Ekonomik çıkmaza hapsolan Türkiye’de yeni hükümetin nasıl bir ekonomi politikası uygulayacağı merak ediliyor. ‘Rasyonel zemine dönmekten başka çare kalmadığını’ ifade eden yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in farklı bir maliye politikasını nasıl hayata geçireceğini ekonomistlere sorduk.
- Erhan Bilgin: AKP’nin en büyük avantajı stabil, istikrarlı çalışma rejimiydi. Mehmet Şimşek döneminde uygulanacak politikalar bu dengeyi kaçınılmaz olarak bozacak.
- Mustafa Sönmez: İrrasyonel dediği durum da rasyonel dediği düzene geçiş de emek sınıflarına hatırı sayılı bir bedel ödetmeyi öngörüyor.
Türkiye uzun zamandır bir ekonomik çıkmaza hapsolmuş durumda… Dış borç baskısı, dövizin yükselmesi, Türkiye’nin ekonomisini doğrudan etkiliyor.
Yeni kabinede Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini devralan Mehmet Şimşek, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi, özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır” dedi.
Mehmet Şimşek’in sözleri, ‘AKP, uyguladığı ekonomi politikasından dönüş sinyali mi veriyor?’ tartışmasını açtı.
Şimşek, yeni kabinede ekonominin başına geçtikten sonra haftanın ilk iş gününde dolar, euro ve altın hareketlendi. Bugün euro 23,38 ve dolar 21,72 TL’ye yükselerek tarihi zirvesini gördü.
Gazete Karınca’ya konuşan ekonomistler Erhan Bilgin ve Mustafa Sönmez, Türkiye’yi bekleyen ekonomik tabloyu değerlendirdiler.
Erhan Bilgin, ‘yeni Hazine ve Maliye bakanı kim?’ sorusunun durumu ortaya koyduğuna dikkat çekerek, ‘‘Bir koltuğa falanca kişinin geliyor olmasının aşırı merak konusu olması Türkiye ekonomisinin ne kadar berbat halde olduğunu gösterir. Bir kişiye bakılarak ‘iyiye gidiyor veya kötüye gidiyor’ diye yorum yapılıyor ama bu kişiler ancak kısa vadede bir fark yaratabilirler’’ dedi.
‘Nebati’nin politikası, AKP’nin sınıf temeline uygundu’
Mehmet Şimşek’in makamı devralırken ifade ettiği ‘rasyonellik’ söylemine değinen Bilgin, bu formülün de Türkiye için iyiye işaret olmadığını şöyle açıkladı:
Nebati’nin dönemini eleştirip ‘rasyonellik, mantık lazım’ dediğimizde geriye kapitalizmin sömürücü kaba yasalarının işlemesi kalıyor. Düşük ücret, yüksek kâr yani maksimum kazanç demektir, rasyonellik dedikleri budur. Fakat bunu savunuyor olamayız. Nebati’nin yaptığı, akıldışı veya politikadan sapma değildi. Tamamen AKP’nin kendi ihtiyaçlarına ve sınıf temeline uygun düşündüğü bir politikaydı. Nebati mi, Şimşek mi anlamında söylemiyorum fakat kapitalizmin yasalarına uyalım demek de sömürüye rıza göstermek demektir.
‘Şimşek’in politikaları stabil dengeyi bozabilir’
Türkiye ekonomisinin ciddi bir kaynak sorunu olduğunu belirten Bilgin, uygulanacak yöntemlerin ekonomide mutlak çözüm getiremeyeceğini ifade etti:
Türkiye yeni dönemde maliyeti yüksek de olsa kaynak bulabilir. Fakat bu piyasa iktisatçılarının ‘güven vermek lazım, hukuk lazım’ diye abarttıkları bir düzenleme ile sağlanamaz.
Gelecek para zaten ya devletlerarası uzun vadeli borçtur ki bu ihtimalde ‘güven verme’ söylemine gerek yok. Bu durumda kısa vadede sermaye kazancına bakarak, borsaya veya döviz piyasasına gelir. Bu kazancın garanti edilmesi gerekir. Sanıyorum ki garanti edilecektir de…
Ama bu para gelirse hangi derde deva olacak? Ekonomi batmamış olur, çarklar dönmeye devam eder ama enflasyon, büyüme hızı, istihdam üzerinde çok etkili olmaz.
Şimşek’in sinyalini verdiği yeni süreçle Nebati dönemini karşılaştıran Bilgin, öngördüğü dezavantajları şöyle açıkladı:
AKP’nin en büyük avantajı stabil, istikrarlı çalışma rejimiydi. Mehmet Şimşek döneminde uygulanacak politikalar bu dengeyi kaçınılmaz olarak bozacak. Şimşek, yeni bir şeye ihtiyaç duyduğunu bildiğinden yatırımları artırıcı bir politikaya geçmesi gerektiğini biliyor. Kapitalizmin saldırgan yasalarını, kurallarını uygulamak çok kolay. Bu yöntem yerel seçim kaybettirebilir çünkü daha çok çalıştırıp daha az ücret vereceksiniz. Enflasyon düşecek ki bu istihdamın azalması demektir.
‘Yıl sonuna kadar kemer sıkma, yerel seçimlere üç ay kala kemer gevşetme’
Mustafa Sönmez de Şimşek’in yeni dönemde izleyeceği politikayla önceki dönem arasındaki farkları şöyle sıraladı:
Rasyonel bir çizgi demek bundan öncekilerin irrasyonel olduğunu ve akılcı olmadığını ima etmektir. Rasyonelden kasıt, neoliberal politikaların Ortodoks uygulamasıdır yani piyasa ne kadar faiz istiyorsa, dövizin ne olmasını istiyorsa o kurallara göre işletmektir.
Önceki dönemde hem faize hem dövize müdahale edildi. Şimşek’in, ‘piyasayı hakim kılacağız’ demesi sermaye birikimi açısından rasyonelliktir ama emek sınıfı açısından her iki durum da olumsuzdur. Çünkü bunu tesis etmek ekonomiyi önce soğutmayı, talebi düşürmeyi gerektirecektir. Faizleri artıracaklar, bunu yapınca piyasa kasılır, daralır. Bu, beraberinde işsizliği getirecektir.
Yani irrasyonel dediği durum da rasyonel dediği düzene geçiş de emek sınıflarına hatırı sayılı bir bedel ödetmeyi öngörüyor.
Bu durumun toplumdaki yansımasının yerel seçimleri etkileyebileceğini belirten Sönmez, “Tahminim yıl sonuna kadar kemer sıkma ve yerel seçimlere üç ay kala seçmenin taleplerine kulak vererek kemer gevşetmeye giderek karma bir politika izleyebilirler. Katı bir şekilde uygulamaya kalkarlarsa yerel seçimlerde bir tepki görebilirler” dedi.