Ana SayfaGüncelAkış, oluş ve Kobani’de kopan şiirsel bir ilerleyiş: ‘Fırat’ın Fırtınaları’

Akış, oluş ve Kobani’de kopan şiirsel bir ilerleyiş: ‘Fırat’ın Fırtınaları’

“Sevilen varlıktan hiçbir şeyin durduramadığı bir güç çıkar; yalnızca bakışla da olsa her dokunduğunu etkiler” der Goethe. Başlarında inanmanın kavak yelleri, “sevilen varlığa” dönüştürüyorlar taşı-toprağı, suyu, sahra ve sözü. “Hiçbir şeyin durduramadığı güçleri” bundandır. Severek, inanarak yürüyüp özgürlük ve düşte buluşarak yol alıyorlar… Bu akış ve oluş, Kobani’de kopan bu şiirsel ilerleyiş, Fırat’ın hakikate ermesinin halidir.


ELEND AYDIN


Mısırlı kadınların deyimiyle “devrimleri çalındı” ve yasemin kokusu yayan (ki, devrimlerin ilk kıvılcımı Tunus’ta yandı ve Tunus, yasemin diyarı olarak bilinir) o heyecan ve isyan dolu bahar (“Arap Baharı”) tez zamanda solduruldu.

Lakin Fırat’ın Gazabı’nda masmavi akan umut, direnç, birliktelik ve özgürlük, tüm devrim ve baharları şimdiden geleceğe doğru doruklaştırıyor.

YPG-J armalı ABD, Rus askerlerinin fotoğrafları etrafında bildik toz-duman kaldırıladursun, Fırat’ın oğul ve kızları; bu kardelen zamanında saniyeleri kefiyelerinin rengarenk boncuklarına, rüzgarları kirpiklerine takarak kalp ritminin sessiz şarkısıyla Rakka’ya varmak üzereler.

Masmavi Fırat’ın, zamane anlam ve direnç yitimine karşı, toprak, insan, doğu, batı, serçe, müzik, gece ve gündüzün, kısacası varoluşun dayanılmaz “ağırlığının” boynuna taktığı muştu ve sevda boncuklarıdır onlar.

Tüm berrak dağ gölleri yüreklerini mesken tutmuş, turna sesleri daima çantalarında. Durmadan yürüyor, durmadan akıyor, düşünüyor, söylüyor, seviyor ve seviliyorlar.

“Sevilen varlıktan hiçbir şeyin durduramadığı bir güç çıkar; yalnızca bakışla da olsa her dokunduğunu etkiler” der Goethe. Başlarında inanmanın kavak yelleri, “sevilen varlığa” dönüştürüyorlar taşı-toprağı, suyu, sahra ve sözü. “Hiçbir şeyin durduramadığı güçleri” bundandır. Severek, inanarak yürüyüp özgürlük ve düşte buluşarak yol alıyorlar.

Gülüşleri Kürt, efkarları Süryani, öfkeleri Arap, hüzünleri Ermeni, zılgıtları Türkmen, Fırat Fırat akıyorlar. Maviye kesiyor her şey.

Yaşlıların yüz yıllık kırgınlık tespihleri mavi mavi süzülüyor parmak aralarından. Kan yok, siyah, hırs, iktidar, çapul, kadın ve öteki düşmanlığı yok onlarda.

İskoç ya da Kanadalı, İtalyan ya da Kürdistan ve Suriyeli, tümü Fırat’ın çocukları onlar, yollarda.

Ceplerinde papatyalar, düşlerinde Komünarlardan Stalingrad’a, Madrid Barikatları’ndan Kobani’ye uzanan sonsuz özgürlük yağmurlarıyla yürüyorlar.

Riya değil rüyadırlar. Çağın özgür aklı ve duru yüreği; kağıt gemilerle okyanusa açılabilecek kadar gözüpek ve maceraperest aşkımız, ezeli karşıtlarının saygısını yaratacak kadar haşarı çocukluğumuzdur onlar.

Saatin tiktaklarının yüreklerine, ceylan sekmelerini yürüyüşlerine ekleyerek yürüyor Fırat’ın kadın ve erkekleri; Fırat’ın fırtına bulutları.

Bu akış ve oluş, Kobani’de kopan bu şiirsel ilerleyiş, Fırat’ın hakikate ermesinin halidir.

Binlerce, milyonlarca yıllık mavi Fırat’ımızın, yani sudan kimliğimizin insanileşmiş, gerillalaşmış, Kürt, Arap, Çerkez ve Süryani bilinçle çiçeklenmiş halidir.

Fırat kemale eriyor, insana, buluşmaya, özgür Ortadoğu-Kürdistan ve dünyaya ermek için kemale eriyor.

Her biri Fırat’tır onların; masmavi, sınır bilmez su, ırmak ırmak yol almak, kaybedilen tüm sevilesi şeyleri bulmaktır her bir Demokratik Suriye Güçleri mensubu.

Şimdi Fırat daha gerçek, daha güzel, şimdi Fırat daha mavi, daha asi, daha Fırat.

Sevgili şair Cigerxwin’in “Nayê bîra te/ ne razan ne xew / hey Firad Firad” diyen lirik şiiri eşliğinde yürüyen o güzel kadın ve erkekler, yeryüzünün en güzel şiirini yaşıyor ve yazıyorlar.

Bu nedenle Saray’dan yayılan kirli gölge gürültü, toz-duman ve tahakkümün tuzağına düşmemek için de gözleri onlardan ayırmamalı, sadece “mümkün” olmakla kalmayıp anı anına bir tüy tanesinin zarif süzülüş ve sessizliğiyle ilerleyen bu fırtınadan feyiz almalıyız.

Başka bir Fırat, başka bir hayat, başka bir ben-siz böyle hayat buluyorsa şafak sökmek üzeredir.

Tanyeri horozları, SS düdük ve megafonları ve mübarek ezanı “’Evet’ deyin” demek için kullanan müezzinler ötmesin, istemez.

Biz şafağımızı böyle yaşar, böyle bilir, sabahımızı böyle Fırat Fırat bekleriz şebnemlerle buluşarak.

Dünyanın tüm kardelenleri size ey düşsel ve gerçek erkek ve kadınlar!