Kutsal metinler dahil bütün yazılı metinler ilk önce doğanın dünyaya düştüğünü yazar. İlk şarkıyı rüzgar söyledi, ardından da bunu duyan insan.
İnsan doğanın ayrılmaz bir parçasıdır. Doğanın içerisinde yaşayan insanların doğadan bağımsız olabilmeleri mümkün değildir. Bundan dolayı doğa ve insan arasında doğrudan ya da dolaylı olarak belirli bir iletişim biçimi bulunmaktadır. Bu anlamda sanat tarihinde alabildiğince sanat eserlerine yansıyan doğa formları görülebilir.
Rönesans döneminden günümüze kadar doğa imgesi sanatsal anlatımlarda kendini gösterir. 19. yüzyılda sanatta doğanın kullanımı manzara eserlerin görülmesi ile varlığını sergilerken, bugün doğanın kendi bünyesinde ekolojik çözümlemelerle karmaşık yapıtların ortaya çıktığı görülmektedir.
Özellikle 1960’lı yıllar ile birlikte çevre kirliliğine duyulan tepki, yeni sanat biçimlerini beraberinde getirmiş ve doğanın/çevrenin korunması bilincinin oluşturulmasına yönelik önemli bir rol üstlenerek sanat çalışmaları yeni içerik ve formlarda belirmiştir.
Arazi Sanatı, Çevresel Sanat, Ekolojik Sanat, Yeryüzü Sanatı gibi yeni sanat hareketleriyle insan-doğa ve yaşam ilişkileri sorgulanmaya başlanmıştır. Bu yeni sanat biçimlerinde sanatçılar ya doğa zemininde üretimlerini gerçekleştirmekte ya da doğanın kendisi sanata dönüşmektedir. Bazı yapıtlarda ise sanat eserlerinin doğa içinde biçimlenmesi olasılıkları görülmektedir.
Doğayı yeni bir formda sanata dönüştüren sanatçılardan biri de ressam Mehmet Ali Yıldız.
Ressam Yıldız’ın doğanın kendisi üzerinde bıraktığı etkileri farklı perspektiflerden sunan çalışmaları 14 Ocak’tan bu yana OneArc Galeri’de ‘Yalancı Bahar’ başlıklı sergide izleyiciyle buluşuyor.
Yıldız, ailesiyle birlikte doğada üretip büyüttüğü, ardından da kurutup başka bir yüzeyde can verdiği bitkileri yeni bir yaşama dönüştürüyor. Yıldız, tablolar üzerinde yarattığı bu yaşama da ‘Yalancı Bahar‘ adını veriyor.
Sergi yeni bir doğanın kapılarını aralarken, doğanın kendiliği üzerinden bir sorgulama yapmaya da imkan sağlamaktadır.
Ressam Mehmet Ali Yıldız tarafından toprağa bırakılan, suyu verilerek sevgi ile büyütülen bitkiler, yaratım süreci tamamlandıktan sonra yine yaratıcısı tarafından öldürülür. Öldürülen bu bitkiler yaratıcısı tarafından tuval üzerinde yeniden hayat verdirilir. Böylece kısa süreliğine de olsa kesintiye uğrayan hikâye, yolculuğuna devam eder.
Sergi metnini kaleme alan Fahriye Çobanoğlu, sanatçının üretim sürecinin atölyenin sınırlarını aşarak, doğayı ve dış mekânı üretim alanı içerisine dâhil ederek doğa ile yatay bir bağlantı kurduğunu söyler.
Çobanoğlu’nun söz ettiği bu durumu ressam Mehmet Ali Yıldız’ın tablolarında görmek mümkün. Tablolardaki bitki bedenlerinin üzerinde Yıldız’ın kendisine ve ailesine ait fotoğraflarını ve eşyalarının yanı sıra bitkilerin büyüme evresinde kendisiyle temas eden objeleri de görürüz.
Farklı zaman ve mekanları bir yüzeyde birleştiren tablolar geçmiş ve şimdi arasında bir ilişkiyi ortaya koyarken, mekanlar arasında yaşanan dönüşüme de vurgu yapmaktadır.
İzleyicinin dikkati bitki ve sanatçıya ait beden algılarına bölünürken yüzeyde yer alan bakış temsilleri ile de yeni bir iletişim ağı kurulur.
Yıldız’ın tablolarında 1960’larda başlayan ekolojik sorunların sanata yansımaları da görülür. Doğanın tahribatı, dönüşümü tablolarda kendini göstermekle kalmaz, aynı zamanda izleyiciyi sosyolojik, ekolojik ve öznel sorgulamalara da davet eder.
Ressam Mehmet Ali Yıldız’ın ‘Yalancı Bahar‘ adlı sergisini 4 Mart’a kadar OneArc Galeri’de ziyaret edebilirsiniz.
Mehmet Ali Yıldız hakkında
Mehmet Ali Yıldız, 1994’de İstanbul’da doğdu.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü okudu. Yine aynı üniversitede yüksek lisans yapmaktadır.
Çalışmalarında insan doğası ve insan-doğa ilişkisi hakkında performanslar ve süreçler kullanan Yıldız; doğal malzemeler, doğal süreçler, ritüeller ve modern insan ilişkisi, dönüşüm, sunaj ve ölüm gibi kavramları habitatlar üzerinden ele alır.
Eserlerinde, alandan toplanan bitkiler, habitat yerleştirmeleri, süreçler ve ilişkili nesneler sıklıkla kullanılır. Ateş, su, doğal koşullar ve ritüeller üretim dinamiğinin merkezinde yer almaktadır. Birçok işinde kaybetme senaryoları ve bu senaryoların insan tarihiyle ilişkili anlam ve simgeler de kullanır.