Deprem sonrası İstanbul’da boşaltılacak hastane sayısı artıyor. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç, “Kısa vadede de, orta vadede de sağlık hizmetlerinin aksadığını göreceğiz” dedi. SES İstanbul Anadolu Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Hatice Yayla ise “Yıkılıp yeniden yapılacak hastaneler için tedirginlik yaşıyoruz, buraların ranta kurban gitmesini istemiyoruz” diye konuştu.
6 Şubat’ta Maraş merkezli olarak gerçekleşen depremlerden etkilenen illerdeki ağır yıkımın ardından olası İstanbul depreminde kamu binalarının akıbeti tartışılmaya devam ediyor.
Öte yandan İstanbul’da ardı ardına birçok hastaneye dair tahliye haberi geliyor.
Çapa, Cerrahpaşa ve Kağıthane hastanelerinden sonra İstanbul’un Üsküdar ve Kadıköy ilçelerindeki hastanelerin bazı bölümlerinin de tahliye edileceği bilgisi paylaşıldı.
Tahliyelerin ardından bu hastaneler ya yetkili kurumca belirlenecek hastanelere taşınacak ya da bahçelerinde kurulacak prefabriklerde hizmete devam edecek.
Hastanelerin taşınması ya da prefabriklerde hizmete devam etmesi durumunda sağlık hizmetlerinde yaşanacak aksaklıklar ise gündemi meşgul ediyor.
İstanbul Tabip Odası (İTO) Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Anadolu Şube Yönetim Kurulu üyesi Hatice Yayla, taşınmaların ortaya çıkaracağı durumları ve neler yapılması gerektiğini Gazete Karınca’ya anlattı.
‘Ne olacağına dair ciddi bir belirsizlik söz konusu’
Dr. Ertuğrul Oruç, “Bakanlığın mutlaka İstanbul’daki bütün emek meslek örgütlerinin sürece dahil etmesi lazım. Ki bizler de bu sürece katkı sağlayabilelim” diyerek sözlerine başladı ve şu bilgileri paylaştı:
Öncelikle yapılması gereken taşınılması planlanan hastanelerdeki sağlık çalışanlarının sürece dahil edilmesi. Ama böyle bir durum söz konusu değil. Ciddi bir kaos söz konusu. Mesela Tabipler Odası sürece dahil edilmiyor. Bundan kaynaklı bizlerin de net bir bilgisi yok. Mesela dün Sağlık Bakanı’nın bir açıklaması vardı. Bakanın bile bir detay vermediğini gördük. Ne olacağına dair ciddi bir belirsizlik söz konusu. Sağlık çalışanları dahil olmadan bu süreç yürütülemez.
Hastalar ve sağlık çalışanları için ciddi mağduriyetler olacak
Dr. Oruç, yaşanması muhtemel sağlık hizmetlerine dair şu bilgileri verdi:
Bu taşınmalar birçok aksamayı da beraberinde getirecektir. Yatan hastaların başka yere nakli söz konusu olacak. Bu durum ayrı bir mağduriyet yaratacak. Servislere ve polikliniklere başvuru sayısı zaten çok yüksekti. Yoğunluktan kaynaklı sorunlar ortaya çıkacak. Hastalar için merkezlerdeki başvuru yerleri azalacak. Daha dışarıya, çepere doğru gitme zorunluluğu doğacak. Ayrıca oluşacak hasta yoğunluğunu kaldıracak kapasitede hastaneler yok. Olamaz zaten. Çünkü bu kuruluşlar bu durumlara göre planlanmadı.
Sağlık hizmetlerinde bir kapasite azalması da olacağı için özellikle kısa vadede ve orta vade de sağlık hizmetlerinin aksadığını göreceğiz. Mesela prefabriklerde hizmete devam edilmesi mantıklı görünüyor ama prefabrikler ne kadar kısa sürede yapılır, nereye kurulur, hizmeti tamamen sağlar mı? Bunlar da belirsizliğini koruyor.
Sağlık çalışanlarının da ciddi bir endişesi olduğunu belirten Dr. Oruç, sağlık çalışanlarının kaygılarına dair, “Bir yerden bir yere taşınınca oradaki insanların da başka bir yere gitmesi gündeme gelebiliyor. Böyle bir sıkıntı var hem hekim arkadaşlarımızda hem de diğer sağlık çalışanlarında. Birçok hastanede çalışan arkadaşlarımızdan telefon alıyoruz, ne olacaklarını bilmiyorlar ve kaygılılar. Bu sorunlar önümüzde duruyor. Hem hastalar hem de sağlık çalışanları için ciddi mağduriyetler olacaktır.” dedi.
‘Sağlık emekçileri ile hastaların mağduriyetini azaltmak istiyoruz’
SES Anadolu Şube Yönetim Kurulu üyesi Hatice Yayla, sendika olarak, uzun zamandır İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nden hastanelerin depreme dayanaklıkları ile ilgili rapor talep ettikleri ifade etti.
“Önceden belli başlı hastanelerin depreme dayanıklılığına dair bazı bilgiler vardı elimizde. Şimdi de diğer hastanelerde çalışan arkadaşlarımızdan gelen haberler üzerine bazı bilgiler ediniyoruz. Ama bunun dışında net bilgi edinmek bizim için de oldukça zor” diyen Yayla, şöyle devam etti:
Hastanelerin taşınmasına dair SES olarak bir basın toplantısı planlıyoruz. Talebimiz aslında çok açık. Bütün hastanelerin durumu belirlenmeli, yenilenmeli ve yapılandırmalı. Ama bu yenilenmeler yapılırken yerinde dönüşüm uygulanmalı. Bunu da hem sağlık emekçilerinin mağduriyetini azaltmak hem de hastaların hastanelere ulaşım sorunu yaşamasını engellemek için istiyoruz. Sağlıktaki dönüşüm programlarından sonra şehir hastaneleri daha çok kent merkezlerinin dışına yapılmaya başlandı. Bu durum zaten hastalar açısından ulaşım sıkıntısı yaşatıyordu. Şimdi de merkezdeki bazı hastaneler başka hastanelere dağıtılacak.
‘Yerinde dönüşüm şart’
“Bizler ısrarla yerinde dönüşümü savunuyoruz” diye vurgulayan Yayla, şunları belirtti:
Bizler özellikle de yıkılıp yeniden yapılacak hastaneler için tedirginlik yaşıyoruz, buraların ranta kurban gitmesini itemiyoruz. Bu sebeple özellikle de yıkılacak binaların olduğu hastaneler için yerinde dönüşüm talep ediyoruz. Yerinde dönüşümün sağlanmadığı ve boşaltılıp sonra tekrar geri dönülmeyen birçok hastane var. Örneğin Koşuyolu Hastanesi o hastanelerden bir tanesi.
Yine Marmara Üniversitesi Hastanesi tamamen yerinden taşındı ve yerine özel hastane yapıldı. Bunları engellemek için de yerinde dönüşüm diyoruz. Yerinde dönüşümün örnekleri de var. Göztepe Hastanesi, Zeynep Kamil Hastanesi. Bunlar yerinde dönüşüm yapılan yerler. Hastanelerde tek bir bina olmuyor. Birkaç tane bina oluyor. Bir bina yıkılıp diğer binaya taşınarak poliklinikleri sadece prefabriklere alarak yerinde dönüşümü gerçekleştirdiler.
Yine bazı hastanelerin bazı bölümlerin prefabrikte devam edecek olması durumu var. Ama mesela prefabriklerin birçok şekli var. Hastaneye uygun olacak olan neden olmasın. Poliklinikler geçici bir süre bu prefabriklerde hizmet verebilir. Prefabriklerin kriterlerini de devlet kurumlarının oluşturması gerek.
