HDP ve HDK’den yapılan ortak açıklamada, mültecilerin suçla ilişkilendirilerek nefret öznesi haline getirildiği belirtilerek, “Mülteciler için güvenli ve onurlu bir yaşamı hep birlikte savunalım” denildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDK) Göç ve Mülteciler Meclisi ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göç ve Mülteciler Komisyonu, 20 Haziran Göç ve Mülteciler günü dolayısıyla “Mülteciler için Onurlu ve Güvenli Bir Yaşamı Savunuyoruz” başlıklı ortak bir yazılı açıklama yaptı.
Türkiye’deki 5 -7 Milyon üzerindeki mültecinin mülteci statüsüne halen girmediğinin belirtildiği açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) Küresel Eğilimler Raporuna göre, Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber dünyadaki mülteci sayısının 100 milyonu aştığı belirtildi.
‘Emperyalizmin ürettiği savaşlar’
Açıklamada, emperyalizmin ürettiği savaşlar ve kapitalist sistemin insanların yaşamlarını, kültürel ve ekonomik kaynaklarını, doğayı, yaşayan her şeyi yok ettiği belirtilerek, devlet sistemlerinin ise yaşam hakkı için hareket eden göçmen ve mültecilerin karşısına gümrük duvarları, tel örgüler, toplama kampları, işkence ve kötü muamele, geri gönderme merkezleri dikmeye devam ettiği kaydedildi.
‘Mülteciler hedef gösteriliyor’
Devletlerin ve sermaye düzeninin, mültecilerin zorunlu göç hallerini her açıdan istismar ettiği ifade edilen açıklamada, “Mülteci emeği hem dünyada hem de Türkiye’de güvencesizliğin, kayıt dışı sektörlerin, ırkçı sömürünün, iş cinayetlerinin ilk adresi. Faşist iktidarın beslediği ve düzen muhalefeti tarafından tırmandırılan ırkçılık ise artık yabancı düşmanlığı hırkasını giymiş faşizmin elinde bir silah ve mülteci toplulukların boğazına dayanmış durumda” denildi.
Türkiye’de en temel haklarına ulaşamayan mültecilerin hayatlarının sık sık bir tehdit ya da pazarlık unsuru haline getirildiğine dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’nin mültecileri, AB karşısında bir koz olarak, Suriye ve Ortadoğu’da ise yayılmacı politikalarında kullandığı belirtildi. Ülkede mültecilerin suçlarla ilişkilendirilerek nefret öznesi haline getirilmeye çalışıldığı belirtilen açıklamanın devamında şu hususlar yer aldı:
Mülteciler, medyada siyaset esnafları tarafından ise sadece suçla ilişkilendirilerek veya nefret nesnesi olarak gündeme getiriliyorlar, hedef gösteriliyor, bir topluluk veya halk olarak kriminalize ediliyorlar. Haklar ve özgürlükler, evrensel değerler, bir arada eşit yaşam perspektifi ile değil merhamet ve mağduriyetle ilişkilendirildiğinde, yani ancak özne olarak görülmediklerinde kabul görüyorlar. Tüm dünya devletleri gibi Türkiye de alandaki yasal boşlukları fırsat olarak görüp, yasa tanımazlığını dayatıp göçmenleri aşağılayan, ikincilleştiren, dahası yabancı düşmanlığı politikalarına alet eden bir çizgide duruyor ve suç işliyor. İçişleri Bakanlığının son genelgesi bu çizgiyi daha da şiddetlendiren bir adımın, çok özel bir göçmen karşıtlığının, yabancı düşmanı politikanın ürünüdür.
21 yıldır kutlanan Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle emek, demokrasi ve özgürlükten yana olan tüm kesimlere çağrı yapıyoruz: AKP-MHP faşizminin çöküşüne karşı can yeleği gibi kullanılan ırkçı ve şoven söylem ve hedef göstermelerin, fiili ve fiziki saldırıları attırırken, kitlesel bir linçe dönüşmesine karşı bu birlikte mücadele edelim. Yıllardır göçmen ve mülteci hakları eksenli yürüttüğümüz toplumsal ve siyasal dayanışma ve mücadele hattının fiili bir dayanışmaya dönüşebilmesi için, yoksullarla değil yoksullukla mücadele etmek için göçmen ve mültecilerle dayanışalım. Mülteciler için güvenli ve onurlu bir yaşamı hep birlikte savunalım.