Buhara min bu zivistan
Ne gul maye ne gulistan
Car havîrdor bûye goristan
Ka welatê min Kurdistan*
Yıkılmış kentler, küle dönmüş evler, kurumuş gözler, ses gelmeyen binalar, ışıkları sönmüş pencereler… Saksıda kalmış güller, kırılmış saatler, dökülmüş duvarlar, yere serilmiş fotoğraflar…
Duvarda asılı kalmış hatıralar, savrulan perdeler, bir daha açılmayacak kapılar, kapıda kalmış ayakkabılar, aynı güne takılı onlarca takvim, sahipsiz kediler, kedileri ölmüş evsizler…
Evleri yıkılan binler, binleri ölen canlar, canları arayıp bulamayanlar, torba torba cesetler, cesetlerde bir bir tüm sevilenler, sevilenleri toprak olanlar, toprağı bile olmayanlar…
Bir evde onlarca ölüsü olanlar, hepsi ölüp tek kalanlar, evlerinde tek kişi dahi kalmayanlar, binası toz olanlar, mahallesinde bina kalmayanlar…
Soğukta ölenler, ölmemek için direnenler, günlerce gelecekler diye bekleyenler, gelmeyecek olanı bekleye bekleye ölenler…
Gözlerinde sevgisi donanlar, tek söz etmeyip bir enkazı seyre dalanlar, sevdiklerinin seslerini duya duya her gün ölenler, seslerini duyacak kimsesi kalmayanlar, başında bekleye bekleye canın, ölüsünü görenler…
Küle dönmüş ateşler, dumandan kararmış yüzler, öfkeye dönmüş umutlar, yasa boğulan anneler, annesiz kalan çocuklar, boşalar şehirler, penceresiz çadırlar, çalınan çocuklar…
Bir lokma ekmeği olmayanlar, sevdikleri kalmayanlar, gidecek yeri olmayanlar, kolu kanadı kırılanlar…
Yok olan Hatay’lar, adı kalan Adıyaman’lar, toza dönmüş Maraş’lar, küle dönmüş Antep’ler… Gördüm!
Canını dişine takanlar, dayanışma ile ayakta kalanlar, dayanışmak için canını ortaya koyanlar, gece yatmayan gündüz yemeyenler, tek dertleri halkı olanlar, elleri donan ama yine de çadır kuranlar, karnı aç olan ama yine de erzak gönderenler, acıyı acısı bilenler, acı ile yatıp acı ile kalkanlar, acısı olan canı yananlar, can yanmasın diye feryat edenler, o feryatlara el atan gönüllüler, gönlü yıkık bir ülkeye dönen ama umudu bahara gebe olanlar… Gördüm!
Merak etme iyiyim ben de! Ölümler gördüm ve sonra o ölümleri ölüsü bilen umut savaşçılarını. Biliyorum baharı getirecek olanlar da onlar!
İktidarlarla hiçbir hesabı olmayanların (!) bile artık soracak bir hesabı olmalı; çünkü insanları bağırta bağırta öldürdüler!
*Baharım kışa döndü
Ne gül kaldı ne gül bahçesi
Dört bir yanı mezarlıklar olmuş
Hani ülkem Kürdistan?
Reyhan Hacıoğlu kimdir?
Balıkesir Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Mezunu. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Siyaset Bilimi Yüksek Lisans yaptı. 2015’te başladığı gazeteciliğe Özgür Gündem, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’nde ve şimdilerde Yeni Yaşam Gazetesi’nde devam ediyor. Özgür Blog’ta başladığı yazılara 2019’dan beri Gazete Karınca’da devam ediyor.
Çok istediği halde henüz bir akademik bir çalışması bulunmayıp, gazeteciliğe ise asistanlık başvurusu dosyasına “tehlikeli” yazıldığı için karar verdi.