22 Mart 2023 Çarşamba
Gazete Karınca
Örnek Resim
  • TÜMÜ
  • SEÇİM 2023
    Takvim netleşti: Seçime 61 gün kala neler oluyor?

    Seçime 54 gün var: Neler oluyor, kim ne diyor?

    Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesinde güven zemini oluştu mu?

    Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesinde güven zemini oluştu mu?

    Seçime 64 gün var: Neler oluyor, kim ne diyor?

    Seçime 55 gün kaldı: Seçmen listeleri askıya çıktı

    ‘HDP, Türkiye’nin önünü açmak üzere bir siyasi fedakarlıkta bulundu’

  • MARAŞ DEPREMİ
    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı: 42 depremzede çocuğun kimliği bilinmiyor

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı: 42 depremzede çocuğun kimliği bilinmiyor

    Kılıçdaroğlu, SPD Eş Başkanı Klingbeil ile görüştü

    Kılıçdaroğlu, SPD Eş Başkanı Klingbeil ile görüştü

    Avrupa Komisyonu’ndan Türkiye’ye deprem sonrası inşa için 1 milyar euro

    Avrupa Komisyonu’ndan Türkiye’ye deprem sonrası inşa için 1 milyar euro

    ‘Yönetmeliklerin uygulanması zorunlu tutulmadı, hatta uygulanmaması cesaretlendirildi’

    AFAD Başkanı açıkladı: Depremlerde can kaybı sayısı 50 bini aştı

  • ÖZEL
    • Çeviri
    • Röportaj
  • GÜNCEL
    • Bilim ve Teknoloji
    • Cezaevleri
    • Çalışma Yaşamı
    • Dünya
    • Eğitim
    • Ekoloji
      Deprem bölgesindeki selde can kaybı 17’ye yükseldi

      Deprem bölgesi için sel uyarısı

      Meteoroloji’den 19 il için uyarı

      Meteoroloji’den Adana ve Antalya çevresi için sağanak uyarısı

      Keşan’da baraj seviyesi düştü, su kullanımına kısıtlama getirildi

      Keşan’da baraj seviyesi düştü, su kullanımına kısıtlama getirildi

      Deprem bölgesinde sel: Can kayıpları artıyor

      Deprem bölgesinde sel: Can kayıpları artıyor

    • Ekonomi
    • Kültür-Sanat
    • Medya
    • Sağlık
    • Forum
  • POLİTİKA
    Erdoğan, Irak Başbakanı Sudani ile görüştü

    Erdoğan, Irak Başbakanı Sudani ile görüştü

    Kılıçdaroğlu, SPD Eş Başkanı Klingbeil ile görüştü

    Kılıçdaroğlu, SPD Eş Başkanı Klingbeil ile görüştü

    Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesinde güven zemini oluştu mu?

    Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesinde güven zemini oluştu mu?

    Irak Başbakanı Sudani, Ankara’da

    Irak Başbakanı Sudani, Ankara’da

  • TOPLUMSAL CİNSİYET
    İstismar davasında ‘iyi hal’ indirimi

    İstismar davasında ‘iyi hal’ indirimi

    Pakistan Demir’i öldüren Öner’e ağırlaştırılmış müebbet

    Pakistan Demir’i öldüren Öner’e ağırlaştırılmış müebbet

    Samandağlı kadınlar: Gitmedik, buradayız!

    Samandağlı kadınlar: Gitmedik, buradayız!

    Musa Orhan’a ‘hakaret’ gerekçesiyle Farah Zeynep Abdullah’a para cezası

    Musa Orhan’a ‘hakaret’ gerekçesiyle Farah Zeynep Abdullah’a para cezası

  • YAZARLAR
  • VİDEO
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
  • TÜMÜ
  • SEÇİM 2023
    Takvim netleşti: Seçime 61 gün kala neler oluyor?

    Seçime 54 gün var: Neler oluyor, kim ne diyor?

    Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesinde güven zemini oluştu mu?

    Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesinde güven zemini oluştu mu?

    Seçime 64 gün var: Neler oluyor, kim ne diyor?

    Seçime 55 gün kaldı: Seçmen listeleri askıya çıktı

    ‘HDP, Türkiye’nin önünü açmak üzere bir siyasi fedakarlıkta bulundu’

  • MARAŞ DEPREMİ
    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı: 42 depremzede çocuğun kimliği bilinmiyor

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı: 42 depremzede çocuğun kimliği bilinmiyor

    Kılıçdaroğlu, SPD Eş Başkanı Klingbeil ile görüştü

    Kılıçdaroğlu, SPD Eş Başkanı Klingbeil ile görüştü

    Avrupa Komisyonu’ndan Türkiye’ye deprem sonrası inşa için 1 milyar euro

    Avrupa Komisyonu’ndan Türkiye’ye deprem sonrası inşa için 1 milyar euro

    ‘Yönetmeliklerin uygulanması zorunlu tutulmadı, hatta uygulanmaması cesaretlendirildi’

    AFAD Başkanı açıkladı: Depremlerde can kaybı sayısı 50 bini aştı

  • ÖZEL
    • Çeviri
    • Röportaj
  • GÜNCEL
    • Bilim ve Teknoloji
    • Cezaevleri
    • Çalışma Yaşamı
    • Dünya
    • Eğitim
    • Ekoloji
      Deprem bölgesindeki selde can kaybı 17’ye yükseldi

      Deprem bölgesi için sel uyarısı

      Meteoroloji’den 19 il için uyarı

      Meteoroloji’den Adana ve Antalya çevresi için sağanak uyarısı

      Keşan’da baraj seviyesi düştü, su kullanımına kısıtlama getirildi

      Keşan’da baraj seviyesi düştü, su kullanımına kısıtlama getirildi

      Deprem bölgesinde sel: Can kayıpları artıyor

      Deprem bölgesinde sel: Can kayıpları artıyor

    • Ekonomi
    • Kültür-Sanat
    • Medya
    • Sağlık
    • Forum
  • POLİTİKA
    Erdoğan, Irak Başbakanı Sudani ile görüştü

    Erdoğan, Irak Başbakanı Sudani ile görüştü

    Kılıçdaroğlu, SPD Eş Başkanı Klingbeil ile görüştü

    Kılıçdaroğlu, SPD Eş Başkanı Klingbeil ile görüştü

    Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesinde güven zemini oluştu mu?

    Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesinde güven zemini oluştu mu?

    Irak Başbakanı Sudani, Ankara’da

    Irak Başbakanı Sudani, Ankara’da

  • TOPLUMSAL CİNSİYET
    İstismar davasında ‘iyi hal’ indirimi

    İstismar davasında ‘iyi hal’ indirimi

    Pakistan Demir’i öldüren Öner’e ağırlaştırılmış müebbet

    Pakistan Demir’i öldüren Öner’e ağırlaştırılmış müebbet

    Samandağlı kadınlar: Gitmedik, buradayız!

    Samandağlı kadınlar: Gitmedik, buradayız!

    Musa Orhan’a ‘hakaret’ gerekçesiyle Farah Zeynep Abdullah’a para cezası

    Musa Orhan’a ‘hakaret’ gerekçesiyle Farah Zeynep Abdullah’a para cezası

  • YAZARLAR
  • VİDEO
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
Gazete Karınca
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
Ana Sayfa Röportaj

‘Kürtleri gözetmeyen bir adayla seçim kazanılamaz’

🎙️Söyleşi | Sabiha Temizkan

5 Şubat 2023 Pazar - 13:40
- Manşet, Politika, Röportaj
‘Kürtleri gözetmeyen bir adayla seçim kazanılamaz’
Share on FacebookShare on Twitter

Seçime 3 buçuk aydan az bir zaman kaldı. Altılı Masa ve HDP henüz adaylarını açıklamadı. Adaylar merakla beklenirken, Millet İttifakı’nın adayının sürpriz bir isim olmayacağı düşünülüyor. Sosyolog Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre, Altılı Masa’nın adayı Kürtlerin de desteğini alarak bu işi ilk turda bitirmeli. Zira seçim 2’inci tura kalırsa AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın elinin güçleneceğini ifade ediyor. Ancak Millet İttifakı’nın ortak ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ Kürtleri memnun etmiş gözükmüyor. Mesut Yeğen, Altılı Masa’nın çıkaracağı ortak adayın, seçim öncesi Kürtlere daha ciddi vaatleri olacağını ve HDP’nin ilk turda adayını geri çekerek ortak adayı destekleyeceğini düşünüyor. Prof. Dr. Mesut Yeğen seçime yönelik öngörülerini Gazete Karınca’ya anlattı.

 Altılı Masa’nın Mutabakat Metni’nde Kürtlerin olmaması sizi şaşırttı mı?

Şaşırttığını söyleyemem doğrusu. Ancak şöyle bir küçük düzeltmeyle başlayayım. Bence hiç yok demek mümkün değil. Küçük göndermeler var. Aslında Kürt kamuoyunun en fazla ilgilendiği mesele olan, kayyumlar meselesi ve siyasilerin, seçilmişlerin hapiste olması meselesine bir şekilde değinilmiş. Kayyumlar meselesi daha açık olarak ama seçilmişlerin hapiste olması meselesi de daha çok “adalet” meselesi etrafında değerlendirilmiş görünüyor. Ama bunların ötesinde Kürtlerin Kürt olmaktan kaynaklı talepleri, kültürel ve siyasi haklarla ilgili taleplerine ise çok utangaç bir şekilde değinilmiş ve yarın bir gün seçim olup da iktidar değiştiğinde bu bir değişiklik getirir mi konusunda epey bir tereddüt yaratıyor bu değinme biçimi. Kayyumlar ve seçilmişler meselesi esas olarak Kürtleri ilgilendiriyor ama bir açıdan da Türkiye demokrasinin genel bir meselesi. Demokrasinin en bilinen standartlarına sadık olduğunu düşünen, bunu savunan herhangi bir siyasi partinin, siyasi hareketin zaten bunları telaffuz etmesi beklenir. Dolayısıyla onların telaffuz edilmesi bir açıdan baktığınızda ekstra gibi görünüyor ama hiç ekstra değil. Çünkü aslında şu anda olan biten çok olağanüstü, 2015’ten beri yaşananlar çok olağanüstü. Kürtçe’nin eğitimde kullanılması ve yerel yönetimlerde daha fazla söz sahibi olunması gibi Kürtlerin daha bildik daha Kürtlükten kaynaklanan taleplerine dair söylenenler ise bir soru işareti yaratıyor. O da şu:  bu biçimde çok zayıf, örtük, neredeyse ima yoluyla bunlara değinilmiş olması tümüyle Altılı Masa dediğimiz koalisyon vari bu yapının kendi iç dengelerinden mi kaynaklanıyor, bu iç dengeleri bozmamak adına mı bu kadar dikkatle örtük bir dil kullanılmış yoksa bu koalisyonun ortalaması zaten aşağı yukarı buna mı denk düşüyor? Kürtlerin Kürtlükten kaynaklı hakları söz konusu olduğunda bu koalisyonun ortalama olarak bu kadar zayıf bir pozisyonu mu var?

Üstelik de insani haklardan bahsediyoruz değil mi?

Evet evet, onlara dair konuşuyorum. Orada ilkini düşünmemize olanak veren bir zemin de var malum. İYİ Parti denen bir aktör var. Ve bir şekilde koalisyonda kalması istenen bu koalisyonun ikinci büyük ortağı. Onun orada olmaya devam etmek için belli kayıtları var. Dolayısıyla İYİ Parti’nin orada olmaya devam etmesini sağlamak için de bu kadar örtük, imalı bir dil kullanılmış olabilir. Ama tabii Kürtleri daha çok endişelendiren, bu koalisyonun bundan fazla bir şey yapamayacağı için böyle tereddütlü bir dil kullanmış olabileceği ihtimali. Bu iki ihtimali birden düşünmek için elimizde veri var. İYİ Parti olmasaydı ve bu mesele diğer 5 aktör arasında görüşülüyor olsaydı bundan daha iyi bir metin çıkabileceğine dair işaretlerimiz var. DEVA Partisi’nin, Gelecek Partisi’nin açıkladığı programlar var. CHP’nin de uzun bir süredir söyledikleri var. Bu aktörlerin, ortaya çıkan metinden çok daha güçlü söylemleri var. Ama öte yandan Kürtler de Türkiye Cumhuriyeti’ni 100 senedir deneyimliyorlar. Bu 100 senelik deneyimden çıkardıkları bir sonuç var. Kim gelirse gelsin Kürtlerin temel hakları söz konusu olduğunda durum değişmiyor. Kürt meselesi söz konusu olduğunda iktidara gelen aktörler, muhalefetteyken aldıkları daha “özgürlükçü” tutumları hızla unutabiliyorlar ve klasik bir devlet aktörüne dönüşebiliyorlar. Dolayısıyla ben kendi adıma Altılı Masa’nın Mutabakat Metni’ni gördüğümde şaşırmadım.

Altılı Masa’nın iktidar hedefinde Kürt oyları kilit konumda ama bu masa daha az bir oy potansiyeline sahip olan İYİ Parti’nin hassasiyetlerini daha çok gözetiyor. Öte yandan kayyum meselesi ve tutuklu siyasetçiler de temel olarak Türkiye demokrasisini ilgilendiren başlıklar. Zira CHP’li vekiller hakkında da fezlekeler var ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza ile birlikte CHP belediyeleri için de kayyum tehdidi söz konusu. Dolayısıyla bu metinde Kürtlere dair bir mesaj olduğunu söylemek zor değil mi?

Doğru, eğer AK Parti, MHP ortaklığı devam ederse, 2023’ten sonra onların “düşman” algısı genişleyecek. Şu anda sol, HDP, LGBTİ+ gruplar daha “majör rakipler” ve neredeyse “düşmanlaştırılmış rakipler” iken bunun sınırlarının genişleyeceği çok açık. Dolayısıyla yarın bir gün İYİ Parti’lilerin ve CHP’lilerin de HDP’lilerin maruz kaldığı şeylere maruz kalmayacağının bir garantisi yok. Hatta AKP-MHP bloku seçimi kazanırsa bu çok muhtemel görünüyor. Yani temel demokratik normlara sahip çıkmak, onlara sadık kalmak, onları korumak istemek sadece Kürtler için olacak bir şey değil. Bu insanlar kendilerini de korumak için bu haklara sahip çıkmak durumundalar.

Metin böyle kalırsa Kürt seçmenin tavrı ne olur sizce?  

Mutabakat Metni’nin bir asgari zemin olduğunu düşünüyorum. Altılı Masa’nın, Millet İttifakı’nın Kürtlere, HDP’ye Kürt meselesinde söyleyebileceğinin en asgarisi olduğunu düşünüyorum. Hem eğer seçimden sonra Altılı Masa HDP’nin desteğiyle bir şekilde iktidar olursa, parlamentoda çoğunluğu sağlarsa bundan daha fazlasını söyleyebilir ama hem de seçimler gerçekleşmeden, aday açıklandıktan sonra da bundan fazlasını söyleyebilir ve yapabilir. İYİ Parti’nin Kürt meselesindeki blokajının sınırı bence buraya kadardı. Yani Altılı Masa’nın ortak programının oluşmasına kadardı. Altılı Masa’da HDP’yi istemedi ve Mutabakat Metninin bu şekilde çıkmasını sağladı. Ortak adayın HDP ile görüşmek ve Kürtlerin taleplerini daha fazla hesaba katmak konusunda bir marjı olacak. İYİ Parti buna itiraz edeceğe benzemiyor. Yani adayın mutabakattan görece de bir özerkliği olacak. Nitekim çeşitli vesilelerle “Bu nihai metin değil, adayın da gelip ekleyecekleri olacaktır” denildi. O nedenle ben ortak aday olursa bu adayın HDP ile görüşeceğini ve HDP’lileri ortak adaya oy vermeye ikna etmek üzere Mutabakat Metni’nin ötesine geçen şeyler söyleyeceğini, vaatlerde bulunacağını tahmin ediyorum.

Bunun açıktan yapılacağını düşünüyor musunuz?

Bu görüşmelerin bir kısmının açıktan yapılacağına eminim. Öbür türlü HDP kendi seçmenini ikna etmekte zorlanabilir. Ama açıktan yapılanlarla kapalı kapılar ardında yapılanlar aynı olmayabilir. Kapalı kapılar ardında belki daha fazla sözler verilir ama bu sözlerin de Türkiye siyasetinde bir önemi yok. Aslında açıktan verilen sözlerin de bir önemi yok. Sonuçta bütün bunlar Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ya da Meclis’te çıkarılacak yasalarla olacak işler. Ancak elbette açıktan da muhakkak bir şeyler söylenmesi gerekir. Çünkü Kürtler, özellikle 2015’ten bu yana yaşadıklarından ötürü iktidar değişikliğini istiyorlar ama kendileri açısından durumu değiştirmeyecek bir iktidar değişikliğini de hevesle beklemiyorlar. Hatta sadece Kürtleri değil değişim isteyen tüm kesimleri hedefe koyan bu otoriter rejimin değiştirilebilmesi için Kürtlerin desteğine bu kadar ihtiyaç varken, “HDP masada olsun mu?” ya da “Kürt meselesinde ne söylenecek?” diye düşünen bir Millet İttifakı Kürtlerde kırgınlık yaratıyor. Kürtlere gına gelmiş durumda zaten. Ortalama ruh hali hakikaten şu, “Ne halleri varsa görsünler.” O itibarla HDP’ye oy veren kalabalıkların ve HDP’ye oy vermeyen bir kısım Kürt seçmenin de Millet İttifakı’nın adayına oy vermesini sağlamak için açıktan muhakkak onları heyecanlandıracak, ümitlendirecek bir şeyler söylenmesi gerekiyor. HDP de zaten seçmen kitlesine bir şey vaat etmeyen bir ittifakın adayını desteklemeye rıza göstermez diye düşünüyorum.

Kürtler artık bir ihtimale oy vermez diyebilir miyiz?

Doğru, vermeye hazır görünmüyorlar. Bir kısım insan çok eminim ki “lanet olsun, size oy yok” noktasında olur ve seçimin muhalefet açısından kaybedilmesine sebep olabilir. Ama bir kısım insan da “lanet olsun, şu iktidar değişsin de bir sonrasına bakalım” diyerek çok kuvvetli bir taahhüt almadan da muhalefetin adayına oy verebilir. Ama ben seçime bu manzarayla gireceğimizi düşünmüyorum. Bence Kürtleri oy vermeye ikna edecek bir şeyler söylenecektir.

Sizde bu kanıya neden olan nedir?

Eğer Erdoğan gerçekten gönderilmek isteniyorsa, eğer ortalama bir demokrasiye geçiş yapılmak isteniyorsa iktidarın değişmesi gerekiyor ve bunun için de Kürtlerin desteğine ihtiyaç var. Kürt oyları olmadan Kemal Kılıçdaroğlu ya da başka bir aday cumhurbaşkanlığını kazanamayacak. Çok daha mühimi, HDP’nin desteği olmadan parlamentoda çoğunluk elde edilemeyecek. O desteği temin edebilmek için de Kürtlerin beklentilerine cevap vermeleri gerekiyor. Çünkü muhalefet seçimi büyük bir ihtimalle düşük bir farkla kazanacak, tabii kazanacak olursa. Bu da bu da ne demek? Kürtlerden 1-2 puanlık fire bile iktidar değişimini tehlikeye sokabilir. İşte bu yüzden de mutlaka Kürtlerin sandığa gitme hevesini kırmayacak bir şey söylemeleri gerekiyor.

Kürtlere dair en çekimser mesajları CHP veriyor. DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin Kürtlere dair mesajları daha net. Öte yandan HDP’nin kendi adayıyla seçime gireceğini açıklaması Kürtlerde ciddi bir heyecan yarattı. Çünkü bir yanda Kürt seçmenin iradesini gasp etmiş bir iktidar var ama onun karşısında da Kürtlere ciddi bir vaatte bulunmayan bir Millet İttifakı var. Kürtlerdeki bu kırılma ne olacak?

Kürtler kendilerinin desteği olmadan muhalefetin bu seçimi kazanamayacağını biliyor ama muhalefet de Kürtlerin kolay kolay Erdoğan’a destek vermeyeceğini iyi biliyor. Dolayısıyla biraz bir karşılıklı “mecburiyet” hali var iki tarafta da. Bu da muhalefetin daha muhafazakar olmasına zemin sağlıyor. Yani “Kürtlerin çıkışsız hali” ve bu baskı rejiminin daha da katmerlenerek sürmesi ihtimalinin yüksekliği, muhalefeti “Bize oy vermeyeceksiniz de ne yapacaksınız?” tavrına götürüyor. Bu da Kürtlerde bahsettiğiniz kırılmalara yol açıyor. Öte yandan, “bundan daha kötüsü ne olabilir ki?” diyerek bir kısım Kürt, muhalefetin adayına gerçekten oy vermeyebilir. Millet İttifakı’nın da bunu görmesi gerekiyor. Fakat şunları da görelim, bir sene öncesine kıyasla Kürtlerin kıymeti, rolü daha fazla anlaşılmış durumda. Çünkü bir sene önce muhalefetin bir kesimi, “Kürtler olmasa da bu iş oluyor zaten. İktidarı değiştirebiliyoruz” diye düşünüyordu. Onun için Mansur Yavaş, Meral Akşener gibi isimler bu kadar pervasızca konuşulabiliyordu. Ne zaman ki Cumhur İttifakı biraz toparlandı ve Kürtler de “Mansur Yavaş ya da Akşener aday olur da taleplerimizi görmezden gelirse bu adaylara oy vermeyiz” dedi, işte o zaman resim daha gerçekçi anlaşıldı. Bu gelişmelerin ardından HDP’yle görüşüldü ve Kürtler açısından işte bu zayıf Mutabakat Metni ortaya çıktı. Ancak Kürt oylarının dikkate alınmadığı bir durum yok karşımızda. Adayın açıklanmasını ve kampanyasını beklemek gerekiyor. Biz Kürtlere düşen sorumluluklar da var. Kürtlerin, hepimizin kabul etmesi gereken şöyle bir şey var, 2015’te Kürt hareketi büyük bir yenilgi aldı. Sahip olduğu birçok mevziiyi bırakıp çekilmek zorunda kaldı. Milletvekilleri, belediye başkanları hapse girdi ve bunları durduracak bir güç, performans da ortaya koyamadı. Dolayısıyla biz şu anda siyasete böyle bir yerden devam ediyoruz. Bir de şunu unutmamamız gerekiyor; CHP, cumhuriyeti kuran parti, devletin kodlarının en fazla nüfuz ettiği parti ve hem kendi içerisinde hem de ittifak kurduğu aktörlerle birtakım dengeleri gözetmesi gereken bir parti. İYİ Parti’ye oy kaybetmesi muhtemel bir CHP var. Muharrem İnce’ye oy kaybetmesi muhtemel bir CHP var. O yüzden de CHP Kürt meselesinde çok liberal bir tutum almayı göze alamaz. Seçimlere 3 ay gibi bir zaman var ve pazarlıklar, müzakereler için daha çok zaman olduğunu düşünüyorum. Bugün konuştuğumuz dengelerle bu seçime giremeyebiliriz de.

Ne yönde değişebilir bu dengeler?

Altılı Masa eğer birliğini bozmadan devam ederse seçime aşağı yukarı bugün konuştuğumuz dengelerle gireriz. Fakat bu da olmayabilir. O olursa da Kürt oylarının değeri artar mı, azalır mı? Bugünden söylemek zor.

Seçime doğru giderken bir yandan da sınır ötesi operasyon gündemde. CHP bu operasyonlar söz konusu olduğunda hep iktidarın yanında yer aldı. HDP ve tabanı ise bu operasyonları eleştiren bir pozisyonda. Bu seçimi nasıl etkiler ?

İktidar Suriye’de Şam rejimiyle mutabakat sağlayıp bir şey yapmak istiyor. Orada iki büyük meselesi var. Birincisi, Türkiye kamuoyuna dönüp “Suriyelileri gönderiyorum” diyebilecek bir manzara oluşmasını istiyor. Reel olarak değil ama Şam rejimiyle yapacağı bir görüşme üzerinden bu imajın oluşmasını istiyor. İkincisi de muhtemel bir operasyon üzerinden yeniden bir galeyan halinin oluşmasını istiyor. Ancak ikisinde de istediklerini elde edebilecek gibi görünmüyor. Suriye rejiminin şu ana kadarki tutumu buna izin verecek bir tablo çizmiyor.

ABD’nin tutumu ise operasyonun olacaksa da çok sınırlı olacağına işaret ediyor. CHP’nin burada tutumu ne olur meselesine gelince, Kürtleri muhakkak hayal kırıklığına uğratan bir tutum alır CHP. Ama öte yandan Gare operasyonunda filan da gördük ki İYİ Parti dahil olmak üzere, hükümetin bu türden operasyonları artık siyasi mülahazalarla yaptığını söyleyebilecek bir cesaret de var muhalefette. Suriye’ye bir operasyon olursa muhalefet bir yandan karşı çıkmayacaktır ama öte yandan bunun arkasındaki siyasi hesapları da bir şekilde teşhir edecektir diye düşünüyorum. Bu ihtimal karşısında oluşacak tablo elbette Kürtleri memnun etmeyecektir. Ama bence muhalefet, iktidarın beklediği türden bu galeyanı destekleyen, büyüten bir tutum da almaz. Çünkü böyle bir tutum almasının seçimlerde kendisi aleyhine olacağını ve iktidarı kaybetmesine yol açabileceğini bilir.

Türkiye için şu anda ciddi bir güvenlik uyarısı var ve 9 ülke bu gerekçeyle Türkiye’deki konsolosluklarını kapatma kararı aldı. Bir yandan da seçim yaklaşıyor ve yeniden bir kaos hali yaşanır mı endişesi hakim. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Şu anda öyle bir ortamda değiliz. Seçim yaklaştıkça böyle bir ortama geçebiliriz. Çünkü henüz muhalefetin adayı belli değil. Henüz Erdoğan muhalefetin adayını yenip yenemeyeceğinden emin değil. Dolayısıyla bir süre beklenecektir bence. Eğer Erdoğan seçimi yenemeyeceğini anlarsa, elinde kullanabileceği birçok enstrüman var. Polisi, kolluğu ya da operasyon gibi enstrümanları kullanarak iklimin değişmesini sağlamaya çalışabilir. Ancak seçime 3 buçuk aya yakın zaman varken bu kadar açık manipülasyonlara başlamak işleri aleyhine de çevirebilir. Çünkü 2015-2016 deneyiminden ders çıkarmış bir kamuoyu ve ona biraz daha hazırlıklı bir muhalefet var. Bu nedenle iklimi daha önce gördüğümüz enstrümanlar üzerinden değiştirme yoluna gitmez. Devletler zaten öyle yapmazlar, genellikle daha yaratıcı olurlar. Muhalefeti, kamuoyunu beklemediği yerden vurmaya çalışırlar. O yüzden bence yeni şeylere hazırlıklı olmak lazım.

Ne olabilir bu yeni hamleler?

Kürt meselesi özelinde baktığımızda ilk beklememiz gereken HDP’nin kapatılması. Onun da zamanlamasını ayarlayarak yapacaklar diye düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi’ndeki oylamaya kadar (ki o da fikrimi çok kökten değiştirmiş değil) HDP’nin bir şekilde zaman gözetilerek kapatılacağı fikrindeydim. Halen bu fikrim çok değişmiş değil ama Türkiye’de iktidarın değişeceği fikri kamuoyunda güçlenirse devlet bürokrasisi de ona uygun tutumlar almaya başlayabilir. Anayasa Mahkemesi’ndeki oylama illa bire bir bununla ilgilidir demiyorum ama Erdoğan’ın gücünün kırılmaya başladığının işaretlerinden biri olarak görmekte de bence bir beis yok. Tekrar vurgulamak isterim ki Erdoğan kaybedeceğini anlarsa elindeki enstrümanları deneyecektir. HDP’yi kapatarak seçimlere girmek, hiç olmazsa HDP’lileri bağımsız adaylarla seçime girmeye zorlayarak parlamentoda muhalefetin yeterli çoğunluğu elde etmesini engellemek gibi yollara başvuracaktır. Ki YSK her 2 yılda bir Ocak ayında seçime girme yeterliliğine sahip partilerin listesini yayınlarken bu yıl henüz bu listeyi yayınlamadı. HDP kapatılırsa alternatif bir siyasi partinin çatısı altında seçime girebilir ve o partinin seçime girme yeterliliği henüz onaylanmış değil.

Bir yandan da AKP’nin ortağı MHP ciddi oy kaybediyor. AKP yeniden yüzünü Kürtlere dönebilir mi ? Bu ihtimale nasıl bakıyorsunuz?

Bu ihtimal sıfır diyemem ama sıfıra yakın olduğunu düşünüyorum. Yaz aylarında bunun olabileceğine dair biraz daha işaret vardı. AK Parti’nin Kürt vekillerinin birkaçı biliyorum ki bölgede yoğun çalışıyordu. Ama en son Diyarbakır Valisi’nin değiştirilmesi ve bahsettiğim vekillerin sahadan çekilmesine bakılacak olursa sanki Erdoğan o yolu kullanmayacak. Bence Erdoğan, o yolun açılabileceğine dair bir işaret verdi ama ya Kürtlerden beklediği reaksiyonu alamadı ya da ortağını buna ikna edemeyeceğini düşündü, şimdi o yolu kapatmış görünüyor. Bundan sonra manipülasyonlar yoluyla bir şeyler yapılabilir. PKK Lideri Abdullah Öcalan’la görüşmenin önü açılarak oradan bir kafa karışıklığı yaratmaya çalışılabilir ama o da biliyoruz ki İstanbul seçimlerinde işe yaramadı. Öcalan’ın en son uluslararası gözlemcilerin görüşmelerine çıkmaması gibi gelişmeler şunu anlatıyor ki orada da galiba devletle Öcalan arasında Öcalan’ın görüşmeye çıkacağı türden bir uzlaşma oluşamıyor. Kaldı ki seçime çok kısa bir zaman kaldı ve AK Parti-MHP ikilisi de artık birbirlerine çok muhtaç hale gelmiş durumdalar. Bu saatten sonra AK Parti’nin MHP’yi “satıp” yeni bir ortakla seçimlere gitme yolunu deneyebileceği bir zemin de kalmadı.

Ciddi bir risk almış olur değil mi?

Evet, ayrıca AK Parti tabanını da çok dönüştürmüş durumda, bunu yaptığında AK Parti’nin içerisinde kim nasıl tutum alır bilemiyoruz. Dolayısıyla artık Erdoğan’la Bahçeli’nin kaderi çok ortaklaşmış durumda. Hatta neredeyse bütünleşmiş gibiler. MHP’nin oy kaybetmesinden dolayı seçime tek liste bile girebilirler. Bu nedenlerle seçimlerden önce öyle bir sürpriz beklemiyorum. Kürt sahasında HDP zaten en güçlü aktör olarak durmaya devam etti. Bu devleti, AK Parti’yi hayal kırıklığına uğratmış durumda. Bunun kadar önemlisi sahaya yeni aktörler girdi ve o aktörler de AK Partiden kaçan Kürt oylarını alabilmiş görünüyorlar. Urfa civarında büyük ihtimalle İYİ Parti, diğer taraflarda da mesela Diyarbakır’da falan da kısmen İYİ Parti ama DEVA, CHP bir şeyler yapacak gibi görünüyor. En azından AK Parti’den kaçan böyle yüzde 20 kadar oyu buralar kendilerine çekmiş gibi görünüyorlar. Erdoğan o oyları da geri çevirecek gibi görünmediği için seçimlere kadar Kürt meselesinde bir kez daha böyle bir reformist bir tutuma dönebileceğini zannetmiyorum.

 Bir yazınızda Türkiye’nin artık iki uluslu bir yönetim modeli ihtimalini göze alması gerektiğini belirtiyorsunuz. AKP iktidarı bundan oldukça uzak görünüyor. İktidar değişir de Kürtlerin de desteklediği Millet İttifakı iktidara gelirse bu ihtimali nasıl görüyorsunuz?

Bu dediğim sosyolojik bir durum. İki tane ulus var, iki tane millet var. 100 senelik millet öğütme makinesi Kürtlerin bir millet olma haline son veremedi. Söylediğim esas olarak bu. Kaldı ki bunun Suriye’de, Irak’ta, İran’da görünümleri, uzantıları var. 100 sene önce Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölgede kurulan statüko, Kürtlerin bu 4 devlet içerisinde önemsizleşeceği ve zamanla bağlı oldukları devletin sadık, asimile olmuş vatandaşlarına dönüşeceği varsayımına dayanıyordu. Onun çalışmadığı belli oldu. Böyle sosyolojik bir realite var. Peki bu durum siyaseten nasıl tanınır? Bunun tek bir cevabı yok. Dünyada buna benzer çok sayıda örnek var ve ulusların tanınmasına yönelik de çok çeşitli yollar var. Ama Türkiye’nin yaptığı gibi tanımayabilir de. Yani “ayrı millet olabilirsiniz ama biz size bunun için hak vereceğiz gibi bir durum yok” da denebilir; ki Türkiye uzun zamandır onu demeye çalışıyor. Ancak tanımanın birçok biçimi olabilir. HDP’nin önerdiği “Demokratik Ulus” yani toprak temeline dayanmayan bir tanıma hali de olabilir. Federasyon, yerel yönetimlerin yetkilerinin arttırılması ya da özerklik de olabilir. İspanya’da, İngiltere’de bunun örnekleri var. Ama ben sosyolojik bir realiteye dikkat çekmeye çalışıyorum. 100 senelik bu asimilasyon siyaseti Kürtleri bir millet olma halinden uzaklaştırmadı. O vasıflarını ortadan kaldırmadı. O itibarla Kürtlerin bir ulus olarak kabul edilmesi gerekiyor. Bunun siyaseten, hukuken nasıl olacağı da tabii ki sadece Kürtlere bağlı değil. Müzakerelere, uzlaşmalara, çatışmalara bağlı olarak gelişebilecek bir durum.

HDP’nin önerdiği 3. Yol hakkında ne düşünüyorsunuz?

Böyle bir şeye Türkiye’nin şiddetle ihtiyacı olduğu konusunda tabii ki hemfikirim. Bir 3. yola ihtiyaç var. Çünkü Türkiye siyasetinin, muhafazakarlar ve sekülerler ya da iktidara gelmeden önce demokrat olup iktidara geldikten sonra demokratiklik vasfını yitirenler arasında bir oyun olmaktan çıkması gerekiyor. Onun için de gerçek bir alternatifin olduğunu hatırlatan bir çizgiye ihtiyaç var. Fakat bu neden hala esas olarak, büyük gövdesini Kürt seçmenin oluşturduğu bir çizgi olarak kalıyor? Meselemiz daha ziyade bu. Örneğin, “Demokratik Ulus” Kürtleri yakından ilgilendiren bir duruma, sıkıntıya cevaben üretilmiş bir formül olmakla beraber Türkiye’de yaşayan başka kesimlerin de taleplerine cevap vermeye çalışan bir model. Ama HDP’nin kuruluşunun üzerinden 10 sene geçti ve halen buranın esas aktörü, neredeyse yegane aktörü Kürtler. Bugüne kadar Kürtlerden başka kesimlerin gelmemiş olması bu yolun Türkiye’de ne kadar karşılık bulduğuna dair de bir tereddüt yaratıyor tabii ki. Çizginin olması gerektiği konusunda bir tereddütüm yok ama bu çizgi nasıl olur da sadece Kürtlerin çizgisi olmaktan çıkar, bunun üzerine de düşünmek zorundayız.

Kürtler kendilerine dair çözüm vaat etmeyen bir alternatiften yana değil. Diyarbakır’da sohbet ettiğim insanlar, ortak aday üzerinde mutabakat sağlanamazsa 2. turda oy kullanmayabileceklerini bile söylüyorlar. Bütün bu atmosferde Kürt seçmenin genel tavrı ne olur? Öngörünüz nedir?

Kürtlerdeki hayal kırıklığı ve bezginlik halinin çok farkındayım. Kısmen de bu ruh halini paylaşıyorum. Fakat seçimlere kadarki zamanda şu anda görünenden çok daha radikal ve farklı bir manzara oluşacağını düşünmüyorum. Çünkü Kürt siyaseti bu dediğimiz durumu tartışmakta geç kaldı. Seçimler öncesinde de bu durumdan vazgeçip yeni bir karar almak çok zor olacak. Seçimlere kadar Kürt siyasetinin tepesinde bir büyük anlaşmazlık olabileceğini çok öngörmüyorum. Kürtlerin bir disiplin içerisinde oy vereceğini düşünüyorum. Bu da daha çok muhalefetin ortak adayını desteklemek yolunda olacak. Ama HDP bir aday açıklayacak belli ki. Seçimlere kadar eğer bu adayın gösterilmesine tepki olarak muhalefet HDP’yle görüşmemeyi, HDP’nin taleplerini hesaba katmamayı seçerse o zaman seçimlere büyük bir ihtimalle çok adayla gideriz ve 2’inci turda da Kürtlerin muhalefete vereceği desteğin akıbeti belli olmaz. Ama bunun olacağını zannetmiyorum.

Yani muhalefetin ilk turda ortak aday konusunda anlaşacağını mı düşünüyorsunuz?

Benim tahminim ortak aday belirlendikten sonra HDP’yle görüşmeler başlayacaktır ve büyük bir ihtimalle de HDP adayını geri çekecektir. Çünkü iktidarın değişmesi için seçimlerin ilk turda hallolması gerekiyor. 2’inci turda da iktidar değişebilir ama 2’inci tura kalması Erdoğan’ın enstrümanlarını çoğaltacaktır. Erdoğan’ın yeniden seçilme şansını arttırabilecektir. Ben muhalefetin de bu riski gördüğünü ve HDP ile muhakkak görüşüp adayını geri çekmesini önereceğini ve bunun da sonuç vereceğini düşünüyorum. Yani seçimlere kadar Kürt siyasetinin tabanında bir çatlama beklemiyorum.

Nasıl bir aday demokrasiyi arzulayan kesimlere, Kürtlere hitap eder?

Realist olmak zorundayız, bizim istediğimiz türden bir adayın Türkiye ortalamasından çıkması maalesef mümkün değil. Bizim istediğimize en yakın aday mevcutlar içerisinden kim olabilir diye bakabiliriz. Şimdiye kadar 4 aday konuşuldu. Ama Meral Akşener ve Mansur Yavaş zaten olabilecek gibi görünmüyor ki bu Kürtlerin Türkiye siyasetindeki gücü ile ilgili bir sonuç. Kalan 2 adaydan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu arasında (ki ibre çok kuvvetle Kılıçdaroğlu’ndan yana) çok büyük bir fark görmüyorum açıkçası. Ancak bu iki aday söz konusu olduğunda Kürtleri dolaylı olarak ilgilendiren şöyle birçok önemli fark var. Birincisi, seçilebilirlik meselesi tabii ki. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı halen seçilebilirlik şüphesini gidermiş değil. Bu Türkiye’de muhalif herkesi ilgilendiriyor ama Kürtleri bilhassa ilgilendiriyor. Çünkü Erdoğan’ın iktidarda kalmaya devam etmesi Kürtleri yakından ilgilendiriyor. Yani bu iktidarın devam etmesine yol açabilecek bir aday olmasa iyi olur. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bu sonucu üretir demiyorum, Kılıçdaroğlu’yla da muhalefet seçimi kazanabilir ama görünen o ki İmamoğlu’na göre bu biraz daha zor. İkincisi de daha özel olarak İmamoğlu’yla ilgili. Kürt siyaseti özelinde bakacak olursak, İmamoğlu Kılıçdaroğlu’ndan fark ima ediyor mu? Bir açıdan evet bir açıdan hayır. Çünkü henüz İmamoğlu’nun bir programını duymuş değiliz. Olur da bir başkan adayı olursa nasıl bir Türkiye vizyonuna sahip olduğunu bilmiyoruz. İstanbul seçimlerinde aldığı tutum, Kürtlerin onu gönül rahatlığıyla desteklemesinden dolayı Kürtlerde bir sempati uyandırıyor ama bu merkezi iktidarın başına geçtiğinde Kürt meselesinde ne yapacağına dair de bir işaret değil.

 

Etiketler: chphdpKürtmesut yeğenMilli İttifakmutabakat metiniSabiha Temizkanseçim 2023sosyolog

SON YAZILAR

Okul’u enkaz altından çıkarabilir miyiz?

Okul’u enkaz altından çıkarabilir miyiz?

22 Mart 2023
Diyarbakır Newrozu’nda en az 160 kişi gözaltına alındı

Diyarbakır Newrozu’nda en az 160 kişi gözaltına alındı

21 Mart 2023
Takvim netleşti: Seçime 61 gün kala neler oluyor?

Seçime 54 gün var: Neler oluyor, kim ne diyor?

21 Mart 2023
İstismar davasında ‘iyi hal’ indirimi

İstismar davasında ‘iyi hal’ indirimi

21 Mart 2023
Afganistan merkezli deprem meydana geldi

Afganistan merkezli deprem meydana geldi

21 Mart 2023
2023 Diyarbakır Newrozu’nu halk nasıl değerlendirdi?

2023 Diyarbakır Newrozu’nu halk nasıl değerlendirdi?

21 Mart 2023

VİDEO HABER

Mevcut Oynatılan

2023 Diyarbakır Newrozu’nu halk nasıl değerlendirdi?

2023 Diyarbakır Newrozu’nu halk nasıl değerlendirdi?

2023 Diyarbakır Newrozu’nu halk nasıl değerlendirdi?

Video
Bahadır Altan yanıtladı: Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesi ne anlam ifade ediyor?

Bahadır Altan yanıtladı: Kılıçdaroğlu-HDP görüşmesi ne anlam ifade ediyor?

Video
İttifaklar, Kürt seçmen | ‘AKP, HÜDA PAR’la devletin ilişkisini güncelliyor’

İttifaklar, Kürt seçmen | ‘AKP, HÜDA PAR’la devletin ilişkisini güncelliyor’

Video
HDP ve Kılıçdaroğlu görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

HDP ve Kılıçdaroğlu görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Video
Deprem bölgesinde sel neden can aldı?

Deprem bölgesinde sel neden can aldı?

Video

Gazete Karınca

  • HAKKINDA
  • KÜNYE
  • TÜM HABERLER

© 2023 Gazete Karınca - Tüm Hakları Saklıdır!

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
  • TÜMÜ
  • SEÇİM 2023
  • MARAŞ DEPREMİ
  • ÖZEL
    • Çeviri
    • Röportaj
  • GÜNCEL
    • Bilim ve Teknoloji
    • Cezaevleri
    • Çalışma Yaşamı
    • Dünya
    • Eğitim
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kültür-Sanat
    • Medya
    • Sağlık
    • Forum
  • POLİTİKA
  • TOPLUMSAL CİNSİYET
  • YAZARLAR
  • VİDEO

© 2023 Gazete Karınca - Tüm Hakları Saklıdır!