YAŞAM EYLEMİ | Olmak ya da olmamak
AYTÜL HASALTUN
Günaydın herkese…
Umarım her şey yolundadır. Burada pırıl pırıl bir hava var, biraz parka uzanmalık biraz denize, maviliğe doya doya bakmalık. İçeride kapalı kaldıysanız da arada sırada dışarıya kafa uzatıp, nefes almalık. Koca bir kışın ardından tazelenmeye ihtiyaç duyar insan. Ve emim olun en iyisi doğada olmaktır. Her ne kadar onun parçası olduğumuzu unutuyor olsak da gerçek evimiz çimen, dağ-deniz, taş-toprak, ağaç, nergis, sümbül, mimoza… Biz kocaman mis kokulu, güzel bir aileyiz. Tüm canlılar ve yaşamayanlarla da. Hatırlarsanız yakın zamanda Ganj Nehri, insan haklarına sahip, insan olmayan ilk varlık oldu.
Her zamankinin tersine bugün yapmak değil de yapmamak üzerine konuşuyor olacağız. Madde bağımlılığının ötesinde tükenerek yaptıklarınız yok mu? Durmadan konuşan ve sadece kendinden bahseden bir arkadaş, bir komşu ya da hala bebekmişsiniz gibi sizi kontrol etmeye çalışan bir aile üyesi ya da çoğunlukla kadınlığın yerlerde süründüğü birbirinden korkunç televizyon programları. Bir bakışın, bir anlama, bir idrakın üç uzun dakika sürdüğü diziler. İnce, ince, ince temizlikler. “Ben Wonder Woman’ım, He-man’im her şeyin altından kalkarım” düşüncesi fazla değil mi artık?
Elbette yakınlarımızı dinleyeceğiz ama durdurmayı bilerek, elbette annemiz, babamız saygımız sonsuz ama hareket, aşağılama, küçümseme olmaz. Elbette biraz televizyon fena olmaz ama ‘kanepe patetesi’ olmadan, elbette temizlik lazım ama ayarını kaçırmadan ve belki bölerek. Elbette akıllıyız ve kontrol bizde ama dayanışma harikadır. Bugün hangisini yapmayacaksınız ya da kendi yapmayacaklar listenizi çıkartmaya ne dersiniz?
