Ana SayfaYazarlarİbrahim AslanMesut’un arabası

Mesut’un arabası


İbrahim Aslan


Her insan için doğduğu ve yaşadığı coğrafyanın ayrı bir anlamı vardır.

Çocukluğunuzu ve gençliğinizi geçirdiğiniz; ağaca, suya, toprağa ilk dokunduğunuz yer ayrı bir anlam katar yaşam boyu size.

Nereye giderseniz gidin, hayatı ilk tanıdığınız yerin anıları ve yaşanmışlığı hep yanı başınızda gelir. En iyi zamanda da en kötü zamanda da o yaşanmışlığın anıları bir şekilde gelip sarmalar sizi.

Ben de Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Pakire köyünde buluştum yaşamın ilk anılarıyla.

Biz Dersimlileri tanıyanlar bilir, en güzel doğa bizimdir, en güzel dağ bizimdir, en güzel patikalar bizimdir, Munzur’un üzerine dünyada başka bir nehir tanımayız!

Dağımız, taşımız, dağ keçilerimiz, böceklerimiz, kuşlarımız hep ayrı bir güzeldir ve kutsaldır. Üzerine başka güzellik tanımaz, başka bir kutsal bilmeyiz!

Bundan dolayı çok eleştiriliriz, bu eleştirileri çoğu zaman sözde kabul ederiz de ama yine de Munzur’dan daha güzel nehir yoktur, Munzur dağlarından daha güzel dağlar yoktur, bizim dağ keçilerimiz ayrı bir heybete sahiptir bizim için asıl duygumuzda.

Hepimizin köyleri de birbirinden daha güzeldir. Arada 1 kilometre mesafe olan mezralarımızın aynı çiçeklerini dahi birbirimize karşı överiz.

Bu ruh halimize bazen hepimiz kızarız ama bir yandan da kendi yaşadığı yerle böyle bir ilişki kurmak ayrı bir manevi rahatlık veriyor hepimize.

Yaşadığın coğrafyayı daha fazla sahipleniyorsun, daha fazla koruyorsun bu ruh haliyle. Yani bu abartılı sevginin yaşadığımız coğrafyaya kattığı çok şey de var.

Köyümüzün de biz Pakireliler için ayrı bir güzelliği vardır. Bırakalım dünyayı Dersim’de dahi böyle güzel bir köy yoktur.

Pakire’yi görenler de bizim kadar olmasa da bu hakkı teslim ederler. “Dersim’in en güzel köylerinden biri sizin köyünüzdür” derler, sağ olsunlar.

İşte bizim köy, ilçeye yaklaşık 15 kilometre mesafede bir dağ köyü.

Hozat’tan çıktıktan sonra 7-8 kilometre görece düz bir yoldan gidersiniz. Sonra ormanla çevrili bir yolu yaklaşık 3-4 kilo metre tırmanarak devam edersiniz.

Ve o tırmanan yol bittiğinde Sultan Seyid Dağı-Ziyareti eteğine kurulu Pakire tüm görkemiyle karşınıza çıkar.

Yeşilliği hiç bitmez bu dağ köyünün. Merkez köyden öteye yol yoktur, dağ ve dağın içine açılan patikalar vardır.
Merkez köye ortalama 3-4 kilometrelik mesafelerde 4 ayrı mezra yayılır ormanlık yamaçların içerisine.

Çocukluğumuzdan beri tırmanan yoldan sonra Pakireyi gördüğümüz o noktada çocuğu da genci de yaşlısı da bu cümleyi kurardı: “Pakra’ra bêr dôya rindeke çina (Pakire’den başka güzel köy yok).”

Mesut İlkbahar

Bu sözümüzü artık o noktaya geldiğimizde 91 yılında köyün karşısına kurulan karakolun görüntüsü bozmaya başladı.

Artık o noktaya geldiğimizde gencimiz de yaşlımız da çocuğumuz da ormanların kesilip, yakılarak kurulan karakol için “Bunu nerden kurdular buraya” diye söylenmeye başladık.

91’den sonra Pakire’nin coğrafyası bu karakolla o güzelliğini yitirirken, 1 Ağustos 2016’dan sonra ise işte o manzarayı bozan karakol başka bir acı dikti tüm Pakirelilerin yüreğine.

Adli kontrol nedeniyle karakola imza vermeye giden babasını aracıyla götüren 27 yaşındaki Mesut’umuzu* karakoldan açılan ateşle askerler vurdu. Önce kabul ettiler, sonra “iki ateş arasında kaldı” dediler.

Şimdi Pakire’nin en güzel göründüğü o noktaya geldiğimizde karakolu ve 5 yıldır Mesut’un içerisinde vurulduğu arabasını görüyoruz. “Pakire güzel köy” diyemiyoruz oraya geldiğimizde. Söz boğazımızda düğümleniyor Mesut’un arabasını görünce.

Mesut’un annesi Nuran abla 5 yıldır hem Mesut’un mezarına hem de tek başına karakol yolu üzerinde bekleyen Mesut’un arabasına ağıt yakıyor. “Arabayı kaldırın diyenlere” Nuran abla ağıtla yanıt veriyor: “Mesutum çürüyorsa o araç da çürüsün…”

O güzel köyü en görkemli haliyle gördüğümüz noktada artık Mesut’un arabası ve o arabanın yalnızlığı içerisinde dağa doğru yayılan acısı karşılıyor bizi.


* Mesut İlkbahar (27), 1 Ağustos 2016 tarihinde babası Alişan İlkbahar’ı adli kontrol nedeniyle imza için karakola götürürken sabahın 08:00 civarında Pakire (Dalören) Karakolu’nda askerlerin “çatışma vardı”, “bombalı araç ihbarı” iddiasıyla açtığı ateş sonucu karakola 250 metre mesafede vuruldu ve kan kaybından yaşamını yitirdi. Askerler Mesut’un arabasını olaydan bir süre sonra iterek karakoldan yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki noktaya getirdiler. Olaydan hemen sonra 6 asker, “bombalı araç ihbarı nedeniyle biz ateş açtık” diye ifade verirken, sonrasında bu ifadeler değiştirildi ve olay kamuoyuna, “İki ateş arasında kaldı” diye yansıtıldı. Güvenlik gerekçe gösterilerek savcı tarafından olay yerinde inceleme yapılmadı ve aracın yeri askerler tarafından değiştirildi.

 

 




Önceki Haber
NATO'dan Taliban açıklaması
Sonraki Haber
AFAD açıkladı: Sel felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısı 41'e yükseldi