Başlıktaki cümleye imla koydum diye tiye aldığımı düşünmeyin. Tekrar belirteyim: Herkes milletvekili olabilir hatta Cumhurbaşkanı da. Bunun için üniversite bitirmeye, profesör olmaya, avukat olmaya, gazeteci olmaya, doktor olmaya, artist olmaya, yazar-çizer olmaya gerek yok.
Bu düşüncemin nedenini yazı çerçevesinde dilimin döndüğünce açıklamaya çalışacağım.
***
14 Mayıs’ta yapılacak olan 28. dönem milletvekili seçimlerine 41 gün gibi kısa bir süre kaldı. Yüksek Seçim Kurulu tarafından açıklanan takvim çerçevesinde siyasi partiler seçim sürecini işletiyor.
Toplumun en çok merak ettiği meselelerden biri Cumhurbaşkanı adaylarının kimler olacağıydı. 30 Mart tarihi itibariyle toplumun bu merakı, YSK tarafından giderilmiş oldu. 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde cumhurbaşkanı adayları Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce, Sinan Oğan ve Recep Tayyip Erdoğan.
***
Cumhurbaşkanlığı adaylarının netleşmesinin ardından şimdi milletvekili adaylarının kim olacağına dair merak devam ediyor.
Siyasi partilerin hemen hemen tamamı aday adayı başvuru sürecini tamamladı, öneri götürdükleri kişilere öneri götürüyor veya götürmeye devam ediyorlar. Yürütülen bu çalışmalara ilişkin basına yansıyan çok sayıda haber veya kulis bilgisini de okuyoruz.
Siyasi partilerin merkezi aday belirleme komisyonları, 9 Nisan’da YSK’ya verilecek milletvekili adaylarının listelerini belirlemek için yoğun bir çalışma yürütüyor. Bu hafta bu çalışmalar için daha yoğun bir çalışmanın yürütüleceği kesin.
Aday adayları başta olmak üzere insanlar kendi illerinde kimlerin aday yapılacağını, hangi ünlünün hangi partiden ve nereden aday olacağını merakla bekliyor. Sürpriz isimlerin durumu ise en fazla merak edilen konuların başında geliyor.
***
Aday adaylarının büyük bir kısmı, aday olabilmek için başvurularını yaptıktan sonra Ankara’yı mekan tutmuşlar. Her gün siyasi partilerin yetkililerine, genel başkanlarına veya aday mevzusunu belirleyen ekiplerine ulaşmak için müthiş bir çaba harcıyor. Herkes başkanların olduğu etkinliklerde onunla bir fotoğraf çektirme uğraşı veriyor.
Bunların hepsi mevcut sistemde anlaşılır bir durum. Öyle bir şey ki, milletvekili olabilmeniz için halkın onayından değil parti başkanlarının onayından geçmeniz gerekiyor. Onların onaylayacağı listeye giremezseniz, milletin vekili de olamıyorsunuz. Sistem partilerinin tamamı için geçerli bir durum bu.
Onun için milletin vekili olabilmeniz için öncelikle başkanın vekili olmanız gerekiyor!
***
Neyse dönelim asıl meselemize: Neden herkes milletvekili veya cumhurbaşkanı olabilir?
Erdoğan’ın diploması konusu çok tartışılıyor ama ben gerçekten temsil etmek veya yönetmek için bir diplomaya, bir titre ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Sol veya sosyalist pencereden hayata bakmak da bunu öğretiyor insana.
Bir tarım işçisinin veya üreticisinin eğer yetkinliği varsa ve okumaya yazma biliyorsa hiçbir üniversite okumadan, en azından şimdiye kadar gördüğümüz çoğu Tarım Bakanından daha iyi bakanlık yapabileceğini düşünüyorum.
Bir sanayi işçisinin eğer yetkinliği varsa ve okuma yazma biliyorsa hiçbir üniversite okumadan şimdiye kadar gördüğümüz çoğu Çalışma Bakanından daha iyi bakanlık yapabileceğini düşünüyorum.
Kısıtlı bütçe ile ailesini ayakta tutmaya çalışan yoksul bir kadının eğer yetkinliği varsa hiçbir üniversite okumadan kadınların yaşadıkları sorunlar noktasında şimdiye kadar gördüğümüz çoğu kadın bakandan daha iyi bakanlık yapabileceğini düşünüyorum.
Mevcut adaleti olmayan sistemin her türlü hukuksuzluğuna maruz bırakılmış siyasi bir tutsağın, gelmiş geçmiş tüm Adalet Bakanlarını cebinden çıkaracak şekilde Adalet Bakanlığı yapabileceğini düşünüyorum.
Taksim’in göbeğinde kendi anadiliyle müzik yaparken polisin veya ırkçıların saldırısına uğrayan sokak sanatçılarının, gördüğümüz veya bildiğimiz çoğu Kültür Bakanından daha iyi bakanlık yapacaklarını düşünüyorum.
Bunları daha da uzatabilirim ancak mevcut örnekleri tüm bakanlıklara uyarlayabilirsiniz.
***
Milletvekili veya temsiliyet konusunda genel düşüncem bu iken, temsil etme veya yapabilme noktasında doğru olmayan bir yaklaşımın aday adayı olanlar açısından düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Tabi bu düzeltilmesi gerekenin asıl olarak sistemin kendisinin toptan değiştirilmesi sorunumuz olduğunu buraya not düşeyim.
Özellikle milletvekili aday adaylığı noktasında, toplumda veya aday adayı olanlarda şöyle bir bakış açısı var. Kötü veya iyi yapmayanı esas alarak, “Eğer o yapıyorsa ben de yapabilirim” diyor herkes.
“O yapabiliyorsa ben de yapabilirim” diye örnek verilen ise, liyakati olmayan veya başka bir işi gayet başarılı bir şekilde yapabilirken, milletvekilliğini yapamayanlar örnek veriliyor.
Normal işleyen bir mantıkta insan, yapılacak iş ne olursa olsun daha iyi yapanı örnek alarak ilerleyebilir.
Ancak gelin görün ki, AKP ustalık dönemi diye nitelendirdiği döneminde her şeyi en kötü şekilde yaparken, bu anlayış her yere sirayet etmiş gibi gözüküyor.
Kötü yapan örnek alınarak, “O yapabiliyorsa ben de yaparım” deniyor.
Bu anlayış özellikle hayata soldan ve ezilenlerin çıkarından bakanların anlayışı olamaz.
Pusula iyi yapanı örnek almak ve onun da üstüne çıkabilmektir.
Herkesin iyi yapacağı bir iş vardır mutlaka ama herkes her işi iyi yapamaz…
İbrahim Aslan kimdir?
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarından itibaren Dicle Haber Ajansı’nda muhabir, haber şefi ve editör olarak çalıştı. DEM TV’de ve 1HaberVar Platformu’nda editörlük, KHK ile kapatılan JIYAN TV’de haber koordinatörlüğü yaptı. 2019 yılından bu yana Gazete Karınca’da yazmayı sürdürüyor.