Diyarbakır Barosu ve ÖHD, kentte seçim güvenliğinin sağlanması için hazırlık yapıyor. Ancak hukukçular kaygılı. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, “Ben bir baro başkanı olarak, bir hukukçu olarak o güne dair kaygılıyım” diyor.
Türkiye’de 20 yıllık AKP iktidarının değişip değişmeyeceğinin de belli olacağı Cumhurbaşkanı Seçimi ve Genel Seçime giderken, seçim güvenliği konusunda da endişeler var.
Diyarbakır Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi, kentte seçmen iradesinin sandığa en sağlıklı şekilde yansıması için çalışıyor.
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, seçim günü görevlendirilecek avukatların seçime dair bir eğitim sürecinden geçtiklerini anlattı.
‘Ölüm kalım seçimi gibi görüyorlar’
Eren, seçim güvenliğine dair ciddi tereddütler olduğunu ve bu kaygıyı haklı bulduğunu söyledi:
Çünkü bu seçimi hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı adeta bir ölüm kalım seçimi gibi görüyor. 20 yıllık iktidarı devirmeye çalışan bir muhalefet ve 20 yıldır oluşturduğu güçle kaybetmeyi asla göze alamayacağını düşündüğümüz bir iktidar var. Bu da seçim güvenliği açısından şimdiden bir rahatsızlık oluşturuyor. Ben bir baro başkanı olarak, bir hukukçu olarak o güne dair kaygılıyım. Hatta propaganda sürecinden de kaygılıyım.
‘Seçim kurulları kaygımızı artırıyor’
İktidar partisi hariç bütün siyasi partilerin kendileriyle temas kurduğunu anlatan Nahit Eren, Diyarbakır Barosu’nun seçim güvenliği için siyasi partilerle de koordineli bir çalışma içerisinde olacağını anlattı. Seçim kanununda yapılan değişiklikleri hatırlatan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren şunları ifade etti:
İl seçim kurulları geçmiş dönemlerde en tecrübeli, kıdemli yargıçlardan oluşturuluyordu. Maalesef son zamanlarda oluşturulan il seçim kurullarının başkanları (hakimlerden oluşturuluyor), mesela Diyarbakır için söyleyebilirim, şu an il seçim kuruluna seçilen hakim bizim çok sorun yaşadığımız, kamuoyuna da mal olmuş bir yargıç. Kararlarıyla ya da geçmiş hakimlik pratiğiyle seçim güvenliği açısından kaygılı olduğumuz bir başkan.
Nahit Eren, bölgede birçok baronun seçim güvenliğinin sağlanması için çalışacağını belirterek, barolara yaklaşan kritik seçim için önceden avukat görevlendirmelerinin ivedilikle yapılması çağrısında bulundu.
ÖHD kriz koordinasyonu kuracak
Diyarbakır’da seçim güvenliği için çalışan bir diğer kurum da ÖHD. Hazırlıkları hakkında bilgi veren ÖHD Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Gizem Miran, Diyarbakır Barosu başta olmak üzere kentteki birçok hak kurumuyla, bir araya gelip görüşmeler gerçekleştirdiklerini anlattı.
Siyasi partilerin hukuk komisyonları ve Oy ve Ötesi ile de temas kurduklarını anlatan Miran, yurttaşların hukuki güvenlik içerisinde sandığa gidip oy kullanmaları için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Gizem Miran, seçim günü odaklı bir kriz koordinasyonu kurmayı düşündüklerini belirtti:
Bu koordinasyonda görev alacak arkadaşlarımızın iletişim numaralarını her sandık görevlisine ulaştırmaya çalışacağız. Sandık başında görev alan her personel o gün kamu personeli olarak çalışacak ve kamu vicdanını önceleyerek çalışmaları gerekiyor. Hak temelli, şeffaf ve tarafsız yaklaştıkları sürece zaten seçmen gelip iradesini en doğru şekilde yansıtacaktır. Sorunlarla karşılaşıldığında hukuki olarak müdahale etmemizi gerektiren noktalarda itirazlarımızı yapacağız. Seçmenin her türlü baskı ve şiddet ortamından uzak bir şekilde seçmenin sandığa gitmesi gerekiyor.
Diyarbakır’da sandık güvenliğinin ciddi olarak ihlal edildiği bölgeler olduğunu ifade eden Miran, kendisinin daha önce Kulp ilçesinde görev aldığını ve birkaç köye girişlerinin dahi engellendiğini söyledi. ÖHD Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Gizem Miran, bu tür sorunlu bölgelerde özel görevlendirmeler yapacaklarını ifade etti.
‘HSK’ya şikayet edilmişti’
Diyarbakır İl Seçim Kurulu’nda görevlendirilen hakim ile ilgili Gizem Miran da Baro Başkanı Nahit Eren ile aynı kaygıları paylaşıyor:
Söz konusu hakimin dosya yargılamalarında taraflı yaklaşımları birçok meslektaşımız tarafından, hukuk örgütleri tarafından gözlemlenmişti ve buna dair kendisiyle ilgili HSK şikayetleri yapılmıştı. Dolayısıyla seçimdeki itirazlarda da acaba böyle problemli bir yaklaşımla karşılaşır mıyız diye bir kaygımız maalesef var.