Adıyaman’daki İsias enkazına gömülen çocukların acısı Kuzey Kıbrıs’ta öfke ve isyana dönüşüyor. Kuzey Kıbrıs’ın şampiyon küçük sporcularının, ‘dünya ödülü’ diye Adıyaman’da bir yarışmaya gönderilmeleri şimdi ailelerin en büyük eleştirisi haline geldi. Kıbrıslı yazar Cenk Mutluyakalı ve ailelerin avukatı Aslı Murat ailelerin tepkilerini ve hukuki mücadelelerini Gazete Karınca’ya anlattı.
6 Şubat’ta Maraş merkezli depremler sonucu Adıyaman’da yıkılan binalardan biri de İsias Otel’di.
Ortaokullar arası spor müsabakaları için Kuzey Kıbrıs’tan gelen Mağusa Türk Maarif Koleji öğrencileri ile Turist Rehberleri Odaları Birliği’nin (TUREB) Güneydoğu Anadolu Uygulama Eğitim Gezisi için konaklayan rehberler enkaz altındaydı.
30 rehber ile aralarında veliler ve antrenörlerin de bulunduğu 26’sı çocuk 35 Kıbrıslı hayatını kaybetti.
Günlerce umutla enkaz altından haber bekleyen Kuzey Kıbrıslı aileler, ölümlerin kesinleşmesinin ardından sosyal medyada birleşerek adalet çağrısı yaparken, Adıyaman’da soruşturma açıldı.
İlk aşamada Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, İsias Otel hakkında bir ön inceleme raporu hazırlayarak, inşaatta dere çakılı ile kum kullanıldığını ortaya koydu.
Açılan soruşturma kapsamında İsias Otel sahibi ve yöneticilerinden, AKP’li Mehmet Fatih, Ahmet ve Efe Bozkurt tutuklanarak Siverek Cezaevi’ne gönderildi.
Adıyaman’da yaşananların Kuzey Kıbrıs’a nasıl yansıdığını anlatan Kıbrıslı Gazeteci Cenk Mutluyakalı “Çocuklar Kıbrıs’ta elde ettikleri başarının karşılığı olarak dünyaya açılıp Türkiye’ye gitmişlerdi ama o dünya başlarına yıkıldı” derken, Kıbrıslı Avukat Aslı Murat ise “Farklı hukuk sistemlerimiz olduğu için ve Türkiye’deki mahkemelerde faaliyet gösteremediğimiz için depremin ilk günlerinde Türkiye Barolar Birliği ile iletişime geçtik” diye konuştu.
‘Çocuklarımızın o mezarda konaklamasına göz yumuldu’
Cenk Mutluyakalı, “Yaşanan acının bir tarifi yok. Mağusa Türk Maarif Koleji’nin 39 kişilik sporcu ekibinden sadece dördü kurtuldu, 35 kişi hayatını kaybetti. 26’sı çocuktu, henüz 11 ile 14 yaşındaydılar. Mağusa, 26 çocuğunu toprağa verdi. Ülke adeta bir cenaze evine döndü” diyor ve şöyle devam ediyor:
Hayatını kaybeden çocukların hepsi çok başarılıydı . Adıyaman’a gitme sebepleri de şampiyon sporcular olmalarıydı ama maalesef, Kıbrıs Sorunu’ndan kaynaklı olarak, başarılı takımlarımıza dünya diye sunulan ödül, Türkiye’nin bir ilinde turnuvaya katılmak oldu. Çocuklar Kıbrıs’ta elde ettikleri başarının karşılığı olarak ‘dünya’ya gitmişlerdi ama o dünya başlarına yıkıldı. Çok büyük bir acı. Yastayız ve sözcükler meramımızı anlatmaya yetersiz. Çocuklarımızı emanet almışlardı. Onlara adeta parayla mezar satıldı. Toplu mezara dönüştü, adına otel dedikleri yer…
‘Kıbrıs’taki aileler haklarını helal etmiyor’
“Meseleyi ‘kader’ gibi görenlere büyük bir tepki oldu” diyerek sözlerine devam eden Mutluyakalı, ailelerin tavrını şöyle özetliyor:
Hem yas var, hem öfke, hem acı var, hem isyan… Deprem değil, cehalet öldürdü. Denetimsizlik, bilinçsizlik, sorumsuzluk öldürdü ve ailelerin tepkileri en çok da buna. Aileler, 6 gün orada bekledi ve evlatlarını teşhis ettiler. Şimdi adalet istiyorlar. Evlatları geri gelmeyecek ama en azından bu acı sonun sorumluları cezasız kalmamalı… Hani ‘hakkınızı helal edin’ diye helallik istenmişti ya… Kıbrıs’taki aileler, haklarını helal etmiyor. 18’inci saatte yardım ekipleri gitti. 4 yetişkin kurtuldu, tümü de evlat acısını yaşadı. Kıbrıs’ta hem acı, hem öfke, hem yas, hem de isyan birlikte hissediliyor.
‘Halkta, acaba bu davanın üstü örtülür mü endişesi var’
Her akşam sosyal medyada bir adalet nöbeti gerçekleştirdikleri bilgisini paylaşan gazeteci Cenk Mutluyakalı, “Tek beklenti çocuklarımızın konakladığı ve çürük olduğu anlaşılan İsias Otel dosyasında adaletin yerini bulmasıdır” diyor.
Beklenti çok açık, böylesi büyük bir acıyı yaşatan sorumluların yargılanması ve alabilecekleri en ağır ağır cezayı alması. Aileler ve tüm Kıbrıs halkı bunu istiyor. Şu an en büyük beklenti İsias için etkin, şeffaf, güçlü bir yargı sürecinin yaşanması. Ama halkta da bir endişe var. Otel sahiplerinin siyasi iktidara yakınlıkları olduğu konuşuldu. ‘Acaba bu davanın da üzeri örtülür mü, zaman içinde unutturulur mu?’ diye. Ama Kıbrıslılar çok kararlı, ‘unutmayacağız, unutturmayacağız’ diyorlar. Unutamayız. Çünkü Kıbrıs’ın yakın tarihinde bu kadar büyük bir acı, katliam olmadı.
‘Türkiye’nin bunu daha yüksek sesle konuşması ve konuşturması çok önemli’
“Uzaktan takip ettiğimiz kadarıyla maalesef Türkiye’de gerek hukuk alanında, gerek hak mücadeleleri alanında ciddi ihlaller yaşandığını gözlemliyoruz. Bu sebeple hayatını kaybedenlerin ailelerinin daha güçlü olarak bu süreci takip edebilmesi için Türkiye’de bunun daha yüksek sesle konuşulması çok önemli” diyerek sözlerine başlayan Avukat Aslı Murat ise şunları ifade ediyor:
İsias Otel’de birçok insan hayatını kaybetti. Ayrıca sadece Kıbrıslı öğrenciler, veliler, antrenörler değil, bu süreçte bizimle temasa geçen turizm emekçileri de o otelde kalıyordu. Onlar da hayatlarını kaybettiler. Ayrıca KKTC vatandaşları sadece İsias Otel’de yoktu. Hatay’da ve başka yerlerde de olan ve hayatını haybedenler de var. O insanlarla ilgili de hukuki süreçleri takip etmeye çalışıyoruz.
‘Başkanlığını Erinç Sağkan’ın yaptığı bir ekip kuruldu’
Avukat Murat, hukuki süreci şöyle özetliyor:
Biz Kıbrıs Türk Barolar Birliği olarak depremin ilk gününden itibaren, yaşanan faciada ailelerin bir hukuk mücadelesi vereceğini tahmin ettiğimiz için Başkanımız Hasan Esendağlı, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ile temasa geçti. Bu süreçte bir işbirliği içinde çalışıp çalışamayacağımızı sordu. Çünkü farklı hukuk sistemlerimiz var ve biz Türkiye’deki mahkemelerde faaliyet gösteremediğimiz için oradaki meslektaşlarımız aracılığıyla bu mücadeleyi verebilecektik. TBB de kabul etti. İlk etapta, ailelerle henüz konuşmadan, başkanlığını Erinç Bey’in yürüttüğü, ağırlıklı olarak ceza hukukçularının olduğu aileleri temsil edecek altı kişilik bir avukat ekibi oluşturduk.
Murat sözlerine şu şekilde devam ediyor:
Cenazelerden sonra aileleri ziyaret edip Baro olarak hazırlıklarımızı ilettik. Aileler de Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile kurumsal olarak bu süreci ilerletmek istediklerini söyleyerek vekaletlerini verdiler. Aileler hem TBB’nin avukatlarıyla hem de bizimle istişare içinde çalışan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Hukuk Fakültesi’nden mezun gönüllü avukatlarla iletişim halindeler. Çünkü şöyle bir ayrıntı da var, DAÜ Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Pervin Aksoy İpekçioğlu da o otelden yaralı olarak çıktı. Ama kızını orada kaybetti. Kendi öğrencileri de destek olmak için yanımızda durdular.
‘Aileler, sürecin peşini bırakmayacak’
İsias soruşturmasındaki gizlilik açıklamalarının kendilerini zorladığını anlatan Avukat Murat, sonra gizlilik kararının çatı dosyada olduğunu, İsias dosyasının ayrıldığını öğrendiklerini belirterek şunları söylüyor:
Otelin sahibi ve yöneticileri olan beş kişi ilk başta gözaltına alınmıştı. Üç kişi tutuklandı. İki kişinin de arandığı bilgisi var. Ama yürütülen süreç, sadece otelin sahipleri üzerinden gitmeyecek. Bu oteli kimin denetlediği veya denetlemediği, belediyeye ilişkin izinlerin nasıl işlediğine doğru genişleyeceği bizimle paylaşıldı. Soruşturma halen devam ediyor. En geç bir yıl içerisinde iddianamenin hazırlanması gerektiği bilgisine sahibiz. Biz tabii ki bir an önce iddianamenin hazırlanıp mahkemeye gitmesini istiyoruz ama daha sağlıklı ve güçlü bir iddianame bizim için çok daha önemli. Aileler bu sürecin peşini hiçbir şekilde bırakmayacak.
‘Yargıya güvenmek istiyoruz’
Murat, “Biz Kıbrıslı hukukçular olarak Türkiye’deki mahkemeden adalet bekliyoruz” diyerek şunları vurguluyor:
Çok ciddi bir ihmal olduğu zaten Kıbrıs’tan giden İnşaat Mühendisleri Odası’nın aldığı verilerle, DAÜ’nün raporuyla ortaya çıkmış durumda. Ki aileler bile oraya gittiklerinde çıplak gözle yapının halini gördüler. Binanın bir tabuttan ibaret olduğunu söylüyorlar. İhmalin olduğu çok açık. soruşturmanın titizlikle yürütüleceğini düşünüyoruz.
Henüz bizde birinin kollanıp gizleneceğine dair bir algı oluşmadı. Ama başta da söylediğim gibi Türkiye’de yargı çok fazla siyasallaştığı için biz hukukçuların bir takım çekinceleri var. Yine de bunları düşünmek istemiyor ve yargıya güvenmek istiyoruz. Temennimiz bu sürecin adaletten yana neticelendirilmesi. Bu yıkıma ve acıya sebep olanların cezalandırılacağına inanıyoruz ve sürecin takipçisi olacağız.