Ana SayfaManşetPermanent Station: Diyarbakır Otogar!

Permanent Station: Diyarbakır Otogar!

HABER MERKEZİ – Her yıl sayıları gittikçe artan ve henüz “mülteci statüsü”ne alınmayan mültecilerin Diyarbakır’daki sayıları baronun raporuna göre en az 200 bin. Biz de Afganistan’dan çıkıp Diyarbakır’a ulaşmayı başaran mültecilerle konuştuk.


Haber: Mehmet Elma


Afganistan, tarihi boyunca “mülteci üreten” sayılı ülkelerden biri olmuştur. Post-endüstriyel çağ olarak tanımlanan günümüz dünyasında Afganlar en “ilkel” yöntemlerle göç etmekte, varış noktalarında ise karşı karşıya kaldıkları ötekileştirilme ve emek sömürüsü neticesinde yeniden göç arayışlarına girmektedirler.

Göç, ülke tarihinden ve mültecilerin hayatlarından hiç eksilmeyen olgulardan biri haline dönüşmüştür. Bu süreçte Türkiye de transit göçün değişmeyen coğrafyası olmayı sürdürmüştür. Tarih boyunca en çok mülteci “üreten” ülke olarak kayıtlarda yerini koruyan Afganistan’da 1994–2000 yılları arasında Taliban tarafından ele geçirilen Kabil ve Kandahar’dan başlayan ve tüm ülkede yayılan kitlesel göç/yerinden edinme, 21’inci yüzyılın kronikleşen sorunu haline gelen bu durumun pik noktası olarak sayılmaktadır.

2000’li yıllardan bu yana Van’ı transit geçiş olarak kullanan mülteciler, pandemiden bu yana Van dışında Diyarbakır’ı tercih etmekte. Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyonu’nun yayınladığı çarpıcı rapordan sonra biz de Afganistan/Pakistan’dan başlayıp nerede, ne şekilde biteceği mahfuz olan bu yolun peşine düştük.

“Afganistan’da kalmak ve yolda ölmek arasında fark yok”

Rashid Sarwar, Selyman Jussi, Saleh Manan ve Adsaasd Javad binlerce mülteciden yalnızca birkaçı. Afganistan’dan İstanbul’a taahhüt edilen yolculuk ücretinin 800 dolardan başladığını ifade eden Sarwar, yaklaşık 1 aydır Diyarbakır otogarında beklediğini şu sözlerle ifade ediyor:

Babam ve kardeşimi Taliban’ın savaşına kurban verdik. Açlık, savaş ve ekonomik sıkıntılardan dolayı Afganistan’da biriktirdiğim parayla buralardan göç etmeye karar verdim. Afganistan’dan İran’a oradan Van, Tatvan, Diyarbakır ve son durak olarak da Ankara, İstanbul ya da Gebze’ye kadar bizi götüreceklerinin sözünü verdiler ancak bir aydan fazladır buradayım.

Birçok arkadaşlarının Türkiye askerleri tarafından şiddete maruz kaldığını ve eğer Van sınırında yakalanırlarsa İran askerlerine teslim edildiklerini, aynı şiddete İran tarafından da maruz kaldıklarını dile getiren Sarwar, “İran sınırında birçok arkadaşımız öldürüldü. Şeker ve astım hastası olan arkadaşlarımızın ilaçlarına el konuldu ve Afganistan’a geri gönderildik. Ancak bizim Afganistan’da kalmamız ile bu yolda ölmemiz arasında hiçbir fark yok” diyerek maruz kaldıkları şiddete değindi.

“Biz de insanız, bize bunu neden yapıyorlar”

Diyarbakır otogarında 2 aydan uzun bir süredir kaldığını belirten Selyman Jussi ise Van’dan Diyarbakır’a ulaşırken ve günlerdir hava sıcaklığının 40 derecenin altına düşmediği kentte karşılaştığı zorlukları anlattı. Jussi, “Van’dan Tatvan’a oradan buraya geldim. Yolda çok fazla kontrol olduğu için neredeyse bütün yolu yürümek zorunda kaldık. Kimseyi tanımıyoruz, hiçbir yer bilmiyoruz. Tek amacım Gebze’de fabrikada çalışan akrabamın yanına gitmek ve orada çalışıp aileme yardım etmek. Biz savaştan kaçtık. Suriyeliler de savaştan kaçtı. Onlar için yapılanlar bizim için yapılmıyor. Devletin onlara para verdiğini de öğrendik. Biz kimseden para da istemiyoruz. Sadece gidip çalışmak istiyoruz. Ailelerimizi kurtarmak istiyoruz. Tatvan’da birçok arkadaşımızın telefonları askerler tarafından alındı. Biz de insanız, bize bunu neden yapıyorlar” dedi.

Ne gidebiliyorlar ne de kalmaya takatleri kalmış

Adsaasd Javad, İran askerleri tarafından taranan bir grubun içinde hayatta kalmayı başarmış ve Diyarbakır’a kadar ulaşmış bir mülteci. Yola çıktığı gün heybesinde taşıdığı düşleri birer birer umut tacirlerine, militarizme ve sınırlara kurban vermiş. Ne buradan gitmeye, nede kalmaya takati olmayan biri. Çok fazla konuş(a)madı.

Yolun kronolojisi

Afganistan’dan çıkışın ve buraya varışın haritasını bir “insan kaçakçısı”na soruyoruz. Afganistan’dan İran’ın Maku şehrine kadar yolculuğun kamyonlarla sürdüğünü yolun geri kalanının ise genellikle yaya olarak devam ettiğini şu sözlerle açıklıyor:

Afganistan’da bu işi en iyi yapan kişiler Belluclar. Belluclar onları İran’ın Kirman eyaletine kadar getiriyor. Ondan sonra Farslar bu kişileri alıp daha Türkiye sınırına yakın olan Deran’a getiriyorlar. Deran’dan buraya kadar da biz getiriyoruz. Hiç kimse yol boyunca para vermiyor. Afganistan’da bulunan adamlarımız var. Bunlara Sarraf diyoruz. Yola çıkan kişi Sarraf’a gitmek istediği yol ücretini ödüyor. Afganistan-İran arası 850 dolar, İran-Van arası 250 dolar, Van-İstanbul arası ise 700 dolar. Kişi Afganistan’dan İran’a ulaşırsa Sarraf’ı arıyor İran’a vardım diyor. Sarraf hemen parayı İran’da bu işi yapana yatırıyor. Biz buradan İstanbul’a ulaştırırsak arıyoruz ve paramız hemen ulaşıyor bize. İşleyişimiz bu şekilde.

Suriyelilerin Avrupa’ya geçme işlerini yaptığını da söyleyen kişi, “Suriyeliler mülteci statüsünde olduğu için yolda çok zorlanmıyoruz. İzmir ya da İstanbul’a götürmekte hiç sorun yaşamıyoruz. Keşke bunlara da öyle bir hak verilse, işimiz daha da kolaylaşır.”

“Derhal mülteci statüsüne alınmalılar”

Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyonu’na göre sayıları 200 bini geçen mülteciler her gün çoğalmakta. Türkiye’nin Afganistan ve Pakistan’dan gelenleri mülteci statüsüne almamasından dolayı birçok kişi temel haklardan yararlanamıyor. Komisyon bu dramın önüne bir an önce geçilmesi gerektiğini ifade ederken, hiç zaman kaybedilmeden İl Göç İdaresi yetkililerinin Diyarbakır Otogarı’na giderek başvurularını doğrudan almaları, başvurular alınırken ivedilikle barınma, beslenme, sağlık gibi temel insani ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği uyarısında da bulundu.




Önceki Haber
Sıcak hava dalgası bu defa ABD'yi vurdu: 30 milyon kişi için risk uyarısı
Sonraki Haber
Mevcut en güncel haber.