Ana SayfaManşetAdımız Deniz’dir bizim!

Adımız Deniz’dir bizim!


Reyhan Hacıoğlu


Deniz’den Deniz’e bir yol var direnişten, uğruna bedeller verilen. Deniz’den Deniz’e bir miras bir var; kavgada dile gelen, tenhada güç veren ve “aydınlık yarınlar” için uğruna ölünen. Deniz Gezmiş, Deniz Poyraz ve Deniz Poyraz’ın adını alan Cizreli bebek… Bizde böyle; ölenlerin resimleri ve adları kalır bir de bitmemesi gereken öfkesi.

Çağdaş var bilirsiniz belki, bilmezseniz de duyun; Çağdaş Aydın. Cumartesi insanıydı ve Suruç’ta bir sabah öylece katlettiler 32 yoldaşıyla birlikte. Düş Yolcusu’ydu Çağdaş ve henüz gencecikti binlercesi gibi. Ve o her Cumartesi bir kaybın fotoğrafını taşırdı. Ta ki kendi fotoğrafı taşınana kadar. Görünce Dilan Kortak’ın fotoğrafını Deniz Poyraz’ın elinde; işte bize kalan…

Çağdaş Aydın

Yasta falan değilim, Deniz’in yarım kalan kahvaltısına da üzülmeyeceğim! Ölümünü o karton bardak, tabaktaki zeytinden tutup “acımak” ve “acıtmak” isteyen varsa da bilmem! Ya da kadın, Kürt, örgütlü olduğunu dile getirmeden çaldığı kemana methiye dizenler. Lakin öfkeliyim, öfkeliyiz, öfkeli olun. Evini basmış da yoldaşını vurmuş faşistin biri ve üstelik sofrasında ve üstelik korunarak ve üstelik öldürmüş de tekme atmış. Yetmemiş de paylaşmış!!! Ve üstüne şefkatle gözaltına alınmış. İşte bu yüzden hiçbir edebiyat bütün bunların hissettirdiği öfkeyi bir “ah”a dönüştüremez, dönüştürmemeli!

“Celaliyim Celalisin Celali” diyor şair, haksız olmadığı bir çağın tanıklarıyız. Ve “naif” açıklamalar, “aman tadımız kaçmasınlar”, katliam diyemeyenler, soykırım diyemeyenler, yan yana duramayanlar, “sandık kurulsun”, “bu bir provokasyondur” diyenler, bu saldırının bütün Kürtlere, muhaliflere olduğunu fark etmeyenler, iktidarın göz göre göre, bile bile göz yumduğunu dile getiremeyenler geri durmalı. Halkların halklarla kavgası yok. Saflar net, taraflar apaçık ortada.

Kanlı ellerini yıkamak için binada dolaşmış, gülüyormuş üstelik. Yorulmuş da binadan çıkmış, Deniz’in çığlıklarını duymuş komşular ve yerde tekmelemiş üstelik. Ateşe de vermek istemiş binayı, beklemiş de kimse gelmemiş. Yoksa bir çanta dolusu silahı varmış. İnince aşağıya “kimseye zarar vermedim” diyor, öldürdüğünü “kimseden” bile saymayacak kadar katil, saymayacak kadar faşist. “Abileri” bekliyor onu. Muhtemeldir; “Hele bir daha anlat koçum nasıl yaptın yaw” bile denmiştir. Bayraklı fotoğrafları sonradan başlarına iş açmasın diye belki vermediler eline bayrak ama o “devletin şefkatli” eli çok şeyi gösteriyordu görmek isteyene!

“Öfkesi” varmış çoktandır, ilaç da kullanıyormuş hatta ve silaha da merakı varmış, annesini tehdit etmiş HADEP’liler zamanında. “Vah yazıkk”, demek kolay gelmemiş bu günlere!!! “İç keşif”, “dış keşif” terimlerini asker “abilerinden” öğrenmiş ne zeki çocuk, demek hemen de kapmış duyunca! 27 yaşında, sağlıkçı, annesi ölmüş. Az daha dinlesek hikâyeyi “yazık ya” dedirtecekler. BİZ BİLİYORUZ HİKÂYEYİ oysa. Amacı da ortada senaryonun. Kapatacaklar üstünü ki 24 saat geçmedi tutukladılar ve üstelik onca şey varken araştırılması gereken. Bizler kurbanlık değiliz bir katil elini kolunu sallasın, bir çanta silahla evimizi bassın ve bizi kanlar içinde bırakıp başımızda fotoğraf çeksin!

Öfkeliyim, öfkeliyiz, öfkeli olun. Annenin söylediği her sözün altında eziliyor insan; “Bir Deniz gider bin Deniz gelir” diyor, “Başım dik” diyor, “Onların önünde baş eğmem” diyor… Ve bu kadın çocuklarını bir inanca adamış. Ve “Yeter artık daha ne kadar öleceğiz” diyor. Haklı ki ne haklı. “Korkmuyoruz, korkmuyorum” diyor bir kadın bütün acılarına rağmen ve sokağa çıkan herkes aynı öfke ve korkusuzluğun inancına sahip. Biz Deniz’lerine ağıt yakan halkların çocukları; kaybedecek neyim var “zaten özgürlüğüm gitmiş” diyor bir genç bütün öfkesi ve inancıyla Amed sokaklarında. Öfkemiz bu kadar net, bu kadar ortada.

Mahçup, kimse görmeden, aman kimse duymasınlar’dan ziyaretler yapıyor siyasetçiler, “sırf HDP’ye gitti” diye tweetler atıyor “sanatçılar”, “kınıyoruz” diyor en büyük muhalefetler, “iyi olmuş” diyor katiller. Böyle de şeyler var işte!!! Ama hepsinden öte, hepsinden çok öfkesi olanlar var her yerde. Bir gidip bin gelenler, dağlarda ve ovalarda ölüsünü toplayanlar, sevdikleri yanı başında ölenler, en yakınları birer mezara dönüşenler, bir mezar yeri dahi olmayanlar. Biz çoğuz, biz büyüz, biz milyonlarız. BİZ ÖFKELİYİZ!

Ve bunca öfkenin içinde, hani savaş meydanında, kavganın en sıcak yerinde baktığında görürsün ya o’nu, on’ları. Deniz tam da orda. Yine gülümseyen gözleriyle. Bir şarkı olsan şayet yoldaşım, ki olursun yakında. En güzel nakatarını birlikte söyleyelim ve o vakit yarım kalan neyimiz varsa, güneşin sofrasında herkese inat, her şeye inat ve her şeye rağmen tamamlamak sözümüz olsun; “Rüzgar gülüşlü” kadın…

Nerde kendini bilmez çocuklar?
Bir sabah öylece çekip gittiler
Çınladı alkışlar kör sokaklarda
Yankısı kime kaldı?

[…]

Deniz koydum adını
Kederi bende kaldı
Uzak köyler kurdum birbirine
Denizine aldandım




Önceki Haber
Gazeteci Akinan'dan çarpıcı iddia: Suriye zenginliklerinin yağmalamasında inanamayacağınız isimler yer almış
Sonraki Haber
Olimpiyat Oyunları’nda yarışacak ilk trans oyuncu seçildi