Muhafazakar seçmenin ağırlıkta olduğu Bitlis’te Yeşil Sol Parti’nin adayı Semra Çağlar Gökalp öne çıkıyor. Kadın temsilini tüm toplumsal alanlara taşıma amacında olan Gökalp, “Her anlamda geriye götürülmüş ve baskı altında tutulmuş kesimin sesi olmak için meclise gidiyoruz” diyor.
Bitlis, hem AKP’yi tercih eden muhafazakâr Kürt seçmenlerin hem de Yeşil Sol Parti seçmeninin kuvvetli olduğu bir kent. Yakın bir geçmişe kadar seçimlerde hep bu iki seçmen öne çıktı. Ancak bu seçimlerde tablonun değişmesi bekleniyor. Özellikle Bitlis’te kilit nokta, AKP’den kopmuş seçmenin bu seçimde yapacağı tercih. Bu tercih kentteki vekil denklemini değiştirebilir.
Bitlis’te 2018 seçimlerinde HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş oyların yüzde 40’ını, AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan ise yüzde 50’sini almıştı. HDP ve AKP arasındaki oy farklı çok fazla değildi. Başa baş gidilen seçimlerde, 14 Mayıs’ta farklı bir tablonun çıkması bekleniyor.
Bitlis’te kayyum faktörü
Bitlis Yeşil Sol Parti seçmeninin de güçlü olduğu bir yer. Kürt seçmenin tepkili olduğu konulardan biri de kayyumlar. Bitlis’i şu anda AKP’li belediye yönetiyor ancak bir ilçede kayyum var. 2018 seçimlerinde Güroymak’ı yüzde 41 oyla HDP adayı Hikmet Taşdemir kazanmıştı ancak Mart 2020’de Güroymak’a kayyum atandı.
Tatvan Belediye Meclis üyeliği seçimlerinde ise çoğunluk 14 üye ile HDP’de iken 21 Mayıs 2019’da dokuz HDP Meclis üyesi eşzamanlı olarak görevden uzaklaştırıldı ve çoğunluk AKP’ye geçti.
Sorunlar aynı: İşsizlik
Bitlis’te de diğer kentlerde olduğu gibi en büyük sorun ekonomi ve işsizlik. Bir diğer temel sorun ise bu kentte kadınların görünür olmaması. Şimdiye kadar bu kentten kadın vekil olarak HDP’den Mizgin Irgat Meclis’e gönderilmişti. Ve cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde en yüksek kadın aday gösteren parti Yeşil Sol Parti olmuştu.
Aday oranlarına bakıldığında Yeşil Sol Parti ile Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tüm illerde kadın adaylara, eşit temsile yakın oranda yer verdiği görülmüştü.
Kadın temsilinin önemine dikkat çeken Yeşil Sol Parti Bitlis milletvekili adayı Semra Çağlar Gökalp, yaşanan son baskı sürecine ve meclis politikalarına dair Gazete Karınca’ya konuştu.
‘Amacımız kadın temsilini tüm toplumsal alana taşımak’
Gökalp, özellikle Bitlis özelinde kadınların sosyal yaşamda varlığının çok görülmediğini söylüyor. Bunun hem feodal zihniyetin getirdiği kültür hem de mevcut iktidarın kadınlara dayattığı baskılardan kaynaklı olduğunu vurguluyor. Gökalp, “Baskı ve sindirme politikalarından kaynaklı içe kapanan noktaya gelmiş kadınların temsiliyetini çok önemsiyoruz” diyor.
Yeşil Sol Parti’nin kadınlara açtığı zeminin sadece meclis temsili olmadığını sözlerine ekleyen Gökalp, “Kadını ekonomik, sosyal, eğitim gibi tüm alanlarda geliştirmeye, dönüştürmeye ve daha güçleneceği bir noktaya taşımak için yerellerin söz sahibi olacağı bir zemini de açmış oluyoruz” diyor.
Kadın cinayetleri: Pınar Gültekin
Kadına yönelik şiddet ve katliamların en fazla 21 yıllık AKP iktidarı sürecinde yaşandığını belirten Gökalp, sözlerini şöyle sürdürüyor:
Daha birkaç gün önce Bitlis’ten İstanbul’a göç eden genç bir kadın katledildi. Geçmişte yine vahşice katledilen Pınar Gültekin de bu memleketin bir genciydi. Bu sorun her yere sirayet etmiş durumda. Faillerin hiçbir şekilde yargılanmadığı, cezasızlığın çok fazla olduğu sayısız örnek gördük. Bizlerin amacı kadının varlığını, rengini her yerde dile getirmek ve temsiliyet boyutuyla her yere taşımaktır.
Gökalp, 90’lı yıllarda göç ettirildikleri bölgeden aday
1990’lı yılların göç politikalarıyla zorla köyleri boşaltılmış biri olan Gökalp, kendi kentinden aday olmasının önemini şu sözlerle dile getiriyor:
Köyümüz yerleşime hala açılmış değil, valilik izni ile girilebilen köylerden birisi. Ailem her anlamda politik süreçlerde mücadele veren bir aileydi. Zaten bedenen uzakta olsak da ruhumuz, yüreğimiz daima kendi topraklarımızdaydı. Kendi topraklarımızda kendi anadilimizde ve kültürümüzde en doğru şekilde neyi yaratabiliriz mücadelesi her zaman vardı bizlerde. Bu anlamda tekrar doğduğum topraklara bu vesileyle dönmüş oldum. Yeni dinamiklerin, potansiyellerin var olduğunu görüyorum. Özellikle genç kadınların taleplerinin çok net ve açık olduğunu görüyorum. Hem genç bir kadın olarak hem de Yeşil Sol’da Bitlis’ten tek kadın aday olarak temsil edilmenin birçok kadının önünü açacağına inanıyorum.
‘Seçim süreci insanlarda umut zemini yarattı’
Toplumsal hareketliliğin artmasıyla birlikte operasyon sürecinin bağlantısına da değinen Gökalp, şunları ifade ediyor:
Özellikle darbeden bu yana toplumda ciddi bir sessizlik hakimdi. Aslında bu süreç insanların gözlemlediği de bir zaman oldu. Bir ortam oluşunca tepkilerini, reflekslerini net şekilde ifade edecekleri enerji ve öfke birikimi yarattı. Seçim atmosferiyle birlikte bunun açığa çıktığını görüyoruz. İnsanlara bastırdıkları duyguları, kayıplarının dışa vurumu için büyük bir umut zemini oldu. İnsanlar yaşanılan onlarca baskının, zulmün, ağır koşulların yani yarım kalan hesapların ödeneceği zamanın geldiği gün olarak bakıyorlar bu seçime.
‘Baskı ve sindirme politikaları bizi yıldırmaz’
Kürt siyasal ve sol sosyalist mücadele tarihinde ciddi bir başarı elde edileceği görüldüğü noktada, bu tür baskı süreçlerinin tanıdık olduğunu sözlerine ekleyen Gökalp, “Toplumda bir hareketlenme gördükleri için bu çalışmayı yürüten ve öncülük edecek kimler varsa, her seçimde olduğu gibi siyasi operasyonlarla, baskılarla önünü kesme çabası var. Bu sindirme politikasıdır ve alışkın olduğumuz, devletin geleneğinde hep var olan bir tablodur” diyor.
Mücadeleyi her ne boyutta olursa olsun sürdüreceklerini kaydeden Gökalp, “Bizim siyasal mücadelemizin bir gerçekliği var; bir kişiyi alırlar, on kişi gelir. Onları alırlar yüz kişi gelir. Bu baskılar bizim çalışmalarımızı hiçbir şekilde yıldırmaz” diye de vurguluyor.
‘Hukuksuz yargılama süreçlerine karşı hakları iade edeceğiz’
Van Büyükşehir Belediyesi’nde görev yaparken kayyum atanması ardından Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden ihraç edilen Gökalp, hukuksuzca işlerinden çıkarılan kişilerin hak mücadelesini Meclis’e taşıyacaklarını da şöyle aktarıyor:
Birçok insan, yıllarca emek verdikleri çalışma alanlarından KHK’lar ile koparıldı ve açlıkla terbiye edilen bir süreç yaşadılar. Herkes açısından uzun ve zor bir süreç oldu. ‘Ekmek bulamıyorlarsa, ağaç kökü yesinler’ diyen bir zihniyete karşı ayakta durmaya çalışan bir mücadele süreci oldu.
Meclise girdiğimizde yapacağımız ilk şeylerden biri, bu hukuksuz yürütülen yargılama süreçleriyle, asılsız oluşturulan iddianamelerle, dosyalara hiçbir somut delil konulmadan verilen kararların geriye döndürülmesidir. Hakların iade edilmesine dönük her ne olursa olsun yasama sürecinde, aktif şekilde mecliste tüm gücümüzle rol alacağız ve arkadaşlarımızın yarım kalan hesaplarını tamamen hak ettikleri şekilde bu onurlu mücadeleyi taşlandırarak kapatacağız.
‘Baskı altında tutulmuş kesimin sesi olmak için meclise gidiyoruz’
Halkın, umutlarını hiç korkmadan diri tutmasını talep eden Gökalp, “Bizlerin yürüdüğü yol umuda giden yoldur. Her anlamda geriye götürülmüş ve baskı altında tutulmuş kesimin sesi olmak için Meclis’e gidiyoruz. Onlarla birlikte bu yolu yürüyeceğiz. Halkın varlığının bize güç verdiği kadar bizim de onlara güç vereceğimizi temenni ediyorum” diyor.
‘Halkımız seçim günü iradesine sahip çıkmalı’
İktidarın tutarsız cümleler kurduğunu ve kaybetme korkusunun gözle görülür olduğunu söyleyen Gökalp, sandık güvenliğinin sağlanması adına da çağrıda bulunuyor:
Bu süreçte sandıklara sahip çıkılması gerekiyor. Artık bizden geleceğimizi de, oylarımızı da, hiçbir şeyimizi de çalamayacaklar. Sandıklara sahip çıkmak ve sandık güvenliğini sağlamak bu anlamda çok önemli. Halkımızın seçim günü kendi iradelerine sahip çıkması gerektiğini yineliyorum.