Bütçe görüşmelerinde yaşanan tartışmaları değerlendiren HDP’li Rıdvan Turan: 20 yıl sonra geldiğimiz noktada AKP meselesini savaşarak çözüyor. Bunu yaparak siyaset kurumunun içini tamamen boşaltıyor. İktidar milletvekillerinin dilinde sürekli ‘Mehmetçik ölmez, vatan bölünmez’ söylemi düşmüyor ancak iktidar olarak, siyasetçi olarak bu zamana kadar askerin ölmemesi için ne yaptınız ?
HDP Milletvekili Rıdvan Turan, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Savunma Bakanlığı bütçesine dair yaptığı konuşmada, “Bir iktidar ve ortağı, bütün yeteneksizliklerini ve basiretsizliklerine askerin savaş yeteneği üzerinden izale edecek; olacak iş değil. Bu memleketi Pakistan’a çevirirsiniz, burası bir cihatçı otobanına döner kardeşim. Bak, şimdi cihatçı otobanına döndü. Ya, böyle bir şey var mı? Öfkenizi HDP üzerinden, yaptıracağınız bütün işleri de asker üzerinden ihale ediyorsunuz. Böyle bir siyaset olmaz” demişti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Turan’a, “Terörist bozuntusu terbiyesiz. Otur aşağıya, niye ayağa kalkıyorsun, hadi gelsene Askeri suçluyorsunuz, polisi suçluyorsunuz. Terörist” şeklinde yanıt vermişti.
‘Türkiye’yi büyük bir ateş çemberinin içine koyacak demiştik nitekim de öyle oldu’
Gazete Karınca’ya konuya dair değerlendirmelerde bulunan HDP Milletvekili Rıdvan Turan, şunları söyledi:
İktidar 20 yıldan beri bu memleketi yönetiyor. Ancak bu ülkenin çok önemli ve kritik sorunları var. Bunlardan bir tanesi Kürt meselesi. Bunlardan bir tanesi iktidarın bizzat ürettiği problem olan Suriye iç savaşına benzin dökmesi.
“Oysa biz bu siyasetin temellerinin atıldığı ilk günden beri Pakistan – Afganistan benzetmesi yapıyorduk” diye de ekleyen Turan, şöyle devam etti:
Afganistan’daki sürece Pakistan’ın yanlış müdahale etmesi bir süre sonra Pakistan’ı Afganistanlaştırmıştır. İçerde birçok cihatçı terörist yapılanma şekillenmiş ve ülkenin güvenliği de ortadan kalkmıştır. Şu an Türkiye’de de iktidarın yaptığı şey bunu doğuracak. Emevi camisinde namaz kılma isteğiyle başlayan Müslüman Kardeşleri Suriye’de iktidar etme temeline dayanan bir siyasi yaklaşım günün sonunda Türkiye’yi büyük bir ateş çemberinin içine koyacak demiştik nitekim de öyle oldu.
‘Siyasetin çözmesi gereken meseleleri askere havale etmek kadar basiretsiz bir şey olamaz’
“İktidar 20 yıllık beceriksizliklerini nasıl izah edecek, nasıl çözmeye çalışıyor?” diyerek devam eden Turan, şunları da söyledi:
Kürt meselesini ve Suriye’deki savaşı tamamen askere yıkmaya çalışıyor. İktidar milletvekillerinin dilinde sürekli ‘Mehmetçik ölmez, vatan bölünmez’ söylemi düşmüyor ancak iktidar olarak, siyasetçi olarak bu zamana kadar askerin ölmemesi için ne yaptınız? Buna dair bir adım atmadınız, Kürt düşmanı siyaseti devam ettiriyorsunuz, çözüm sürecinde masayı tekmeleyerek devirdiniz. Durum böyleyken siyasetin çözmesi gereken meseleleri askere havale etmek kadar basiretsiz bir şey olamaz.
‘Kürt meselesinin bir güvenlik sorunu olmadığı ortada’
“Kürt meselesinin bir güvenlik sorunu olmadığı ortada” diyen Turan, şunları da ifade etti:
Bu ülkenin en kadim sorunu Kürt meselesidir. Sen bu meseleyi askere havale ettiğinde zımnen bunun bir güvenlik meselesi olduğunu kabul ediyorsun ve azdan az gider, çoktan çok gider bakış açısıyla taş üstünde taş omuz üstünde baş kalmasın felsefesini benimsiyorsun. Oysa siyasetin fonksiyonu yaşatmaktır. İnsanların ölümüne neden olacak faktörleri siyaset ortadan kaldırmalıdır, körüklememelidir. Siyaset, diyalog bu yüzden var. 20 yıl sonra geldiğimiz noktada AKP meselesini savaşarak çözüyor. Bunu yaparak siyaset kurumunun içini tamamen boşaltıyor.
‘Soylu’nun insanlara, vatandaşlara ve siyasete yaklaşımı bir güvenlik meselesi’
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun HDP milletvekillerine yönelik sürekli ‘terörist’ ifadesini kullanmasına da değinen Turan, “Soylu’nun lügatında başka bir kelime yok. Ne entelektüel bir birikimi, ne de bir meseleyi demokratik yöntemlerle tartışarak çözme yeteneğine sahip. Bana da bildiğiniz gibi ‘terörist bozuntusu’ dedi. Yargının önünde hesaplaşacağız kendisiyle. Bu yalnız bize karşı değil bütçe görüşmelerinin başından sonuna kadar TBMM’yi bölen bir bakan. Soylu’nun insanlara, vatandaşlara ve siyasete yaklaşımı bir güvenlik meselesi aslında” diye konuştu.
‘Sınırdaki güvenlik komşu ülkelerin barış içinde, dostluk içinde dayanışması ile olur’
Tüm bunların faşist koalisyonun bir sonucu olduğunu vurgulayan Turan, “Türkiye ileriye doğru bir adım atacaksa ve demokratikleşecekse bunun gibi insanlarla yol yürümek mümkün değil bunu umarım bir gün herkes görür” ifadelerine yer verdi.
Süleyman Soylu’nun ‘terörü bitirdik’ söylemlerini de yorumlayan Turan, “Dijital bilgi bankası, İHA’lar gibi araçlarla sınırlarımız çok iyi korunuyor sanki kuş uçmaz sanırsınız ancak günün sonunda cihatçı bir örgütün sınırdan elini kolunu sallayarak girip İstiklal’de patlama saldırısı düzenlemesi tüm bunların palavra olduğunu ortaya çıkarıyor. Sınırdaki güvenlik komşu ülkelerin barış içinde, dostluk içinde dayanışması ile olur” dedi.
‘İktidar Kürtlere saldırmayı tercih etti ve sınır ötesi saldırıya bir bahane oldu’
İstiklal’de yaşanan patlamayı gerçekleştiren Ahlam Albashir’in ÖSO ve IŞİD ile ilişkisinin olduğunu ifade eden Turan, “Operasyonda yakalanan herkes Arap, Kürtlere ilişkin bir ibare yok. Abilerinden birinin ÖSO’da komutan olması birinin de IŞİD safında savaşarak ölmesi verdiği ifadeler göz önüne alınca neyin ne olduğu açıkça görülüyor. Ancak iktidar burada Kürtlere saldırmayı tercih etti ve sınır ötesi saldırıya bir bahane oldu” şeklinde konuştu.
‘7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında yaşananlar hala çok taze’
Önümüzdeki seçimlerin de böyle tehlikeli bir atmosferde geçebileceğini işaret eden Turan, şunlara da dikkat çekti:
Halkın demokratik tepkisini, ekonomik kriz ve yoksulluğa karşı çıkan seslerin duyulmamasını istiyor. Bugün çocuklar okula aç gidiyor. Tüm bunların üstünü kapatmak için iktidar şovenizmi yükseltiyor ve Kürtlere saldırıyor. İktidar HDP’ye yönelik operasyonlarla bir eskiz çalışması yapmıştı şimdi de resmin esasını gösteriyor. Korkuyorum ki bundan sonraki dönemlerde daha kötü şeylerle karşılaşmayalım. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında yaşananlar hala çok taze. Bunu önlemek için de muhalefetin ortak bir tutum sergilemesidir.