Millet İttifakı’nın ‘Ortak Mutabakat Metni’nin içeriğine dair eleştiriler sürüyor. İHD Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen, cezaevlerinde yaşanan ağır hak ihlallerinin ve hasta tutukluların metinde yer almamasını eleştirdi. DAD Ankara Şubesi Eş Başkanı Mustafa Karabudak, metnin Alevilere dönük ayrımcılığın devamı olarak yorumladı. HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü ise metinde Kürt sorununa değinilmediğine dikkat çekti: Bir daha Roboski’lerin yaşanmaması için gerçekle yüzleşmek gerekiyor.
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Parti liderlerinin oluşturduğu Altılı Masa, bir süredir üzerinde çalışılan ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni 30 Ocak’ta açıkladı.
9 ana başlık altındaki 75 alt başlıkta, 2 bin 300’den fazla hedef, politika ve projeler ortaya konuldu. Hazırlanan ‘Mutabakat Metni’ne yönelik de eleştiriler sürüyor.
‘Geçen yıl 22 hapishane açıldı ve 2023 yılı içinde de 20 hapishane daha açılacak’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen, Mutabakat Metni’nin, devletin güvenlikçi yaklaşımını olduğu gibi barındırdığını belirterek, insan hakları temelli çözümlerin mutlaka üretilmesi gerektiğini söyledi.
Cezaevlerinde hak ihlallerinin artarak devam ettiğine, tutuklular üzerinde ağırlaşan bir tecrit söz konusu olduğuna dikkat çeken Çevirmen, şu bilgileri paylaştı:
En önemli ihlal, sağlık hakkına erişimde yaşanan sorunlar ve yaşam hakkı ihlali oluyor. Sorun sadece Adli Tıp Kurumları (ATK) değil, bu sorunlardan yalnızca bir tanesi. Mahpuslar insan onuruna aykırı uygulamalar nedeniyle hastanelere gidemiyor. Hasta mahpuslar yaşamlarını kaybediyor, intihar vakaları ve şüpheli ölümler var. Şu anda 399 hapishanede 341 bin 497 tutuklu ve hükümlü var. Sürekli artan mahpus sayısı mevcut. Geçen yıl 22 hapishane açıldı ve 2023 yılı içinde de 20 hapishane daha açılacak. Avrupa’da en çok mahpus bulunduran ülke duruma geldik. Bu kadar devasa sorun metinde görünür halde değil. Ayrıca Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında insanlar sürekli olarak tutuklanıyor. Hapishanelerde siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler, hukukçular, sendikacılar, insan hakları savunucuları ve itiraz haklarını kullananlar var. Haklarında iddianame olmayan insanlar tutuklu. Oysa tutukluluk istisnai olmalı. Hapishanelerde bu kadar insanın tutulması ve sürekli devam eden sirkülasyonla hapsetme sistemi toplumun ortak sorunu olmasına rağmen, metinde maalesef bir çözüm ortaya konulmamış.
Çevirmen, insan hakları temelli Anayasa düzenlemesinin mümkün olduğunu ancak bunun insan haklarını, eşitliğini ve özgürlüğünü önceleyen planlama ve çalışmalarla mümkün olabileceğini söyledi.
Mutabakat, barış politikalarıyla sağlanabilir
Altılı Masa’nın, Emek ve Özgürlük İttifakı ile ortaklaşmamasıyla, doğal olarak ortak bir mutabakat sağlanmadığını belirten Çevirmen, toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına eğilecek, barış politikalarını ortaya koyacak bir planlama yapılırsa samimiyetin sağlanabileceğini ifade etti.
‘Ulusalcı kanadı kaybetme kaygısıyla Aleviler, Kürtler, diğer kimlikler ve inançlar yok sayıldı’
Paylaşılan metinde, Alevilerle ilgili hiçbir değerlendirme ya da çalışma olmadığını belirten Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Mustafa Karabudak da ‘Mutabakat Metni’ni eleştirerek, şunları ifade etti:
Geçmişte olduğu gibi toplumsallığımızı yok sayan bir zihniyet var. Altılı masanın tezahürü de budur. AKP’den kopup gelen bileşenlerin olması, CHP’nin de bunu denge unsuru olarak görmesi bazı şeyleri yok saymıştır. Düşünceleri şudur; ‘Aleviler yok sayılsa bile CHP’ye oy verir. Kürtler de zaten oy vermeyecek şimdi onlara dair söz kurulduğunda ulusalcı kanadı kaybederiz’ bu kaygılarla Aleviler, Kürtler, diğer kimlikler ve inançlar yok sayılmıştır. Doğru bulmuyoruz.
Altılı Masa’dan beklentileri olmadığını ifade eden Karabudak, “Altılı Masa bileşenleri, geçmişte sorun yaşadığımız bileşenlerdir” dedi.
Altılı Masa’nın Alevilere dönük bir düzenlemesi olsa dahi samimi olmayacaklarını vurgulayan Karabudak, seçim sürecinde Alevilerin lehine dönük söylemlerin olabileceğini ancak pratikte gerçekleşmeyeceğini ifade etti. Karabudak, sözlerini şöyle sürdürdü:
Alevi katliamlarında ya da çalışmalarına bu insanlar yoklardı. CHP’nin hiçbir genel başkanı, Madımak Oteli’nin ne önüne, ne de mahkemesine gelmiştir. Bunların ötesinde de Kürtleri ve Alevileri egale ederek çalışma yapıyorlar. Bugün iktidarda olsalar AKP’nin bir muadili olacaklar, pek bir şey fark etmeyecek sadece isim değişecek. Emekçilere ve diğer kimliklere pek faydası olacağını sanmıyorum.
‘İnancın devlet tarafından yönetilmesini kabul etmiyoruz’
Alevilerin demokratik bir anayasayla eşit yurttaşlık istediğini belirten Karabudak, devletin, halklara ve inançlara eşit mesafede yaklaşması gerektiğini vurguladı. “Laiklik kavramı yeniden yazılmalı” diyen Karabudak, “Alevi toplumsallığı anayasal güvence altına alınmalı. 65 tane alevi dedesine kadro, 11 tane de personel verilmesiyle ilgili Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayınlandı. İnancın, devlet tarafından maaşa bağlanmasını, yönetilmesini ve devlet tarafından verilen direktifler çerçevesinde hareket etmesini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bu inanç kalu beladan bu yana günümüze gelmiş, kendi toplumsallığıyla, yol yürüten insanların lokmalarıyla ayakta durmuş, bundan sonra da böyle olmalıdır” diye konuştu.
‘Yüzyıllık mevcut kurgu yeniden hayata geçiriliyor’
Türkiye’nin en can alıcı sorunu olan ve toplumsal barış açışından ilk önce ele alınması gerekilen Kürt meselesinin, metinde yer almamasıyla toplumsal bir hakikatin yok sayıldığına dikkat çeken HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü, şunları vurguladı:
Kürt meselesinin, demokratik yol ve yöntemlerle nasıl çözülmesi gerektiğinin görmezden gelinmesi bizler açısından bir eleştiri konusudur. Altılı Masa’nın bu uzun mutabakat metninde, Kürtlere dair herhangi bir emarenin bulunmaması, Kürt sözünün dahi geçirilmemesi ileriki süreçte nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalacağımızı ve yine aynı sorunların gündemde tutulacağını gösteriyor. Savaş, çatışma, yok sayma, inkar politikası üzerinden işleyen yüzyıllık mevcut kurgunun yeniden hayata geçirilmesi ve bunun üzerinden siyaset geliştirmesine yönelik bir metindir.
Bu ülkenin demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere kavuşmasının ancak toplumsal barışla mümkün olacağını ifade eden Encü, metnin yalnızca Kürt meselesi için değil, inanç özgürlüğü açısından da problemli olduğunu dile getirdi. Encü, “Toplumda belli bir kesimin beklentileri var, bu beklentilerin karşılanması gerekiyor. Yüzyıllık bir acı ortadadır. Bu acılarla yüzleşilmediği takdirde, ifade ettiğimiz bütün hukuksuzluklar ve krizler yaşanmaya devam edecektir” dedi.
‘Altılı Masa, AKP-MHP iktidarının çizdiği sınırların dışına çıkmıyor’
Encü, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Sözde iktidarla mücadele eden ancak AKP-MHP iktidarının çizmiş olduğu sınırların dışına pek fazla çıkmak istemeyen bir Altılı Masa görmekteyiz. Bu konuda ciddi endişelerimiz ve kaygılarımız var. HDP olarak biz, toplumsal gerçeği esas alarak, toplumsal barışın sağlanması için yoğun bir mücadele veriyoruz. Dolayısıyla toplumun hakikatini görmezden gelenlere karşı da hakikati her zeminde ifade etmeye çalışıyoruz.
‘Bir daha Roboski’lerin yaşanmaması için gerçekle yüzleşmek gerekiyor’
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Roboski ailelerini ziyaret etmesini hatırlatarak, şunları söyledi:
Roboski neden yaşandı? Bununla yüzleşilmesi gerekiyor. Orada, sadece sınırı geçtikleri için insanların üzerine bomba yağdırılmadı. 100 yıldır inkar edilen imha politikalarının sonucu olarak ortaya çıktı. Kürt sorununu; savaş ortamıyla, diliyle çözmeye çalışan bir anlayışın sonucuyla katliam gerçekleşti. Mesele sadece Roboski’nin üzerine bomba yağdıran isimlerin yargı önüne çıkarılıp cezalandırılması değildir. Şüphesiz bu önemlidir ancak nihayetinde bir daha Roboski’lerin yaşanmaması hayati önem taşıyan bir konudur. Dolayısıyla gerçekle yüzleşmeden, ne yaparsanız yapın söylemde kalıyor. Toplumun bazı hassasiyetlerine vurgu yaparak, değişim dönüşüm beklentisini yaratma ve bunun üzerinden rant sağlama anlayışını maalesef gözlemliyoruz, umarım yanılıyoruz.
Restorasyonu esas alan anlayışa karşı, üçüncü yol
HDP’nin öncülük ettiği Emek ve Özgürlük İttifakının, toplumun bütün sorunlarına çözüm olacağı perspektifiyle umut taşıdığına değinen Encü, şu çağrıda bulundu:
Gelin, Emek ve Özgürlük ittifakının çizmiş olduğu değer ve ilkeler etrafında birleşelim. Restorasyonu esas alan anlayışlara karşı, gerçekten değişim ve dönüşümü, barışı, demokrasiyi, adaleti tesis etmeyi esas alan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın oluşturduğu mücadeleye destek ve katkı sunalım.