Cizre’de Polis Enes Aydemir’in cinsel saldırıda bulunduğu kadının şikayetine 2 kez takipsizlik verildi. Cezasız bırakılmak istenen failin İstanbul’a tayin edildiğini belirten kadın, “Bunlarında ardında bir güç var. Devlet, devleti koruyor” dedi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele Günü’ne sayılı günler kaldı.
Erkek ve devlet şiddeti gün be gün artarken, kadınların şiddetin tüm biçimlerine karşı verdiği mücadele de devam ediyor.
Şiddete maruz bırakılan kadınlar neler yaşıyor? Sesleri duyuluyor mu? Peki bu kadınlar ne istiyor, nasıl bir mücadele yürütüyor?
Maruz bırakıldığı cinsel saldırı nedeniyle hukuk mücadelesi başlatan S.S. de bu kadınlardan yalnızca biri. Yaşadıklarına rağmen yılmadı ve kapıların kapanmasına rağmen failin cezalandırılması için mücadelesini inatla sürdürüyor.
Onun hikayesi de diğer kadınlar gibi.
Şırnak Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde Asayiş Amiri korumalığını yapan Polis Enes Aydemir tarafından 8 Nisan 2021 tarihinde tecavüze maruz bırakıldı.
Yaşamın çok kolay olmadığı coğrafyasında bir anda zorlukları katlanarak katlandı.
“Toplum ne düşünür” demedi, her türlü engeli göze alarak emniyete şikayette bulundu.
Ve kısa süre sonra fail cezalandırılmadı, dosyaya takipsizlik verildi.
Fail Aydemir ise yaşamına devam etti, hiç bir şey olmamış gibi.
Ancak S.S’yi de hukuk mücadelesinden vazgeçsin diye tehdit etmekten de geri durmadı.
Aydemir ve bir arkadaşı hatta ailesi sistematik olarak tehditlerini sürdürdü.
Ama o inat etti.
Bu süreç hiçte anlatıldığı gibi de kolay geçmedi.
Gazete Karınca’ya konuşan 22 yaşındaki kadın, saldırının gerçekleştiği gece evden ayrılmak istediğini belirterek, şunları söyledi:
Ben gitmek istiyorum” dedim, bırakmadı. Gece gelip polisler beni evden çıkardı. Tehdit altında olduğum için o gece konuşamadım.
Tecavüz olayından iki gün sonra suç duyurusunda bulundu.
S.S., polislerin faile değil kendisine tepki gösterdiğini de sözlerine ekledi.
“Cizre’deki şikayete gittiğimde kadın komiser bana “Senden ayrıldığı için mi şikayetçi oldun, seninle evleneceğini mi düşünüyorsun?” diyerek psikolojik şiddet uyguladı. Aile içi büro komiseri de benimle bu şekilde konuştu.
‘Hastanede cinsel saldırı muayene yapılmadı’
Şikayetin ardından hastaneye götürüldüğü bilgisini de verdi ve ekledi:
Orada adli tıbba sevk etmeleri gerekirken genel cerrahiye sevk ettiler. Genel cerrahi benden hiçbir örnek, hiçbir sürüntü almadı.
Bu nedenle cinsel saldırının belgelenmediğini söyledi.
S.S’nin yaşadıklarına bir de aile baskısı da eklendi.
Şikayetinden bir süre sonra emniyete gittiğinde de yaşananları şöyle anlattı:
Bana bir kağıt verdiler imzalamam için, meğerse şikayetime takipsizlik verilmiş. Onu bile söylemediler, sonrasında anladım. Polis, “Bu kağıdı imzala, Enes ile de konuş ya da ailesine ulaş seninle evlenmek istiyorsa evlensin, istemiyorsa hukuk yoluna başvur” dedi. Sonra ben tekrar suç duyurusunda bulundum. Dicle Üniversitesi’ne sevk ettiler orada muayenede bende cinsel saldırı izi buldular ancak rapora geçirmediler. Bunun üzerine ben savcının yanına gittim. Savcı, “Ben dosyayı kapattım Cizre’ye yolladım, oraya başvur” dedi ve ilgilenmedi.
‘Devlet üzerini kapatıyor’
Yaşadıkları nedeniyle yalnızlaştırılan ve yaşadığı süreç daha sancılı geçen S.S’ye biraz nefes aldıran ise Rosa Kadın Derneği’ne başvurusu oldu.
Kadınlar onun mücadelesini de sahiplendi ve yalnız bırakmadı.
İHD’ye de gittim onlar beni İstanbul’daki adli tıbba gönderdiler. Orada yapılan muayenede üzerinden aylar geçmesine rağmen cinsel saldırı bulguları bulundu ve raporlandı. Saldırı basına yansıdıktan sonra Aydemir bana ‘iftira’ davası açtı. Bana telefonda gönderdiği müstehcen mesajlar, ‘sana tecavüz ederim’ mesajını da yargıya verdim ancak devlet üzerini kapatıyor. Yani devlet, devleti koruyor.
Ardından hakimin failin beyanlarını dikkate alarak, kendisinin akıl ve ruh sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için hastaneye sevk ettiğini de anlattı.
SS “Sanki ben bunları uyduruyorum gibi davrandılar ve benim şikayetime ikinci kez takipsizlik verildi” dedi.
‘3 idari ceza aldı, ihraç edilmedi’
Aydemir’e mesleki olarak da hiçbir cezanın verilmediğini de hatırlattı.
Kendisi ve ailesi bana hala hakaret etmeye devam ediyor. Cizre’de 3 idari ceza almasına rağmen meslekten ihraç edilmedi, şimdi İstanbul’a tayin edildi. Son adli tıp raporunu da ekleyerek olayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. Oradan da ceza verilmezse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağız.
“Kaldı ki benim yaşadıklarım tek değil, kadın ve kız çocuklarına yönelik gerçekleşen pek çok böyle vaka var” diyen S.S., sözlerine şöyle devam etti:
Musa Orhan olayında gördük; İpek Er intihar etti, fail ise sadece meslekten ihraç edildi ve hala dışarıda. Arkada bir güç var. Devlete leke gelmesin düşüncesindeler. Benim devlete ve hukuka karşı güvenim yıkıldı. Ben devletin gerçek yüzünü, kamu görevlisinin gerçek yüzünü gördüm. Bizim köyde de böyle birçok olay yaşandı. Bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan polis, serbest bırakıldı. Sonra aynı polis, nişanlısına da tecavüz etti. Ama bu polis de görevinde ve dosya kapandı.
Mücadelesine devam etmekte de kararlı.
Yaşadıklarım nedeniyle üniversiteye ara verdim. Arkadaşlarımla da bağımı kopardım. ‘Konuyu kapat, uzatma’ diyorlar. Mağdur olan benim, Aydemir buna rağmen beni sanık durumuna sokmaya çalışıyor. Ben niye geri çekileyim?