“Vakit Seherde
Açılır Perde
Düştüğün Yerde
Derman Sendedir”
Ne güzel bir deyiş! Bu yazıyı okuduktan sonra dinlemenizi öneririm! Ruhunuza, yüreğinize iyi gelecek, kesin bilgi!
Ülkemizde öyle bir dipte ki daha da dibi var mıdır hiç bilemiyorum. Hoş dünyanın yarıçapı, hacmi belli ama ruhsal ve ahlaki dibi gerçekten göremiyoruz! Kayboluyoruz, çürüyoruz! Hem de hızla.
1. periyottayız!
Bizler 2. yıla girmek üzereyiz. Eş Başkanlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksedağ, Sebahat Tuncel, belediye eş başkanımız Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk ve Gülser Yıldırım 6 yıldır cezaevinde, mahkeme salonlarındalar. İsmini yazamadığım binlercesi de…
Kürt halkı, Türkiyeli dostları, demokrasi barış ve çözüm süreçleri hepimiz buralardayız.
YARGILANIYORUZ!
Yargılayan kim?
Bizzat sürecin tarafı, yürütücüsü olan siyasal erk!
Yargılama nasıl yapılıyor peki?
Hukuk, yasa, anayasa, AİHM, kararları düpedüz çiğnenerek, hiçe sayılarak… “Yok hükmünde” mi diyordu birileri?!
Dipteyiz!
Bir yazıda okudum geçen hafta; Einstein’ın genel görelilik teorisini özetliyor ve diyor ki: “Uzay-zaman kütleye nasıl hareket edeceğini söyler: Kütle de uzay-zamana nasıl bükülebileceğini.” Yani birbirine bağlı iki hareketi de yürüten şey kütle çekim kuvveti!!
Bize dönersek; bu yargılamalar, davalar, cezalar, öldürmeler, yok saymalar, her gün hakaret, küfür etmeler, sadece bizleri mi etkiliyor? Tabi ki hayır! Yasa izliyor! Kütle çekiyor!
Bizleri hukuku hiçe sayarak yargılayanlar da çürüyor ve en dibe sürükleniyor. Bu adaletsizliğe onay verenler, görmezden gelenler, susan, sahiplenmeyeler de en dipteyiz hep beraber!
Hukuk olsa hukukumuzu savunacağız!
Siyaset yapılsa siyasetimizi yapacağız!
Mahkemede her geçen gün yaşadığımız hukuksuzluğun ucu bucağı yok! 32. periyodun son mütalaasında Savcı Bey kendi yasal kurumlarını bile çürüttü mesela.
“O dönem PYD ‘terör örgütü’ olarak görülmüyor, eş başkanları devlet töreniyle karşılanıyor, Meclis’te ağırlanıyordu” dedik. Bize inanmadılar. Adalet Bakanlığı’ndan yazı geldi. 2015 yılında verilmiş ilk karar. Ve fakat savcımız yine inanamamış ve ilk bildiğine geri dönmüş. Yardım çağrısı olan PYD maili ile bizi “terör örgütünden talimat almışsınız” noktasına getirmek için nasıl da çabalıyorlar. Efora yazık!
Eskiden itirafçı dediklerimize şimdilerde “gizli tanık” diyorlar. Bu dava da ölmüş gitmiş itirafçı beyanlarından bile medet umar, delil sayar hale getirildi. İsimleri de ilginç: Mahir, Ulaş, Hermes…
40 yıllık (belki de 100 yıllık) sorunun çözümsüzlük faturası HDP’ye yıkılmak isteniyor.
Yargılananların cezasını bitirdikleri dosyalar, basın açıklamaları, meclis konuşmaları, mitingleri her şeyi ama her şeyi artık SUÇ!
Yasal demokratik zeminde Türkiye demokrasisinin en temel gücü 7 yıldır baskı, işkence, zor yoluyla susturulmaya çalışılıyor. Kapatma davası Demokles’in kılıcı gibi ha düştü, ha düşecek!
Peki, biz bu haldeyiz de ülke çok mu bahtiyar? Ah, bahtiyar demişken bizim davanın bir de Bahtiyar Çolak’ı var! Evlere şenlik!
25 Nisan 2021 yılında Kobanî duruşmaları ilk başladığında heyet başkanımız Bahtiyar Çolak idi. Pek bir özgüvenli, havalı başlamıştı. 6 ay geçmedi “çete reisi” olduğu gerekçesiyle görevden alındı. Şimdilerde ve hapsinde. Onun da iddianamesi geldi. Biz de okuyoruz. Ama onun gibi evinin bir odasında, oğlunun dolabının alt çekmecesinde –ki kendisi AİHM Büyük Daire Selahattin Demirtaş orada sakladığını, zaman zaman okuduğunu söylemişti.- Yani kararı uygulamamış sadece okumakla yetinmişti.
Düşmez kalkmaz bir Allah, ne diyelim!
Şimdilerde biz de onu Atadedeler iddianamesini koğuşumuzun plastik komodin dolabının çekmecesine koymuş çıkarıp çıkarıp okuyoruz!! Neler neler görmüyoruz ki…
Ülkenin 3. büyük partisi HDP’yi yargılamak kolay olmasa gerek’ siyasi, tarihi sonuçları olacak!
Seçimler nasıl bir sonuç yaratır hiç bilmiyoruz. Davamız kimseyle pazarlık konusu yapılamayacak kadar açık ve net! Sadece ve yalnızca HUKUK istiyoruz, adalet istiyoruz! Haklı, meşru, yasal zemindeyiz! Çamur atmakla kirlenmeyecek kadar da şeffafız! Gücümüz de buradan! Ne diyordu türkü de:
“Düştüğün yerde
Derman sendedir”
Selamlarımızla!