Meclis AKP’li vekil Zafer Işık’ın, İYİ Partili Hüseyin Örs’e uyguladığı şiddete dair konuşan HDP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit, “İktidar şiddetin öznesi” değerlendirmesinde bulundu. CHP’li Gamze Akkuş İlgezdi, “Meclis bir cenk meydanı değildir” vurgusunu yaparken, DEVA Partili Elif Esen ise “İktidar şartlar gerginleştikçe kutuplaştırıcı ve nobran dili kullanarak siyaset yapma tarzını arttırıyor” ifadelerini kullandı.
Yüzde 82’sini erkek milletvekillerinin oluşturduğu TBMM’de, eril dil ve şiddet her biçimiyle yaşanmaya devam ediyor.
Meclis Genel Kurulu’nda 6 Aralık’ta AKP Bursa Milletvekili Zafer Işık, İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’e saldırdı.
Işık’ın yumruk attığı Örs hastaneye kaldırıldı, elektroşokla hayata döndürüldü, yoğun bakıma alındı.
Milletvekili Işık’a, İçtüzüğün 163’üncü maddesi uyarınca Meclis’ten geçici olarak iki birleşim çıkarma verildi.
Muhalefet partilerinden kadın siyasetçiler, Meclis’te artarak devam eden şiddeti Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Milletvekilleri, Meclis’te şiddet altında siyaset yürütüyor’
HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te yaşanan şiddet olaylarını AKP-MHP hükümetinin Türkiye’yi yönetme biçiminin meclise yansımış hali olarak tanımladı. Kılıç Koçyiğit, “Çok uzun süre zarfında, 2015’ten beri şiddetsiz, çatışmasız bir şekilde ülkeyi yönetemiyorlar. Bu anlamıyla hayatın her alanına şiddeti yayan, şiddet üzerinden siyaset yapan, bunun üzerinden var olmaya çalışan bir yaklaşım olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
İktidarın fikirleriyle çürütemedikleri her görüşü şiddetle bastırmaya çalışan bir akla sahip olduğunu dile getiren Kılıç Koçyiğit:
Bu şiddet daha önce de yaşadığımız bir şey aslında. Bizim milletvekillerimize de, 20 Mayıs 2016’da, ciddi anlamda bir şiddet uygulandı. İdris Baluken’in kolu kırıldı, arkadaşlarımızdan yaralananlar oldu. Şiddet artık sistematik bir hale dönmüş durumda. Biz milletvekilleri, Meclis’te şiddet altında siyaset yürütüyoruz. Dün yaşanan olay durumun artık çok vahim olduğunu, başka bir aşamaya da taşındığının göstergesi. İYİ Parti Milletvekili Hüseyin Örs yoğun bakıma alındı. Bu kabul edilemez bir şey. Meclis’teki milletvekilleri olarak artık yaşam hakkımızın ihlaline varacak bir şiddetle karşı karşıyayız.
Meclis’te gerçekleşen şiddet olaylarının iktidarın yönetim anlayışının, ideolojik bakışlarının ve nasıl bir Türkiye istediklerinin resmi olduğunu ifade eden Kılıç Koçyiğit, “Meclisteki görüntüler yaşamın her alanına yansıyor. Sokakta, kadına yönelik ve Meclis’te şiddet var. Muhalefet milletvekillerine şiddet uygulayan bir aklın kadına yönelik şiddeti önemsemesi, bir sorun olarak görmesi ya da kadına yönelik şiddete önlem almasını da açıkça beklemiyoruz. Çünkü kendileri şiddetin öznesi. Hem AKP’nin milletvekilleri, özellikle erkek milletvekilleri hem AKP’nin İçişleri Bakanı şiddetin, eril dilin, çatışmanın, ötekileştirmenin birebir öznesi pozisyonunda” ifadelerini kullandı.
‘Bu kaybetmenin kaygısının getirdiği şiddet iklimi’
CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Meclis’in bir cenk meydanı olmadığını, düşüncelerin ve doğruların konuşulması, tartışılması gereken bir yer olduğunu ifade ederek, “ Meclis halkın refahını, ferahını sağlamak, iş üretmek, halkın yarınlarını daha da iyileştirmek ve korumak için olan bir yer. Bizler de bunun için Meclis’teyiz. Burada bir vekilin darp edilmesi kabul edilir bir şey değil” dedi.
Mecliste fikirlerin yarışması gerektiğini ifade eden Akkuş İlgezdi, “Meclis’te fikirlerin içinden halkın yararına işler üretilmelidir. Zaten bu üretim yapılmadığı için Türkiye bugün bu noktada. Halkın bizden beklentisi hizmetken durumun ne olduğunun göstergesi dün Meclis’te olanlar” diye konuştu.
Şiddetin hiçbir boyutuyla kabul edilebilir bir şey olmadığını dile getiren Akkuş İlgezdi, “21’inci yüzyılda, Türkiye’nin kalbi olan bir yerde şiddet oluyorsa ülkedeki iklime yansıması mümkün değil. Zaten bu yansımayı görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Akkuş İlgezdi, şunları kaydetti:
Meclis’teki AK Partili vekillerin şiddetinin artması kaybedeceklerini bilmelerinden kaynaklı. Vatandaş onlara yüzünü döndü. Bu aslında kaybetmenin de kaygısının getirdiği şiddet iklimi. Meclis’te kadının kadına uyguladığı şiddeti dahi gördük. Ki bu cumhuriyet tarihinde ilk defa olan bir şeydi. Şiddet o kadar çok yayıldı ki sadece mecliste değil halk cinnetin eşiğine geldi. Halkın hem yaşamsal kültürü hem yaşam koşulları o kadar kötü bir noktada ki model olarak bu iktidar alındığı için bu ülkede kaos yaşanıyor. Meclis şiddeti meşrulaştıran bir zemine dönmüş durumda artık.
‘Türkiye’de tepeden aşağıya inen bir şiddet dili var’
DEVA Partisi Kadın Politikaları başkanı Elif Esen, Türkiye’de çok ciddi ve çok yönlü bir şiddet hali olduğunu ifade ederek Meclis’te yaşananlara dair ,“Toplumdaki gerginliğin siyasete ve siyasetten de Meclis’e aktırılmış hali” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’de son zamanlarda şiddetin artarak devam ettiğini belirten Esen, şunları dile getirdi:
Hayvandan insana, bütün varlıkların şiddete maruz kaldığını çok sık görüyoruz. İktidar da şartlar gerginleştikçe bu kutuplaştırma ve kaba, nobran dili kullanarak siyaset yapma tarzını arttırıyor. Yani tepeden aşağıya inen bir şiddet dili, şiddet tarzı var ve de fiziki şiddete de dönüşen. Dün mecliste yaşananlar bunlardı.
Neredeyse 20 yıl içinde şiddetin bir üslup haline geldiğini ifade eden Esen, “Meclis’te iktidar taraflarının bir üslup sorunu var. Ve üslup da kişilerde kimliktir. Meclis’te de partiler duruşlarıyla tarzlarını ifade ediyorlar” dedi.
Esen, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Hırçın ve öfke dilinin hakim olduğu afaki söylemlerle vatandaşın oyalandığı, sataşmalarla zaman geçirilen bir siyasi gündem görüyoruz. Bu kabadayılığın ve dobranlığın, cezasızlığı bırakın adeta ödüllendirildiği bir tablo var. Bu şiddet Türkiye’nin kabul edeceği bir tarz değil. Dönüp dizilere, medyaya baktığınızda candaş medyanın, yandaş bile değil artık candaş oldular, çetelerin, suç örgütlerinin legalleştirildiği; suç işlenmesine rağmen bir ceza ile sonuçlanmadığı diziler izliyoruz. Ve bu toplumdaki şiddet baskısını da şiddet dilini de arttırıyor. Bir köpeğin başına kürekle vurulabiliyor. Biz böyle bir ülke değiliz, böyle bir dinin mensupları da değiliz. Bu nobranlıklarının din ile benzeştirilmesini de kabul etmiyoruz. Terazinin şaşan dengesini Türkiye’deki halkların yeniden değerlendireceğini ve gerekli kararı vererek Meclis’i yeniden iyileştireceğine inanıyorum.