Soma’da maden katliamında hayatını kaybeden 301 işçi katliamın 9’uncu yılında yapılan açıklamalarla anıldı.
Manisa’nın Soma ilçesinde 301 maden işçinin yaşamını yitirdiği katliamın üzerinden 9 yıl geçti. Geçen 9 yılda gerçek sorumluların yargılanması sağlanmazken, madenci ailelerinin ve avukatların yürüttüğü Soma davasında tutuklu hiçbir sanık kalmadı. Davanın avukatlarından ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay ise çeşitli gerekçelerle bugün tutuklu bulunuyor.
13 Mayıs 2014 günü Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen, son yüzyılın en büyük iş cinayeti olarak kayıtlara geçen katliamda 301 işçi yaşamını yitirmişti. Ailelerin adalet arayışı sürerken katliamın yıl dönümünde çeşitli yerlerde anmalar yapıldı.
Aradan geçen 9 yıla rağmen, sorumlular için gerçek yargılanmanın yapılmadığı belirtilen anmalarda adalet mücadelesinin sürdüğü vurgusu yer aldı.
‘Adaletten başka bir şey istemiyoruz’
Soma’da, Bağımsız Maden-İş Sendikası çağrısı ile Beşyol Madenci anıtının önünde anma gerçekleştirildi.
Bağımsız Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır anmada, “Bizler bir avuç olabiliriz ama binlerce yüreğe hitap ediyoruz. 301’i asla unutturmayacağız bu ülkeye” dedi.
Basın açıklamasında söz alan Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı ve katliamda yaşamını yitiren Uğur Çolak’ın babası İsmail Çolak, adalet mücadelelerinin hâlâ devam ettiğini belirterek “Adaletten başka bir şey istemiyoruz. Bu ülkede hiçbir işçi çalışırken iş yerinde katledilmemeli. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini alınarak ILO Sözleşmesine uyulmasını istiyoruz” diye ekledi.
‘Yalnızca 2 tutuklu var, onlar da bizim avukatlarımız’
Katliamında hayatını kaybeden Mustafa Kaya’nın eşi Naciye Kaya ise “9 yıl oldu. Adalet diye bir şey yok Türkiye’de. Bu adalet ile 301 kişide ölür, 501 kişide. Tutuklu hiç kimse yok. Yalnızca 2 tutuklu var. Onlar da bizim avukatlarımız Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay. Nerede bu adalet?” diye sordu.
‘Çalışırken ölmek istemiyoruz’
Kitle adına basın açıklamasını okuyan Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Barış Altun, “Çalışırken ölmek istemiyoruz. Yıllarca çalışıp bankalara borçlandırılarak köleleştiriliyoruz. İş yerlerinde ‘hadi hadi’ diyerek baskıyla çalıştırılıyoruz. Emekli olunca da kölelik ücretlerine mahkum ediliyor, geçinemiyoruz, tekrar madenlere geri dönüyoruz. Yer altında ve yer üstünde alınmayan önlemlerden dolayı defalarca ölüyoruz. Asla unutmasınlar, bu mücadele kazansın diye çalışacağız” dedi.
Aynı anıtın önünde başka bir açıklama da KESK’e bağlı sendikalar, Emek Partisi, SOL Parti, TKP ve TİP gibi sendika ve siyasi partiler tarafından yapıldı.
‘Gerçek sorumlulardan hesap sorulana kadar katliamın peşini bırakmayacağız’
Buradaki ortak basın açıklamasını okuyan Umut Aldemir şunları kaydetti:
21 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı her türden emek ve hak mücadelesini baskı ve şiddetle kontrol altına almaya çalışmaktadır. Düşük ücretlere, güvencesizliğe, iş cinayetlerine karşı verilen mücadeleyi yok sayan siyasal iktidar söz konusu sermayenin talepleri olduğunda kesenin ağzını açmaktadır. OHAL’i fırsat bilerek uygulanan grev yasakları iktidarın emek düşmanı politikalarının en net göstergesidir. Kamusal alanın daraltılması, özelleştirme politikaları, iş cinayetlerinin artmasına ve emeğin değersizleştirilmesine yol açmıştır. 13 Mayıs 2014’te kaybettiğimiz 301 madencimizi ve iş cinayetlerinde kaybettiğimiz tüm emekçileri saygıyla ve özlemle anıyoruz. Unutmayacağız, unutturmayacağız! Gerçek sorumlulardan hesap sorulana ve adil bir yargılama gerçekleşene kadar katliamın peşini bırakmayacağız
Aldemir, sorumlulardan hesabı emekçilerin soracağını ifade etti.
‘Sorumlular hiçbir zaman cezasını çekmedi’
Katliamda oğlunu kaybeden ve şimdiyse Emek Partisi’nin (EMEP) Yeşil Sol Parti listesinden Manisa Milletvekili adayı olan Gülsüm Çolak sosyal medyadan açıklama yaptı.
Partimizin Yeşil Sol Parti listesinden Manisa Milletvekili adayı Gülsüm Çolak: Bugün #SomaKatliamı’nın yıl dönümü. Eğer #SomaDavası'nda sorumlular cezasını alsaydı, #Ermenek ve #Amasra yaşanmazdı. Adaletin artık işçiden yana olmasını talep ediyoruz pic.twitter.com/D9x4tNli78
— Emek Partisi (@emekpartisi) May 13, 2023
Çolak şunları söyledi:
13 Mayıs’ta oğlum Uğur Çolak’ı kaybettik. Hayat dolu çocuğumu benden kopardılar. Bile bile geliyorum diyen katliamda 301’e mezar oldu o maden ocağı. Sorumlular hiçbir zaman cezasını çekmedi. Kişi başına 6 gün bile yatmadılar. Bir anne olarak düşünüyorum da ben hala vicdanımla hesaplaşıyorum. Acaba bundan sorumlu olanlar vicdanlarıyla hesaplaşıyorlar mı? Kendilerini sorguluyorlar mı? Ne müfettişler ne bakanlar hiçbir zaman ceza almadılar. Sorumlu 8 kişiyi gösterdiler tuta tuta 5 kişiyi koydular. Bu 5 kişiyi de 6 gün bile yatırmadılar, ödül gibi ceza verdiler. Mahkeme heyeti inan olsun ki ezilenlerin savunmuyor da sermayenin hakkını savunuyor. Neden ezilenleri savunana bir hukuk sistemi yok? Neden ezilenleri savunan, düşünen bir hükümet yok. Hâlâ sorumlular cezasını almadı.
‘Verilen kararlar sermayeye ödül’
Yargılama sürecinde yaşananları ve verilen cezaları eleştirmeyi sürdüren Gülsüm Çolak şöyle konuştu:
Soma davasında verilen kararlar sermayeye ödül. Ezilen, ölen madenci ailelerine kahredici bir karardı. Eğer 301’in davasında vicdanı rahatlatacak karar çıksaydı, sorumlular cezasını almış olsalardı bugün Ermenek, Siirt, Amasra olmazdı. Milyonlarca işçi katliamları, cinayetleri olmadı. Adaletin artık işçilerden yana olmasını, işçi sınıfının ezilmediği, işçi sınıfının sömürülmediği bir sistemde bir yargı talep ediyoruz.
‘O günden bugüne…’
Maden Mühendisleri Odası da katliamın 9’uncu yılında bir açıklama yaptı.
Soma’da 5 maden mühendisinin de işçilerle birlikte hayatını kaybettiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
Oysa o günlerde odamız tüm kamuoyunun dikkati madencilik sektörüne çekmiş, bunun bir milat olması gerektiğini söylemiş ve bu söylemimiz kamuoyu tarafından kabul görmüştü. O günden bugüne nice çalışmalar yürütüldü, nice yönetmelik değişiklikleri yapıldı, nice raporlar yazıldı ama tüm bunlar Ermenek, Siirt, Şırnak ve son olarak Amasra’da 42 canımızı yitirmemizi önleyecek sonuçları maalesef doğurmadı. Çok açıktır ki, hükümet iradesi, iş yaşamında sermaye sahiplerinin talepleri yerine can kayıplarını önlemeyi ön plana almadığı, madencilik bilim ve tekniğini ocaklara sokmayarak ülkemiz madenciliğini 18. yüzyıl madenciliğine mahkûm ettiği sürece bu konuda ilerleme sağlanması mümkün olmayacaktır
‘Meslektaşlarımızın günah keçisi olarak görülmesinden vazgeçilmelidir’
Yaşanan facialardan sonra siyasi sorumluların işin kolayına kaçılarak iş güvenliği uzmanlarının ve maden mühendisi meslektaşlarımızın günah keçisi olarak görülmesinden ise artık vazgeçilmelidir. Madenlerde işçi sağlığı ve iş güvenliğini geliştirmek ve gelişmiş ülkelerin standardına çıkarmak için ihtiyaçlarımız bilinmekte, yapılması gerekenler odamız tarafından da defaatle dile getirilmekte, ancak bir türlü hayata geçirilmemektedir.