Son toplantıyla birlikte Altılı Masa’nın, iktidara cevap üretme yeteneğini ortaya koyduğunu söyleyen gazeteci Kemal Can, “Muhalefet, hukuksuzluğu ifşa ederek politik direnç örgütleyebilir” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, dün (26 Ocak) İYİ Parti Genel Merkezi’nde 11’inci kez bir araya geldi.
Gazeteci Kemal Can, toplantı sonrasında yapılan ortak açıklamada öne çıkan mesajları Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Cumhurbaşkanı’nın üçüncü kez adaylık engeli siyasi bir metne geçmiş oldu’
Can, Altılı Masa’nın yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını üçüncü kez kabul etmeyeceklerini ve bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu açıkça bildirmelerinin en kritik nokta olduğunu söyledi.
Daha önce benzer açıklamalar yapılmasına rağmen, konunun üzerine gidilmediğini ifade eden Can, yapılacaklara dair somut adımlar sunulmamasına karşın, üçüncü kez adaylık engelini siyasi bir metne geçirmiş olmalarının önemli olduğuna dikkat çekti.
Daha önce de örnekleri olduğu gibi, iktidarın her türlü yasal, anayasal istismarına ve kural tanımazlığına sessiz kalınması gibi bir durum vardı. Bu nedenle konunun metinde yer alması önemli.
‘Altılı Masa, ‘Millet İttifakı’ ismiyle statü yarattı’
Bugüne kadar Altılı Masa’nın resmi açıklamalarında adaylık sürecinin başladığına dair değerlendirmelerin olmadığını, ancak son toplantıda adaylık meselesinin görüşülmeye başlandığını belirten Can, şunları söyledi:
Artık bu konuda kamuoyunun beklentisine uygun sürecin başladığı anlaşılıyor. Altılı Masa artık istişare masası olmaktan çıkıp, ittifak masası olarak görülüyor. ‘Millet İttifakı’ adını koymuş olmaları ve bu ittifakın adayının cumhurbaşkanı olacağı sözüyle aslında altılı masaya statü yaratmış oluyorlar. Ayın sonunda ortak program ve yol haritası paylaşılacak. Muhtemelen bir sonraki toplantıda da adayın açıklanması bekleniyor. Sürecin çalışmaya başladığını duyurmaları açısından önemli.
‘Altılı Masa’nın artık spekülasyonlara izin vermeyeceği görülüyor’
Paylaşılan metnin fazla detay içermemesine rağmen, temel noktalarda pozisyon değişikliklerinin görüldüğünü söyleyen Can, sözlerini şöyle sürdürdü:
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı’nın verdiği röportaj sonrasında kriz çıktı. İYİ Parti’deki Kurumsal İlişkiler Başkanlığı görevinden istifa ettiğini açıkladı. Şimdiye kadar adaylık meselesi masada konuşulmuyor, hemen bütün aktörlerin dışarıda yoğun kulis faaliyeti yürütmeleri şeklinde yaşanıyordu. Bu durum hem muhalefet seçmeninin güvensizliğini besliyordu hem de spekülasyonlara açık bir hal alıyordu. Paçacı’nın istifasından da anladığımız üzere artık bu işin Altılı Masa dışında çıkışlar ya da hamlelerle biçimlenmesine çok izin verilmeyeceği intibası var.
Altılı Masa’nın, bu tercihine ne kadar uyumlu ilerleyeceğini göreceğiz ancak bu istifanın gerçekleşmesiyle sanki bu konuda liderler bazlı tutum alınacağı ve masanın müzakereleriyle çözülmesinin daha belirgin olacağını düşündürüyor. Bunun daha önce yapılmış olması ve kamuoyuyla şeffaf ilişki kurulması gerekirdi ancak artık takvim çok sıkıştığından kamuoyunda yaygın bir aday tartışması açmak için ne koşullar ne de zaman var. Bu mecburiyetle Altılı Masa kendisini sıkıştırmış durumda.
‘Anayasa değişikliği isteği, iktidarın istismar hamlesi’
Anayasa değişikliği konusunda muhalefetin bir süredir tereddütlü ve tutarsız hamleler yaptığını belirten gazeteci Kemal Can, ilk başta AKP’nin randevu talebini reddederek iyi bir tutum aldıklarını, sonrasında komisyon toplantısındaki önergelerinin reddedilmesiyle birlikte komisyonu terk ettiklerini hatırlattı.
Başörtüsü konusunun başından itibaren iktidarın açık bir istismar hamlesi olduğunu vurgulayan Can, “Olmayan bir sorunu anayasal çerçevede referanduma dönüştürüp, muhalefet partilerini kendi gündemine sıkıştırmak, bir tür hizaya sokmak ya da aralarındaki gerilimleri büyütmek için kullanacağı politik bir avantaj sağlamak arayışıydı” dedi.
Muhalefetin ilk andan itibaren bu tespiti yapmış olmasına rağmen hızlı biçimde ortak ve kararlı bir tavır gösteremediğine dikkat çeken Can, son yayımladıkları metinle gecikerek de olsa ortaya koyduklarını belirtti.
‘Hukuksuzluğu ifşa ederek politik direnç örgütleyebilirler’
‘Erken seçim’ konusuna da değinen Can, şu değerlendirmelerde bulundu:
6 Nisan’ı geçen bir tarih için erken seçim oylaması söz konusu olursa, oylamada iktidarı desteklemeyeceklerini açıklamışlardı. En azından CHP’nin böyle bir açıklaması var. AKP’nin, sayısal olarak Meclis’ten bu kararı çıkarabilmesi için diğer muhalefet partilerinin erken seçim kararına destek vermesi gerekir. Şu an görünen tavırla, Erdoğan’ın yeniden adaylığının önünü açacak bir hamleye destek verilmeyeceği sonucu çıkabilir.
Ömer Çelik’in yaptığı açıklamadan anladığımız kadarıyla, iktidar kanadında; cumhurbaşkanının, Meclis’i feshederek erken seçim kararı almasının, cumhurbaşkanının yeniden aday olmasının önünü açacağı görüşü var. Onlar da bunu zorlayacaklar. Muhalefet bu konuda kararlı tutumla Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üzerinde baskı oluşturan politik mesele haline getirirse, bu hukuksuz zorlamayı ifşa ederek politik bir direnç örgütleyebilir. Nasıl seyredeceğini biraz iktidarın atacağı adımlarla göreceğiz.
‘Altılı Masa, karşı cevap üretme yeteneğini gösterdi’
İktidarın, hem Anayasa referandumu hem de adaylık meselesinde muhalefeti sıkıştırma üzerine strateji kurduğunun altını çizen Can, sözlerini şöyle tamamladı:
Son yapılan Altılı Masa toplantısının en önemli sonucu, iktidarın muhalefeti sıkıştırma hamlelerinin o kadar da rahat olmayacağını göstermiş olması. Bu konuda karşı cevap üretme yeteneklerinin olduğunu gösterdiler.