İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, deprem bölgesindeki diyalog eksikliğine dikkat çekti: Kamu yöneticileri siyasi iradeden bağımsız konuşamıyor. Mesele sistemde, rejimde. En tepeden her konuda icazet alınır mı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, HaberTürk kanalında Serap Belet ve Kürşad Oğuz’un moderatörlüğündeki ‘Olaylar ve Görüşler’ programına konuk oldu. İmamoğlu, Maraş merkezli depremlerin ardından afet bölgesindeki izlenimlerini aktardı. “Mesele sistemde, rejimde. En tepeden her konuda icazet alınır mı?” diyen İmamoğlu, “Bu şehirde biz hastane yangını söndürdük, Cumhurbaşkanı danışmanı, ‘Sayın Cumhurbaşkanı’nın izniyle yangını söndürdük’ dedi, daha ötesi var mı?” örneğini verdi.
‘Yeterince diyalog kuramadık’
İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
Sürece dahil olduk, hiçbir bakanlıkla temasımız olmadı. Hatay’a ikinci gidişimizde yeterince diyalog kuramadık. AFAD’a yüzü dönük çalıştık. Onların yönlendirmeleriyle hareket ettik, AFAD bu işin çatısı. Baktık ki, diyalog kopukluğu var. Arkadaşlarımız muhatap bulamıyor, diyaloğa geçemiyordu. 7 gün sonra ikinci gidişimde AFAD’ın merkezine gittim. Sorumlu vali ile görüşmek istiyoruz diye arkadaşımızı gönderdim ama açıkçası cevap alamadık. Somut randevulaşamadık. AFAD’a yine de gittim. Bir vali ile Sağlık Bakanı’nın toplantıda olduğunu söylediler. Kapıyı açtık, içeri girdik, 1 saate yakın konuştuk. ‘Sizin koordinasyonunuzla çalışmak istiyoruz’ dedim.
‘Kamu yöneticileri siyasi iradeden bağımsız konuşamıyor’
Kafasını kimse kuma sokamaz. Yıllardır kamu yöneticileri, yıllarca bu milletin, devletin emek verdiği, deneyim kattığı, okuttuğu, yurtdışına doktoraya yolladığı, devletin farklı alanlarda kamu yöneticisi olan insanlar siyasi iradeden izinsiz konuşamıyor. O bölgeye 8 gün gittim. Belki iletişim hatlarımızda 6-7 fotoğrafımı göremezsiniz. Tabii ki İstanbul halkına bilgi vereceğiz. 30 bine yakın gönüllü gelmiş, tabii ki insanlar daha çok yüreklensin diye anlatacağız. Biz gidip de orada şov yapmadık, orada derdimiz yok; tam aksine biz olumsuzlukları konuşmadık. Bugün 24’üncü günü, olumsuzluklarla ilgili ilk defa konuşuyorum. Bürokrasimizde iletişim yok, adı nettir bunu.
‘İmamoğlu, İstanbul’da AFAD’ın toplantılarına çağrılmadı’
Mesele sistemde, rejimde. En tepeden her konuda icazet alınır mı? Bu şehirde biz Rum vakfının hastanesinin yangınını söndürdük. Cumhurbaşkanı danışmanı, ‘Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla yangını söndürdük’ dediler. Bu rejim ve sistem sorunu. Bugün biz İstanbul Deprem Seferberliği’ni açıkladık. Nisan ayında Afet Eylem Planı’nın İstanbul’da nasıl uygulanması gerektiğine ayrıca hazırlık yapıyoruz. Tabii ki AFAD da yapacaktır. AFAD’da Ekrem İmamoğlu konuşsun mu, konuşmasın mı tartışıldı. Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da AFAD’ın toplantılarına çağrılmadı.
‘İstanbul’un taranması şart’
Mühim olan İstanbul’un taranması şart. Yüzde 35’de başarılı olabildik. 120 bine yaklaştık şimdi, insanlar ‘gelin binamızı kontrol edin’ deniyor. Sokağa çıkıyorum 10 kişiden 7’si ‘gelin binamıza bakın’ diyor. Şu ana kadar 2000 öncesi yapıların kapılarını çaldık. Silivri’den başladık. Fay hattına yakın bölgelere odaklandık. Zemini zayıf, yapı stoğu eski olan yapılara odaklandık. Esas hedef o zaten.
‘Bu şekilde devam edersek İstanbul bize diz çöktürür’
80’li yıllarda Beylikdüzü ve yakın çevresi uydukent olarak tariflendi. Şu anda orada 3,5 milyon insan yaşıyor. Bakırköy eski Bakırköy değil. Ayameme, Çınçın deresi tıklım tıklım yapı doldu. Bırakın yeni konut üretmeyi, 15, milyon evin eşyasını taşımaya kalksanız 10 senede taşıyamazsınız. 1,5 milyonluk konutu nereye taşıyorsun? Kuzey ormanlarını mı yok edeceğiz? Siz yeni yerleşim yeri yapıyorum derseniz, İstanbul’u 40 milyon yaparsınız. Kuraklığı ve susuzluğu konuşurken, İstanbul’a 20 milyonu, Marmara bölgesine 30 milyonu yığdık. Bu şekilde devam edersek İstanbul bize diz çöktürür biliyor musunuz?