Emek ve Özgürlük İttifakı’nın cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair açıkladığı tutumu ve Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesini değerlendiren siyaset bilimci Mete Kaan Kaynar, “HDP, toplumsal barış ve dayanışmanın önünü açan bir fedakarlıkta bulundu. Dilerim ki başta Kılıçdaroğlu olmak üzere Millet İttifakı da bunu bir taviz olarak görmez” ifadelerini kullandı.
Emek ve Özgürlük İttifakı, 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tutumunu açıkladı, kendi adayını çıkarmayacağını belirtti.
İttifakın açıklamasında cumhurbaşkanı adayı olarak kimin destekleneceği açıklanmazken, gözler geçtiğimiz hafta HDP’yi ziyaret eden Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na çevrildi.
Seçimlere sayılı günler kala ittifakın açıklamasını, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP ziyaretini ve seçimden sonrasındaki sürece dair olasılıkları, siyaset bilimci Mete Kaan Kaynar, Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
“Emek ve Özgürlük İttifakı’nın, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyeceği, geçen hafta HDP’yi Meclis’te ziyaret ettiği görüşmede belliydi” diyen Kaynar, sözlerini şöyle sürdürdü:
Net bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun isminin geçmemesini çok da önemsememek gerekiyor. Burada altını çizmemiz gereken en önemli husus şu: Emek ve Özgürlük İttifakı; Yeniden Refah Partisi’nin, HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’na yaptığı, İYİ Parti’nin Millet İttifakı’na yaptığı gibi madde madde şartlar koşup, ‘bu adam olmazsa çekilirim’ falan demeden gerçekten de toplumsal barış ve dayanışmanın önünü açan bir fedakarlıkta bulunmuştur. Dilerim ki -öyle de zannediyorum- başta Kılıçdaroğlu olmak üzere Millet İttifakı da bunu bir zaaf, ‘nasıl olsa bizi destekleyecekler’ tavrıyla değil de toplumsal barışın önünü açan bir yol olarak görür. Bir taviz olarak değil. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu desteği, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda sonuçlanmasının önünü açacaktır.
‘İki lider Meclis’in önünü açtı’
Görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu ve HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar’ın yaptıkları açıklamada, Kürt sorununun çözümü için Meclis’i işaret etmesine değinen Kaynar, “Önemli olan Meclis’in ve siyasetin önünü açmak. Bu açıldıktan, sorunların burada ve siyaset yoluyla çözüşeceğinin altı çizildikten sonra hiçbir sorunun çözümsüz kalmayacağını bilmek gerekiyor. Her iki lider de Meclis’in önünü açtılar. Hatta HDP, daveti Meclis’te kabul ederek, Meclis’i adres gösterdiklerini belirtti. Ne kadar güzel bir yaklaşım. Her ikisi de umutlarımızı arttıran bir noktaya getirdi bizi” ifadelerini kullandı.
Kaynar, 14 Mayıs’taki seçimlerin tek bir sonucu olmadığına dikkat çekerek, “Seçimin sonuçlarına sadece Kılıçdaroğlu ya da Erdoğan kazanacak şeklinde bakmamak lazım” dedi.
Kaynar, ‘seçimin olabilecek en kötü sonucu’nu ise şöyle yorumladı:
En kötü sonuç; Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kazanması ama Cumhur İttifakı’nın TBMM’de anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlaması. Bunu kimse hesap etmiyor. Ve bugün AKP’nin en kötü haliyle ortalama yüzde 30 küsür civarında oyunun olduğunu da kimse unutmamalı. AKP’nin ana muhalefet partisi olacağına kesin gözüyle bakabiliriz. O yüzden sadece cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmak yetmiyor. Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın da desteğiyle çok önemli bir avantaj elde etti. Ama bundan sonra yapılacak en büyük hata, ‘bu iş bizde, çantada keklik’ deyip özellikle TBMM seçimlerinde tabir-i caizse yan gelip yatmak olur. O yüzden de seçimlere asılınmalı ve seçimlerin iki ayağının ve 4 sonucunun olduğu da unutulmamalı.