Suruç’ta katledilen 33 kişiyi anmak için bir Ankara ve İzmir’de bir araya gelen gençlik örgütlerine polis müdahale etti. Müdahalede çok sayıda genç gözaltına alındı.Suruç Aileleri İnisiyatifi, Kadıköy’de 33 kişinin yaşamını yitirmesinin 7’nci yıllında eylem gerçekleştirerek, “Suruç’un hesabını soracağız” vurgusu yaptı.
Kobani’ye y destek olmak ve çocuklara oyuncak götürmek üzere geldikleri Urfa’nın Suruç ilçesinde bulunan Amara Kültür Merkezi’nde 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD tarafından gerçekleştirilen canlı bomba saldırısında katledilen 33 genç için Ankara’da anma yapılmak istendi. Gençlik örgütlerinin Güvenpark’ta yapmak istedikleri anma öncesi Kızılay ablukaya alındı.
Biber gazıyla müdahale
Güvenpark’a çıkan bütün yollar çevik kuvvet polisi ve sivil polisler tarafından kapatılırken, gençlik örgütleri İzmir Caddesi’nden “Suruç’u unutma unutturma”, “Katil devlet hesap verecek” sloganları ile yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında polisler tarafından gençlerin önü kesildi. Polisler uyarı yapmadan, biber gazıyla müdahale de bulundu. Müdahaleye tepki gösteren ve 33 düş yolcusunu anmakta ısrar eden gençler polisler tarafından darp edilerek, gözaltına alındı. Müdahalede çok sayıda kişi gözaltına alındı.
İkinci müdahale
Güvenpark’ta bir araya gelmek isteyen başka bir gruba da polisler müdahalede bulundu. “Suruç’u unutma unutturma” sloganları atan gençler polis tarafından darp edilerek, gözaltı aracına zorla bindirildi. Polis müdahalesini çekmek isteyen gazeteciler de polisler tarafından engellendi.
Gözaltılar sonrası üçüncü eylem
Güvenpark’ta gençlerin gözaltına alınmasını protesto eden kitle, sonrasında Bestekar Caddesi’nde bir araya gelerek yürüyüş yaptı. Kitle, “Suruç için adalet, herkes için adalet” sloganlarının ardından dağıldı.
30’dan fazla gözaltı
Müdahale sırasında 30’u aşkın genç darp edilerek gözaltına alındı. Polis müdahalesi sırasında gözaltına alınan gençlerden isimleri netleştirilen şunlar: “Sinem Kaplan, İbrahim Demiryürek, Devin Asya Açıkeli, Berke Arben, Adem Güler, Dilara Kaya, Onur Çakmak, Ozan Deniz Ödemiş, Mahmut Demir, Semih Erdem Çankaya, Nisan Çıra, Leylanur Mavili, Zeynep Halegül Baydili, Zeynep Kurt, Erdoğan Can Samur, Ertürk Soysal, Hivda Selen, Yağmur Alaz Gülveren, Çetin Karakaya, Umut Korkutan, Selma Tokaç, Çağla Yeşilçakır, Deniz Soylu, Mert Baran Aygür, Tuba Koçer, Sena Bademli, Cem Polatcan, Anıl Şimşek ve Cem Yılmaz.”
İzmir’de de müdahale
İzmir’de bulunan sosyalist gençlik örgütleri, Suruç katliamının 7’inci yıl dönümüne ilişkin Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması düzenledi. “Suruç için adalet herkes için adalet” pankartının açıklamada sık sık “Katil IŞİD işbirlikçi AKP”, “Hiçbir düş yarım kalmayacak” “Suruç’u unutma, unutturma” ve “Amed, Suruç, Ankara hesap sormaya” sloganları atıldı. Açıklamada Suruç’ta katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri Musa Piroglu, Murat Çepni ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Coşkun Üsterci’nin yanı sıra çok sayıda yurttaş destek verdi.
Açıklama ilk olarak Suruç’ta katledilenler için yapılan saygı duruşu ile başladı.
İlk olarak söz alan HDP Milletvekili Murat Çepni, şunları söyledi:
“Rojava devriminde düşenlere dövüşenlere selam olsun. Ortadoğu halklar mezarlığına dönüştürülmesi, halklar birbirine düşmanlaştırımaya çalışılıyor. Tam bu zamanda kadın özgürlükçü, ekolojist birlikte yaşamı kurmanın adı Rojava devrimi oldu. 33 düş yolcusu da devrimle bağı kurmak, Kobane’de yıkılmış bir kenti kurmaya gidiyordu. Ama tüm dünyanın ve Türkiye hükümetinin desteklediği IŞİD barbarliğının saldırısına maruz kaldılar. En değerlilerimizi aldılar. Ama onların etkiği tohumlar her geçen gün büyüyor. Bu mücadele sokaklarda yükselecek bu mücadele gerçek demokrasiyi, barışı getirecek. 33’lere sözümüz özgürlük mücadelesini mutlaka yükselteceğiz.”
Ortak basın metnini Özgürlükçü Gençlik üyesi Rozana Urkun okudu. 33’lerin bulundukları her yerde umudu taşıyanlardan, kavgaya göğüs gerenler olduğunu vurgulayan Urkun, “Onlar bir devrimin peşinden gidenler, bir devrimin izini sürenler, Rojava’da çakılan devrim kıvılcımı için Kürt ve Türk halkları arasında köprü kurmak isteyenlerdir. Onlar Gezi’nin çocuklarıdır ve Gezi direnişini Rojava Devrimi ile buluşturmak isteyenlerdir. 33 Düş Yolcusu devlet destekli barbar İŞİD çeteleri tarafından katledildiler. Gençlik olarak, Amed, Suruç, Ankara’nın ve ezilenlere dönük tüm katliamların hesabını sorana dek içimizde hiç dinmeyecek öfkeyi büyütüyor, onların harcına karıştıkları halklar arasındaki eşitlik, özgürlük ve kardeşlik köprüsünün son taşını koyana dek mücadeleyi sürdüreceğimizi bir kez daha haykırıyoruz” diye konuştu.
Çok sayıda gözaltı
Açıklama sonrası Gündoğdu Meydanı’na yürümek isteyen kitleye polis müdahale etti. Kitleye biber gazı ve plastik mermilerle müdahale eden polis içinde HDP İzmir İl Eş Başkanı Çınar Altan ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 2 avukatında bulunduğu çok sayıda kişiyi darp ederek gözaltına aldı.
Polis müdahalesi ardından dağılan kitle Gündoğdu Meydanı’nda tekrar toplandı. Burada kitleye TOMA ile müdahale edilmesinin ardından ara sokaklara gecen kitle sloganlar atarak İzmir Barosu önüne yürüdü. Baro önünde açıklama yapan kitle, gözaltıların kendilerini yıldıramayacağını belirterek, gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istedi.
Baro önünde konuşma yapan HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “IŞİD karanlığına karşı duruşumuzu belirlerken darp edilerek gözaltına alındık. Bu tutumdan neyin ne olduğunu açıkça gösteriyor. IŞİD karanlığı da, AKP de, Süleyman Soylu da gidecek. Sanmayın yanınıza kar kalır. Bizi itip kakan, hakaret eden, darp eden polisler o güvendiğiniz dağlara yıkılacak ve halkın iktidarı kurulacak. O zaman hukukun önünde hesaplaşacağız” dedi.
Kadıköy’deki açıklamaya müdahale
İstanbul Kadıköy’de bulunan Halitağa Caddesi’nde protesto eylemi düzenledi. Açıklamada yaşamını yitirenlerin fotoğraflarnının yer aldığı dövizler taşındı. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri, Ve il İstanbul il Başkanı İlknur Birol, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Devrimci Parti, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’ni (SYKP) yanı sıra çok sayıda siyasi parti, gençlik örgütleri ve sivil toplum örgütü temsilcisi de katıldı.
Eylemede, “Kalplerimiz adalet için atsın” dev pankartı açılırken, “Adalet için tek yol devrim”, “Kahrolsun ezen ulus şovenizmi Kürtlere vurulan kilidi emekçilerinin mücadelesi ile kıralım”, “Suruç’ta düşenlere yönünü devrim mücadelesine dönenlerdir”, “Cumhur ittifakından kurtulmak için Amerikancı parlementer yoldan değil Srilanka eylemlerinin yolundan yürüyelim” “Suruç için adalet Roboski için adalet”, “Suruç için adalet herkes için adalet” dövizleri taşındı. Eylemde sık sık “Surucun hesabı sorulacak”, “Şehit namırın” , “Suruç için adalet herkes için adalet” sloganları atıldı.
Eylemde gençlik örgütleri adına söz alan Umut Yıldız, “Affetmek yok unutmak yok” dedi.
Suruç’ta yaralanan Yasin Can konuştu
Suruç’ta ağır yaralanan ve uzun süre tedavi gören Yasin Can, Suruç yaralıları adına Kürtçe konuşma yaptı. Yasin, Vicdansızlara karşı çok büyük bir direniş sergiliyoruz. Evet yüreğimiz yanıyor ama onların da rahat uyumasına izin vermeyeceğiz. Amacımı yerine ulaşana kadar mücadelemiz sürecek. Şehitlerimize söz verdik. Can’ın konuşmasının ardından, “Şehid namırın” sloganını yükseltti.
Besra Erol mektup gönderdi
Oğlu Evrim Deniz’in cenazesinde kullandığı sözler nedeniyle 4 yıldır tutuklu olan Besra Erol eyleme mektup yolladı. Besra’nın mektubunda şu ifadeler yer aldı:
“Bu ülkede adalet bizler için zaten yoktu var olan da Suruç’ta, Diyarbakır’da Ankara garında ve daha birçok yerde yok oldu. Benim alnım açık başım diktir. Bizler evlatlarımızla gurur duyuyoruz. Onlar da kendi karanlık zihniyetlerinde kaybolup gidecekler. Değerli evlatlarım ben yitirdiğimiz canlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Sizlerin emeği ve çabasını da çok değerli buluyorum. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Gelecek anmada aranızda olmayı can-ı gönülden istiyorum. Ben tüm yüreğimle inanıyorum ki bizler barış anneleri cumartesi anneleri ve tutsak anneleri olarak bu topraklara barışı getireceğiz, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın yanımda bulunan kadın arkadaşlarımın da selam ve sevgilerini iletiyorum. Tekrardan hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
Av. Uçar: Tüm failler yargılanacak
Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından Sezin Uçar, adalet mücadelesini sadece Suruç için değil devlet eliyle gerçekleşen tüm katliamlar için yürüttüklerini söyledi. Ayrıca adalet mücadelesini sadece mahkeme salonlarında değil her alanda yürüttüklerini belirten Uçar, “7 yıl boyunca iğneyle kuyu kazar gibi büyük bir öfke ile ama ısrarla, inatla sürdü. Gerçekler artık bugün üstü örtülemez noktaya geldi. İlhami Bali Suruç davasından arandığı sırada Konya’de bir devlet hastanesinde tedavi gördüğü ortaya çıktı” dedi. 7 yıllık adalet mücadelesinin başka şeylere de ihtiyacı olduğunu kaydeden Uçar, devletin cezasızlık politikasının tersine çevrilmesi gerektiğini söyledi. En büyük taleplerinin kendi siyasi çıkarları uğruna gerçekleri açıklamakla tehdit eden Davutoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğrudan fail olduğunun altını çizen Uçar “Tüm failler, kamu görevliler yargılanacak. Toplumlar tarihi bunun verileriyle, diktatörlerin, katillerin yargılanmasıyla doludur. Tüm failler insanlığa karşı suçtan yargılanana kadar Suruç için adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Katliam öncesi bombayı patlatan kişi dahil her şeyin bilinmesine rağmen önlem alımadığına işaret eden Suruç yaralısı Koray Türkay, “Katliam yapıldıktan sonra gören gözler kör duyan kulaklar sağır numarası yaptı. Katliam günü yapılan ihmallerin sorumluluğu 3 polise yıkılarak para cezası verildi” dedi. Ceza verilen polislerin istihbarat raporlarına da dikkat çektiğini dile getiren Türkay, “Kendisi kadar amirlerinin de suçlu olduğunu söyledi ancak onlar hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Katliamdan sonra yapılan ilk hukuki işlem dava dosyasına gizlilik kararının konulması oldu. Bizim adalet mücadelemizle eş zamanlı konulan bu gizlilik kararı aynı zamanda bizim de ilk adalet taleplerimizden biri oldu” diye kaydetti.
Adalet sokakta
Gizlilik kararının kaldırılması için kent kent sokak sokak eylem yaptıklarını ve bu şekilde gizlilik kararının kaldırıldığını dile getiren Türkay, “Taleplerimizin mahkeme heyeti tarafından kabul edilmesi için aynı oranda mücadele yürüttük. Mahkeme salonlarında adaletin sağlanmasının sokaktan geçtiğini biliyorduk. Bizim için adaletin sağlanacağı yer mahkeme salonları değil kamuoyunun vicdanıdır” diye konuştu
Mahkeme salonlarında yapılan hukuksuzlukları sokakta anlatıklarını dile getiren Türkay, bu durumun mahkemelerde kendilerine güç verdiğini belirtti. Türkay, “Katliam davasında geldiğimiz aşamada davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin ve 3 polis memuruna ceza verilerek dosyanın kapatılmak istenmesidir. Mahkeme heyetinden aydınlatılmasını istediğimiz noktalar hala karanlık. Katliamdan hemen sonra dosyaya konulmasını istediğimiz görüntüler aradan 7 yıl geçmesine rağmen halen eksik. İstihbarat raporlarına rağmen katlimı engellemeyen kamu görevlileri hakkında yaptığımız suç duyuruları görmezden gelindi” ifadelerini kullandı.
Herkes için adalet
7 yıldır adaletin sağlanmadığını bunun yerine ise adalet isteyen ailelerin ve sosyalistlerin cezalandırılmak istendiğini dile getiren Türkay, şöyle konuştu:
“7 yıllık adalet yürüyüşümüzde karşımıza onlarca engel çıkarıldı. Düş yolcularımızı anmamız engellendi. Düş yolcularının adına verdiğimiz adalet plaketi törenlerimiz yasaklandı. Antep bölge idare mahkemesi Suruç’ta ölümsüzleşen 33 düş yolcusu için “Yüzde 50 kusurlular” kararı Verdi. Biz karşımıza çıkarılan bütün bu engellere rağmen adalet mücadelemizden vazgeçmedik. 7 yıllık adalet mücadelemiz boyunca adalet mücadelemizi sadece Suruç katliamı ile sınırlı tutmadık. Başta Amed ve Ankara katliamları olmak üzere bu topraklarda yaşanan bütün adalet mücadelelerini kandi adalet mücadelemizin konusu yapmaktan geri adım atmadık. Rabia Naz’dan Hande Kadere, Gülistan Doku’dan Soma madenlerinde katledilen madencilere kadar. Sivas katlimından Çorlu tren katliamına kadar bu topraklarda adalet mücadelesi yürütenleri nefesimizin yettiği kadar haykırdık, Suruç için adalet isterken onlar içinde adalet istemeye devam ettik. Bundan sonra da Suruç için adalet herkes için adalet demeye devam edeceğiz.”
Adalet taleplerini dile getiren Türkay, “Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu acılarımızı siyasi malzeme yapmaktan vazgeçsin. Katliam siyasetinin doruklarını yaşadığımız 7 Haziran 1 Kasım arasında nelerin yaşandığını anlatsın. Görevi ihmal etmekten hüküm giyen polis memuru Ahmet Oğuz Davarcı’nın işaret ettiği amirleri hakkında soruşturma açılsın. Kırmızı bültenle arandığı dönemde Ankara’da 5 yıldızlı otelde MİT görevlileriyle görüşen İlhami Bali’nin neden yakalanmadığı açıklansın” dedi.
Yürüyüşe müdahale
Adalet istedikleri için birçok kişi hakkında soruşturma başlatıldığını dile getiren Türkay, bu soruşturmaların iptal edilmesini istedi. Canlı bomba Algöz’e yardım edenlerin de araştırlmasını isteyen Türkay, “Birbiriyle bağlantılı olan Diyarbakır Ankara ve Suruç katliamları başta olmak üzere İŞİD katliamları dosyaları birleştirilsin. Başta bu taleplerimiz olmak üzere Suruç katliamı davasında yaşanan hukuksuzluklar giderilene kadar adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz”
Eylemin ardından gençlik örgütleri gençlik örgütleri, Kadıköy’de “Suruç’un hesabı sorulacak” sloganları ile yürüyüş gerçekleştirdi. Polis yürüyüşü barikatlarla engellemeye çalışmak istedi. Gençlik örgütleri buna rağmen sloganlar halinde yürüyüşlerini gerçekleştirdi.
Polisin müdahale ettiği eylemde en az 70 kişi gözaltına alındı.