Ana SayfaGüncelKaçırılıp, işkenceye maruz bırakılmış ardından gözaltına alınmıştı: Muhammed Abay tutuklandı

Kaçırılıp, işkenceye maruz bırakılmış ardından gözaltına alınmıştı: Muhammed Abay tutuklandı

HABER MERKEZİ – Kendilerini ‘istihbarat’ olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırılarak işkenceye maruz bırakılan ardından ise resmi olarak gözaltına alınan Nur Muhammed Abay tutuklandı.

İstanbul Bağcılar’da 16 Şubat’ta kendilerini “istihbarat” olarak tanıtanlar tarafından kaçırılıp, elektrikli işkence ve şiddet uygulandıktan sonra 22 Şubat’ta bilinci yarı açık halde araziye bırakıldığı belirtilen 22 yaşındaki Nur Muhammed Abay tutuklandı.

Yaşadıklarından sonra 11 Mart’ta resmi olarak gözaltına alınan Abay’ın çıkarıldığı mahkemece “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandığı bildirildi.

MA’nın haberine göre Abay ile birlikte gözaltına alınan kuzeni Mervan Abay ile Kübra Kan, Şoreş Özalkan ve gözaltındayken kendisine ‘ajanlık’ dayatıldığı bildirilen Hicran Kaya ise savcılık tarafından serbest bırakıldı.

İHD’den Kaya ve Abay için açıklama yapılmıştı

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, savcılık tarafından serbest bırakılan Hicran Kaya için 22 Mart’ta basın toplantısı düzenlemişti.

Kaya’nın avukatı Burcu Gül, 13 Şubat’ta gözaltına alınan müvekkili Hicran Kaya’ya “ajanlık” dayatıldığını açıklamış, emniyette “Bize yardımcı ol, hayatını değiştiririz. Kabul etmezsen 2 hafta sonra tekrar alacağız” tehdidine maruz kaldığını bildirmişti.

Bir haftalık gözaltının ardından serbest bırakılan Kaya, 14 Mart’ta yeniden gözaltına alınmış, avukatı da savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.

‘Elektrikli işkence, şiddet ve ölüm tehditi’

Kaya için yapılan basın açıklamasının bir hafta öncesinde ise İHD İstanbul Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Nur Muhammed Abay hakkında basın açıklaması yapmıştı.

İHD, Abay’ın 16 Şubat’ta iş yerine gitmek üzere evinden çıktıktan sonra kendilerini ‘istihbarat görevlisi’ olarak tanıtan kişilerce kaçırıldığını, 22 Şubat’ta bilinci yarı açık halde bırakıldığını açıklamıştı.

İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Abay’ın yaşadıklarını şu sözlerle anlatmıştı:

“İşe giderken biri kafasına kar maskesi benzeri bir torba geçirmiş, birileri de ellerini arkadan kelepçelemişler. Bu arada 2 kişi koluna girerek zorla minibüs tipi koltukları karşılıklı iki sıra biçiminde olan bir arabaya bindirmişler. Arada telsiz sesleri geliyormuş. Bu şekilde yaklaşık 2 saat yol gittikten sonra arabadan indirip bir binaya koymuşlar. Kısa süreliğine ellerindeki kelepçeyi açıp giysilerini ve ayakkabılarım tamamen çıkarmışlar ve ellerini tekrar ters kelepçe ile bağlamışlar. Seslerden ve hareketlerden anladığı kadarıyla odada 6 kişinin olduğunu 3’ünün kendisi İle konuştuğunu, diğer üçünün ise dövdüğünü düşünüyor. ‘Bize istediklerimizi vereceksin, bizimle işbirliği yapacaksın’ diye baskı yapmışlar… 

El kadar, sert bir şeyi vücudunun değişik yerlerine değdirerek yüksek akım elektrik vermişler. Önüne Kuran koymuşlar, ellerindeki kelepçeyi çözmüşler ve bir elini Kuran’a koyup diğer eline kalem vermişler. Kağıtta; ‘terör örgütüne karşı istihbarat yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim’ yazıyormuş. Ve isminin altını imzalatmışlar. Her gün bazı isimler söyleyerek onların üzerine ifade vermesini istemişler. Başka insanlara da işkence yapılıyormuş gibi sesler duymuş. Orada tutulduğu günlerden birinde yanına gelip ‘son duanı et’ demişler. Birisi gelip başında Yasin okumuş ve ‘bunu alabilirsiniz artık’ demiş. Alıp orman, ağaç kokusu olan bir yere götürmüşler. ‘Son isteğin ne’ diye sormuşlar. Sonra kafasına silah dayamışlar. Bir müddet böyle oyalandıktan sonra ‘haber geldi, büyük abi ölmeni istemiyor, biz de vazgeçiyoruz, ona dua et’ demişler ve geri götürmüşler.

 ‘Sen bir telefon hattı alacaksın, nasıl kullanacağını biz sana öğreteceğiz sen onların arasına girip bize istihbarat sağlayacaksın’ demişler. Yemekte meyve suyu getiriyorlarmış ve bunu mutlaka içmesini sağlıyorlarmış. Bunu içtikten sonra sersemlediğini hissediyormuş. ‘Bizde videon var, ifaden var. Kabul etmezsen bunu başka yerlere göndereceğiz, anneni ve aileni öldüreceğiz’ demişler. Orada tutulduğu bir hafta boyunca sürekli, kaba dayak, elektrik verilmesi ve psikolojik işkence yapılmış. Bir gün, yine elleri kelepçeli ve gözleri bağlı olarak binadan çıkarıp minibüs gibi bir arabaya koymuşlar. Bu arada ‘bu senin kimliğindir’ diyerek cebine bir şey koymuşlar. Sonra yerleşim yerine uzak boş bir arazide kendisine geldiğinde ellerinde kelepçe olmadığını fark etmiş. 15 dakikalık bir yürüyüşten sonra insanlarla karşılaşmış. İnsanlar ona yardım etmişler. Su vermişler. Yüzünü yıkamışlar. Bağcılar’a gitmek istediğini söylediği için minibüse bindirmişler. Bu arada cebine kimlikle beraber bir miktar para koyduklarını ancak cüzdanı, telefonu ve kemerini vermediklerini görmüş… Sonra Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gitmiş. Şikâyette bulunmuş kendisini kaçıranlar hakkında. Oradan Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesine gönderilmiş tıbbi rapor için…”

Abay’ın tedavisi sürüyordu

Abay, gördüğü işkence ve yaşadığı psikolojik sorunlar için TİHV İstanbul Temsilciliği’ne de başvurmuştu.

TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe ise, “Abay, işkencenin, yaşadığı olayın bütün izlerini ruhunda ve fiziğinde yaşamaktadır. Kendisine karşı gözaltı kullanılarak daha büyük bir işkence uygulanmaktadır. Kendisi kaçırıldıktan sonra bize başvurduğunda tedavisine başlamıştık, onun tedavisi de yarım kalmış durumda. Her haliyle işkence uygulanıyor” demişti.