Ana SayfaÇalışma YaşamıBir tütüncünün kaleminden: Tütün birilerinin tekelinden çıkınca zorunuza mı gitti?

Bir tütüncünün kaleminden: Tütün birilerinin tekelinden çıkınca zorunuza mı gitti?


Memet Devebakan


Çalışırsınız, sabahtan akşama kadar bıkmadan usanmadan çalışırsınız. Uzun yıllar boyunca güneşin altında bir tarım işçisi olarak çalışırsınız. Kadın, erkek, çoluk çocuk uğraşır, alın terinizin hasatı olan tütününüzü ipe geçirip o yıl geçinebilmek için dua edersiniz.

Çocuğunuz, alın terinizle dişinizden tırnağınızdan ayırdığınız paranızla üniversiteyi bitirdikten sonra işsizler kervanına katılır. Atanamayan bir öğretmen, iş bulamayan bir bankacı, bir halkla ilişkilerci, bir ekonometri bölümü mezunu, bir gazetecilik bölümü mezunu olur. Ne olduğunun ne önemi var ki? Artık işsizler ordusunun neferi olmuştur 17 yıllık bir eğitimden sonra.

Evlenmesi, kirasını ödemesi, okul hayatında aldığı kredi borcunu ödemesi gerekir. Ancak askere gider gelir ve bekler, bekler ve yine bekler. Birileri “dayılarının” desteği ile parsel parsel atanırken, birileri güllük gülistanlık geçinirken o sadece bekler. İsyan etmez kimseyi suçlamaz sadece bekler.

Sonra aklına bir fikir gelir! Kendi alın teriyle hasadını topladığı tütünü satmak ister. Bir dükkân açar. Sigaraya para yetiştiremeyen insanlar yavaş yavaş dükkâna gelmeye başlar. Üniversiteden tanıdığı ve tanımadığı bir sürü genç, işsiz, vasıflı veya vasıfsız insan için bir umut kapısı olur tütün. Zaten bu ülkedeki her insanın babası, dedesi, dayısı falan içmiştir tütün. Adıyaman, Aydın, Giresun, Tokat, Diyarbakır, Muş, Bitlis, Samsun ve daha birçok ilde ekilmiş tüketilmiştir tütün.

Böylece tütün üreticisi ilk defa tütünden para kazanmaya başlar. İnsanlar evlerinin ve dükkânının kirasını, vergisini, sigortasını öder. Asgari ücretle çalışan bir sürü insan sigaraya ayırdığı bütçeyi yarı yarıya düşürür. Kâğıt, makaron, tabaka, ambalaj ve daha bir sürü yan ürüne bir piyasa oluşur ve insanlar için geçim kapısı olur.

15 bin dükkân tütün satıyor

Türkiye’de 15 bin dükkân tütün satışı yapıyor. 15 bin aile sadece dükkândan satış yapıyor, en az 30 bin çiftçi aile tütün ekerek geçimini sağlıyor. Toptancılar, aracılar, yan ürün (makaron, sarma makinesi, tabaka, ambalaj vb.) ürün satan en az 10 bin aile var. En az 15 bin aile dükkân kirası alıyor. Her dükkânın pos cihazı, ruhsatı, TAPDK belgesi var.

Yani ortalama 70 bin ila 100 bin aile bu işten ekmeğini kazanıp geçimini sağlıyor. Her aileyi 5 kişi olarak hesaplarsanız 350-500 bin arası insan tütün satışından geçimini sağlamaktadır.

“Terörist” ilan edilişimiz

Ama sonra, bir sabah bir ‘gazeteci’ utanmadan, hiç tereddüt etmeden bu insanları “terörist” ilan eder. Utanmadan, nerede üretildiğini bilmeden, ne yollarla o tezgâha geldiğini araştırma gereği bile duymadan herkesi istisnasız “terörist” ilan eden bu sözde “gazeteci” yüz binlerce insanı zan altında bırakır.

El insaf! Yıllarca bu ülkenin çiftçisine emeğinin karşılığı verilmedi ve tek kelime etmediniz. Konteynerler dolusu kaçak sigaralar yakalanırken gemi sahiplerinin kim olduğunu sormadınız. 1500 lira maaş alan insanların 1000 lira ev kirası ödemek zorunda olmasına tek kelime etmediniz. Tek üreticisi çiftçi olan fındığın fiyatlarını elin yedi kat yabancısının koymasına tek kelime etmediniz. Sigaraya ve benzine yapılan zamların halk tarafından karşılanamayacağına dair tek kelime etmediniz ve gerine gerine yüz binlerce insanı “terörist” ilan ettiniz. Öyle mi?

İşin özü şudur:

  • İlk defa çiftçi kendi istediği fiyata tütün satmaya başladı.
  • Tütünün yaygınlaşması kaçak sigaraya darbe vurdu.
  • Bazı büyük iş adamları tütün mamullerini tekeline almak istiyor. Bu doğrultuda Expres, 2005 gibi tütünlerin neden toplatılmadığı araştırılmalıdır. Yüzde kaç vergi ödeniyorsa çiftçiye aynı haklar tanınmalıdır ve açıklanmalıdır.
  • Dar gelirli insanlar büyük sigara şirketlerine istedikleri kadar para kaptırmıyor.

Ne yapılmalı?

  • Başta Adıyaman halkı olmak üzere tütün üreticilerinden özür dilenmeli.
  • Makul bir şekilde açık tütün satışı ile ilgili bir yasa çıkarılmalı.
  • Yasal zeminde denetlenen merkezlerde ne yapılıyorsa belli kural ve kaideler çerçevesinde üretici- devlet-tüketici eksenli bir koordinasyon sağlanmalı.

Not: Biz o ‘gazetecinin’ dediği gibi “terörist” değiliz halkız. Bizi anlamaya çalışın. Diğer türlüsü Necati Cumalı’ya hakarettir.

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Zaman ve uzam: Ömer Kavur'un 'Gizli Yüz'ünde isimsiz suret(ler)in gezintisi
Sonraki Haber
Erdoğan, hafta tatilini kaldıran kanunu onayladı: İşveren işçiyi haftanın 7 günü çalıştırabilecek