Maraş merkezli depremlerin ardından hava koşulları ve koordinasyon eksikleri deprem bölgesinde bulunanlar için büyük risk oluşturuyor. Deprem bölgesine giden HDP’li vekil Dr. Necdet İpekyüz’in sağlık açısından dikkat çektiği başlıklardan bazıları şöyle;
- ‘Hipotermi kaynaklı hayatını kaybetme oranları çok fazla’
- ‘Atıklar kemirgenlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır’
- ‘Tetanos ve kızamık için aşı yapılması gerekiyor’
- ‘İnsanlara birinci derece sağlık hizmeti verebilecek yerler oluşturulmalı’
Deprem bölgelerinde bir yandan enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken diğer yandan da depremzedeler birçok sorunla karşı karşıya. Enkaz altında hala kurtarılmayı bekleyen binlerce insan var. Soğuk hava koşulları hem enkaz altındakiler için hem de depremzedeler için ciddi problem.
Yıkıntılar altında kalanlar için hipotermi ciddi bir tehlike oluşturuyor. Depremzedelerin ayrıca hijyen ve güvenli suya ulaşmamadan kaynaklı birçok sağlık sorunu bekliyor. Özellikle gebeler, yaşlılar ve çocukları barınma, temiz gıda ve suya ulaşması hayati önem taşıyor. Bundan dolayı bölgedeki sağlık hizmetlerinin işleyişi kritik öneme sahip.
Peki, deprem bölgelerinde yaşanan sağlık sorunları neler, hangi önlemler alınmalı? Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Dr. Necdet İpekyüz yanıtladı.
Depremin üzerinden 6 gün geçti ve soğuk hava koşulları da var. Enkaz altında insanlar çıkarılmayı bekliyor. Bu süreçte neler yaşandı, enkaz altındakiler neler yaşadı?
Yaşadığımız büyük depremlerin ardından binlerce insan kış şartlarında enkaz altında, yardım gelmesini bekledi ve günlerce birçok enkazda çalışma yapılmadı. Yurttaşlar kendi çalışmalarıyla lojistik ve ekip destekleri olmadan insanları enkaz altından çıkarmak için uğraştı. Ve biliyoruz ki ilk 48 saat bu çalışmaların uzmanlar tarafından düzenli ve organize bir şekilde yapılması çok önemliydi. Enkaz altında olup da zamanla yarışarak kurtarılması şansı yüksek olan insanlar yetersizliklerden, koordinasyon bozukluklarından, zamanında yetişememekten dolayı donarak yaşamını yitirdi. Bunu deprem bölgesindeki hekim arkadaşlarımızla da ziyaret ettiğimiz yerlerdeki hekim arkadaşlarımızla da konuştum; Hipotermi kaynaklı hayatını kaybetme oranları çok fazla. Zaman kaybedilen her an da o insanları soğukla baş başa bırakarak vücutlarında daha fazla hasara sebep oldu. Ve bu insanları ölüme terk etmek anlamına geldi. Çünkü insanlar enkaz altında beslenemiyordu, ısınamıyordu. Bu ihmaller zinciri binlerce insanın yaşamına mal oldu.
Depremlerden sağ kurtulanlar hangi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya? Salgın hastalık tehlikesi söz konusu mu?
Enkazlardan kurtulan ve deprem bölgesinde kalan insanlar için büyük sıkıntılar söz konusu. Çünkü hava çok soğuk, barınak yok, ısınmak için battaniye ve ısıtıcı gibi malzemeler yok, beslenme su ihtiyacının giderilememesi yine vücutları hastalıkla baş başa bırakmak demek.
Depremin ilk günlerinde dayanışma için birçok yerden erzak ve ekmek desteği geldi. Bunlardan geriye kalan atıklar her yerde ve ciddi bir kirlilik oluşturuyor. Bu atıklarda birçok bakteri virüs üremesi gerçekleşecektir, kemirgenlerin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Organize edilip korunamayan yardımların çöp olarak her yerde bulunması ciddi bir problem. Bu çöpler ciddi bir salgın riskini ortaya çıkarmakta.
Bu çöplerin bir an önce toplanıp, bölgenin çöplerden arındırılması gerekiyor. Yerel yönetimler kendileri de bu depremlerden yara aldıkları için bu temizlik ve düzenleme işlemlerini tam olarak gerçekleştiremiyor. Yetkililer de gerek çevre illerden alınacak destekle gerek başka olanakları kullanarak yapmaları gerek temizlik hizmetine dair herhangi bir çaba halen göstermiyor.
Bir başka sorun da deprem bölgelerinde tuvaletlerin olmaması. İnsanlar ihtiyaçlarını nasıl gideriyor? Su yok. Suyun olmaması temizliğin olmamasını da beraberinde getiriyor. Bu durum nelere davetiye çıkaracak? Bunları da sorgulamak ve önlem almak gerek. Hijyen şartları halen oluşturulmuş değil. Bu durum da birçok hastalığa davetiye demek.
Unutmamak gereken başka önemli bir konu daha var. Enkazlardan ötürü ortaya çıkan paslı çivi ve benzeri malzemeler. Bu atıklar tetanos riskini doğuruyor. İnsanların aşı yaptırması gerek. Ayrıca hava soğuk bu durumdan etkilenecek yetersiz beslenen insanlar birçok enfeksiyona açık hale geleceklerdir. Çadır kentler kurulduğunda da uzun süre birlikte yaşamadan kaynaklı bir hastalık yayılma süreci olacaktır. Yine deprem şartları altında çocuklarda kızamık hastalığı başlama ihtimali çok yüksek. Özellikle çocukların kızamık için aşılanması gerekecektir.
Ciddi sağlık sorunlarına sebep olacak bu kadar sorun varken öncelikli olarak neler yapılmalı?
Yapılacaklar çok açık aslında; Bir an önce insanlara barınacak yerler sağlanmalı, çevre temizliği sağlanmalı. Tuvalet ihtiyaçlarını karşılayabilmek için birçok tuvalet yapılması lazım. Güvenli su ve sıcak gıdaya erişimin sağlanması gerek. İnsanlara birinci derece sağlık hizmeti verebilecek yerler oluşturulmalı. Ve de en önemlisi bu sağlık hizmeti verecek yerler insanlar için ulaşılabilecek şartlarda olmalı. Ama şu anda deprem bölgesinde; temizlik yok, hijyen yok, tuvalet yok, barınak yok, beslenme imkanı yok, sağlık hizmeti yok. Halen bunlar oluşturulmuş değil.
Yurttaşların dayanışma için yolladıkları gıdalardan tüketilebilecek halde olan fazla gıdalar dönüştürülüp depremden etkilenen hayvanlar için gıda malzemesi haline getirilmeli. Çünkü bu depremden etkilenen çok fazla hayvan da var.
Kurulacak gerek çadır kentler gerek konteynırlar güvenlikli hale getirilmeli. Mesela Kocaeli Depremi’nde yaşamıştık. Soba zehirlenmeleri, yangınlar… Bu ihtimallerin hepsi düşünerek düzenlemeler yapılmalı.
Psikosoyal destek de çok önemli bir konu. Yaşanılan felaketin ardından insanların ilk yüzleşme anı çok zor olacaktır. Yakınlarım nerede, kayıplarım nerede, evim-işim nerede gibi duygularla karşı karşıya kalacaklar. Yalnız kalmış insanlar, çocuklar var, yaralılar var. Bu insanların psikososyal desteğe ciddi oranda ihtiyacı olacak.
Cenazelerin kaldırılması süreci var bir de. Ölüye saygı olmazsa olmazlardan biri. Çıkartılan cenazeler, insanların kendi inancalarına göre uygun bir şekilde defnedilmeli. Rastgele defin işlemleri tüm toplumu yaralayacaktır. Buna da ayrıca özen göstermek gerekecektir.
Depremden etkilenen bölgelerde sağlık hizmetleri, sivil toplum kuruluşlarını ve meslek örgütlerini de içine alarak bir koordinasyon içinde yapılması neden önemli?
Deprem bölgelerinden; Diyarbakır, Malatya ve Adıyaman’a gittim, diğer bölgelere de ziyaretler gerçekleştireceğim. Ama tüm bölgelerle sürekli bir irtibat halindeydik.
Biz gittiğimiz deprem bölgelerinde tüm hastaneleri ziyaret ediyoruz. TTB, Tabipler Odası ve SES yetkilileri ile sürekli iletişim içindeyiz. Deprem bölgelerindeki sağlık çalışanları zaten kendileri bu felaketin mağduru. Devletten görevlendirme ile gidenler canla başla çalışıyor ama onlarda yorulacak, tükenecek. Çünkü çok zor şartlarda çalışıyorlar ve sayıları yetersiz. . Mesela az önce bahsettiğimiz aşılama süreçleri nasıl gerçekleşecek? Deprem bölgelerinde birçok tansiyon hastası, şeker hastası var. Bu süreçte hastalanacak birçok insan var. Gebelerin takibini kim yapacak? Bunların hepsi için meslek odalarıyla bir koordinasyon içinde çalışmak gerekecektir. TTB’de birçok gönüllü doktor hazır bu süreçler için.
İktidar süreci tek elden organize etmeye çalışıyor. Biz yapıyoruz gerekli yardımı, başka kimse yapmasın, davranışı içerisindeler. Felaketlerde, afetlerde böyle bir şey kesinlikle söz konusu olamaz. Böylesi durumlarda her oda her örgüt kendi gücü ile dayanışmanın içinde yer almalıdır. Önemli olan koordinasyondur. Tabip odaları, TTB, sendikalar, sağlık alanında çalışan demokratik sivil toplum örgütleri ve diğer örgütler, kamunun ilgili örgütleriyle birlikte sağlık hizmetlerinin sürecine dair planlamalar yapılmalı.
Şunu söylemek gerek aslında, nasıl örgütleniyorsa örgütlensin örgütlerin önlerindeki engellerin kaldırılması gerek. Örgütlü bir toplum krizlerle daha çabuk baş edebilir. Dayanışmayı daha hızlı gerçekleştirebilir. Çünkü örgütlü kurumlar sahada daha etkin ve hızlı hizmet sağlayabiliyorlar. HDP’li belediyelere kayyumlar atandı ama eğer Diyarbakır, Van, Mardin, Batman, Siirt belediyeleri halen HDP’de olsaydı deprem bölgeleriyle daha etkin ve çabuk bir dayanışma geliştirilebilirdi. Mesela HDP’li olan Silopi Belediyesi aşevleri kurdu. Çorba dağıtımı yapıyorlar, 24 saat sıcak yemek çıkıyor. İl ilçe örgütlerimiz ilk günden organize bir şekilde yardım kampanyaları düzenleyerek, deprem bölgelerine ulaştırmaya çalışıyor.
Birkaç ay önce ‘Çök-Kapan-Tutun’ adlı büyük bir tatbikat yapıldı. Bunla biz her şeye hazırız mesajı verildi. Ama bu büyük depremlerde gördük ki hiçbir şeye hazır değilmişler. Önemli olan göstermelik bir şeyler yapmak değil, inanarak ve gerçek amacının hakkını vererek bir şeyler yapmak. Bunları yapamayanlar ayrımcı kutuplaştırıcı bir tavır içine giriyorlar. Bu tür durumlarda yapılması gereken bütün örgütlü yapılardan destek almaktır.