14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere 56 gün gibi kısa bir zaman aralığı kaldı. Bu kısa zaman aralığı konu seçimler olunca aynı zamanda çok uzun bir zaman ve birçok dengenin değişeceği gelişmelerin de olabileceği bir zaman aralığı olarak görülmelidir.
Hep söylendiği gibi konu seçimler olunca Türkiye gibi bir ülkede 24 saat dahi uzun bir zaman aralığıdır ve bu 24 saatte seçim denklemini değiştirebilecek gelişmeler yaşanır veya yaşanabilir.
Gerek 56 günlük süreyi gerek ise son 24 saatte yaşanabilecek gelişmeleri, hepimiz deneyimleyeceğiz. Ancak 14 Mayıs seçimleri açısından geçtiğimiz bir hafta ve önümüzdeki 10 günlük sürecin büyük bir önemi olduğunu düşünüyorum.
***
16 Mart tarihinde Emek ve Özgürlük İttifakı’nın HDP’de gerçekleştirdiği toplantı ve toplantıda varılan uzlaşı, 14 Mayıs seçimleri noktasında kazanma-kaybetme veya kazanma-kaybettirme diyalektiği çerçevesinde üzerinde durulması önemli olan bir tarih olarak not edilmelidir.
Öncelikle Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçimlere birlikte girme kararı, bu topraklarda yaşayan ve yeni bir dünya veya yaşam tahayyülü olan tüm kesimleri ciddi anlamda umutlandırmıştır. Devlet ve iktidar blokları olarak veya özü itibariyle merkez sağ bloklar olarak tarif edebileceğimiz, Cumhur ve Millet ittifaklarının karşısında Emek ve Özgürlük İttifakı, sisteme alternatif bir blok olarak tarif edilebilir.
Emek ve Özgürlük İttifakı, mücadele ittifakı olarak kendisini tanımlarken seçimler noktasında da devletçi bloklara karşı ciddi bir alternatif olarak 16 Mart toplantısında kararını vermiş oldu.
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere birlikte girme kararı alması ancak herkesin kazanması için belli bir plan çerçevesinde hareket etmesi son derece önemlidir.
***
Bu noktada, HDP ilk kurulduğunda yürütülen tartışmaları ve 7 Haziran seçimlerini hatırlatmakta fayda var.
O dönemde barajın aşılamayacağı veya birlikte hareket etme kabiliyeti noktasında ciddi tartışmalar yaşanıyordu. Bir inançsızlık ve kendine güven sorunu vardı. Ancak özellikle karar verilip, iyi bir politik hat çerçevesinde doğru bir çalışma yürütülünce parlamenter mücadele boyutuyla güçlü bir alternatif ortaya çıktı. Bu alternatifin ortaya çıkardığı deneyimi şimdi Emek ve Özgürlük İttifakı ile daha güçlü bir yönetme hedefine kavuşturmanın koşulları ortaya çıkmış gibi görünüyor.
Bu koşulları doğru bir politika ile başarılı bir sonuca götürmenin yolu ise bir bütün olarak bu coğrafyadaki emek ve demokrasi güçlerinin, tüm ötekilerin, kadınların ve gençlerin küçük hesaplardan sıyrılarak birlikte ve ortak mücadele etmeyi büyütmelerinden geçiyor. Açık gerçek budur.
Emek ve Özgürlük İttifakı, tarihsel olarak büyük bir önem atfedilen 14 Mayıs seçimlerinde birlik ve mücadele noktasında iyi bir sınav verebilirse, önümüzdeki yıllarda bu ittifakın halklar açısından ülkeyi yönetme iddiası da ortaya çıkmış olacaktır.
En azından 11 yıllık HDP deneyimi, ülkedeki emek ve demokrasi güçleri açısından bu gerçeğe işaret ediyor.
***
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kendisine umut bağlamış ve mevcut sistemden rahatsızlık duyan geniş kitleler açısından önemi bu iken, devletçi bloklar açısından da kime kaybettirip kime kazandıracağı noktasında açık bir adres olarak duruyor.
Mevcut partili cumhurbaşkanlığı sisteminde HDP esas olmak üzere Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bir bütün olarak vereceği karar, kimin cumhurbaşkanı olacağı, dolayısıyla kazananın veya kaybedenin Cumhur İttifakı mı yoksa Millet İttifakı mı olacağının da kararı olacaktır.
Bu noktada da asıl karar vermesi gereken Millet İttifakı’dır.
Millet İttifakı ve bu ittifakın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun vereceği karar ve yapacakları açıklamalar sonucu da belirleyecektir.
***
Önümüzdeki günlerde yapılacak olan Kılıçdaroğlu – HDP görüşmesi, deyim yerindeyse dananın kuyruğunun kopacağı görüşme olarak 14 Mayıs seçim sonuçları açısından not edilmelidir.
Millet İttifakı’nın, dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun eğer Cumhur İttifakı/Erdoğan’a kaybettirme gibi bir hedefleri varsa, bunun yolu HDP’den geçmektedir.
HDP ve Emek ve Özgürlük İttifakı da tek adam rejimine kaybettirmek için tüm argümanları ve yaşama bakış açısıyla en az bin adım Millet İttifakı’ndan her yönüyle öndedir. Eğer Millet İttifakı bu ülkenin köklü sorunlarını bir nebze de olsa çözmek ve sorun yaratmaktan başka bir işlevi kalmamış olan Cumhur İttifakı’ndan kurtulmak istiyorsa ilkeler çerçevesinde yapılacak olanlar bellidir. HDP tarafından bu ilkeler ve hassasiyetler defalarca dile getirilmiştir ve tüm toplumun bilgisi dahilindedir.
***
Sonuç olarak, 14 Mayıs seçim sonuçlarına direkt etki edecek gelişmelere baktığımızda Emek ve Özgürlük İttifakı her yönüyle Cumhur İttifakı yani Erdoğan’a kaybettirmeye stratejik ve taktik olarak hazırdır.
Erdoğan’ın kazanması veya kaybetmesinde bir neden aranacaksa Millet İttifakı’na bakılmalıdır. Eğer Millet İttifakı gerçekten Cumhur İttifakı’nın ve Erdoğan’ın kaybetmesini istiyorsa yapacakları çok açık ve de bellidir. Kılıçdaroğlu ile HDP görüşmesi sonrası yapılacak olan açıklamalar büyük oranda 14 Mayıs seçim sonuçlarının da ilanı anlamına gelecektir.
İbrahim Aslan kimdir?
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarından itibaren Dicle Haber Ajansı’nda muhabir, haber şefi ve editör olarak çalıştı. DEM TV’de ve 1HaberVar Platformu’nda editörlük, KHK ile kapatılan JIYAN TV’de haber koordinatörlüğü yaptı. 2019 yılından bu yana Gazete Karınca’da yazmayı sürdürüyor.