Eğitim emekçileri, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı yarın ülke genelinde iş bırakacak. Eğitim Sen, “Eğitim sendikalarının ortak sesi duyulmalı, yapılan yanlıştan çok geç olmadan geri dönülmeli” çağrısında bulunuldu. Sendika Genel Başkanı Nejla Kurul da “Kapsayıcı, bütüncül ve özel sektör öğretmenlerini de gündemleştiren bir kanun hazırlanmalı” dedi.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’na dair bugün Ankara’da bulunan Eğitim Sen Genel Merkezi’nde “Haklarımız, Meslek İtibarımız ve Geleceğimiz İçin Eğitim Emekçileri Olarak 2 Kasım’da İş Bırakıyoruz!” başlığıyla bir basın açıklaması düzenlendi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul okudu. Açıklamada, “Öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin sorunları Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) gündeminde değildir. Yıllardır ekonomik, sosyal ve özlük haklarımıza ve geleceğimize yönelik taleplerimiz görmezden gelinmekte, insanca yaşam ve insan onuruna yakışır ücret taleplerimiz yok sayılmaktadır” ifadelerine yer verdi.
Nejla Kurul, kariyer basamakları sınavının yapılmaması ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun derhal iptal edilmesini talep ederek “Eğitim sendikalarının ortak sesi duyulmalı, yapılan yanlıştan çok geç olmadan geri dönülmeli” dedi.
Kurul, diğer eğitim sendikalarına ise şu çağrıyı yaptı:
Eğitim Sen olarak eğitim emekçilerinin kariyer sınavının yapılmaması, ÖMK’nın iptal edilmesi ve yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışı yönündeki taleplerini önemseyen bütün sendikaları 2 Kasım iş bırakma eylemine katılmaya ve ortak talepler etrafında birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.
Eğitim emekçilerinin yarın “Öğretmenlik Meslek Kanunu ve kariyer basamakları sınavı iptal edilsin" talebiyle gerçekleştirecekleri ortak iş bırakma eylemine çağrı yaptı pic.twitter.com/awZPfivhtG
— Gazete Karınca (@GazeteKarinca) November 1, 2022
‘Öğretmenler birbiri ile yarışmak zorunda kalacak’
Gazete Karınca’ya Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kurul, getirilmek istenen bu düzenlemenin öğretmenlerin çalışma barışını bozacağının altını çizdi.
Çünkü bu yasa gereği öğretmenler sınava hazırlık yapacaklar, öğretmenler odasında çalışmaya başlayacaklar. Hatta dersleri sırasında dahi akıllarında bu sınav ve sınava hazırlık olacak. Öğretmenleri rahatsız eden bir sınav kaygısı olacak aynı zamanda da meslektaşları ile yarışmak zorunda olacaklar. Sınavdan 69 alan öğretmen yetersiz sayılacakken 70 almış olan öğretmen MEB tarafından yeterli görünecek. Bu da içten içe çalışma barışını bozacak. Sınavdan yeterli puanı alamayan öğretmen ayrımcılığa maruz kalacak. Bu yüzden öğretmenleri yarıştıran, öğretmenler arasında eşitsizlik yaratan, öğretmenleri bir hiyerarşiye tabi tutan düzenlemeyi kabul etmiyoruz.
Veliler ve öğrenciler de etkilenecek
Düzenlemenin sadece öğretmenleri değil veliler ve öğrencileri de etkileyeceğini belirten Kurul, şöyle devam etti:
Çocuğunu okula kayıt yaptırmak için getiren bir veli, nitelikli öğretmenlerin ve nitelikli olmayan öğretmenlerin olduğunu duyuyor. MEB’i ifadesine göre ise başöğretmen ve uzman öğretmen yeterli bir öğretmenken düz öğretmenler, genç öğretmenler yeterli değil. Veliler bu algıyla hareket edecekler. Bu duyumla okula gelen velilerin talepleri ise ‘benim çocuğum başöğretmende, uzman öğretmende okusun’ şeklinde olacak, bir baskı oluşacak.
‘Veliler ile okul idaresi arasında gerilimlere yol açacak’
Bu söylemler karşısında bir yöneticinin ‘Bütün öğretmenler birbiri ile eşdeğer düzeyde, nitelikli, tüm öğretmenlerimize güveniyoruz, kaygı duymayın’ derken bile bir çelişki yaşayacağını kaydeden Kurul, “Bu durum velilerimizle okul idaresi arasında gerilimlere yol açacak” diye konuştu.
Bu sürecin ‘eğitimde ticarileşme’ gibi bir sonucunun da olacağını ifade eden Kurul, “Çocuğunu başöğretmende okutacak ve bu algıyla hareket eden öğretmenler yüksek düzeyde bağış vererek çocuklarını bu öğretmenlere yönlendirmeye çalışacaklar” dedi.
Öğrenciler, ‘Sınavdan kaç aldınız hocam’ diyecek
Öğrencilerin de bu durumdan etkileneceğini bildiren Kurul, şunları söyledi:
Öğrenciler artık öğretmenlerine ‘sınavdan kaç aldınız hocam?’ diye soracaklar. Öte yandan öğrenciler arasında bir akran baskısı da olacak. Öğrenciler birbirlerine ‘ben başöğretmende okuyorum, sınava böyle hazırlanıyorum’ diye baskı yapacak. Ancak şunu anımsamalıyız. Anayasamız yurttaşlar arasında sağlık ve eğitim hizmetini eşit ve eşdeğer biçimde sunacağım diyor. O zaman MEB’in yaratmaya çalıştığı algıya göre yeterli öğretmenlerde okuyan öğrenciler eğitim hakkına daha çok sahip olmuşken yeterli olmayan öğretmenlerde okuyan çocuklar Anayasa’ya göre eğitim hakkından eşit bir biçimde yararlanmış olmayacak mı? Bütün bu sorular bize bu kanunun yanlış bir düzenleme olduğunu ve düzeltilmesi için de bir an evvel kapsayıcı, bütüncül ve özel sektör öğretmenlerini de gündemleştiren bir kanun hazırlanmalı.