Deprem, seçim, kadın cinayetleri….Bu yıl ki 8 Mart Dünya Kadınlar günü önceki yıllardan farklı bir atmosferde yapıldı. Ve öncesinde de, kadınların bu dönem alacakları tavrı görmek için herkesin gözü, Feminist Gece Yürüyüşü’ndeydi.
Erkek şiddetinde cezasızlığın arttığı bir dönemde, 11 ilde ağır yıkıma sebep olan Maraş merkezli depremler ve 14 Mayıs’taki seçimler yaklaşırken kadınlar meydanlarda neyi, nasıl öne çıkaracaktı?
8 Mart buluşmalarının neyi işlevsel kıldığı, hükümet nezdinde de önemli olmalı ki, kadınlar her yerde yasaklar, tedbirlerin ardından müdahale ve biber gazıyla karşılandı.
İstanbul’da her yıl Taksim’de düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü’ne yetkili kurumlardan beklenen tutum yine gecikmedi. Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından “toplumsal huzur ve barışın bozulabileceği” gerekçesi ile yürüyüş yasaklanırken, bir gece öncesinden Taksim Meydanı ile İstiklal Caddesi’ne çıkan her yol, her sokak polis bariyerleri ile kapatıldı.
Fakat Taksim’e yapılan çağrı ile 8 Mart’ta kadınlar alanı doldurarak yasak kararını tanımadı.
Islıklar, zılgıtlar, sloganlar…
Polis saatler önce barikatlar kurarak Taksim’e giriş çıkışları engellerken, ulaşımı engellemek için metro hatları ve finüküler kapatıldı. Kadınlar toplanma merkezi olan Cihangir Katlı Otoparkı’na her yerden yürüyerek ulaştılar.
Daha başlarken Katlı Otopark’ın duvarına LGBTİ+ bayrak ve flamaları asıldı.
Renkli dövizlerde, ağırlıkla depreme dair mesajlar vardı.
Alanda bir bir yandan öfke, bir yandan yas, bir yandan da isyan havası vardı: Islıklar, zılgıtlar, düdük sesleri ve sloganlar….
‘Hükümet istifa!’
Onbinlerce insanın yaşamını yitirdiği depremde enkaz çalışmalarına erken başlanmaması, iktidarın bölgeye geç gitmesi nedeniyle tek bir slogan öne çıktı: “Hükümet istifa”..
Ve kadınlar ayrıca ‘‘Deprem değil bu bir katliam’’ ve “Katil devlet hesap verecek” sloganlarıyla depremi eylemde ön sıraya yerleştirdi.
Bu yürüyüşün diğer yıllardan en büyük farkının öfke ve kararlılık olduğunu belirtmiştik; öfkenin işaret ettiği yerin, erkek şiddetinden, devlet şiddetine, oradan ‘deprem katliamına’ döndüğü açıktı.
‘‘Hükümet istifa!’’ sloganının mayasında da bir hazırlık veya prova yok gibiydi.
Türkiyeli kadınlar, İranlı kadınların direnişini de unutmadı… İran’da Mahsa Amini’nin öldürülmesi nedeniyle başlayan direnişte sembol olan “Jin, jîyan, azadî” (Kadın, yaşam, özgürlük) sloganını da güçlü bir şekilde bir kez daha haykırdı.
Ve atılan diğer sloganlar talepleri bir kez daha net gösterdi: “Sokakları da, meydanları da terk etmiyoruz”, ‘‘Kadınları değil, katilleri engelle’’, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz.”
Dolaşırken, çekim yaparken birçok kadının birbirlerine sarılarak söyledikleri ‘‘Bu şekilde kutladığımız son 8 Mart, seneye İstiklal Caddesi’ndeyiz’’ cümleleri, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, hala umudun yüksek olduğunu da gösterdi. Bu cümle temenniden çok, bir inanç vurgusuyla telaffuz ediliyordu çünkü.
‘Polis istifa, onurunla yaşa’
Eylem boyunca megafonlardan herkese seslenen kadınlar: Savaşa, kayyuma, depremde önlem almayanlara, patriyarkaya, cinsel istismara, transfobiye, barikatlara karşı ‘ses çıkar’ çağrıları yaptı.
Güvenlik adı altında alanın üstünden dronlar uçuruldu ve internet erişimi kısıtlıydı.
Bir ara polisler, bir sokaktan diğerine yürürken yuhalandı, kitleden ‘‘Polis istifa, onurunla yaşa’’ sloganı yükseldi.
Organizasyon ekibinin, “Saat 20.00’da telefon ışıklarıyla isyanı yükseltelim” çağrısından sonra da, alanın karanlığında renkli görüntüler ortaya çıktı.
Depremde hayatını kaybedenler için mum yakıldı
Basın açıklaması, Kürtçe, Türkçe ve Arapça olmak üzere üç dilde yapıldı. Açıklama sırasında depremde hayatlarını kaybedenler için mumlar yakıldı.
Dağılırken Taksim’e doğru yürüyüşe geçen kadınlara biber gazı sıkan polis, kadınları ablukaya almaya başladı. Gazetecileri ablukanın dışına çıkaran polisler daha sonra çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.
Bütün engellemelere rağmen 8 Mart’ta İstanbul’da ve Türkiye’nin birçok ilinde kadınlar ortak bir paydadan seslendi; ‘Kadın mücadelesi güçlü ve haklıdır” dendi.
Türkiye’nin içinde olduğu çoklu krizden çıkış için kadınlar faili ve hedefi de gösterdi ve alanlardan mesajını net bir şekilde haykırdı: ‘‘Hükümet istifa’’