Maraş merkezli depremlerin ardından devam eden enkaz kaldırma çalışmalarının işletim süreci ve enkazların imha şekilleri ciddi tartışmaları bereberinde getiriyor. Prof. Dr. Pınar Okyay, atık yönetiminin çok tehlikeli bir konu olduğunu vurgulayarak, “Kaldırılan enkazın döküleceği yerler merkezi bir planlama ile belirlenmeli ve rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir. İnsana ve doğaya zarar verecek maddelere dair ciddi bir çalışma yapılmalı” dedi.
Maraş merkezli depremlerin üstünden 27 gün geçmişken depremlerden etkilenen illerde yıkılan yüzlerce binanın enkazları kaldırılmaya devam ediliyor.
Yıkılan binalardan geriye kalan enkazlar insanlar için ciddi risk oluşturuyor. Yapılarda kullanılan malzemelerden biri olan asbest hem kaldırılma hem imha sürecinde ciddi risk anlamına geliyor.
Öte yandan, enkazlardan kalan molozların uygun imha edilmediği için doğaya vereceği zara tartışması da sürüyor.
Asbest nedir?
Akciğer Kanseri Çevresel Koruma Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü, 1980’de asbestin akciğer kanserine kesin olarak yol açtığını duyurmuştu. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı sınıflamasına göre insanlar üzerindeki etkisi kesin kanserojen sınıfında yer alıyor. Asbest, tek başına akciğer kanseri gelişimi için beş kat risk oluşturuyor.
Asbest, jeolojik olarak lifsi kristal yapıya sahip silikat (magnezyum silikat, kalsiyum-magnezyum silikat, demir-magnezyum silikat) bileşimindeki, ateşe, asitlere ve darbeye dayanıklı, iletkenlik özelliği olmayan, esnek, uzun ince lifler ve lif demetleri şeklini alan bir grup doğal mineral.
Türkiye’deki toprak ve kayaçlarda asbest doğal olarak bulunuyor.
Türkiye Asbest Yatakları Haritası’na göre depremden etkilenen bölge çevresel asbestin yoğun olduğu alanlar.
Dayanıklılık özelliklerinden dolayı asbest, tüm dünyada, yapı ve yalıtım malzemelerinde yaygın olarak kullanılıyor. Endüstride 3 binden fazla kullanım alanı var.
Deprem bölgesindeki eski binalarda asbest kullanılmış olması yüksek bir ihtimalken yeni binalar için ise binaların birçok bölümünde yalıtım, ısıtma ve soğutma sistemleri, izolasyon ve kaplama malzemeleri, yalıtım malzemeleri ve kiremitler gibi asbest içeren ürün ve malzemeler bulunabilme ihtimali söz konusu.
Kansere kadar varan ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen asbestin, Türkiye’de 2010’dan beri kullanımı yasak.

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Pınar Okyay, deprem bölgelerindeki enkaz çalışmalarında alınması gereken önlemleri ve asbest riskini Gazete Karınca’ya anlattı.
‘Molozlar tarım arazilerine zarar verebilir’
Enkaz kaldırmanın aslında bir atık yönetimi olduğunu ve bunun bilimsel bir yöntemle yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr Okyay, “Kaldırılan enkazın döküleceği yerler merkezi bir planlama ile belirlenmeli ve rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir” diyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Atık yönetimi çok tehlikeli bir konu bu sebeple son derece bilimsel yapılmalı. İnsana ve doğaya zarar verecek maddelere dair ciddi bir çalışma yapılmalı. Mesela ampulün içindeki madde de risk yaratır. Bu tür maddelerle ilgili ön ekip çalışması yapılıp bir risk değerlendirmesi yapılmadan bu enkazların kaldırılmaması gerekir. Enkazların atılacağı yere dair de çalışmaların yapılmış olması gerekir. Örneğin atılacak yerin toprak yapısı ve geçirgenliğine dair ölçümler yapılmalı.
Atıkların döküldüğü yerlerdeki tarım arazilerini de kirletebileceğini söyleyen Okyay, şunları aktardı:
Antakya bölgesinde tarım oldukça önemli bir yer tutuyor. Bölgenin büyük bir meyve rezervi var, zeytin yetiştiriliyor. Atıklar toprağın yapısına ve bitkilerin yetişmesine de zarar verebilir. Kuraklıkla karşı karşıya kaldığımız bir dönemde kaliteli ve iyi toprak oldukça değerliyken bu enkazlar etrafa gelişi güzel atılmamalı. Zehirli bir şey olmasa bile toprağı bozacak şeyler bunlar. Planlı bir organizasyonla aslında bu enkaz kaldırma çalışmaları en iyi şekilde yapılabilir.
‘Asbest hakkında gemi sökümünden tecrübemiz var’
Okyay, asbest riskine de dikkat çekerek, “Gerekirse havada asbest ölçümü yapılmalı” dedi ve şöyle devam etti:
Asbestle insanlar yıllarca uğraştı. Yapılacaklar belli. Gemi söküm işinden kaynaklı insanların bir deneyimi var. Atık çıkarma sürecinde çalışan insanların ve orada bulunan insanların güvenliğini düşünmek gerekiyor. Orada bulunan bütün insanların güvenliği sağlanmalı. İş sağlığı ile ilgili mevzuat bu konuda zaten birçok şek söylüyor. Bu sebeple önlemler dahilinde çalışmalar yapılmalı.
Prof. Dr. Okyay, asbestin içeriği ve etkilerine dair şu bilgileri paylaştı:
Asbest yok edilemeyen oldukça dirençli bir madde. Dünya 1990 yılından beri asbestten kaçıyor biz 2010 yılından beri alınması gereken bütün önlemleri tanımlamış durumdayız. Çok özel kıyafetler giyilmesi, sulu müdahaleler yapılması gerekiyor. Asbeste maruz kalınabilecek ortamlarda çalışan birçok insan var. Bu insanlar yılda bir kez düzenli olarak muayene olarak izlenmeli. Yıllar sonra dahi çıkacak bir sorunda çalıştığı alana dair bağlantı var mı diye bir sorumluluğumuz var. Çalışan insanları koruyacak ortamlar düzenlenmeli ve sağlık açısından da düzenli olarak izlenmeli. Çalışma süresince mümkünse uygun filtreli tam yüz maskesi, eldiven, tulum, göz koruyucu gibi kişisel koruyucu donanım kullanılmalı. Çalışmalar sırasında kullanılan giysiler ve koruyucu donanım da diğer asbest içeren malzemelerle aynı şekilde imha edilmeli.
‘Riskler depremzedelere empatiyle anlatılmalı’
Deprem bölgelerindeki enkaz çalışmalarında çok dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Prof. Dr Okyay, son olarak şunları aktardı:
Çalışmalar yapılırken insanların bu çalışmaların yakınında olması da bir risk oluşturabilir. Bina enkazı yığınlarının olduğu alanlara ve yıkım alanlarına ve atık alanlarına erişim kısıtlanmalı, özellikle çocuklar uzak tutulmalıdır. Ama insanların da büyük bir felaket yaşadıklarını unutmamak gerek. Yıkılan binalarda anıları vardı ve o alanı terk etmek istememeleri anlaşılabilir. Ama bunu anlatmak ve insanlara gerekli bilgileri vermek gerekiyor. Burada da önemli olan iki durum var. Bunlardan biri enkazlarda kimsenin kalmamış olması gerekiyor. İnsanların buna ikna olması gerekiyor. Sonra da bu çalışma sırasında oluşabilecek risklere dair empati içinde insanlara bilgi verilmesi gerekiyor.