Ana SayfaGüncelAslı Erdoğan: Pek çok farklı cezaevinin içindeyiz aslında, gerçek cezaevi bunun son noktası gibi

Aslı Erdoğan: Pek çok farklı cezaevinin içindeyiz aslında, gerçek cezaevi bunun son noktası gibi

HABER MERKEZİ – 136 günlük tutukluluğun ardından serbest bırakılan yazar Aslı Erdoğan, cezaevi koşullarından özgürlük tanımına, intihar meselesinden ‘başkanlığı’ getirecek olan referanduma dek değerlendirmelerde bulundu.

Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yayın Danışma Kurulu üyesi ve yazar Aslı Erdoğan 136 günlük tutukluluğunu anlattı, BBC Türkçe’nin gündeme dair sorularını yanıtladı.

Bir sonraki duruşması 14 Mart’ta olan Erdoğan, tekrar tutuklanma endişesini hep taşıdığını belirterek, “Ama ihtimal olarak az. Çünkü aynı suçtan iki kez tutuklanamıyorsun hukuken bildiğim kadarıyla tahliye edildikten sonra. Başka bir gerekçeyle tutuklanabilir tabii insan her an” diye konuştu.

Cezaevi şartları

Cezaevi koşullarına dikkat çeken Erdoğan, BBC Türkçe’den Selin Girit’e şunları anlattı:

Cezaevine girdiğinde her şeyini alıyorlar. Çırılçıplak girmiş gibi bir şeysin. Pantolonumu bile aldılar, pijama gibi bir şeyle girdim. Hayatta her şeyin elinden gidiyor. Su bile yok. Bir pijama, bir tişörtle leş gibi bir yere atılıyorsun. Temizlenecek malzemen de yok. Su verdiklerinde suyun var – ki bana iki gün vermediler.

Koğuşa geçince bir kere önce mekanın büyüyor. Küçük bir avlu var. Dışarı çıkabiliyorsun, hava alabiliyorsun. İnsanlarla konuşmak, o çok oyalıyor. Çok iyi geliyor insana koğuş. Yalnız değilsin. Seninki çok trajik bir durum ama senden daha trajik durumda bir dolu insan var.

Diğer mahkumlar yeni gelene destek oluyor. Ne yapması, nasıl atlatması gerektiği konusunda. O dayanışma ağı çok önemli.

Özgürlük

Daha önce dile getirdiği “Kendimi özgür hissetmiyorum” sözleri de sorulan Erdoğan, özgürlüğün kendisi için ne anlam ifade ettiğine dair ise şunları ifade etti:

Özgürleşmek diye bir şey vardır ama özgürlük nedir ki? Belki cezaevleri de aslında bize hayatımızın ne kadar çok kuşatılmış ve kapatılmış olduğunu öğretiyor.

Pek çok bakımdan kısıtlıyız. Doğduğumuz coğrafyayla, sınıfsal konumumuzla, cebimizdeki parayla, kendi kişiliğimizle, çocukluktan gelen travmalarla. Pek çok farklı cezaevinin içindeyiz aslında. Gerçek cezaevi bunun son noktası gibi.

Bütün bunların dışında kafamda bir dava sallanıyor. İkincisi, şu an Türkiye’nin politik ortamında özgürüm demek için insanın su katılmamış enayi olması gerekir. Gık çıkarırsan aynen geri, parmaklıklar ardındasın.

Yani kendimi özgür hissetmem elbette mümkün değil.

İntihar

Daha önce intihara dönem dönem çok yaklaştığını söyleyen ve koğuştaki arkadaşlarıyla felsefi tartışmalar yaptığını belirten Erdoğan, konuyla ilgili bir soruyu ise şöyle yanıtladı:

İntihar benim 20’li yaşlardan beri hep gölgem. 20’li yaşlarda daha trajik bir şey gibi gördüm intiharı. Daha öfkeliydim. Şimdi o öfkem kalmadı. Belki onun için de çok uzağım intihara.

Kendini öldürmeyi istemek ile ölmeyi istemek iki farklı şey. İnsan gençken kendini öldürmek istiyor ama daha henüz ölmeyi istemiyor. Yaşlandıkça ölmek istiyorsun, ama kendini öldürecek öfke kalmamış oluyor. Hiç kimseyi öldürecek halin kalmıyor. Bende en azından kalmadı öyle bir şiddet iç güdüsü.

Ama cezaevi koşullarında niye olmasın? Niye insanların kedi fareyle oynar gibi seninle oynamasına izin vereceksin ki? “Ben bu oyundan çekip gidiyorum,” demenin tek yoluysa bence bu bir hak. Hala da bir hak olarak savunuyorum.

Ama birlikte kaldığın arkadaşlarına çok büyük bir haksızlık. İnsanlar orada hayata kılcal damarlarla tutunmaya çalışırken ölümü bu kadar yüceltecek yer değil koğuş. Bu konuda susmalı insan.

Referandum

Nisan’da yapılacak ve ‘başkanlık sistemini’ getirecek olan Anayasa değişiklik referandumuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Siz ne diyeceksiniz referandumda?” sorusuna da şu karşılığı verdi:

O kadar apolitik bir insanım ki. Apolotik demeyeyim de sistem karşıtı diyeyim aslında. Şimdiye kadar hiç oy kullanmadım. Bunu annem bir röportajda açık edene kadar da sakladım. Ama şu an öngörülen anayasa paketi ve başkanlık sistemi zaten kuş kadar olan demokrasimizin son kanadını da kesecek gibi görünüyor. Ben meseleye hiçbir zaman Erdoğan yanlısı-Erdoğan karşıtı olarak bakmadım. Hatta böyle bakılmasının temel bir hata olduğunu düşünüyorum. Böyle böyle polarize oldu toplum.

Bundan bağımsız olarak bakarsak, başkanlık sistemi bence Türkiye için çok yanlış bir sistem. Zaten çok cılız olan demokratik kurumların iyice çökmesi ve tek elde toplanması çok riskli, çok tehlikeli.


BBC Türkçe’den derlenen bu röportajın tamamına buradan bakabilirsiniz.