanı var. Bunların hepsini tanıyorlar. Şöyle bir şey olabilir mi ya? Kürtler Ahmet Davutoğlu’nu başbakan yapsın ya da Meral Akşener’i İçişleri Bakanı yapsın. Bunu niye yapsın? Hiç öyle bir niyetleri yok. Ha ama HDP Altılı Masa denilen oluşumla birlikte hareket ederse ne yapacaklar? Yine HDP’yi destekleyecekler. Çünkü HDP’nin de kimi şartlar ya o masada yer alacağını bilirler. Partilerini iyi tanıyorlar. Kürt seçmenin sezgileri güçlüdür. Kimse HDP ile açıktan görüşmüyor. HDP’nin başına bir sürü iş geliyor kimse sesini çıkarmıyor. Hazine yardımı bloke edildi Altılı Masa’dan ses yok. Bütün bunları gören insanlar Altılı Masa’ya niye iltifat etsin? Neden ilgi göstersin? Neden sempati uysun? Kemal Kılıçdaroğlu 1 yıl önce Diyarbakır’da Kürt sorununa dair bazı açıklamalar yaptı ve bu açıklaması bile küçük bir sempatiye neden oldu. Kimse Kılıçdaroğlu’nu desteklemedi ama. Miting yapsa kimseyi toplayamayacaktı. Gelinen aşamada

HDP’nin kendi adayını çıkarmasıyla birlikte saflar netleşti aslında. Buradan oy alabilecek Altılı Masa’dan herhangi bir partinin bir şansı vardıysa HDP’yle birlikte o şanslarını kaybettiler. Bu HDP’yi güçlendiren bir adım oldu.

HDP’ye yönelik kapatma davası seçmenin tavrını nasıl etkiler sence?

Değişmez. Bugüne kadar denediniz. HEP’ten bu yana kaç tane parti kapattınız, ne oldu? Bu insanlar seçime bağımsız da girdiler. Yine kazandılar. Şu anda kapatın partiyi, ne olacak? Bağımsız girecekler, yine kazanacaklar. Siz belki en fazla 1 milletvekili daha fazla çıkarmış olacaksınız. Ama bu devletin, ülkenin, iktidarın tarihine kara bir leke olarak geçecek. Buyur kapat. Hiçbir şey olmayacak.

Bir yandan da Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik sınırötesi askeri harekat gündemde. Olası operasyon Kürtler açısından ne ifade eder, operasyonların kentlerdeki karşılığı ne oluyor?

Bu adamlar bu meseleyi çözeceklerdi, işte bu kadar çözebildiler. Onların geldiği yer de burası işte. Öncekilerden hiçbir farkları yokmuş. Onlar da bu meseleyi şiddetle, öldürerek çözmeye çalışacaklar. Demek ki böyle yani. Bu psikolojik bir tahribat yaratıyor ama sen orayı bombaladığın zaman attığın bombalar sana bu oy olarak geri gelmez. Aksine her zaman olduğu gibi tepki oyu olarak geri gelir.

İlk kayyumu atadıklarında artık bu bölgede seçim kazanabileceklerini düşündüler. Ama sen ne tankla topla ne rüşvetle geçen gün de yazdım bunu ne tankla topla, ne rüşvetle oy alamazsın. Bu insanlar başka bir şey istiyor. ‘Benim seçtiğim belediye başkanı sürgünde ya da hapiste olmamalı. Benim seçtiğim milletvekili, sürgünde ya da hapiste olmamalı’ diyorlar.

Kürtler nasıl bir yönetim istiyor?

Belediyeler buna iyi bir örnekti. Onların seçtikleri belediye başkanları vardı. Onların seçtikleri başkanlar bir koruma ordusuyla gezmezdi ve kendileriyle konuşurdu. Bu çok kıymetli bir şeydi. İnsanlar bunu istiyor. Arada kayyumlar geziyor tabii onlar da sokağa çıkıyorlar ama bir koruma ordusuyla birlikte. Bu halkla buluşmak değil aslında, halkta bir karşılığı da yok. Özgürlüğe susamış bir halk o özgürlüğü milletvekiliyle, belediye başkanı ile konuşurken de yaşamak istiyor. Ben kayyumlar atanmadan önceki süreçte, HDP yine kazanır ama oyu düşer diye düşünüyordum ama tam tersi oldu. Kayyumlar atandıktan sonra HDP oyunu yükseltti. Çünkü herkeste bir tepki var, belediyede bürokrasi var diyorlar. Özgürlük istiyorlar. Özgürce iradelerini ortaya koymak ve seçilmişlerle diyalog kurabilmek istiyorlar.

Sen bu önümüzdeki seçimden sonra nasıl bir güne uyanmak istiyorsun?

Demokrasinin güçlendiği, hukukun işlediği, adaletin ikame edildiği bir güne uyanmak isterim. Yani bu büyük bir laf oldu ama hakikaten içimi huzurla dolduran bir şey olsun. Yani şu seçim kazasız, belasız, çatışmasız bitsin ve ertesi güne biraz daha umutla uyansın insanlar. Umutla uyarmak istiyorum. Memlekete dair umutlarımı yitirmeden uyanmak istiyorum.

The post Gazeteci Vecdi Erbay Kürt seçmenin tavrını anlattı: Kürtler oyunu kendisine verecek first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP kapatma davası çöker mi? https://gazetekarinca.com/hdp-kapatma-davasi-coker-mi/ Sat, 14 Jan 2023 18:12:45 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238462 İstinaf Mahkemesi’nin ‘KCK davası’nda verdiği “hukuka aykırı şekilde delil elde edildiği” kararını değerlendiren Avukat Reyhan Yalçındağ, “Bu davaların kumpas olduğunu en başından beri söyledik. Bu karar, HDP’nin kapatılmasına giden sürecin de temelsiz olduğu anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Adana İstinaf Mahkemesi’nin verdiği bir karar gözleri binlerce Kürt siyasetçinin yargılandığı davalara çevirdi. Adana KCK davasına ilişkin kararda, […]

The post HDP kapatma davası çöker mi? first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstinaf Mahkemesi’nin ‘KCK davası’nda verdiği “hukuka aykırı şekilde delil elde edildiği” kararını değerlendiren Avukat Reyhan Yalçındağ, “Bu davaların kumpas olduğunu en başından beri söyledik. Bu karar, HDP’nin kapatılmasına giden sürecin de temelsiz olduğu anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Adana İstinaf Mahkemesi’nin verdiği bir karar gözleri binlerce Kürt siyasetçinin yargılandığı davalara çevirdi. Adana KCK davasına ilişkin kararda, “parti binasında ortam dinlemesi yapılamayacağı” net bir şekilde vurgulanıyor ve “hukuka aykırı şekilde delil elde edildiği” belirtiliyor.

Birçok Kürt siyasetçinin avukatlığını yapan Avukat Reyhan Yalçındağ, “Bu davaların kumpas olduğunu en başından beri söyledik. Bu karar, HDP’nin kapatılmasına giden sürecin de temelsiz olduğu anlamına geliyor” diyor. Zira Yalçındağ’ın verdiği bilgiye göre, HDP’nin kapatılması ve 451 siyasetçiye siyasi yasak getirilmesi talebine dayanak teşkil eden ek delil klasörlerinin bir kısmı bu istinaf kararında bahsedilen ortam dinlemelerinden oluşuyor.

Adana İstinaf Mahkemesi kararını Gazete Karınca’ya değerlendiren Reyhan Yalçındağ, yazılı hukuk maddelerine bile uyulmayan bir süreçte, böylesi bir kararın “olumlu manada şaşırtıcı” olabildiğini söylüyor. Yalçındağ, “Çünkü adalete erişimde maalesef on yıllarca geriye gitmiş durumdayız” diyor.

‘Adana KCK davasında’, aralarında müvekkili olan, HDP Hakkari Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in de bulunduğu 88 Kürt siyasetçinin yargılandığı döneme işaret ediyor ve şu hatırlatmayı yapıyor:

Kürt seçmenlerin iradesini barındıran ve 2009 yerel seçimlerinde bir önceki döneme göre kazandığı belediye sayısını neredeyse ikiye katlayarak 104 belediyeyi alan Demokratik Toplum Partisine (DTP) yönelik büyük bir siyasi operasyon, seçimlerden sadece iki hafta sonra tek merkezden düğmeye basar gibi başlatıldı. DTP MYK üyeleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il ve ilçe eş başkanları,  yerel yönetimler komisyonu, kadın ve gençlik meclisi üyelerine yönelik bir operasyon gerçekleştirildi. Bu operasyonun seçimlerden hemen sonra gelmesinin tesadüf olmadığı da “KCK adı altında” yapılan ve esasında demokratik siyasette ısrar eden ve yerelde seçilmiş olanlara yönelik siyasetten elimine etme operasyonlarının başlangıcı olduğu kısa zamanda açığa çıktı. Çünkü Diyarbakır’la başlayıp, Kürt siyasetçilerin anayasal siyasi faaliyet hakkını kullandığı her kuruma ve yere sirayet etti. Adeta her ilin bir “KCK dosyası” oldu.

‘Yargılama bitmeden vefat eden sanıklar oldu’

Yalçındağ’a göre ‘Adana KCK’ dosyasında suç isnat edilen şeyler, diğer illerdeki dosyalardaki gibi “anayasal siyasi faaliyet hakkını kullanmanın” dışında bir şey değil ve yol açtığı mağduriyet büyük:

Binlerce Kürt siyasetçi, sadece ve sadece mensubu oldukları siyasi partinin anayasal faaliyetlerinin yerine getirdikleri için yani anayasadan doğan haklarını kullandıkları için gözaltına alındı, tutuklandı. Tutuklanmayanlara da yurt dışına çıkış yasağı kondu. Bu süreç bugüne kadar devam etti. Mağduriyetin boyutları bununla da sınırlı kalmadı, yargılananların bir kısmı yargılama tamamlanmadan vefat etti. 88 insan aynı zamanda 88 aile demek. Yani KCK davalarında yargılanan çok sayıda Kürt siyasetçi ile birlikte binlerce kişi de mağdur oldu. Çocuğu kanser olduğu için tedavisine erişemeyenler oldu, cezaevinde çocukları intihar eden müvekkillerimiz oldu, bazılarının eşleri vefat etti, kimileri sağlığını kaybetti, kimisi yargılama devam ederken vefat etti. Şimdi bunun hesabını kim verecek?

‘Leyla Güven’in vekilliği aynı hukuksuzlukla düşürüldü’

Avukat Reyhan Yalçındağ, müvekkili Leyla Güven’in milletvekili seçildiği halde ‘Adana KCK’ davasındaki yargılamasının durdurulmadığını ve Güven’in Diyarbakır’da ‘KCK ana davası’ndan aldığı ceza nedeniyle vekilliğinin düşürüldüğünü hatırlatarak, bu dosyanın da hukuka uygun yapılmayan ortam dinlemeleri ile oluşturulduğuna dikkat çekiyor:

Sayın Güven bütün itirazlarımıza, başvurularımıza rağmen iki ayrı yerde aynı isnatlarla yargılanmaya devam etti. Üstelik Güven, hem 25. Dönem Urfa vekili seçildiğinde hem de 27. Dönem Hakkari milletvekili seçildiğinde hakkındaki yargılamalar durdurulmadı. Daha sonra Anayasa Mahkemesi birçok kararda, ‘milletvekili seçilen kişilerin yargılama konusu sevk maddesine bakılmaksızın durma kararı verilmeli’ yönündeki içtihadına rağmen bu Leyla Güven ve Diyarbakır milletvekili Musa Farisoğulları için işletilmedi. Bütün bu anayasaya açıkça aykırı uygulama sonucunda da Güven’in ve Farisoğulları’nın milletvekilliği düşürüldü.

‘HDP’ye kapatma davası da hukuksuz’

Avukat Reyhan Yalçındağ, bütün bu sürecin daha büyük bir tabloya işaret ettiğini vurgulayarak, HDP’nin hazine yardımına bloke konulması ve kapatılması girişimlerinin aynı bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Yalçındağ’a göre bütün bu yaşananlar 2009’daki ‘KCK’ adı altında yürütülen ‘kumpas’ davalarının devamı niteliğinde ve amaçlanan da demokratik Kürt siyasetini hukuk dışı yöntemlerle devre dışı bırakmak.

Peki hukuka uygun yapılmayan ortam dinlemeleri ne zamandan beri dava dosyalarında delil olarak kabul ediliyor? Yalçındağ bu sürecin de ‘KCK davaları’ ile birlikte başladığını belirtiyor. Gülen Cemaati mensubu yargı üyelerinin hazırladığı klasörlerce ortam dinlemesini taşımakta ve okumakta zorlandıkları dönemleri anımsatan Reyhan Yalçındağ, “Bu klasörlerin tamamı ortam dinlemesi ya da telefon konuşmalarının dökümünden oluşuyordu. Kürt siyasetçiler kriminalize edildi, hedef gösterildi ve akabinde de kumpaslarla tutuklandılar. Adana istinaf mahkemesinin kararını da son 15 yılla birlikte okumak gerekiyor. Demokratik siyasette ısrar eden Kürt muhalefetine dönük o kadar ciddi haksızlıklar gerçekleşiyor ki bir önceki unutuluyor” diyor.

Bozulan karardaki deliller HDP kapatma davasına sunulmuş

Avukat Reyhan Yalçındağ, bu kararın HDP’nin kapatılması davasını da ilgilendirdiğini söylüyor:

HDP’nin kapatılma dosyasına dayanak teşkil eden ek delil klasörlerinin bir kısmı bu istinaf kararında bozulan kararlar ve ortam dinlemeleri biliyor musunuz? Bu kararda umuma açık olmayan bir siyasi partinin binasında yapılan ortam dinlemesi hakim kararı olsa bile hukuksuzdur ve hükme esas alınamaz’ diyor. Biz bunu yıllarca mahkeme salonlarında anlattık, yazdık çizdik. Dolayısıyla bu karar görmezden gelinerek HDP’nin kapatılması dosyasının delillerini nasıl hukuki sayacaksınız? Zaten birçoğu ortam dinlemesi ya da basın açıklaması gibi ifade özgürlüğü kapsamındaki yasal etkinlikler,  vesaire. 15 Temmuz sonrasında meslekten ihraç edilip tutuklanan yargı ve emniyet mensuplarının imzasını taşıyan eskiden kalma kokuşmuş ve kumpas olduğu açığa çıkan ne kadar ek delil klasörleri varsa Yargıtay’a kapatılma dosyası içerisinde sunulan dosyalar arasında. Derhal bunların ayıklanması ve hukuksuz delillerin dosyadan çıkarılması gerekiyor. Bu aynı zamanda HDP’nin kapatılmasına giden sürecin çökmesinin de temel taşlarını oluşturuyor diye düşünüyorum.

 Bu karar kayaya atılan bir çentik

Reyhan Yalçındağ, Adana İstinaf Mahkemesi kararının diğer davaları nasıl etkileyeceği konusunda ise şunları ifade ediyor:

Bu dosyalarda Anayasa Mahkemesi’nin sürekli olarak ret kararları verdiğini hatırlatmak gerekiyor. Sadece Yargıtay’ın değil Anayasa Mahkemesi’nin yaklaşımı da bu şekilde oldu. Ayrıca bu dosyalardan zaman aşımı ile karşı karşıya olanlar var, bitenler var, AİHM’ye taşınanlar var. Bir de mesela bu Adana KCK davasındaki 88 kişi için konuşacak olursak, zaten ceza almış ve cezası onanmış olsa bile buna denk gelen bir şekilde infazını cezaevinde geçirmiş bu insanlar. Peki onların hayatlarından çalınan bu yılları kim geri getirebilecek?

Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sorununun yapısal olduğunu söyleyen Reyhan Yalçındağ, Adana İstinaf Mahkemesi kararı için ‘sarmal halini almış hukuksuzluklarla örülü kaya’ya atılan bir çentik’ benzetmesini yapıyor.

The post HDP kapatma davası çöker mi? first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Barış için buluştular: ‘Bazılarının varlığı savaşa bağlı’ https://gazetekarinca.com/baris-icin-bulustular-bazilarinin-varligi-savasa-bagli/ Fri, 13 Jan 2023 11:54:36 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238301 Barış Vakfı öncülüğünde bir araya gelen aydın ve siyasetçiler, barışın sesinin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. DİB Koordinasyon üyesi Ayşegül Devecioğlu, “Barış istemek, kimsenin ölmesini istemeden yaşamak, kimsenin tankların arkasında takılıp sürüklenmediği, dağın taşın bombalanmadığı, köylerin yakılmadığı bir ülke hayal etmek demek” ifadelerini kullandı. Barış Vakfı, ‘Oylarımız barış isteyenlere’ çağrısıyla İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Taksim Hill Otel’de basın […]

The post Barış için buluştular: ‘Bazılarının varlığı savaşa bağlı’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Barış Vakfı öncülüğünde bir araya gelen aydın ve siyasetçiler, barışın sesinin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. DİB Koordinasyon üyesi Ayşegül Devecioğlu, “Barış istemek, kimsenin ölmesini istemeden yaşamak, kimsenin tankların arkasında takılıp sürüklenmediği, dağın taşın bombalanmadığı, köylerin yakılmadığı bir ülke hayal etmek demek” ifadelerini kullandı.

Barış Vakfı, ‘Oylarımız barış isteyenlere’ çağrısıyla İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Birol, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun yanı sıra çok sayıda akademisyen, gazeteci, yazar, sivil toplum örgütü temsilcisi ve hak savunucusu katıldı.

Toplantıda konuşan ilahiyatçı Fatma Akdokur, savaşların, çatışmaların Türkiye’deki her şeyi telafisi olmayacak bir biçimde etkilediğini söyledi.

Gelinen aşamada barışın elzem olduğunu vurgulayan Akdokur, şunları dile getirdi:

Geldiğimiz noktada etnik kökenleri, din ve dil farklılıkları ötekileştirilmesinin artık insan düşünce sisteminin gerisine atılması gerekir. Ne yazık ki son zamandaki gelişmeler umudumuzu kırarak, savaş gündemimize girdi. Kürtlerin yaşam ve barış hakkını tanıyacak, tanımlayacak, onların talepleri doğrultusunda en iyi barış dilini tutturanlara seçimlerde şans tanınması gerektiğini düşünüyoruz. Savaşın kazananı olmaz ama barışın her zaman kazananı olur. Yaralar barış ortamında sarılır. Bizler barış deme, barış çağrısı yapma konusunda kararlı olduğumuzu söylüyoruz.

‘Toplum kendi eşkıyasına ‘aşık’ değil’

Avukat Gürkan Çakıroğlu, “Bize hakikat diye anlatılan şey hakikatin ters düz edilen halidir” dedi.

‘Geçmişte yaşanan acıların siyaset alanında istismar edildiğini’ söyleyen Çakıroğlu, ‘siyasetçilerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini ve topluma zehir saçan bir siyaset saçtığını’ ifade etti.

İnsanların gerçekten takati, gücü kalmadı. Siyasette topluma karşı idrak yoksunluğu var. Toplum kendi eşkıyasına ‘aşık’ değil. Türklerin bir tek Kürtlerle değil, yurt dışında olan ülkeye gelemeyen herkesle barışması lazım. Biz Türkler yüzleşmeden korkuyoruz. Çünkü yüzleşmeyi mağlubiyet sayıyoruz. Türkiye demokrasileşecekse burada kesinlikle Kürtler olacak. Türkün ve Kürdün birleşmesiyle muhteşem bir dinamizm ortaya çıkar.

‘Türkler faili meçhullerle nasıl arasına mesafe kuracak?’

“HDP’ye ‘bölücü’ deniyor ama 2019’dan bu yana yine HDP insanları bir arada tutuyor” diyen Çakıroğlu, HDP’ye dönük saldırılara tepki gösterdi.

Çakıroğlu, “O zaman kim bölücü, ayrıştırıcı olan kim? HDP İmralı ile arasına mesafe koysun tamam ama Türkler faili meçhullerle nasıl arasına mesafe kuracak? HDP’ye karşı çıkmanın milli mücadeleye karşı çıkmakla bir olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

‘Özgür yaşam hakkını teslim etmek’

Demokrasi İçin Birlik (DİB) Koordinasyon üyesi Ayşegül Devecioğlu, “Barış istemek, kimsenin ölmesini istemeden yaşamak, kimsenin tankların arkasında takılıp sürüklenmediği, dağın taşın bombalanmadığı, köylerin yakılmadığı bir ülke hayal etmek demek. Anadilde yaşam hakkına kulak vermek ve özgür yaşam hakkını teslim etmek demek. Barış istemek ‘Bir bomba ne kadar’ diyerek, ülkede ekonomiyi utanmadan mermiye, ölüme yatırılmasını istememek, buna itiraz etmek demek” şeklinde konuştu.

HDP’nin Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit için yaptığı eyleme kulak vermek lazım. Ailesiyle, avukatlarıyla görüştürülmesini istiyorlar. Aile ve avukatla görüştürülmemesi son derece hukuksuzca bir şey. Barış istemek savaşın yarattığı bütün şiddet biçiminin sona ermesi demek. Bazılarının varlığı savaşa bağlı.

‘Barış isteyenlere oy verelim’

Türk Diş Hekimleri Birliği eski Başkanı Celal Korkut Yıldırım, şiddetle ayakta kalmaya çalışan iktidara karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

Felsefeci İlyas Bozgan ise, 2023 seçimlerinin çok önemli olduğuna işaret ederek, “Temennim bu seçimlerde gerçekten haklara saygı ve riayetli bir siyasi partinin kazanması” dedi.

Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz da, “Barış isteyenlere oy verelim. Kim barış sözlerini çoğaltmaya çalışırsa irademizin ondan yana konulması gerektiğini, seçmenin bunu dikkate alması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Tahmaz, 19 Ocak’ta gerçekleştirilecek Hrant Dink anmasına da katılım çağrısı yaptı.

HABER MERKEZİ

The post Barış için buluştular: ‘Bazılarının varlığı savaşa bağlı’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Emek ve Özgürlük İttifakı 15 Ocak’ta alanlara çıkıyor https://gazetekarinca.com/emek-ve-ozgurluk-ittifaki-15-ocakta-alanlara-cikiyor/ Fri, 13 Jan 2023 11:14:33 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238297 Emek ve Özgürlük İttifakı “Birlikte Değiştirelim” demek için İstanbul’da buluşuyor. Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, 15 Ocak Pazar günü saat 13.00’te Kartal Meydanı’nda ilk mitingini düzenleyecek. Twitter ➤ https://twitter.com/GazeteKarinca Facebook ➤ […]

The post Emek ve Özgürlük İttifakı 15 Ocak’ta alanlara çıkıyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Emek ve Özgürlük İttifakı “Birlikte Değiştirelim” demek için İstanbul’da buluşuyor.

Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, 15 Ocak Pazar günü saat 13.00’te Kartal Meydanı’nda ilk mitingini düzenleyecek.

  Emek ve Özgürlük İttifakı’nın mitingine çağrı: ‘Birleşirsen, birleşirsek çok şey olur’
  Emek ve Özgürlük İttifakı ilk büyük mitinge hazırlanıyor

Twitter ➤ https://twitter.com/GazeteKarinca
Facebook ➤ https://www.facebook.com/gazetekarinca
Instagram ➤ https://www.instagram.com/gazete_karinca
YouTube ➤ https://www.youtube.com/@GazeteKarinca
Telegram ➤ https://t.me/karincagazete


 

The post Emek ve Özgürlük İttifakı 15 Ocak’ta alanlara çıkıyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Tarih tekerrür etmeden önce https://gazetekarinca.com/tarih-tekerrur-etmeden-once/ Thu, 12 Jan 2023 21:01:29 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238143 Türkiye Cumhuriyeti, ikinci yüzyılına girdiği bu günlerde tarihinin birçok açıdan belki de en ağır sürecini yaşıyor. Yaşananlar herkesin tanık olduğu salt güncel siyasi gelişmelerle açıklanamaz. Bu nedenle zaman zaman tarihsel arka plana inmek kaçınılmaz hale geliyor. Tarihin eleştirel ve karşılaştırmalı okumaları günümüzün politik oyunlarını, tuzaklarını ve hesaplarını öngörerek buna göre doğru konum alma şansı veriyor. […]

The post Tarih tekerrür etmeden önce first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Türkiye Cumhuriyeti, ikinci yüzyılına girdiği bu günlerde tarihinin birçok açıdan belki de en ağır sürecini yaşıyor. Yaşananlar herkesin tanık olduğu salt güncel siyasi gelişmelerle açıklanamaz. Bu nedenle zaman zaman tarihsel arka plana inmek kaçınılmaz hale geliyor. Tarihin eleştirel ve karşılaştırmalı okumaları günümüzün politik oyunlarını, tuzaklarını ve hesaplarını öngörerek buna göre doğru konum alma şansı veriyor.

AKP iktidarı tek adam sistemiyle birlikte demokrasiyi, hukuku ve parlamentoyu askıya alarak Abdülhamit dönemine benzer şekilde bir yönetim stratejisi, siyaset yapmaya başladı. Tek adam rejimi, muhalefeti İttihat ve Terakki’nin iktidara gelmeden önceki stratejisine benzer şekilde bir araya gelmesi mümkün olmayan farklı kesimlerin bir araya gelerek bir masa etrafında ortak hareket etmeye zorluyor. Hem iktidarın uzun bir zamana yayılan rejimi ve kötü pratikleri, hem muhalefetin farklı kesimleri dahil eden iktidardan kurtulma stratejisi birçok kesimde adeta bir dejavu yaşatıyor. Tarihsel benzerlik genel olarak iktidardan rahatsız olan birçok kesimde tarihin tekerrür ettiğine yönelik ciddi bir eğilim oluşturuyor. Peki gerçekten dönemler, dinamikler ve aktörler, fikirleriyle, pratikleriyle ve politik iddialarıyla birbirlerine benziyorlar mı? Bunun anlamak için hem Osmanlıların dağılma aşamasında hem de Cumhuriyetin inşasına giden yolda yaşananları, yukarıda çizdiğimiz çerçeve içinde anlamaya ve sorgulamaya yönelik bir analize tabi tutulduğunda daha iyi anlaşılabilir; böylece hem o dönemin gizli pratiklerini hem de günümüz siyasetine taşınan riskleri daha iyi görebiliriz.

Osmanlının batılılaşması ile önlenemeyen dağılma süreci 19. yüzyılın son çeyreğinde ve 20. yüzyılın başlarında kaotik bir dönemin önünü açmıştı. Abdülhamit’in başında olduğu istibdat rejiminin dağılma aşamasında dönemin muhaliflerinin kurduğu ittifak biçimi yazımızın önemli noktalarından biri olacak. Hatırlanacağı üzere batı aydınlanması ile birlikte Osmanlı Devleti’nin “Aydın” olarak tanımladığı Jön Türkler veya sonradan ülkeyi savaşa sokan bir politik oluşum olarak İttihat Terakki, Abdülhamit’i devirerek yıkılmakta olan Osmanlı’yı batının yeni argümanlarıyla restore ederek yeniden ayakları üzerine oturtma gibi bir iddianın taşıyıcılığını yapmıştı. Şüphesiz bir avuç “aydın”ın toplumsal destek olmadan böylesi bir amaca ulaşması mümkün değildi.

İttihat Terakki daha iyi bir sonuç almak için yola çıktığında kendi içinde olabildiğince farklı görüşleri almayı ihmal etmemişti. Liberalizmi savunan Prens Sabahattin gibi, 1915 Ermeni soykırımını yöneten Ahmet Cemal Paşa, Tunalı Hilmi gibi farklı kesimlerin yanı sıra önemli Ermeni ve Kürt aydınlarını da yanına çekmeyi başarmıştı. İttifakın temel arzusu ise yıkılmakta olan Osmanlı’yı restore ederek ya da ‘kurtararak’ ülkeyi yeni dünya düzenine entegre etmekti.

Toplumsal desteği olmayan, İstanbul dışına bile çıkamayan bu yapının, Anadolu ve Kürdistan’ın önemli kentlerinde aktif olan Taşnak ve Hınçak partileriyle bile ortaklaşma çabası içine girmesi siyasi tarihin belki de en çarpıcı diplomasi örneklerinden birisidir. Yazıda asıl dikkat çektiğimiz ittifak örneği de İttihat ve Terakki’nin Taşnak ve Hınçak partileriyle kurduğu, ulusalcı Türkler için pragmatist, Ermeni toplumu için dramatik sonuçları olan diplomasidir. Anlaşma sağlanması halinde Adana’dan Van’a kadar aktif büroları bulunan bu partilerin sayesinde Anadolu ve Kürdistan’ın kapıları yeni devlet siyaseti için aralanmış olacaktı.

Bu amaç doğrultusunda, güç birliği oluşturmak için Taşnak ve İTC ile ilk görüşme 1896-97 yıllarında Cenevre’de gerçekleşir[1]. İki tarafın tartışmasız konsensüs sağladıkları temel mesele şimdiki altılı masanın Erdoğan rejimini düşürmeye benzer şekilde, Abdülhamit’in bir an önce devrilmesiydi. Fakat bunun için tarafların birbirlerine sundukları talepleri onaylayan bir mutabakata ihtiyaç vardı. Toplantıda konuşulan talepler belki de ayrıntılı olarak başka bir yazının konusu ama kısaca belirtirsek; Ermeni partileri, dönemin koşullarına göre Ermenilere yönelik saldırıların son bulmasını ve Hamidiye Alaylarının[2] dağıtılmasını talep etmişti. İttihat Terraki ise Abdülhamit’e karşı başlatılan kampanyalarda Ermenilerin tam desteğini istiyor; daha da önemlisi Ermenilerin silahsızlandırılması ve Ermeni partilerinin güçlü olduğu Van gibi yerlerde İttihat Terakki ofislerinin açılması için kolaylık sağlanmasını talep ediyordu. Taşnaklar bu mutabakat doğrultusunda Abdülhamit’in gidişine karşılık İttihat Terakki’nin Kürdistan’da örgütlenmesinin kapısını sonuna kadar aralamakla kalmadı, Taşnak’lı Ermenilerin derhal silahlarını elden çıkarması için hızlıca bütün bürolarına telgraflar göndermeye başlamıştı bile.

Özellikle Hınçak Sosyal Demokratlar, İttihat Terakki’ye güvenmese de Adem-i Merkeziyetçiliği savunan Jön Türk Prens Sabahattin’in arabulucu olmasıyla görüşmeleri uzun bir süre devam ettirdiler. 1908’e gelindiğinde, Jön Türk ve Ermeni partilerinin anlaşması ilk meyvesini verir. İhtilalden sonra yapılan ilk seçimlerde 160 İttihatçı, 4 Taşnak ve 1 Hınçak Sosyal Demokrat meclise girer[3]. Fakat bu ittifaktan sadece 1 yıl sonra Adana’da Ermenilere yönelik ilk katliam gerçekleşir. Kilikya Katliamı olarak anılan bu olay aslında büyük Ermeni soykırımına giden yolda ibretlik bir olay iken maalesef buradan yeterince ders çıkarılmamıştır. Bu olaydan sonra Ermeniler, özellikle Taşnakların İttihat Terakki ile yakınlaşmasını sert bir şekilde eleştirmeye başlar. Ancak Taşnaklar, İttihat Terakki ile olan bağlarını 13 Ağustos 1913’e kadar sürdürmeye devam eder.

Yukarıda özetle ifade ettiğimiz,  dönemin iktidarına karşı dönemin hegemonik muhalefeti ile diğer muhalif dinamikler arasında kabul edilen mutabakat ve sonrası gelişen katliam üzerine belki de uzun uzadıya tartışmak gerekebilir. Fakat bugünün hatlarını anlamlandırmak için yazılanların şimdilik yeterli olduğunu düşünüyoruz. Bugün İttihat Terakki’ye bazı yönleriyle benzeyen 6’lı masa adı altında bir muhalefet bloğu söz konusu. Bu blok cumhuriyet tarihinde bir araya gelmesi pek mümkün olmayan partilerden oluşuyor ve ortak noktaları Erdoğan rejimini indirmek. Fakat Erdoğan’ın iktidardan indirilmesi için gereken halk desteğini almakta zorlanıyorlar. Bu da onları meclisin üçüncü partisi ve Kürt halkının en büyük temsilcisi durumda olan HDP’ye muhtaç kılıyor. Seçimin kazananını ve kaybedenini belirleyecek olan asıl bloğun HDP olduğu gerçeği, birçok analistin ortak kanısı ve bu kanının genel kamuoyunda da ciddi bir karşılığı var. HDP desteğinin alınması ise büyük bir sorun. Hem iktidarın kışkırtıcı tavrı, hem muhalefet içindeki aşırı sağ hem de HDP’nin masanın bir bileşeni olmaması bu desteği zorlaştırıyor. Fakat daha da kötüsü, bu yazının asıl meramı da bu, yukarıda bahsettiğimiz tarihsel gerçekliğe benzer şekilde, verilen desteğe rağmen HDP kitlesinin Taşnakların akıbeti gibi bir akıbete maruz kalması. Bu durum HDP’nin temsil ettiği kitlenin karşılaşabileceği en büyük risk olarak ortada duruyor. Bu riski daha somut ifade edersek HDP’nin ana muhalefet bloğuna vereceği desteğin Kürt soykırımını engellememesi, dahası soykırımcı zihniyetin elini güçlendirebileceği riski.

Bu risklerin öznesi, keskin bir kutuplaşma üzerinden siyaseti ve toplumu yönetmek isteyen aşırı sağcı siyasetlerdir. Daha açık bir ifadeyle bu siyasi partiler ana muhalefet bloğunda İyi Parti (İP), iktidar bloğunda ise MHP’dir. MHP’nin ırkçılığı zaten biliniyor ve iktidarda; ancak Meclisin en küçük partisi olmasına rağmen Millet İttifakı’nın bütün hamlelerini ve ilkelerini belirleyen bir konumda olan İP’in temel hedefini doğru okumak, yeterince öngörmek ve ittifakın diğer partileriyle yapılan buluşmalarda kendilerini şımartmayacak şekilde ısrarla üzerinde durmak gerekiyor. İktidarın 2015’ten beri açıktan yürüttüğü Kürt düşmanlığını ittifakın içine taşıyarak, muhalefet blokunu bu düşmanlık etrafında domine etmek isteyen İP’in sağa kıran tehlikeli çıkışları hem iktidara karşı ortak mücadelenin hem de değişime yönelik toplumsal beklentilerin altını oyuyor. İP’in temel hedefi hem muhalefetin hem iktidarın içinde Kürtlerin olmadığı bir denklem kurmak ve muhalefet açısından mümkünse HDP ile hiçbir şekilde müzakere etmeden desteğini almaya yönelik hattın taşıyıcısı olmak. Muhalefet partisi olmasına rağmen Kürt düşmanlığı konusunda kimi zaman iktidarın ayrımcı ve ırkçı söylemlerini gölgede bırakacak kadar ileri giden İP siyaseti, sadece HDP veya Kürtlerin değil, iktidarı yenmek ve ülkeyi faşizmden kurtarmak isteyen herkesin sorunudur. Daha da önemlisi Türkiye’yi geleneksel, kaba ırkçı ve milliyetçi siyasete mahkûm eden siyasetlerle mücadele etmek,  salt HDP’nin değil demokrasiye inanan bütün siyasetlerin görevi ve sorumluluğudur.

Türkiye toplumu için özgür ve demokratik bir gelecek kurma meselesi, İP’in veya MHP’nin siyasi aklına bırakılmayacak kadar hayati bir meseledir. Şu gerçeği bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Bugün Türkiye siyaseti Altılı masa- Saray arasında değil HDP’li-HDP’siz ittifak dengesi üzerinden yürümektedir. HDP ile sağlıklı bir müzakere cumhuriyetin yüzyılını demokrasiye açan en sağlam kapı olacaktır. HDP, yukarıda dikkat çektiğimiz gibi, geçmişte İttihat Terakki’nin Ermenileri düşürdüğü tuzağa düşmeyecek kadar güçlü deneyimlere ve güçlü bir tarihsel hafızaya sahip olan bir siyasi partidir. Kürtleri iradesiz, HDP’yi muhatapsız bırakan bir tercihe boyun eğmediğini son gelişmelerde bir kez daha gösterdi. Fakat HDP, toplumun önünde duran riskleri gören bir stratejik akıl ışığında kurucu rolünü esas alan ve güncelleyen politikaların sürdürücüsü olmaya devam etmelidir.


Not: Ermeni Partileri ve İttihat Terakki Arasındaki ilişkiye dair ayrıntılı bilgi edinmek için Gaidz Minissian ve Arsen Avagyan’ın kaleme aldığı “Ermeniler ve İttihat Terakki: İşbirliğinden Çatışmaya” adlı kitaptan faydalanılabilir.

[1]İttihat ve Terraki’nin II. Abdülhamit’e karşı verdiği mücadele için bkz: Mutlakiyetten Meşrutiyete: II. Abdülhamit ve Jön Türkler, Selil Yayıncılık, 2009
[2] İttihat Terraki yönetimi devraldığında Hamidiye Alayları’nı dağıtmak yerine “Aşiret Süvari Birlikleri” olarak değiştirmiştir.
[3]Gülnihal Bozkurt, Alman-İngiliz Belgelerinin ve Siyasi Gelişimlerin Işığı Altında Gayrı Müslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu (1839-1914), Ankara, 1989, s.200

The post Tarih tekerrür etmeden önce first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Pervin Buldan: HDP hiçbir masanın yandaşı değildir, ittifaklarımızla kendi adayımızı çıkaracağız https://gazetekarinca.com/hdp-yore-dernekleri-temsilcileri-ile-bir-araya-geldi/ Thu, 12 Jan 2023 16:50:26 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238211 Pervin Buldan yöre dernekleri buluşmasında konuştu: Kimse kusura bakmasın HDP şamar oğlanı değildir. Ve hiçbir masanın yandaşı da değildir. Biz ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, öz gücümüzle ve halkımızın talebiyle kendi adayımızı çıkaracağız. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sivil Toplum Kuruluşu ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın katılımıyla, Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde Yöre […]

The post Pervin Buldan: HDP hiçbir masanın yandaşı değildir, ittifaklarımızla kendi adayımızı çıkaracağız first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Pervin Buldan yöre dernekleri buluşmasında konuştu: Kimse kusura bakmasın HDP şamar oğlanı değildir. Ve hiçbir masanın yandaşı da değildir. Biz ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, öz gücümüzle ve halkımızın talebiyle kendi adayımızı çıkaracağız.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sivil Toplum Kuruluşu ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın katılımıyla, Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde Yöre Dernekleriyle bir araya geldi. Etkinliğe HDP Milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

Pervin Buldan, buluşmada konuşma yaptı. Toplumsal kesimlerle buluşmanın bir ayağı olan yöre derneklerinin temsilcileri ile bir araya geldiklerini belirten Buldan, derneklerin taleplerini ve önerilerini dinleyeceklerini ifade etti.

İktidarın Kürtlere her türlü zorbalığı yaptığını söyleyen Buldan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

Kürtler bu tür fırtınalı süreçleri her daim yaşadılar. Kürtler bugünlere gelene kadar büyük bedeller ödediler. Gelmiş geçmiş bütün iktidarların Kürtlere karşı ayrı bir yasası oldu ama 20 yıllık AKP’nin yönetim biçiminde de iktidarlık döneminde de Kürt halkına ayrı bir hukuk ayrı bir yasa uygulandı. Kürtler bu 20 yıllık süreç içerisinde en büyük acıları yaşadı. Yönetimler değişti ama anlayış ve zulüm değişmedi.

AKP ve MHP’nin bizlere karşı tutumunu anlamakta zorluk yaşamıyoruz. Kumpaslarla karşımıza çıkan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Önümüzde bir seçim süreci var. Bu seçimin tarihi bir seçim olduğunu, Türkiye halklarının önemli bir karar vereceğini, özgürlüklerden yada faşizmden yana bir tercih yapacağını çok iyi biliyoruz. Türkiye halkları kararını çoktan vermiş, Türkiye halkları AKP ve MHP iktidarını göndermek için seçimlerin bir an önce gelmesini bekliyor.

‘HDP şamar oğlanı değildir’

İki ayrı kutbun olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir kutup Cumhur İttifakı’nı diğer kutup Millet İttifakı’nı temsil eden iki ayrı kutuptan oluşuyor. Ancak Türkiye halkları ne bu kutuplara mahkumdur, ne de mecburdur. Herkesin gözlerinin HDP’nin oylarında olduğu bir dönemde acaba hangi tarafı destekleyecek Kürtler dedikleri bir zamanda çıktık dedik ki Emek ve Özgürlük İttifakı kendi adayıyla varım, buradayım, burada olmaya devam edeceğim dedik. Bunu dedik diye tartışmalar yaşandı. AKP’ye kaybettirmek üzerine kurulan Millet İttifakı’nın yanında olmaktan çekinen bir Emek ve Özgürlük İttifakı diye adlandırıldık. Ve bu faşizme, Cumhur İttifakı’na kaybettirmenin tek yolunun başka bir tarafı desteklemek olduğunu ifade edenler oldu. Kimse kusura bakmasın HDP şamar oğlanı değildir. Ve hiçbir masanın yandaşı da değildir, olmayacaktır da. Biz ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, kendi öz gücümüzle ve halkımızın talebiyle kendi adayımızı çıkaracağız ve kendi adayımızın ikinci tura kalması için de büyük bir seferberlikle çalışacağız.

‘Adayımızı açıklamak için takvim paylaşacağız’

Maç daha yeni başladı ve maç 90 dakika. Emek ve Özgürlük İttifakı diğer her iki ittifakın karşısında kendine güveniyle bu seçimlerden en başarılı bir şekilde çıkacaktır. En kısa zamanda da bir takvim belirleyerek kendi adayımızı kamuoyu ile paylaşacağımızı ifade etmiştik. Önümüzdeki günlerde bu takvimi paylaşacağız. Adayımızı açıklayacağımız günü de ileteceğiz. Bunun hazırlıkları tamamlandı. Tarihi önümüzdeki günlerde belirleyeceğiz.

Bütün bu saldırılara karşı ortak mücadelenin, birlikte hareket etmenin önemli olduğunu da ifade etmek isterim. Alanlarda birlikte hareket etmenin önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Bu hafta sonu Emek ve Özgürlük İttifakı olarak Kartal Meydanı’nda büyük bir miting gerçekleştireceğiz. Hepinizi bu mitingde bizimle birlikte olmaya davet ediyorum.

HABER MERKEZİ

The post Pervin Buldan: HDP hiçbir masanın yandaşı değildir, ittifaklarımızla kendi adayımızı çıkaracağız first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP Muş İl örgütü, il binalarının ateşe verilmek istediğini açıkladı https://gazetekarinca.com/hdp-mus-il-orgutu-il-binalarinin-atese-verilmek-istedigini-acikladi/ Wed, 11 Jan 2023 15:33:05 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238041 HDP Muş İl örgütü, dün akşam saatlerinde parti binalarının ateşe verilmek istendiğini açıkladı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş İl binası, dün kimliği belirsiz kişi veya kişilerce ateşe verilmek istendi. HDP Muş İl Örgütü, parti binalarına yapılan saldırıya dair bugün il binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya il eş başkanlar ile parti yöneticileri katıldı. İl binalarının girişini […]

The post HDP Muş İl örgütü, il binalarının ateşe verilmek istediğini açıkladı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP Muş İl örgütü, dün akşam saatlerinde parti binalarının ateşe verilmek istendiğini açıkladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş İl binası, dün kimliği belirsiz kişi veya kişilerce ateşe verilmek istendi.

HDP Muş İl Örgütü, parti binalarına yapılan saldırıya dair bugün il binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya il eş başkanlar ile parti yöneticileri katıldı.

İl binalarının girişini daha önce partilerinin bayraklarıyla süslediklerini ifade eden İl Eş Başkanı Savcı Arslan, söz konusu bayrakların akşam saatlerinde kimliği belirsiz kişi veya kişilerce ateşe verilerek, il binalarının yakılmak istendiğini kaydetti.

Saldırıya ilişkin Muş Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Arslan, “Sürekli olarak tüm çalışmalarımız ve il binamız kontrol altında tutulurken nasıl olur da biri ve birileri il binamızı kundaklama girişiminde bulunmuştur?” diye sordu.

Aslan, şunları kaydetti:

Bugün sabah saatlerinde il binamıza gelen görevli arkadaşlarımız pasaj içinde ve binamızın girişinde asılmış parti bayraklarımızın ateşe verilerek binamızda yangın çıkarılmak istendiğini fark etmişlerdir. Bunu yapan kişi veya kişiler bayrakları ateşe verdikten hemen sonra binamızın kapısından uzaklaşmışlardır. Ateş kendiliğinden sönmüştür. Böylelikle il binamız büyük bir tehlike atlatmıştır.

HABER MERKEZİ

The post HDP Muş İl örgütü, il binalarının ateşe verilmek istediğini açıkladı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP’nin aday çıkışı | Seçmendeki karşılığı ne oldu, muhalefete ne mesaj verildi? https://gazetekarinca.com/hdpnin-aday-cikisi-secmendeki-karsiligi-ne-oldu-muhalefete-ne-mesaj-verildi/ Wed, 11 Jan 2023 14:38:04 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237978 HDP’nin Cumhurbaşkanı adayını çıkaracağını açıklamasının ardından siyasetin farklı kesimlerinden farklı tepkiler geldi. Adaylık çıkışı ne anlama geliyor? Kürt seçmen bu kararı nasıl karşıladı? Muhalefet bu durumdan nasıl etkilenecek? Altılı Masa’nın HDP’ye yaklaşımında bir değişiklik olur mu? Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa seçmen hangi senaryolarla karşılaşır? Hepsini ve daha fazlasını Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü […]

The post HDP’nin aday çıkışı | Seçmendeki karşılığı ne oldu, muhalefete ne mesaj verildi? first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP’nin Cumhurbaşkanı adayını çıkaracağını açıklamasının ardından siyasetin farklı kesimlerinden farklı tepkiler geldi. Adaylık çıkışı ne anlama geliyor? Kürt seçmen bu kararı nasıl karşıladı? Muhalefet bu durumdan nasıl etkilenecek? Altılı Masa’nın HDP’ye yaklaşımında bir değişiklik olur mu? Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa seçmen hangi senaryolarla karşılaşır?

Hepsini ve daha fazlasını Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ile konuştuk.

The post HDP’nin aday çıkışı | Seçmendeki karşılığı ne oldu, muhalefete ne mesaj verildi? first appeared on Gazete Karınca.

]]>
76 kuruluş ve 2 bin 393 yurttaştan HDP’ye Hazine yardımına bloke konmasına itiraz https://gazetekarinca.com/76-kurulus-ve-2-bin-393-yurttastan-hdpye-hazine-yardimina-bloke-konmasina-itiraz/ Wed, 11 Jan 2023 07:26:23 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237876 76 kuruluş ve 2 bin 393 yurttaş, AYM’nin HDP’nin Hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konmasına verdiği karara karşı bir ortak açıklama yayımladı: Bu kararla kısıtlanmış olarak yapılacak bir seçimin eşitlik ilkesine uygun, adil ve demokratik bir seçim olamayacağı açıktır. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Hazine yardımı bulunan hesaplarına […]

The post 76 kuruluş ve 2 bin 393 yurttaştan HDP’ye Hazine yardımına bloke konmasına itiraz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
76 kuruluş ve 2 bin 393 yurttaş, AYM’nin HDP’nin Hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konmasına verdiği karara karşı bir ortak açıklama yayımladı: Bu kararla kısıtlanmış olarak yapılacak bir seçimin eşitlik ilkesine uygun, adil ve demokratik bir seçim olamayacağı açıktır.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Hazine yardımı bulunan hesaplarına geçici bloke koymasına tepkiler sürüyor.

76 kuruluş ve 2 bin 393 yurttaşın imzaladığı “HDP’ye Ödenmesi Gereken Hazine Yardımına Bloke Konmasına İtiraz Ediyoruz!” başlıklı kamuoyu açıklamasında, karardaki hukuki sorunlara dikkat çekildi.

“Yüksek Mahkemenin bu kararı yalnızca HDP’nin seçimlere dezavantajlı olarak katılmasına neden olmayacak, aynı zamanda tüm seçmenlerin serbest ve özgürce seçme ve bunun için bilgilenme hakkının da ihlaline neden olacaktır” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

Bu kararla kısıtlanmış olarak yapılacak bir seçimin eşitlik ilkesine uygun, adil ve demokratik bir seçim olamayacağı açıktır.

Seçim sürecine, yurttaşların temel haklarından olan seçme ve seçilme hakkına çok açık ve ağır bir müdahale niteliğindeki karardan henüz resmi seçim süreci başlamadan bir an önce dönülmesini, bu haksız, demokratik ilkelere ve hukuka aykırı kararın kaldırılmasını talep ediyoruz.

Bu bildiri ile demokrasiden ve evrensel hukuk ilkelerinden yana saf tuttuğumuzu ilan ediyor, kamuoyunu, seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmaya, adil ve demokratik bir seçime müdahale teşkil eden bu karara karşı itiraz etmeye davet ediyoruz.

Açıklamanın tam metni ise şöyle:

HDP’ye Ödenmesi Gereken Hazine Yardımına Bloke Konmasına İtiraz Ediyoruz!

Aşağıda imzası bulunan bizler, seçim sürecinin başlamasına çok kısa bir süre kalmışken Anayasa Mahkemesinin HDP’ye 2023 yılında kanun gereği ödenmesi gereken hazine yardımına geçici tedbir yoluyla bloke uygulanması kararını büyük bir kaygıyla karşılıyoruz.

Siyasi partilerin kapatılması konusunda çok kötü bir sicile sahip olan ülkemizde 2010 yılında referandumla anayasa değişikliği yapılmış, siyasi partilerin kapatılmasına yönelik kanun hükümleri değiştirilmiş ve partiler için kapatma ya da hazine yardımından yoksun bırakma kararı verilebilmesi daha ağır koşullara bağlanmıştı. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesinin bir siyasi partinin kapatılmasına ya da hazine yardımından yoksun bırakılmasına karar verebilmesi için basit çoğunluk yeterli görülmemiş, en az 2/3 oy çokluğu şartı da getirilmişti.

Yüksek Mahkemenin açıklanan son tedbir kararında gördük ki, eylemli olarak hazine yardımından yoksun bırakmakla aynı sonucu doğuran bir tedbir kararı basit çoğunlukla verilmiş, anayasal, yasal usuli güvenceler de göz ardı edilmiştir.

AKP-MHP’nin siyasi baskısıyla açılan kapatma davasında, mahkemeye yönelik açık ve aleni baskı sonucu şimdi de hukuki süreçler zorlanarak, davanın sonucu beklenmeksizin, hatta bu konuda savunma bile alınmaksızın HDP’nin seçime yönelik siyasi faaliyetlerini, seçim kampanyasını gereği gibi yürütememesine neden olacak bir karar verilmiştir.

Yüksek Mahkemenin bu kararı yalnızca HDP’nin seçimlere dezavantajlı olarak katılmasına neden olmayacak, aynı zamanda tüm seçmenlerin serbest ve özgürce seçme ve bunun için bilgilenme hakkının da ihlaline neden olacaktır. Bu kararla kısıtlanmış olarak yapılacak bir seçimin eşitlik ilkesine uygun, adil ve demokratik bir seçim olamayacağı açıktır.

Son seçimlerden bu yana HDP’ye yönelik çok ağır idari ve yargısal tasarruflar üzerine son olarak verilen bu karar, demokrasiye bağlı bizler bakımından tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır.

Seçim sürecine, yurttaşların temel haklarından olan seçme ve seçilme hakkına çok açık ve ağır bir müdahale niteliğindeki karardan henüz resmi seçim süreci başlamadan bir an önce dönülmesini, bu haksız, demokratik ilkelere ve hukuka aykırı kararın kaldırılmasını talep ediyoruz.

Bu bildiri ile demokrasiden ve evrensel hukuk ilkelerinden yana saf tuttuğumuzu ilan ediyor, kamuoyunu, seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmaya, adil ve demokratik bir seçime müdahale teşkil eden bu karara karşı itiraz etmeye davet ediyoruz.

İmzacı 76 kuruluş

17+ Alevi Kadınlar, 78’liler Girişimi Mersin, Alevi Kadınlar Birliği, Amed KESK Kadın, Ankara 78’liler Girişimi, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER), Avcılar Kültür Sanat Derneği, Avrupa Demokrat (İnternet Haber Gazetesi), Aydın Yeşil Sol Kadın, Aydın Yeşil Sol Parti, Batıkent Yeni Yaşam Derneği, Birleşik Emekliler Sendikası Diyarbakır İl Yönetimi, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, Bursa Su Kolektifi, Çağdaş Avukatlar Grubu, Datça Demokrasi Platformu, Demokrasi İçin Birlik (DİB), Demokrasi İçin Hukukçular, Demokratik Alevi Dernekleri, Demokratik Emekliler Sendikası, Demokratik Kürt Toplum Merkezi, Devrimci Parti, Devrimci Parti Muğla, DiEM25 Türkiye Kolektifi, Dikili Kadın Platformu, Disk Emekli Sen Çanakkale Şubesi, DİSK Emekli Sen Denizli Şubesi, Diyarbakır İli Bismil İlçesi ve Köyleri Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Diyarbakır MEBYADER, Diyarbakır Silvan Tokluca Köyü Derneği, Doğu-Güneydoğu Dernekleri (DGD) Platformu, DSTP, Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, Eğitim Sen Batman Şube, Eskikavak köyü Arek Köyü Çevre Koruma Ve Güzelleştirme Derneği Bingöl/Kiğı, İHD Gaziantep Şubesi, İHD Mersin Şubesi, İklim Adaleti Koalisyonu, İsviçre Göçmen İşçileri Federasyonu, Kadın Kooparatifi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Karakoçan Dayanışma İnisiyatifi, Kartal Silvanlilar Derneği, Kaşanlı Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Katılımcı Avukatlar, KODA (Kocaeli Dayanışma Akademisi), Kuşadası Kadın Platformu, Mardin Şahmaran Kadın Platformu, MEBYADER-Batman, MİLAS 78’LİLER, Muğla Çevre Platformu, MÜlkiyeliler Birliği, Ötekilerin Hukuk Bürosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Polen Ekoloji Kolektifi, Rosa Kadın Derneği, Silvan Taşpınar Köyü Derneği, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), SUP-DDHT (Fransa), Şanlı Urfa 78’liler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, TMMOB Batman İl Koordinasyon Kurulu, TMMOB Hakkari İl Koordinasyon Kurulu, TÖP Hukuk Komisyonu, Tüm Emeklilerin Sendikası, Tüm Emeklisen, Türkiye Almanya Kültür Forumu, Validebağ Direnişi, Validebağ Savunması, Yeşil Sol Parti, Yeşil Sol Parti Didim İlçe Örgütü, Yeşil Sol Parti İzmir İl Örgütü, Yeşil Sol Parti Milas İlçe Örgütü, Yeşil Sol Parti Tokat İl Örgütü, Yurttaş Girişimi.

İmzacı 2393 yurttaş

A. Celil Kaya, A. Hicri İzgören, Abbas Azizoğlu, Abbas Tunç, Abderuz Acestes, AbdÜlkadir Ertekin, Abdulaziz Yağmur, Abdulcelil Baysal, Abdulhakim Daş, Abdulkadir Ayyürek, Abdulkadir Karabag, Abdulkadir Karahan, Abdulkadir Polat, Abdulkadir Satılmış, Abdulkerim Daş, Abdulkerim Kara, Abdulkerim Turan, Abdullah Can, Abdullah Demirbaş, Abdullah Gözen, Abdullah Öcal, Abdullah Turgut Gelegen, Abdullah Zeydan, Abdullatif Atlıhan, Abdulvahap Yasavul, Abdurrahim Ekinci, Abdurrahman Apak, Abdurrahman Çelik, Abdurrahman Elmas, Abdurrahman Yıldırım, Abdurrahman Yılmaz, Abdurrazak Ekinci, Abdülkerim Ay, Abdüllatif Atlıhan, Abuzer Yılmaz, Abubekir Çelebi, Abuzer Küçükbiltekin, Adalet Aydın, Adalet Dinamit, Adalet Kaya, Adem Demirağaç, Adem Kastarlı, Adil Eroğlu, Adil Okay, Adil Yiğit, Adnan Alin, Adnan Gölpunar, Adnan Şahin, Adnan Vural, Agit Karadeniz, Ahmet Arda, Ahmet Avcı, Ahmet Aykaç, Ahmet Ceylan, Ahmet Çelik, Ahmet Çınar, Ahmet Çolak, Ahmet Çolakoğlu, Ahmet Dindar, Ahmet Doğan, Ahmet Doğan Fırtına, Ahmet Eniş, Ahmet Erdoğan, Ahmet Ergin, Ahmet Erkan, Ahmet İnsel, Ahmet Kale, Ahmet Karakuş, Ahmet Kardam, Ahmet Kaya, Ahmet Kemal Tolunay, Ahmet Levent Tumlu, Ahmet Oruç, Ahmet Özyaşar, Ahmet Sevinç, Ahmet Şekercioğlu, Ahmet Turan Kutmen, Ahmet Ulucan, Ahmet Zeki Açıkgöz, Ajnê Zirek, Akca Elmas, Akın Atalay, Akın Atauz, Akın Öztürk, Akın Türe, Aksel Ağan, Alaaddin Çalgav, Alaattin Ekici, Alaattin Kılıç, Alaattin Bilgiç, Alev Er, Alev Özgüner, Ali Acar, Ali Akgün, Ali Altundağ, Ali Bağcı, Ali Bağlam, Ali Bayramoğlu, Ali Bilge, Ali Bilgin, Ali Bozan, Ali Can Kaya, Ali Doğan, Ali Ekber Kaypakkaya, Ali Ekber Pekşen, Ali Ekiz, Ali Fuat Karaöz, Ali Gökkaya, Ali Haydar Konca, Ali İhsan Bekmezci, Ali İhsan Demirtaş, Ali imran Daşkaya, Ali Karagozlu, Ali Karakoç, Ali Karakuş, Ali Karga, Ali Kaya, Ali Kerim Mutlu, Ali Korkmaz, Ali Kulçay, Ali Kurt, Ali Nazım Altunkaş, Ali Piro, Ali Rıza Akyol, Ali Rıza Çetinkaya, Ali Rıza Özer, Ali Rüzgar, Ali Sesal, Ali Şadi Öztürk, Ali Şahin, Ali Şahinoğlu, Ali Şeker, Ali Şengül, Ali Tolu, Ali Türkmen, Ali Yaman, Ali Yıldırım, Ali Yıldız, Alican Akbacak, Alican Çağay, Aliekber Güleser, Aliye Timur, Alp Serdar Denktaş, Alpaslan Koçak, Alper Ergün, Altıok Gürol, Altuğ Ortanoğlu, Anıl Güray, Arif İsmet Yılmaz, Arif Mardin, Arif Merdol, Arif Turgay, Arife Yenier, Arji Uslu, Armağan Yurda, Arya Nurtaş, Arzu Demirci, Arzu Erdemir, Arzu Filiz Güngör, Arzu Güneş, Asım Yaman, Asiye Belovacıklı, Asiye Tekin, Aslan Aslan, Aslı Kahraman Eren, Aslı Umur, Aslı Yantaş, Aslıhan Öymen, Asuman Bal, Asuman Bingöl, Ata Yazıcıoğlu, Atakan Güleser, Ateş Öntuna, Atila Ceylan, Atilla Aksel, Atilla Fındık, Atilla Kılıç, Atilla Özova, Atilla Sevinç, Atiye Okay Emekli, Avni Binici, Avni Kalkan, Ayaz Elgün, Aycan Demirer, Aydın Ağlamaz, Aydın Arı, Aydın Bodur, Aydın Bolkan, Aydın Çetinkaya, Aydın Erdoğan, Aydın İsmet Hazar, Aydın Karakuş, Aydın Oskan, Aydın Şönger, Aydın Yeşiltaş, Ayetullah Aşıti, Ayfer Apaydın, Ayfer Çetin, Ayfer Gülüm, Ayfer Seven, Ayhan Altay, Ayhan Çelik, Ayhan Dargın, Ayhan Erdoğan, Ayhan Güngör, Ayhan Koç, Ayhan Yalçınkaya, Ayla Ableyla, Ayla Atalay, Ayla Sümer, Aylin Aker, Aylin Dostumut, Aylin Hacaloğlu, Aylin Onursev, Aynur Erbay, Aynur Ergül, Ayşe Cemal, Ayşe Konca, Ayşegül Şenol, Aysel Arlı, Aysel Batyar Önsel, Aysel Demir Kılavuz, Aysel Erol, Aysel Okan Hoşgit, Ayşenur Bacak, Aysu Topal, Ayşe Ayben Altunç, Ayşe Aykuş, Ayşe Berktay, Ayşe Düzkan, Ayşe Gözen, Ayşe Günaysu, Ayşe Güngör, Ayşe Hür, Ayşe Irmak, Ayşe İçboyun, Ayşe İskender, Ayşe Özdamar, Ayşe Topalak, Ayşe Yılmaz, Ayşe Yolageldili, Ayşegül Altınay, Ayşegül Devecioğlu, Ayşegül Korkutan, Ayşegül Sıray, Ayşegül Şora, Ayşegül Tanış, Ayşegül Yonca Aydınoğlu, Aytekin Aktaş, Ayten Babayiğit, Ayten Gümüşel, Ayten Kadıoğlu Aktepe, Ayten Özmen, Ayten Sezgin, Aytül Uçar, Azad Geylani, Azad Kaya, Azat Bayram, Aziz Benli, Aziz Tunç, Aziz Ünek, Azize Bakır, Azize Seven, Azmi Karali, Azmi Özkardeş, Babür Pınar, Baha Taskoy, Bahadır Altan, Bahise Pirim, Bahtisen Diker, Banu Acun, Banu Eriş, Baran Adin, Baran Arslan, Baran Demir, Barış Aslan, Barış Durmaz, Barış Ekinci, Barış Serkan Demir, Baskın Oran, Başak Yıldırım, Batıgül Tunç, Battal Gazi İnci, Baver Mızrak, Baweri Aslan, Bayram Karabulut, Bayram Keysan, Bayram Oruç, Bayram Turan, Bayro Halilioğlu, Bedia Çaka, Bedri Arık, Bedriye Akçakaya, Bedriye Bedir Atik, Bedriye Dalkaya, Bedriye Gulderen Dolunay, Behçet Ak, Behice Çağlar, Behiç Yamanoğlu, Behram Kaya, Bektaş Kızılocak, Bektaş Tosun, Belgin Diken, Belgin Işık, Belma Koray, Bengi Demirer, Bereket Kar, Berfin Ceren Ergin, Berin Uyar, Beritan Mohammad, Berivan Aydın, Berjin Timur, Berrin Akkan Köse, Berrin Demir, Berrin Sönmez, Besé Ay, Besriye Tekgür, Beşir Can, Betül Çelebi, Beyza Üstün, Bilal Kılıç, Bilge Oykut, Bilgün Şahin, Billur Karadağ, Binnaz Demircan, Binnaz Toprak, Birgül Yıldırım, Birol Çetinkaya, Birol Ünek, Birsel Ocak, Birsen Gökdeniz, Birsen Güngörmüş Aydoğdu, Birsen Tahmisçioğlu, Birsen Temir Saraç, Bozan Yıldırım, Bumin Güneri, Burak Akay, Burcu Ceylan, Burcu Özaydın, Burç Par, Burhan Arta, Burhan Atar, Burhan Çalık, Busenur Karayigit, Bülend Burak Yalçındağ, Bülend Tuna, Bülent Aşa, Bülent Atamer, Bülent Danışoğlu, Bülent Demir, Bülent Felekoğlu, Bülent Karakaş, Bülent Kılıç, Bülent Oktay, Bülent Salih Doğan, Bülent Şimşek, Bülent Tekin, Bülent Vargel, Bülent Yarbaşı, Bünyamin Şeker, Büşra Altunoluk, Büşra Ersanlı, Büşra Pek, Cahit Ertan, Cahit Kırkazak, Cahit Okul, Cahit Ongunyurt, Cahit Şahin, Cahit Yalçın, Can Irmak Özinanır, Can İkizler, Can Şeker, Canan Kebenç, Canan Sancaroğlu, Canan Yüce, Candan Göz, Caner Erkin, Caner Gökbayrak, Cansu Yumuşak, Cavit Altınkaya, Cebeli Akyol, Celal Aygün, Celal Bayır, Celâl Deniz, Celal Kukul, Celal Mezarcı, Celal Özdemir, Celal Saracoğlu, Celal Sıy, Celal Uyar, Celalettin Can, Cem Özatalay, Cemal Aydın, Cemal Bilgin, Cemal Doğan, Cemal Mehmethanoğlu, Cemal Özturan, Cemal Yıldız, Cemal Zafer Ergin, Cemalettin Çağlar, Cemalettin Efe, Cemalettin Yurdakul, Cemil Aksu, Cemil Boran, Cemil Demir, Cemil Gündoğan, Cemil Kurşun, Cemil Toprak, Cemil Yalçın, Cemile Önay, Cemile Turhallı, Cemre Topal, Cengiz Arın, Cengiz İvdil, Cengiz Taşkıran, Cengiz Temelli, Cengiz Topbaşlı, Cengiz YILDIZ, Cengizhan Güngör, Cenk Güray, Ceren Şengül, Cesur Haydar, Cevad Özdil, Cevahir Ağralı, Cevahir Coşkun, Cevriye Aydın, Ceyhun Su, Ceylan Eşit, Çiğdem Gönel, Cihan Akdeniz, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Cihandar Yılmaz, Cihangir Kılınç, Cihat Demir, Coşkun Özdemir, Coşkun Üsterci, Cuma Coşan, Cuma Tanrıkulu, Çağatay Anadol, Çağla Oflas, Çağlar Demirel, Çağrı Köse, Çetin Ali Nergis, Çetin Çiftçi, Çiğdem Çağay, Çiğdem Kozan, Çiğdem Özbaş, Çiğdem Yıldız, Danende Zeynep Alpar, Dario Navaro, Delil Toplu, Demet Önal, Demet Parlar, Demir Meftun Başaran, Demirelli Elif, Deniz Ali Jem, Deniz Beydilli, Deniz Çelik, Deniz Gülünay, Deniz Kaşıkcıer, Deniz Kuruoğlu, Deniz Mukan, Deniz Saral, Deniz Şimşek, Deniz Yalçın, Derya Akyol, Derya Çelik, Derya Çiçek Nar, Derya Dürre, Derya Okatan, Derya Sever, Dilan Aydın, Dilan Eski, Dilan Genç Ataş, Dilan Karaman, Dilan Polat, Dilan Üzer, Dilaver İnal, Dilber Sayın Aksu, Dilek Gökçin, Dilek Hattatoğlu, Dilek Karabulut, Dilek Mıdık, Dilek Yılmaz, Dilo Türk, Diren Cevahir Şen, Diyar Ayaz, Diyar Çetedir, Doğan Demir, Doğan Bermek, Doğan Çolak, Doğan Karakoç, Doğan Özgüden, Doğan Özkan, Doğan Taşkıran, Doğaner Gezici, Doğu Coşkun, Doğu Yılmaz, Duran Boztepe, Duran Cem Güney, Durmuş Kılıç, Durna Şahin, Dursun Kahraman, Dursun Yasin, Dursun Yıldırım, Duygu Arsu Yerlikaya, Duygu Tuna, Düzgün Aslan, Düzgün Emir, Düzgün Küçük, Ebru Büyük, Ebru Demirtepe, Ebru Ökmen, Ecevit Ceylan, Edde Beytut, Edip Kavuzlu, Edip Miran, Efser Akman, Efsun Akbaş, Ehmede Bira, Elif Abdulsametoğlu, Elif Akguel, Elif Aldemir, Elif Aytaç, Elif Çifçi, Elif Durmuş, Elif Ergezen, Elif Gezer, Elif Onur, Elif Torun Öneren, Elif Turan Deyar, Elmas Demircioğlu, Elvan Olkun, Emel Dalfidan, Emel Tüysüz, Emel Uzman, Emin Alkan, Emin Ay, Emin Demirdöker, Emin Durmaz, Emin Ekinci, Emin Sami Ilgazlı, Emin Yaşar, Emine Akyol, Emine Bozdağ, Emine Dayıoğlu, Emine Fındık, Emine Gam, Emine İğcioğlu, Emine Pehlivan, Emine Ülker, Emine Yıldırım, Emine Yılmaz, Emrah Cidan, Emrah Deniz Rahdeniz, Emrah Günok, Emrah Kırımsoy, Emre Belli, Emre Çelik, Emre Pekgönenç, Ender İmrek, Enes Atila Pay, Engin Deniz Ergin, Engin Kaymak, Engin Polat, Engin Tekin, Enis Sağ, Enver delibaş, Enver Devletli, Enver Laçin, Eraslan Karataş, Ercan Erkan, Ercan Güneş, Ercan İpekçi, Ercan özer, Ercüment Kimyon, Erdal Akyol, Erdal Çam, Erdal Dalgıç, Erdal Delek, Erdal Diri, Erdal Eripek, Erdal Karayazgan, Erdal Konak, Erdal Oflaz, Erdal Yıldırım, Erdal Yüzak, Erdem Şanal, Erdem Üngür, Erdem Vardar, Erdoğan Aslan, Erdoğan Aydın, Erdoğan Gümüş, Erdoğan Kahyaoğlu, Erdoğan Zamur, Eren Akyol, Eren Keskin, Eren Yücel, Erhan Erdogmus, Erim Bingöl, Erkan Demir, Erkan Kınış, Erkan Sezer, Erol Bozkurt, Erol Köroğlu, Erol Tunç, Erol Turan, Ersin Çelik, Ersin Durmuş, Ersin Sözeri, Ersin Yaşar, Ersin Zengin, Ertan Zereyak, Ertuğrul Günay, Ertuğrul Nar, Esat Koçal, Esat Korkmaz, Esen Ocak, Eser Budak, Esma Köker, Esma Nur Kaşram, Esra Ademhan, Esra Arsan, Esra Bilen, Esra Çeledir, Esra Ergüzeloğlu, Esra Hızal, Esra Koç, Esra Mungan, Esra Şimşek, Eşber Yağmurdereli, Eşref Erdem, Eşref Özgün, Etem Dalgalı, Etem Ünsal, Evelyn Offerman, Evin Gezer, Evrim Güzelpınar, Evrim İnan, Evrim Kubilay, Eylem Akgün, Eylem Arzu Kayaoğlu, Eylem Erdoğan, Eylem Gençer, Eylem Sonuvar, Eylül Dizdaroğlu, Eylül Yaylacı, Eyüp Durdu, Eyüp Sultan Kart, Eyüp Toprak, Eyyüp Sabri Özdündar, Eyyüp Tunçdemir, Eyyüp Yüksel, Ezgi Altınkurt Sağlık, Ezgi Ekizce, Ezgi Kaya, Ezgi Sarıtaş, F.K. Özcan Şencan, F. Tufan Tunçyüz, Fadime Sertkaya, Fahamet Göçenler, Fahrettin Filiz, Fahrettin Zerey, Fahri Fırat, Fahrinur Koç, Faik Akçay, Faik Doğan, Faik Dursun, Faruk Eren, Faruk Özkılınç, Faruk Sevim, Fasih Üstek, Fatih Aydın, Fatih Dadak, Fatih Kuroğlu, Fatime Akalın, Fatime Akalın, Fatin Kanat, Fatma Akdokur, Fatma Ay, Fatma Aytac, Fatma Başyiğit, Fatma Bayram, Fatma Bostan Ünsal, Fatma Bozbeyoğlu Kaya, Fatma Çelik, Fatma Diken, Fatma Dikmen, Fatma Gök, Fatma Gülçiçek Ari, Fatma Güneş, Fatma Hazırcı, Fatma Kılıçarslan, Fatma Kızılöz, Fatma Koçyiğit, Fatma Necla Zarakol, Fatma Nur Günbeyi, Fatma Oruç Gümüş, Fatma Önkol, Fatma Sıhyürek, Fatma Tayfur, Fatma Yıldızhan, Fatma Yılmaz, Fatma Yıldırım, Fatma Yücel, Fatmagül Berktay, Fatmal Yıldırım, Fatoş Akdemir, Faysal Dağ, Fazıl Ahmet Tamer, Fazıl Moroğlu, Fehmi Demirtaş, Fehmi Erhan Başaran, Fehmi Tek, Fehmile Daniş, Feray Mertoğlu, Ferdağ Ergin Öztürk, Ferhat Akıcı, Ferhat Demir, Ferhat Kentel, Ferhat Öncü, Ferhat Tunç, Feride Akdağ, Feride Aksu, Feride Eralp, Feride Gülhan, Feride Nüket Demir, Feridun Yücel, Ferit Barut, Ferit Dağ, Ferman Aslan, Ferman Özgün, Ferruh Tanyel, Ferudun Kılıç, Feryal Yazıcı, Ferzan Yıldırım, Ferzende Taşan, Fethi Çiftçi, Fethi İhsan Yıldırım, Fethiye Çetin, Fethiye Kızmaz, Feti Yıldırım, Fettah Erdoğan, Fevzi Gündoğdu, Fevzi İşkar, Fevzi Saygılı, Feyha Karslı, Feyzi kömürcü, Fırat Al, Fırat Alper Gedik, Fırat Özcan, Fidan Durmuş, Figen Alp, Figen Çöloğlu, Figen Demir Çıra, Figen Fener, Figen Küçüksezer, Fikret Başkaya, Fikret Gül, Fikret Melih Çolakoğulları, Fikret Yakar, Fikri Aytan, Fikri Yaman, Filiz Aydeniz, Filiz Fırtına, Filiz Gülkokuer, Filiz Kardam, Filiz Kayalı, Filiz Kızıler, Filiz Koçali, Filiz Özdemir, Filiz Ufuk Çilek, Filiz Yabasun, Fuat Üçüncü, Fulden Şahin, Fulya Erdoğan, Fulya Önay, Funda Akbulut, Funda Başaran, Funda Buyruk, Funda Oral, Füsun Doğan, Füsun Ertuğ, Füsun Oğuz Kaya, Füsun Ünlüsoy, Galip Kamiloğlu, Gamze Taşçı, Gazi İpek, Gazi Karataş, Gençay Gürsoy, Gevriye Atlı, Gila Benmayor, Girîn Kasırga, Gökcem Gökce Kaplan, Gonca Gedikoğlu, Gonca Yangöz, Gökhan Boran, Gökhan Kaya, Gökhan Sağır, Gökhan Tuncay, Gökmen Yeşil, Göknar Güven, Göknur Kaya, Göksun Doğan, Göktan Yıldırım, Gönen Orhan, Gönül Kazak, Gönül Kural Şimşek, Gönül Manga, Gönül Özyurt, Gözde Veyisoğlu, Gül Ocakli, Gülazer Kuntaş, Gülseren Benli Kandemir, Gülsüm Ağaoglu, Gül Savi, Gül Yılmaz, Gülabi Er, Gülay Koca Öztürkoğlu, Gülay Yaman, Gülayşe Koçak, Gülbahar Kuş, Gülcan Arı, Gülcan Kara, Gülcan Kızıldağ, Gülcemal Erdinç, Gülder Değirmencioğlu, Gülderen Alaca, Gülderen Çeviral, Gülderen Sevim, Gülendam Özdemir, Güler Cirlaz, Gülfer Akkaya, Gülistan Ataş, Gülistan Ateş, Gülistan Öncü, Gülizar İpek, Gülizar Serdar, Gülnur Acar Savran, Gülnur Aksop, Gülperi Canan Öner, Gülser Kayır, Gülseren Benli Kandemir, Gülseren Karataş, Gülseren Onanç, Gülseren Pusatıoğlu, Gülsever Turgal, Gülsüm Ateş, Gülsüm Aytül Doğu, Gülsüm Kılıçgedik, Gülsüm Mansur, Gülsüm Özdemir, Gülşah Kaya, Gülşen Daşdöğen, Gülşen Demir, Gülşin Öngören, Gültekin Koçdemir, Gülyeter Aktepe, Güngör Erçil, Gün Zileli, Günce Hafızoğlu, Güner Kısa, Güneş Kırmızıgül Türe, Güneş Rahmi Onur, Güney Şirin, Güngör Erçil, Güngör Şenkal, Güngör Tekgümüş, Günsel Solak, Günsün Karabiber, Gürhan Ertür, Gürşenay Dalveren, Güven Güzeldere, Güzin Tümer, H. Kata Turan, Habeş Fırat, Habib Avınca, Habibe Bağdemir, Hacer Ansal, Hacer Elçin, Hacı Bayram Kızartıcı, Hacı Olukman, Hacı Sarı, Hacı Erdemir, Hadi Beldek, Hadi Cin, Hadice Sezgin, Hafize Suzan Şahin, Hakan Altun, Hakan Bozkurt, Hakan Ozan Erzincanlı, Hakan Tahmaz, Hakan Uzar, Hakan Yüksel, Hakkı Demir, Haldun Açıksözlü, Hale Atabey, Halide Türkoğlu, Halil Abacı, Halil Akbaş, Halil Altunpolat, Halil Bardakçı, Halil Demir, Halil Enes Karal, Halil Gezer, Halil İbrahim Vargün, Halil İbrahim Yenigün, Halil İmrek, Halil Kara, Halil Savda, Halil Yörenç, Halime Atamer, Halime Can, Halis Açık, Halis Altan, Halis Ertşa, Halit Akkaya, Halit Elçi, Halit Güneş, Halit Öztürk, Haluk Pekel, Haluk Ünal, Hamdi Güven, Hamdi Öztürk, Hamdullah Avras, Hamide Bezirci, Hamit Ergül, Hamza Demir, Hamza Işık, Hamza Kızıldağ, Handan Baykal, Handan Dönmez, Hanife Gedik Başer, Hanife Yüksel, Hanifi Baykurt, Hanifi Yıldırım, Harun Özgür Turgan, Harun Toptan, Hasan Akelma, Hasan Baysal, Hasan Bozlak, Hasan Bulut, Hasan Cemal, Hasan Çaylak, Hasan Dalgıç, Hasan Doğan, Hasan Duren, Hasan Ekin, Hasan Ergün, Hasan Erkan, Hasan Fehmi Nemli, Hasan Hayri Ateş, Hasan Hüseyin Evin, Hasan Kaplan, Hasan Kara, Hasan Kırbıyık, Hasan Koç, Hasan Koçyiğit, Hasan Kollez, Hasan Köse, Hasan Nurlu, Hasan Sari, Hasan Subaşı, Hasan Şükrü Dal, Hasan Tas, Hasan Töre, Hasan Uğur İnce, Hasan Ürel, Hasan Yalçın, Hasan Yurtsever, Hasibe Yazdık, Hasret Balki, Hasret Polat, Hasse Bingöltekin, Hatice Erdoğan, Hatice Eroğlu Akdoğan, Hatice Ezgi Güngördü, Hatice Güden, Hatice Gülbay, Hatice Kavran, Hatice Küçüker, Hatice Nalbant, Hatice Pehlivan, Hatice Polat, Hatice Topcu, Hatice Tuğba Yılmaz, Hatice Uçar, Hatip Dicle, Hava Özcan, Havva Neşe Özgen, Havva Önal, Hayat Fırat, Hayati Sarıbardak, Haydar Önal, Haydar Üstündağ, Hayk Çetinkaya, Hayrettin Erbak, Hayrettin Pişkin, Hayrettin Şahin, Hayri Ata, Hayri Köksal, Hayri Paker, Hayri Zafer Korkmaz, Hazal Demir, Hazal Turan, Heja Türk, Helene Latife Dersim, Helin Akyol, Helin Kaya, Helin Üçar, Heval Yıldız Karasu, Hıdır Berk, Hıdır Karakuş, Hıdır Yıldız, Hicran Karataş, Hidayet Enmek, Hidayet Terzi, Hikmet Kılıç, Hikmet Saral, Hilmi Kaya Turan, Hilmiye Kızilay, Hişar Alıcı, Hulusi Keleş, Hulusi Zeybel, Hülya Avşar, Huriser Buga, Huriye Şahin, Hurşit Besle, Hüseyin Akkoyun, Hülya Alkan, Hülya Altuğ, Hülya Ateş, Hülya Ayerdem, Hülya Ayhan, Hülya Aytaş, Hülya Çetin, Hülya Çırak, Hülya Göçük, Hülya Hasbay, Hülya Key, Hülya Uğur Tanrıöver, Hülya Uygun, Hürriyet Karadeniz, Hüsamettin Akışlı, Hüsamettin Aytaş, Hüsamettin Ersözlü, Hüseyin Alataş, Hüseyin Aslan, Hüseyin Bektaşoğlu, Hüseyin Çatıkkaş, Hüseyin Ceylan, Hüseyin Çağlar, Hüseyin Çarman, Hüseyin Demirton , Hüseyin Doğan, Hüseyin Duman, Hüseyin Düzgün, Hüseyin Gazi Karataş, Hüseyin Gevher, Hüseyin Göçer, Hüseyin Gülçiçek, Hüseyin Güler, Hüseyin Gün, Hüseyin Güneş, Hüseyin Güngör, Hüseyin Habip Taşkın, Hüseyin Kahraman, Hüseyin Kara, Hüseyin Keser, Hüseyin Keskin, Hüseyin Kolcu, Hüseyin Kurt, Hüseyin Mertoğlu, Hüseyin Mutlu, Hüseyin Özkan, Hüseyin Perçin, Hüseyin Satılmış, Hüseyin Serdar Tanal, Hüseyin Simliova, Hüseyin Şenol, Hüseyin Topaloğlu, Hüseyin Zengin, Hüsniye Kaya, Hüsnü Alkan, Hüsnü Koç, Hüsnü Yahşi, Hüsnüye Dağ, Hüsran Belgin Koç, İhsan Bayrı, İmhan Rencber, Inci Altürk, İskender İtah, İsmail Çakıcı, İsmail Öztürk, İsrail Demir, Işık Arcan, Işık Gencay, Işıl Karababa, Işıl Öncü, Işıl Ünal, İbrahim Afşar, İbrahim Betil, İbrahim Bilen, İbrahim Coşkun, İbrahim Doğan, İbrahim Eldeniz, İbrahim Gözen, İbrahim Gürcan, İbrahim Halil Çiçek, İbrahim İçen, İbrahim Kaya, İbrahim Kudiş, İbrahim Özdoğan, İbrahim Özkan, İbrahim Sinemillioğlu, İdil Tetik, İdris Akan, İdris Sayılgan, İhsan Akildiz, İhsan Çevik, İhsan Direk, İhsan Gümüşten, İhsan İpek, İhsan Kılıçdoğan, İhsan Seylan, İlhan Cüre, İlhan Gül Kireçkaya, İlhan İpin, İlhan Karadavut, İlhan Sevin, İlke Çandırbay, İlker Demir, İlkin Manya, İlknur Akgül Ardıç, İlknur Alcan, İlyas Danyeli, İlyas Efe, İlyas Ertürk, İlyas Tabak, İmam Yalvaç, İmdat Kaya, İmral Kırlangıç, İnanç Senem Çabuk, İnayet Özcan, İnayet Yarşı, İnci Bilaloğlu, İnci İşbulur, İnci Solak Akman, İncigül Suh, İpek Mak, İpek Tunç, İrfan Açıkgöz, İrfan Demirci, İrfan Kandemir, İrfan Karagöz, İrfan Keskin, İrfan Özdabak, İsa Dadük, İsmail Anci, İsmail Aytaç, İsmail Cem Özkan, İsmail Çınar, İsmail Doğan, İsmail Duygulu, İsmail Güre, İsmail Güzel, İsmail Hakkı Özdündar, İsmail Işılsoy, İsmail Kaya, İsmail Özşahin, İsmail Türkmen, İsmet Evren, İsmet Gördük, İsmet İlkutlu, İsmet Süzer, İsmet Yiğit, İsrafil Demir, İstek Usalp, İzzet Caniş, İzzet Keskin, Jan Beth-Şawoce, Jean-Pierre Dopagne, Jiyan Akan, Jiyan Çağırtekin, Kaan Meriç, Kader Demir Çağatay, Kader Uzun, Kadir Akın, Kadir Akmugan, Kadir Öztürk, Kadir Tamaç, Kadri Kurt, Kadriye Doğan, Kalender Yapıcı, Kamil Bilgin, Kamil Tekin Sürek, Kamuran Carti, Kamuran Gün, Kamuran Karabalık, Kanber Köse, Kanber Yıldırım, Kasım Baytok, Kazım Bayraktar, Kazım Gündoğan, Kebire Elveren, Kemal Acar, Kemal Akbulut, Kemal Akkurt, Kemal Aytaç, Kemal Bulut, Kemal Göksoy, Kemal Kaya, Kemal Örsdemir, Kemal Sarı, Kemal Yüksel, Kemal Zekai Özel, Kemalettin Er, Kemalettin Yıldız, Kenan Çalışkan, Kenan Karakurt, Kenan Kepuri, Kenan Kırkaya, Kerem Nalbant, Kerim Tepeli, Kezban Gökdoğan, Keziban Buldu, Kıymet Kahraman, Kifayet Ceylan, Koçer Karatepe, Koray Yazıcı, Korkut Akın, Köksal Gök, Köroğlu yılmaz, Kuban Altınel, Kudret Karatepe, Kudret Ünal, Kumru Toktamış, Kutbedin Tüzün, Kutbettin Ayyıldız, Kuvvet Lordoğlu, Kürşad Tosun, Lale Aldemir, Lale Büyük Efe, Lalezar Nergiz, Latif Şimşek, Latife Akyüz, Latife Fegan, Leman Çakır, Leman Stehn, Levent Akcasu, Levent Köker, Levent Sert, Levent Yakar, Leyla Ataç, Leyla Baran, Leyla Batğı, Leyla Demir, Leyla Kaygısız, Leyla Topaz, Leyla Tosun, Leyla Uyar, Lezgin Bingöl, Lezgin Botan, Linda Acıman, Lütfiye Melda Topgül, Lütfi Gölpunar, Lütfiye Baydemir, Lütfiye Bozdağ, M. Beşir Biçer, M. Barış Gümüşbaş, M. Ufuk Tekin, M. Ali Çığa, M. Selim İş, Macit Çopur, Mahir Alkalkan, Mahmut Aydıncı, Mahmut Değer, Mahmut Karaküçük, Mahmut Korkmaz, Mahmut Memitanlı, Mahmut Sümbül, Mahmut Şeran, Mahsum Koca, Maile Evin Ariç, Makbule Çur, Makbule karakaya, Makbule Şenol, Mamo Polat, Mansur Karaca, Maria Türk, Maşuk Akan, Mazhar Zümrüt, Mazlum Dinç, Mazlum Koç, Mazlum Tenha, Mebuse Tekay, Meded Boztaş, Medeni Ateş, Medeni Özer, Mediha Büyükbaş, Medine Korkut, Mediha Şahin, Medya Bal, Medya Calli, Mehdî Arkan, Mehmet Ağa Benli, Mehmet Aktürk, Mehmet Alaattin Aslan, Mehmet Ali Altınkaynak, Mehmet Ali Aslan, Mehmet Ali Balta, Mehmet Ali Coşkun, Mehmet Ali Kahraman, Mehmet Altuğ Akalan, Mehmet Antmen, Mehmet Asana, Mehmet Aslan, Mehmet Ata Ezer, Mehmet Aydın, Mehmet Aydoğdu, Mehmet Aydoğan, Mehmet Balıkçı, Mehmet Bayraktar, Mehmet Bozkurt, Mehmet Büke, Mehmet Bülent Tokuçoğlu, Mehmet Cemil Karahan, Mehmet Çoban, Mehmet Comut, Mehmet Çelik, Mehmet Dağ, Mehmet Diyadin Sırça, Mehmet Doğan, Mehmet Düzcü, Mehmet Edip Yıldız, Mehmet Emin Adıyaman, Mehmet Emin Akay, Mehmet Emin Aktar, Mehmet Emin Kaplan, Mehmet Eren, Mehmet Hakkı Can, Mehmet Hanifi Şaştım, Mehmet Hanifi Yangın, Mehmet Harman, Mehmet İlban, Mehmet Kara, Mehmet Karahan, Mehmet Karakış, Mehmet Karayılan, Mehmet Karayılmaz, Mehmet Kaya, Mehmet Kayar Küçük, Mehmet Kılınç, Mehmet Koca, Mehmet Küçükaydın, Mehmet Masum Denktaş, Mehmet Mustafa Kapıkıran, Mehmet Nuri Özenir, Mehmet Onur Yılmaz, Mehmet Oruç, Mehmet Oturan, Mehmet Özer, Mehmet Özkan, Mehmet Raci Bilici, Mehmet Rasgelener, Mehmet Ruhi Demiray, Mehmet Sabri Gül, Mehmet Saçlı, Mehmet Sait Fidan, Mehmet Sakın, Mehmet Salmanoğlu, Mehmet Sina Hıdır, Mehmet Soylu, Mehmet Şafi Erol, Mehmet Şerafettinoğlu, Mehmet Şerif Kıran, Mehmet Talip, Mehmet Toker, Mehmet Uğur, Mehmet Ural, Mehmet Yalçın, Mehmet Yaman, Mehmet Yıldız, Mehmet Yılmaz, Mehmet Demirtaş, Mehtap Doğan, Mehtap Sert, Melda Omay, Melek Binay, Melek Göregenli, Melek Köni, Melek Özman, Melek Sakar, Melek Ulagay Taylan, Meleke Perçin, Melih Yalçın, Melik Kop, Melike Meriç, Melis Berk, Meltem Evrensel, Meltem Öztan, Memduh Özdemir, Memet Dönmez, Memet Saygılı, Memet Şirin Tunca, Memik Horuz, Menekşe Türen, Meral Çakıcı, Meral Gündoğan, Meral Halat, Meral Hanbayat, Meral Kara, Meral Polat, Meral Taş, Mercan Toğal, Merdan Aĝbaba, Merve Aslan, Merve Diltemiz, Merve Güneş, Meryem Terkos, Mesut Aslan, Mesut Yalazan, Mete Elçi, Metin Atik, Metin Biçim, Metin Irmak, Metin Kaya, Metin Kılıç, Metin Kılıçaslan, Metin Koca, Metin Nayır, Metin Uzunöz, Metin V. Bayrak, Metin Yılmaz, Mevlüt Danacı, Mikail Akbalık, Mir Bedirhan Ayaz, Miraz Yolcu, Mirhaç Boran, Miya Yazıcı, Mizgin Çelik, Mizgin Doğan, Mont Rucus Dost, Muammer Çelik, Muammer Nadir Kaya, Muammer Tekin, Muazzez Töre, Muazzez Yücel, Muhammed Asım Özgen, Muhammed Ayten, Muhammet Sami Torun, Muharrem Durdu, Muharrem Şahin, Muhittin Topaloğlu, Muhittin Tufan, Muhittin Tut, Muhlis Keskin, Muhsin Aydoğdu, Muhsin Caniş, Muhsin Dalfidan, Muhsine Taşan, Muhteber Akyol Sertkaya, Mukaddes Erdoğdu Çelik, Mukaddes Töre, Mümtaz Başar, Munise Görgül, Murad Mıhçı, Murat Açıkgöz, Murat Ato, Murat Baran, Murat Bilgiç, Murat Eren Özel, Murat Moralı, Murat Özbank, Murat Polat, Murat Savaşlı, Murat Somer, Murat Şeker, Murat Yumlu, Musa Aydın, Musa Demir, Musa kurt, Musa Tufan, Mustafa Akgül, Mustafa Aktaş, Mustafa Aslan, Mustafa Bayram, Mustafa Çinkılıç, Mustafa Dişkaya, Mustafa Doğan, Mustafa Ekinci, Mustafa Elveren, Mustafa Eraslan, Mustafa Erdem Sakınç, Mustafa Göğüş, Mustafa Güler, Mustafa Gümüş, Mustafa Güven, Mustafa İlhan, Mustafa Kalay, Mustafa Kara, Mustafa Karabudak, Mustafa Karaman, Mustafa Kemal Coşkun, Mustafa Korkmaz, Mustafa Oğuz Sinemilloğlu, Mustafa Oskan, Mustafa Paçal, Mustafa Sarı, Mustafa Sarıyılmaz, Mustafa Sazcı, Mustafa Şahin, Mustafa Şener, Mustafa Tuç, Mustafa Ünek, Mustafa Vefa, Mustafa Yeşilbağdan, Mutlu Türpan, Müyesser Baş Ergin, Muzaffer Asma, Muzaffer Bal, Muzaffer Feray Erdem, Muzaffer Kaya, Muzaffer Okan, Müceyla Arslan, Müge Boztepe, Müge Yangöz, Müjdat Savran, Müjgan Özçay, Mükerrem Peyker, Mülayim Hüseyin, Mülkiye Esmez, Münevver Ceylan, Münevver Deyim, Münevver Humphreys, Münevver İlke Kalaycı, Münevver Şahin, Münir İlbilgi, Mürüvet Yılmaz, Mürvet Aslan, Müslüm Acar, Müslüm Yaman, Müslüm Yaşar, Müzeyyen Nergiz, Müzeyyen Polat, Naciye Çetinkaya, Naciye Eren, Nadide Kurul, Nadir Bingöl, Nahit Tok, Naif Çiçek, Naile Eroğluer Yiğit, Naime Erdem Başaran, Naki Hasimi, Nalan Mumcu, Namık Berktay, Nami Temeltaş, Narin Gezgör, Narin Gülçiçegi, Naşit Bat, Nathan Coşkun, Nazar Büyüm, Nazım Bayram, Nazım Tural, Nazım Evren, Nazlı Andan, Nazlı Serenay Aytaç, Nazlıcan Erkarslan, Nazmi Tümerdem, Necat Çiçek, Necat Karadeniz, Necat Türk, Necati Akın, Necati Avvurur, Necati Güler, Necati Karderin, Necati Özdemir, Necati Pirinççioğlu, Necdet Cebesoy, Necdet Pekgözegü, Necip Vardal, Necla Akkaya, Necla Kanbur, Necla Mizgin Argış, Necla Nergiz, Necmettin Durmuş, Necmettin Saltıkalp, Necmiye Alpay, Nedim Biçer, Nedim Bubani, Nedim Durmuş, Nedim Taş, Nedime Tunç, Nehir Budan, Nejdet Kılıç, Nejla Açıkyer, Nejla Gelegen, Nejla Hündür, Nejla Okyay, Nergiz Ovacık, Neriman Aydın, Neriman Birlikler, Nermin Adalar, Nermin Korkmaz, Nermin Sınar, Nesimi Mecit, Nesip Ertuğrul, Neslihan Karayel, Neslişah Çetinkaya, Nesrin Aygün, Nesrin Ekinci, Nesrin Nas, Nesrin Polat, Nesteren Davutoğlu, Neşe Bozbeyoğlu, Neşe Perktaş, Nevin Aytekin, Nevin Kamilağaoğlu, Nevriye Çur, Nevroz Uysal Aslan, Nevzat Ayna, Nevzat Çağlar Tüfekçi, Nevzat Elçi, Nevzat Onaran, Nezahat Ergüneş, Nezihe Bilhan, Nezir Dorak, Nezir Özbey, Nida Kara, Nihal Gür Akyıldız, Nihal Kalender, Nihal Oturan, Nihat Asut, Nihat Aydoğan, Nihat Bulut, Nihat Eraslan, Nihat Filiz, Nihat Gençosman, Nihat İldan, Nihat Keni, Nihat Sarı, Nihat Türk, Nihayet Düzel, Nil Mutluer, Nilay Güleser, Nilay Kuş, Nilgün Doğançay, Nilgün Kılıç, Nilgün Toker, Nilüfer Akdaş, Nilüfer Akgün, Nilüfer Elik Yılmaz, Nimet Erdoğan, Nimet Kırbıyık, Nimet Sezgin, Nimet Tanrıkulu, Nimetullah Kurt, Nizam Aktaş, Nizamettin Kaplan, Numan Numanoğlu, Nur Dilara Yılmaz, Nur Sürer, Nuran Doğan, Nuran İmir, Nuran Terzioğlu, Nuran Yüce, Nuran Yüksel, Nuray Baykent, Nuray Filiz, Nuray Göktepe, Nuray Güler, Nuray Kahraman, Nuray Kaya, Nurcan Baysal, Nurcan Karasu, Nurdan Kılıç, Nurdan Türkmen, Nureddin Şimşek, Nurettin Adem, Nurettin Kemertaş, Nurettin Kesici, Nurfeza Oğuz, Nurgül Çetinkaya, Nurgül Tarım, Nurhan Bayraktar, Nurhan Yeşilnur, Nurhayat Çıldır, Nuri Sait Dalkılıç, Nuriye Doğan, Nuriye Yıldız, Nursel Ayas, Nursel Aydoğan, Nursel Canpolat, Nursel Doğan, Nursel Yücesoy, Nurseli Kuyucuklu, Nursen Öztürk, Nurşat Yeşil, Nurşen Sönmez, Nurtaç Boran, Nurten Hızlı, Nurullah Can, Nurullah Erbek, Nuşin Uysal, Nusret Çakmak, Nusret Doğruak, Nusret Gürgöz, Nusrettin Maçin, Nüket Esen, Ogün Sarıçayır, Okşan Erdoğan, Onur Coşkun, Onur Düşünmez, Onur Erden, Onur Hamzaoğlu, Onur Özyar, Orçun Edipoğlu, Orhan Cerav, Orhan Koç, Orhan Öztürk, Orhan Silier, Orhan Ünlü, Orhan Yeşil, Osman Biçer, Osman Çetinkaya, Osman Dikici, Osman Ekrem Korkmaz, Osman Ergin, Osman Gençoğlu, Osman Okkan, Osman Özkan, Osman Yildirim, Osman Zorba, Oya Baştürk, Oya Baydar, Oya Güngör, Oya Özgüven, Ömer Akat, Ömer Aktaç, Ömer Buhur, Ömer Çakırgöz, Ömer Elaçmaz, Ömer Ersun, Ömer Faruk Akınbingöl, Ömer Faruk Altuntaş, Ömer Faruk Çakmak, Ömer Faruk Kırnıç, Ömer Kılıç, Ömer Kulpu, Ömer Madra, Ömer Meriç Eyüboğlu, Ömer Öztürk, Ömer Seyfettin Atılgan, Ömer Taş, Ömer Yıldız, Önder Aktaş, Önder Ateş, Önder Baran, Önder Birol Bıyık, Önder Keskin, Önder Öner, Öner Polat, Öykü Çakmak, Özay Aslan, Özcan Çetin, Özcan Öztürk, Özgül Kapdan, Özgür Altıntaş, Özgür Avşar, Özgür Girişen, Özgür Kahraman, Özgür Köksal, Özgür Sevgi Göral, Özgür Teselli, Özkan Polat, Özkan Yorgun, Özlem Cebe, Özlem Göner, Özlem Havadır, Özlem Özgür Arıkan, Özlem Polat, Özlem Şekercioglu, Özlen Kaya, Özüm Vurgun, Paguet Anne-loure, Pakize Gürhan, Pelin Bolgül, Pelin Kımız, Pelin Urgancılar, Peri Pamir, Perihan Balta, Perihan Sarı, Perihan Yıldırım Ozkan, Pervin Çağlayan, Pınar Aydınlar, Pınar Gezik, Pınar Ömeroğlu, Piraye Bayman, Polat Akköse, Polat Balkan, Poyraz Pektaş, Qedri Zana, Rabia kaya, Ragıp Zarakolu, Rahime İldemir Bayrak, Rahime Kalkan, Rahşan Önen, Raif Batur Talu, Raife Alkiş Camcı, Ramazan Aslan, Ramazan Doğru, Ramazan Gezgin, Ramazan Karakoç, Ramazan Polat, Ramazan Tatar, Ramazan Vesek, Raşit Özmen, Raşit Özyiğit, Ravil Mansur, Reber Yaşar, Recep Ateş, Recep Çerçel, Recep Kahraman, Recep Sansarkan, Recep Üzmez, Remzi Aksan, Remzi Altunpolat, Remzi Erkut, Remzi Kozakçı, Remziye Arslan, Remziye Dilek Acar, Remziye Öztimur, Remziye Uykun, Renas Yıldız, Rengin Ergül, Rengin Gönenç, Resul Kaytaz, Resul Sever, Reşat Çelik, Reşat Köse, Reşit Köçeroğlu, Reva Aşık, Reyan Tuvi, Rezan Bulut, Rezan Tuncay, Rıfat Sami, Rıza Tuncer, Riza Sirs, Rizgar Bakur, Rojda Barış Karabulut, Rojda Erbey Öztürk, Rojin Çiçek, Rojin Tanhan Doğan, Roni Margulies, Ruhan Aslan, Ruhi Demiray, Ruhi Koç, Ruken Arslan, Rukiye Yılmaz, Runerm Erenler, Saadet Erkuş, Saadet Noyan, Saadet Tarhan, Saadet Yavuz, Sabahattin Pişkinbaş, Sabahat Yavuz, Sabahattin Oğraş, Sabiha Alkaya, Sabiha Balık Apaydın, Sabiha Güçlü, Sabri Dağ, Sabri Ejder Öziç, Sabri Varan, Sabri Yurdakul, Sadiye Kızılöz, Sadullah Bircan, Saffet Toprak, Safiye Akdağ, Safiye Polat, Safvet Özdil, Sahavet Örsdemir, Saime Baykal, Saime Kalkay, Saime Tuğrul, Saip Kaya, Sait Çetinoğlu, Sait Dalgıç, Sait Oral Uyan, Sait Sündük, Sakine Boynueğri, Sakine Can, Salettin Aktaş, Salih Akbaş, Salih Ayhan, Salih Efe, Salih Kırbıyık, Salih Kuday, Salih Tosya, Salman Konca, Salman Ökmen, Sami Akalın, Sami Evren, Sami Koç, Sani Yıldırım, Saniye Seçgin, Saniye Soytekin, Savaş Avcı, Savaş Ayhan, Savaş Devrim Şahin, Savaş Erdoğan, Savaş Ergül, Schirin Ek, Sebahat Gençtarih, Seçkin Özsoy, Seda Berzeg, Seda Gültutan, Seda Yegane, Sedat Atalay, Sedat Başkavak, Sedat Evren, Sedat Kaya, Sedat Özgüven, Sedat Yağcıoğlu, Sedef Haydar, Sefa Aydoğan, Sefer Akgündüz, Seher Cevheroğlu, Sekvan Adıyaman, Selahaddin Güleç, Selahattin Azizoğlu, Selahattin Cerrah, Selahattin Okçuoğlu, Selahattin Sert, Selahattin Yaman, Selamet Demir, Selami Bulut, Selda Yaman, Selim Ant, Selim Boran, Selim Çakmaklı, Selim Eskiizmirliler, Selim Temo, Selma Akın, Selma Koçak, Selma Uysal, Selma Yavuz, Selma Zencir, Selman Bingöltekin, Selman Fırat, Selver Savran, Selvi Ekici, Selvi Sarıtaç, Sema Alpan, Sema Ateş, Sema Güldem, Sema Güven, Sema Meriçligil, Sema Saydı, Semih Gökayaz, Semire Nergiz, Semiye Çetinkaya, Semra Güneş, Semra Karabulut, Semra Tunç, Semra Ulusoy, Semra Yılmaz, Sena Kaleli, Senar Ok, Senem Aras, Senem Öz, Serap Çakmak Genç, Serap Çelikel, Serap Güre, Serap Kalkan, Serap Kılıç, Serap Küçük, Serap Sadak, Serbest Yaman, Serbun Doğan, Serdar Arıkan, Serdar Çetin, Serdar Elçi, Serdar Keskin, Serdar M. Değirmencioğlu, Serdar Sağır, Serdar Tüm, Serfiraz Ergun, Serhat Köroğlu Yılmaz, Serhat Yuka, Serin Binali, Serpil Ateş, Serpil Kemalbay, Servet Akın, Servet Aktaş, Servet Duman, Servet Pala, Seval Bilgin, Sevda Çelik Özbingöl, Sevda Demir, Sevda Karagedik, Several Ballıkaya, Sevgi Atay, Sevgi Binbir, Sevgi Dağ, Sevgi Kahraman, Sevgül Karadaş, Sevil Aka, Sevil Çakır, Sevil Turgut, Sevilay Adıgüzel, Sevilay Çelenk, Sevim Cengizkan, Sevim Çelikcan, Sevim Deniz, Sevim Devrim, Sevim Güler, Sevim Kılıç Filiz, Sevim Yasin, Sevinç Ayçiçek, Sevinç Baştürk, Sevinç Koçak, Seyda Selek, Seyfi Öngider, Seyfi Yeşilkaya, Seyhan Özdogan, Seyit Sönmez, Seyithan Bilen, Seza Mis Horuz, Sezai Atıcı, Sezen Ezer, Sezin Atmaca, Sıddık Tunç, Sıdıka Özdemir, Sıracettin Hündür, Sibel Bilge, Sibel Perçinel, Sida Yıldız, Sinan Allahkulu, Sinan Kaya, Sinan Ok, Sinan Polathan, Sinan Tutal, Sinan Yılmaz, Soner Erdoğan, Songül Özipek, Songül Aksüngür, Songül İldeniz, Songül Koçdağ, Songül Koçer, Songül Morsunbul Tarhan, Songül Özgür, Songül Şarklı, Songül Tunçdemir, Suat Dizdar, Suat Ergin, Sultan Aydın Bozyurt, Sultan Bayındır, Sultan Bezgin, Sultan Çağatay, Sultan Güneş Sunsal, Suzan İşbilen, Suzan Yazıcı, Süheyla Akbulut, Süheyla Kızıldağ, Süleyman Deprem, Süleyman Gündoğan, Süleyman İnal, Süleyman Kanburoğlu, Süleyman Karataş, Süleyman Özdek, Süleyman Şahin, Süleyman Turgut, Sümeyye Koç, Sümeyye Şahin, Süreyya Karacabey, Süreyya Muşlular, Süreyya Türkoğlu, Şabettin Göktaş, Şadi Arslan, Şafak Altan, Şafak Erdem, Şahika İzmen, Şahin Aktar, Şahin Sabır, Şahin Şen, Şahin Yiğit, Şahinder Güven Ercan, Şahsenem Aygar, Şakir Dinç, Şamil Işıkcevahir, Şanar Yurdatapan, Şebnem Oğuz, Şebnem Sünnetçioğlu, Şebnem Yamanoğlu, Şefika Gürbüz, Şehbal Şenyurt Arınlı, Şehmus Demir, Şehriban Aydın, Şekip Çapat, Şemse Kutsal, Şemsettin Arslantosun, Şenay Çöte, Şenay Koç, Şenay Vara, Şengül Tarhan Buztaş, Şengül Yüksel, Şenol Asan, Şenol Karakaş, Şerafeddin Elçi, Şeref Bozkurt, Şerife Demir, Şerife Tort, Şerife Yıldırım, Şervan Vefa, Şevket Aktaş, Şevket Bilici, Şeyhmus Gölçik, Şeyhmus Karadağ, Şeyhmus Yardımcı, Şiho Göçmen., Şindar Akıncı, Şivan Cemil Özen, Şiyar Koç, Şoreş Diri, Şule Aytaç, Şükran Adıyaman, Şükran Efetürk, Şükran Güleç Barutçu, Şükran İrençin, Şükrü Alpsoy, Şükrü Aslan, Şükrü Karacaoğlu, Tacettin Baday, Tacettin Demir, Tahir Altuğ, Tahir Kemal Bozkir, Tahir Sümer, Tahire Koçtürk, Tahsin Dursun, Tahsin Işık, Tahsin Kozanoğlu, Tahsin Yeşildere, Talat Çetinkaya, Talat Kırış, Tamer Doğan, Tamer Dursun, Tamer Turan, Taner Aşıcıoğlu, Tanju Ekiz, Tarık Tazeçiçek, Tatlıgül Gül, Tatyos Bebek, Tayfur Özer, Taylan Güner, Tayyar Tarık Caner, Tazegül Kamiloğlu, Tekin Erikli, Temel İskit, Teoman Koray, Terzi Hatun, Tevfik Aydın, Tevfik Doğan Toker, Tevfik Kemali Üçbaş, Tevfik Selçuk Diker, Tevfik Şat, Tezcan Durna, Tezer Toksarı, Tijda Kılıç, Tilbe Saran, Timur Oktay, Tolga Özçelik, Tolga Uzun, Töre Nuhoğlu Boratav, Tuba Nur Bakaçhan, Tufan Akis, Tuğçe Ceylan, Tuğçe Oklay, Tuğrul Eryılmaz, Tulga Kunbasar, Tuna Altınel, Tunahan Gözlügöl, Tuncay Korkma,Tuncay Yılmaz, Turabi Karakurt, Turan Altun, Turan Aslan, Turan Bezirganoğlu, Turan Eldeniz, Turan Vural, Turap Günay, Turgay Barlas, Turgut Öker, Turkut Çatar, Tülay Doğan, Tülay Koçak, Tülay Tatar, Tülin Çelik, Tülin Eroğlu, Tülin Kılıç, Tülin Tümer, Tülya Sönmez Aytekin, Türkan Çetinkaya, Türkan Gönel, Türkan Kurtulmaz, Türkan Yılmaz, Türkü Naz Altınay, Ufuk Özel, Ufuk Saka, Uğur Canlı, Uğur Cem Biricik, Uğur Jale Şengül, Uğur Kalyon, Uğur Türkdoğan, Uğur Yücel, Ulaş Akyol, Ulaş Aslan, Ulaş Demiray, Umut Ak, Umut Özdoğan, Uzay Kaymak, Ülkü Karaaslan, Ülkü Şahin, Ümide Aysu, Ümit Aktaş, Ümit Büyükdağ, Ümit Çamak, Ümit Çoğan, Ümit Kardaş, Ümit Sisligün, Ümmühan Kurşun, Ümmüşen Ünlü Gürsoy, Ümuhan Kıyan, Ünal Çakır, Ünal Karasu, Ünal Ünsal, Ünsal Dinçer, Ürfiye Şeker Yaşar, Üstün Ergüder, Üstün Güvener, Üstün Reinart Bürel, Vahap Günay, Vahdettin Tangüneş, Vahdettin Tüzün, Vahide Yılmaz, Vahit Akgün, Vail Çelik, Vakkas Kılınç, Varol Kazan, Vedat Çakın, Vedia Yeşim Bayanoğlu, Vefa Gülmez, Velat Demir, Veli Basever, Veli Büyükşahin, Veli Çetinkaya, Veli Deniz, Veli Deveci, Veli Güneş, Veli Kaplan, Veli Öztürk, Vesile Özdem Yükselen, Vesile Sakın, Veysel Beyazadam, Veysi Çınar, Veysi Güneş, Vezan Karabulut, Vezir Coşkun Parlak, Vezir Çelik, Viki Çiprut, Vildan Erozan, Vildan Kıran, Volkan Çetin, Xembar Farqîn, Yağmur Kavak, Yahya Kemal Yaşar, Yakup Atma, Yakup Uygun, Yalçın Alaca, Yalçın Kızılkan, Yalım Eralp, Yaprak Oral, Yaprak Zihnioğlu, Yasemin Ahi, Yasemin Dora Şeker, Yasemin Gedik, Yasemin Noyan, Yasemin Öz, Yasemin Özgün, Yasemin Soydan, Yaser Edessa, Yasin Göğercin, Yasin Yetişgen, Yasir Deniz, Yaşar Can, Yaşar Gökoğlu, Yaşar Güven, Yaşar Kartal, Yaşar Mutlu, Yaşere Kılıç, Yavuz Karataş, Yazgül Yıldırım, Yazgülü Aldoğan, Yekta Zankırtlı, Yeşim Arslan, Yeşim Atıl, Yeşim Dorman, Yıldırım Şahin, Yıldız İmrek, Yıldız Karakuş, Yıldız Tar, Yıldız Tekgönül, Yıldız Tekgür, Yılmaz Akgün, Yılmaz Bayezit, Yılmaz Bozkurt, Yılmaz İşleyen, Yılmaz Şahin, Yılmaz Teke, Yılmaz Zarif, Yunus Bircan, Yunus Öztürk, Yunus Yavuz, Yurdagül Çelik, Yurdusev Özsökmenler, Yusuf Boyraz, Yusuf Cinar, Yusuf Çakır, Yusuf Çelebi, Yusuf Güler, Yusuf Kaya, Yusuf Kudin, Yusuf Şahin, Yusuf Şirin, Yusuf Turabi, Yusuf Uludağ, Yüksel Akın, Yüksel Demirtaş, Yüksel Kantar, Zafer Yörük, Zahir Yaşar, Zaraife Atik, Zehra Demir, Zehra Kabasakal Arat, Zehra Tanrıverdi, Zehra Yalçın, Zehra Yılmaz, Zeki Büyükaslan, Zeki Çetin, Zeki Kanay, Zeki Koç, Zeki Sarı, Zeki Uğur, Zelal Karataş, Zelal Üstdağ, Zeliha Dağlı, Zerrin Bağçivan, Zerrin Kurtoğlu, Zerya Özdemir, Zeynel Abidin Çelebi, Zeynel Aslankaya, Zeynep Akıncı, Zeynep Atikkan, Zeynep Ayşe, Zeynep Aytaş, Zeynep Bozkurt, Zeynep Çelik, Zeynep Enhas, Zeynep Karayılan, Zeynep Kaya Akdeniz, Zeynep Keskin, Zeynep Oral, Zeynep Sirer, Zeynep Yalçın, Zeynep Yaman, Zilan İnatçı, Zilan Özel, Zine Kaya, Ziya Fidan, Ziya Halis, Ziya Sümer, Ziyadin Arıkan, Zozan Koç, Zozan Şimşek, Zuhal Macit, Zübeyde Kocabay, Zübeyde Tüfekci, Zühra Yıldırım, Zühre Yeşim Karayel, Zühtü Avcı, Zülal Artan, Züleyhan Has, Zülküf Birgül.

HABER MERKEZİ

The post 76 kuruluş ve 2 bin 393 yurttaştan HDP’ye Hazine yardımına bloke konmasına itiraz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP gerekeni yaptı suçlu aranacaksa adres belli https://gazetekarinca.com/hdp-gerekeni-yapti-suclu-aranacaksa-adres-belli/ Tue, 10 Jan 2023 21:09:36 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237859 Altılı masa olarak nitelendirilen Millet İttifakı, 5 Ocak’ta 10 saat süren bir toplantı gerçekleştirdi. Altılı masanın toplantısı devam ederken, Anayasa Mahkemesi açılan kapatma davası kapsamında hukuksuz bir karar vererek, HDP’nin hazine yardımı hesaplarına bloke etme kararı verdi. Altılı masa, 10 saatlik toplantı sonrası yaptığı açıklamasında, Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin hesaplarının bloke edilmesine ve […]

The post HDP gerekeni yaptı suçlu aranacaksa adres belli first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Altılı masa olarak nitelendirilen Millet İttifakı, 5 Ocak’ta 10 saat süren bir toplantı gerçekleştirdi.

Altılı masanın toplantısı devam ederken, Anayasa Mahkemesi açılan kapatma davası kapsamında hukuksuz bir karar vererek, HDP’nin hazine yardımı hesaplarına bloke etme kararı verdi. Altılı masa, 10 saatlik toplantı sonrası yaptığı açıklamasında, Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin hesaplarının bloke edilmesine ve bunun hukuksuzca yapılmasına bir kelime dahi yer vermedi.

Bu altılı masa aynı zamanda AKP-MHP iktidarını seçimlerde yenilgiye uğratmak için HDP’nin oylarına ihtiyaç duyuyor öte yandan HDP destek vermez ise kazanma durumu yok altılı masanın.

Sadece hukuksuzluk meselesi yok ortada HDP’ye yönelik. Haliyle memlekette iktidar herkesi her türlü hukuksuzluğa ve vicdansızlığa alıştırdı geldiğimiz noktada. Ancak altılı masa pragmatik düşünse dahi HDP’ye yönelik bu hukuksuzluğa sıcağı sıcağına bir laf etmesi gerekiyordu ama etmedi.

***

Altılı masanın alışıldık bu tavrına kendisini demokrat, sol veya sosyalist diye tarif eden belli bir cenah söz etmezken, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın, “HDP kendi adayıyla seçime girecek” açıklamasının ardından deyim yerindeyse kıyamet koptu.

HDP’nin AKP ile işbirliği yaptığından tutalım da AKP-MHP’nin kazanması durumunda bunun suçlusunun HDP olacağına kadar birçok açıklama, değerlendirme yapıldı ve yazılar yazıldı.

Buldan’ın yaptığı ve bence geç kalınmış açıklama, HDP ve HDP’ye yönelik eleştiriler açısından çok fazla anlam ifade ediyor.

***

Birincisi her partinin olduğu gibi Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin de kendi adayını çıkarma hakkı var. Bunu tartışmak yersiz ve anlamsızdır.

Hatta mevcut Millet ve Cumhur ittifakları denkleminde, memleketin sorunlarına çözüm bulabilecek adayın kendisini bu egemen bloklar karşısında üçüncü yol olarak tarif eden HDP tarafından açıklanması ayrı bir öneme sahip.

Hele bu aday kadın olursa o da daha şık bir hareket olur HDP açısından.

HDP’nin adayını belirlerken Emek ve Özgürlük İttifakı ve toplumun geniş kesimleriyle ortaklaşmaya işaret etmesi ayrıca bir önem taşıyor.

***

HDP’nin açıklaması ile birlikte HDP’ye gönül veren milyonların partilerini daha fazla sahiplendiğini görüyoruz. Bu durum yapılan saha araştırmalarının sonuçlarına da yansıdı.

“Aday çıkaracağız” açıklaması, HDP’yi devletin tüm aygıtlarıyla baskı altına alan ve kapatmaya çalışan AKP-MHP iktidarı ile “Bize destek verin ama yanımızda görünmeyin” diyerek HDP’yi yok sayan Millet İttifakına karşı, HDP kitlesine “Biz varız ve sorunların çözümünde doğru adres biziz” özgüvenini yeniden kazandırdığı söylenebilir.

HDP açısından bakılacak olursa Eş Genel Başkan Pervin Buldan’ın yaptığı açıklama geç kalınmış bir açıklama olarak dahi değerlendirilebilir. Çünkü bu açıklama ve ardından HDP’nin anayasa değişikliği görüşmeleri çerçevesinde AKP’nin randevu talebini gayet yerinde gerekçelerle reddetmesi, HDP’yi siyaset alanında tam da ‘anahtarız, çözüm adresiyiz’ gerçekliğine denk gelen bir pozisyona getirdi.

***

Yapılan açıklamaya ilişkin yerinde değerlendirmeler yapan, yazılar yazan ve doğru temelde eleştiriler yönelten kişiler veya çevreler oldu. HDP’nin tam da yapması gerekenin bu olduğunu söyleyen ve umutlarının seçimler boyutuyla yeniden dirildiğini ifade eden hatırı sayılı bir kesimin olduğunu da gördük.

Bunun yanı sıra meseleye sadece AKP veya Erdoğan karşıtlığı üzerinden bakan ancak Millet İttifakının HDP’yi yok sayan, görmezden gelen tavrına tek kelime etmeyen hatırı sayılı bir kesim de var.

Bu kesim içerisinde kendisini Kemalist veya ulusalcı olarak tarif edenlerin HDP’ye yönelik kullandıkları ifadeleri anlayabiliyorum. Her zaman yaptıkları şey.

Onlara göre, AKP yenilir veya Erdoğan giderse memleket gül bahçesine döner. Bunun için “HDP sorgusuz sualsiz altılı masaya destek versin” diyorlar.

HDP’nin kendisini üçüncü yol olarak tarif etmesi, devletçi bloklar karşısındaki tavrı, memleketin esas sorunlarının nasıl çözüleceğine dair program ve tüzüğü bunları ilgilendirmiyor. “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” diyorlar.

Onlar öyle diyorlar da HDP veya aklıselimdüşünebilen ve devleti tanıyanlar, bu meselelerin kişilerle ilgili değil sistemsel olduğunu biliyor.

Bu tarz eleştirileri yapanları samimice, “HDP’yi muhalefet olmalarına rağmen görmeyen ve yok sayanlar iktidara geldiklerinde ne yaparlar?” sorusuna yanıt vermeye davet ediyorum.

***

HDP’ye yönelik bazı eleştirilerde memleketin sorunlarını sistemsel olarak gören ve kendisini sol veya sosyalist olarak tarif eden kişi veya kesimlerden de geldi.

Kemalist veya ulusalcı kesimlerin, meseleyi sadece Erdoğan veya AKP’nin gitmesi olarak görüp, bu çerçevede HDP’yi günah keçisi gibi göstermelerini anlıyorum. Bunlardan başka bir şey de beklenmez. Ancak kendisini sol ve sosyalist diye nitelendirip, memleketin sorunlarını yapısal olarak görenlerin HDP’ye yönelik eleştirileri anlaşılır değil.

Evet diyelim ki, taktik politika olarak mücadelede okun sivri ucunu iktidara yani AKP-MHP bloğuna çeviriyoruz. Bu anlaşılır ve doğru bir şey. İktidar blokları içerisindeki çelişkilerden de yararlanıp, memleketin ezilenleri, sömürülenleri ve ötekileştirilenleri açısından kazanımlar elde etmeyi hedefliyoruz.

Peki bunu yaparken sol veya sosyalist isek, okun sivri ucunu iktidara çevirdik, sonra hedefimizde HDP mi olmalı yoksa Millet İttifakı mı? Hele HDP, iktidara kaybettirmek için sadece son yerel seçimlerde izlediği strateji ile Millet İttifakına çok şey kazandırıp, AKP-MHP iktidarını sarsmışsa kime ne dememiz gerekiyor?

Sol veya sosyalist isek söylenecek ve yapılacaklar bellidir.

AKP-MHP iktidarı önümüzdeki seçimleri kazanacaksa bunun tek nedeni Millet İttifakının, HDP’ye karşı yürüttüğü politikadır.

AKP-MHP iktidarına kaybettirilmek isteniyorsa da bunun yolu HDP’den ve HDP’nin açıkladığı ilkelerden geçiyor.

Bunun için iktidar karşısında bir suçlu ilan edeceksek suçlu bellidir.

Gerisi, boş tencereye kaşık sallamaktan ibarettir.


 

İbrahim Aslan kimdir?

1980 yılında Dersim’in Xozat ilçesi Pakire köyünde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimi Xozat’ta tamamladı. 2004 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarında KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda çalışmaya başladı. Dicle Haber Ajansı’nda uzun süre muhabir, haber şefi ve editör olarak emek verdi. DEM TV’de editörlük, KHK ile kapatılan JIYAN TV’de haber koordinatörlüğü yaptı. 1HaberVar Platformu’nda editörlük yaptı. 2019 yılından bu yana Gazete Karınca’da yazmayı sürdürüyor.

The post HDP gerekeni yaptı suçlu aranacaksa adres belli first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Sancar: AYM’den kapatma davasının seçimden sonra görülmesini talep edeceğiz https://gazetekarinca.com/sancar-aymden-kapatma-davasinin-secimden-sonra-gorulmesini-talep-edecegiz/ Tue, 10 Jan 2023 18:46:32 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237849 Kapatma davası ile ilgili konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Seçim sürecinin öncesinde çıkması önemlidir. Seçim sonrasına bırakılması hukuka ve vicdanlara en uygunu olandır. Biz AYM’den böyle bir talepte bulunacağız” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Anayasa Mahkemesi tarafından HDP’nin hazine yardımı aldığı hesaplarına bloke konulması, kapatma davası, ortak aday […]

The post Sancar: AYM’den kapatma davasının seçimden sonra görülmesini talep edeceğiz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kapatma davası ile ilgili konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Seçim sürecinin öncesinde çıkması önemlidir. Seçim sonrasına bırakılması hukuka ve vicdanlara en uygunu olandır. Biz AYM’den böyle bir talepte bulunacağız” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Anayasa Mahkemesi tarafından HDP’nin hazine yardımı aldığı hesaplarına bloke konulması, kapatma davası, ortak aday tartışmaları ve HDP’nin izleyeceği yol ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Habertürk’te Fatih Altaylı ile ‘Teke Tek’ programına konuk olan Sancar, kapatma davasının bugün önemli bir aşamasının gerçekleştiğini söyleyerek, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi önünde sözlü mütalaasını sundu. Usulü aşamaları var. Bu sözlü aşamanın başladığı an oluyor. Bizim avukatlar alınmadı, kapalı yapıldı. Bize savunma için süre verilecek. Savunmadan sonra AYM Başkanı dosyayı raportöre verecek ve AYM genel kurulu üçte iki çoğunlukta karar verecek. Kapatma, kapatmama ve Hazine yardımından kısmen men etme kararı çıkacaktır. Bu kararlara 15 üyeden 10’unun evet demesi gerekiyor. Davanın seyrini belirleyen mahkemenin kendi yönetimidir” dedi.

‘AYM’den talepte bulunacağız’

Mahkeme üyelerine ilişkin olumsuz söz kullanmak istemediğini belirten Sancar, şunları ifade etti:

Son ana kadar kendilerinin hukuka ve vicdana uygun karar vereceklerine olan inancımı korumak istediğimi belirttim ama Türkiye’de yargının durumu ortada. Sadece mahkeme salonunda karara bağlanacak bir davadan söz etmek naiflik olur. Biz de naif değiliz. İktidarın bu kararların herhangi birinde etkisi olacağı açık. Bu kararlardan hangisinin ne zaman çıkacağı önemlidir. Seçim sürecinin öncesinde çıkması önemlidir. Seçim sonrasına bırakılması hukuka ve vicdanlara en uygunu olandır. Biz AYM’den böyle bir talepte bulunacağız. Bunu da buradan sizin kanalınızdan duyurmak isterim.

‘Karar seçim sonrasına bırakılmalı’

Başsavcılık talep etmişse AYM uygun görmüşse siyasi yasak geliyor. Siyasi yasak bağımsız siyaset yapmaya engel değil. Seçim sürecine bu tehditle girilmesi sadece HDP’yi değil Türkiye’de seçim sürecinin adil, demokratik işleyişini de engelleyecektir. Karar ya seçim sürecini etkilemeyecek şekilde çıkmalı ya da seçim sonrasına resmen bırakıldığına dair karar alınmalıdır. Bunu Türkiye için istiyoruz. Davanın açılacağı belli olduğu andan itibaren çalışma grubu oluşturup, bütün seçenekleri masaya yatırdık. Bizim parlamento seçimlerine girecek yolları bulma konusundaki çalışmalarımız erken zamanda başladı ve tamamlandı.

‘En kötü senaryoya göre çalışma yürüttük’

Bütün yolları tıkayabilirler mi? Bunu yapabilmek için Anayasa’yı açık ve net askıya aldıklarını ilan etmeleri gerekir. Bütün yollar tıkansa elbette bir yol buluruz. Gelecek dönem demokrasi ile cumhuriyetin buluştuğu dönem olmalıdır. İkinci yüzyıla böyle girilmelidir. O nedenle bir yol bulacağız. Bulduğumuz yollar var. Ne yapılırsa yapılsın bu seçimlerde sayısal ve siyasal gücümüzü mutlaka yansıtacağız. Esasen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partiyi kapatmaları durumu değiştirmiyor. Biz seçimlerde tavrımızı belirleriz. Hangi tavrı alacağımız partinin kapatılmasından etkilenmez. Esas mesele parlamento seçimlerine girmektir. Kararın olumsuz çıkma ihtimalini esas alıyoruz. En kötü senaryoya göre çalışma yürüttük, tedbirlerimizi buna göre aldık. Şu anda öyle görülüyor ki, seçim döneminde bir tehdit olarak kullanılacak şekilde yürütülüyor.

‘Önlemlerimizi aldık’

Anayasa Mahkemesi’nde çok değerli üyeler var. Bir kısmı meslektaşım, içlerinde öğrencilerim de var. Hukuk ve vicdan konusunda düzgün davranacaklarından şüphe duymadığım insanlar var. Özellikle son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde yapılan atamalar var. Tamamen hülle yöntemiyle AYM’ye atamalar yapıldı. Bu üyelerin bir kısmının vicdanla hareket etmek isterim, kimseyi töhmet altında bırakmam ama bu kadar saflık ve naiflikle hareket edemeyiz. Burada sadece partinin değil bir toplumun nasıl şekilleneceği söz konusu. Biz en olumsuz ihtimale göre hazırlık yapmak zorundayız ve önlemleri aldık.

‘Seçim sürecini dizayn operasyonu var’

HDP’nin hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konulması kararını değerlendiren Sancar, “Tedbir kararının gerekçelerini bilmediğimiz için neye itiraz edeceğiz? Biz de varsayımlara göre itiraz edeceğiz. Karşı oy kullanan üyelerin gerekçeleri yok. Ortada siyasi bir müdahale olduğunu söylemek için başka hangi kanıtları söylemem gerekir. Ortada bir siyasi operasyon var. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tek bir mevzuat hükmüne atıf yapmamış, AYM tek bir mevzuat hükmünü zikretmemiş. Burada seçim sürecini, siyasi dengeleri dizayn operasyonu var. Demokrasiye bir dizayndır bu, sadece HDP meselesi olarak görülmemelidir” şeklinde konuştu.

‘Kapıları kapatmıyoruz’

Altaylı’nın “Siz şu an ‘anahtar parti’ konumundasınız. Partinizin alacağı tavrın seçimlere etkili olacağını herkes biliyor. Siz biraz değişik bir tavır içerisine giriyorsunuz. İttifaka karşı bir takım şartlar öne sürüyorsunuz. Buraya sunduğunuz her şart iktidara yarıyor, deniliyor. Sizin altılı masa ile ilişkiniz ne durumda? Mansur Yavaş olmaz, Akşener olmaz… Nedir durumunuz?” sorusuna Sancar şöyle yanıt verdi:

İster HDP’li ister başka aday olsun, isimler yerine ilkelerin tartışılmasının gerekli olduğu görüşündeyiz. Biz muhalefetin ortak bir adayla ama önceden müzakere edilmiş ve mutabakata erilmiş programlar üzerinden seçime girmesi için tartışmaya, diyaloğa varız, demişiz. Bunları kabul edin, şartlar bunlar dememişiz.

Biz seçimlere giden yolda öneride bulunuyoruz. Açık konuşuyoruz. Sözü hiç dolandırmıyoruz. Bugüne kadar diğer muhalefet partilerinden kayda değer bir adım atılmadı. Partisine en bağlı seçmen HDP seçmenidir. O seçmeni kazanacağım diye süslü sözler üretmeye kalkarak sonucu belirleyemezler.

Bunu AKP’ye yarasın diye yapmıyoruz. HDP seçmenine sorumluluğu olan bir hamle yapıyor. Bizimle açık ve doğrudan diyaloğa girilsin diyorduk. Şimdi bunlar olmadı. Bizden beklenen ne? Bizi AKP’ye avantaj sağladınız diye eleştirenler ne bekliyorlar? Sesimizi çıkarmayalım. Bedeller ödüyoruz. Eski eş genel başkanlarımız içeride. Ne yapalım? İdare edin, bize oy verin sonrası Allah kerim. Ya bu politika değil.

Biz kapıları kapatmıyoruz. Adayımızı çıkaracağız. Ama doğrudan kamunun önünde görüşme ve herkesin bilgisi dahilinde bir mutabakat arayışına girerse altılı masa, adayımızı çekeriz demiyorum. Böyle bir arayışa girerlerse hayır demeyiz. Bunun sonucunda formüller bulmak mümkündür.

HABER MERKEZİ

The post Sancar: AYM’den kapatma davasının seçimden sonra görülmesini talep edeceğiz first appeared on Gazete Karınca.

]]>