İstanbul depreminin olasılığının artığına dair uyarılarını sürdüren Prof. Dr. Naci Görür, 500 bin kişinin ölümle burun buruna olduğunu söyledi. Görür, “Deprem bu ülkede en gerçek bir unsur. Bu ülkenin en temel sorunu” dedi. İBB Başkanı İmamoğlu da “İstanbul’da yıkılma tehdidiyle karşı karşıya olan 90 bin bina olduğunu düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, olası bir İstanbul depreminde minimum 500 bin kişinin ölümle burun buruna olduğunu belirterek ‘riskli’ ilçeleri açıkladı.
Görür, Anadolu Yakası’nın göreceli olarak depremden daha az etkileneceğini, Avrupa Yakası’nın ise daha çok etkileneceğini belirterek, “Haliç’ten başlarsınız Silivri’ye kadar gidersiniz. Bakırköy, Zeytinburnu, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Silivri’ye gittiğiniz yerler… O şerit içerisindedir. Oralardaki depremin etkisini büyütecek nitelikte” dedi.
Prof. Dr. Naci Görür’ün, tv100’e yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:
Kuzey Anadolu Fayı, büyük ölçüde 1939, 1942, 1943, 1944, 1957, 1967 ve 1999’da Marmara’nın kapılarına dayandı. Yani tabiri caizse İstanbul’un surlarına dayandı. Bu deprem İstanbul’da olacak. Buraya kadar olan kırılmalarla enerjisinin büyük bir kısmını kırarak rahatladı.
Dolayısıyla kırılmamış bazı yerler varsa onlar da kırılabilir ama Erzincan’dan itibaren İstanbul sınırlarına kadar Kuzey Anadolu Fayı büyük bir ölçüde rahatladı. Sadece Karlıova-Erzincan arasında bizim Yedisu fayı dediğimiz bir yer var. Orada 7 ve üzeri bir deprem bekliyoruz. Orada en son deprem 1790’larda olmuş. Orayı bir tarafa bırakırsak artık Kuzey Anadolu Fayı uzun bir dönem uyuma faslına geçebilir büyük bir depremler açısından.
‘Deprem bu ülkenin en temel sorunu’
Doğu Anadolu Fayı enerjisini büyük ölçüde boşalttı. Daha deprem beklediğimiz yerler var Bingöl-Karlıova arasında bekliyoruz. Kuzey Anadolu Fayı, İstanbul ve Erzincan yöresi hariç büyük ölçüde boşalttı. Türkiye, artık bundan sonra bu iki fay sisteminden türeyen büyük depremlerden uzak olabilir. Bu da ülkemizi deprem odaklı kentlere dönüşüm açısında rahatlatabilir. Bu bilimsel bir veridir. İstanbul’daki depremin zamanına gelince de yapılan çalışmalarda denildi ki Marmara bölgesi 1999 depremlerinden sonra her an olmak kaydıyla 7’den büyük bir deprem üretmesi 30 yıl içerisinde yüzde 62 olasıdır. Şimdi eğer 23 sene geçmişse bu olasılık daha da artmıştır. Deprem bu ülkede en gerçek bir unsur. Bu ülkenin en temel sorunu.
‘Avrupa Yakası daha çok etkilenir’
Anadolu Yakası göreceli olarak depremden daha az etkilenir. Avrupa Yakası daha çok etkilenir. Avrupa Yakası’nın depremden daha fazla etkilenecek yeri denize paralel aşağı yukarı 10 kilometre kalınlığında zondur. Haliç’ten başlarsınız Silivri’ye kadar gidersiniz. Bakırköy, Zeytinburnu, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Silivri’ye gittiğiniz yerler… O şerit içerisindedir. Oralardaki depremin etkisini büyütecek nitelikte. Avcılar’da ise bir anlamda çürük bir zemin var. Deprem etkisini büyüten, heyelan yapmaya müsait, çökmeye müsait zeminler.
‘Minimum 500 bin insan ölümle burun buruna’
Şimdi İBB bir çalışma yaptı. Türkiye’de valiliklerden ve bakanlıklardan daha fazla rakam aldık. Denildi ki, ‘İstanbul’da 1 milyon 100 bin bina var’ Bunun 59 bin tanesi çok ağır hasarlı. Bu demektir ki ölümlü vakaların büyük bir kısmı bu 59 bin bina içerisinden olacak. Ben şimdi minimize ediyorum. Bu 59 bin binanın 49 bin binasını da alın. Bunda da insanların burnu kanamasın. 10 bin bina verin… 10 bin bina İstanbul’da hiç öyle kalmadı ama her biri beş katlı olsun. 50 bin kat yapar… Her kata iki daire koyun, her daireye 4-5 kişi koyun alın size 500 bin bu minimum. Yani bu işin şakası yok. İstanbul’da beklediğimiz deprem olursa bu yapı stokuyla, bu gecekondu mantığıyla bu yoğunluğu bu nüfus içerisinde Kahramanmaraş depremlerinin kaybından daha fazla olur. Minimum 500 bin insan ölümle burun buruna.
İmamoğlu: İstanbul’da yıkılma tehdidiyle karşı karşıya olan 90 bin bina olduğunu düşünüyoruz
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da İBB Afet Koordinasyon Merkezi’nden (AKOM) Fox TV’deki Çalar Saat programına bağlanarak İstanbul’un deprem hazırlığına ilişkin açıklamalarda bulundu.
İstanbul’un yapı envanterine ilişkin İmamoğlu, İBB’nin kendilerinden önceki döneminin bitirdiği envanterde 40 bin ila 50 bin riskli yapıdan bahsedildiğini belirtti.
Bizim yaptığımız çalışmada şu an itibariyle ağır ya da çok hasarlı, yani yıkılma tehdidiyle karşı karşıya olan 90 bin bina olduğunu düşünüyoruz. İş yeri olan da var konut olan da var. Çok hızlı hareket etmemiz gerektiğinin farkındayız. İBB ya da hükümet 1999’dan sonra birçok şey yapmış İstanbul’da ama hepsini topladığımızda bu hızla gidersek 80 sene daha çalışmamız gerekiyor ki yapı stoğunu güçlü hale getirelim. Böyle olmaz dedik.
İmamoğlu, şöyle devam etti:
Bu mesele, İstanbul’un can meselesi. Merkezi bir mekanizmayla yönetilmeli. Bu teklifi getirirken hükümete, bakanlığa ‘Tabii ki bu işin başında siz olacaksınız’ dedim. Ama tek başınıza yapamazsınız. Bunun için bir kurul oluşmalı. Bakanlığın, valiliğin, büyükşehrin, ilçe belediyesinin, inşaat sektörünün, yapı sektörünün, finans sektörünün, sigorta sektörünün, mahalle temsilcilerinin içinde olduğu bir mekanizmadan bahsediyorum. Taslağımız var ve sunduk. Bu acil bir meseledir, akşamı sabahı bile yok. Ben öyle binalar biliyorum ki bina çürük. Çok yakınlarım var, taşınmış oradan, binayı boşaltması üç yıl sürdü. Bina çürükse orayı boşaltmak zorunda.