İşkence - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Tue, 11 Apr 2023 12:35:28 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.1.1 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2020/07/cropped-karincalogo-512x512-1-32x32.jpg İşkence - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 Helikopterden atılan Osman Şiban’a 7 buçuk yıl hapis cezası https://gazetekarinca.com/helikopterden-atilan-osman-sibana-7-bucuk-yil-hapis-cezasi/ Tue, 11 Apr 2023 12:35:28 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=254408 Van Çatak’ta operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alınıp, işkence edilmesi sonucu ağır yaralanan Osman Şiban’a, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Van’ın Çatak ilçesinde ‘helikopterden atılan’ Osman Şiban hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın üçüncü duruşmasında karar çıktı. Mersin 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Şiban katılmazken, avukatı hazır […]

The post Helikopterden atılan Osman Şiban’a 7 buçuk yıl hapis cezası first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Van Çatak’ta operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alınıp, işkence edilmesi sonucu ağır yaralanan Osman Şiban’a, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Van’ın Çatak ilçesinde ‘helikopterden atılan’ Osman Şiban hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın üçüncü duruşmasında karar çıktı.

Mersin 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Şiban katılmazken, avukatı hazır bulundu.

Savcı, bir önceki mütalaasını tekrarlayarak, “örgüt üyeliğinden” ceza talep etti.

Yapılan savunmaların ardından kararını veren mahkeme, Şiban’a 6 yıl ceza verdi. Karara ise, “suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç kastının yoğunluğu, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı” gerekçe gösterildi.

Mahkeme, ardından önce cezayı arttırarak 9 yıl hapis cezasına çevirdi, sonra cezada indirim yaparak 7 yıl 6 aya indirdi.

Kararda, yurtdışı çıkış yasağının devam edeceği belirtildi. Avukatlar, karara itiraz edecek.

Ne olmuştu?

Van’ın Çatak ilçe kırsalında operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül 2020’de gözaltına alındıktan iki gün sonra yoğun bakım ünitesinde oldukları ortaya çıkan iki yurttaştan Servet Turgut gördüğü ağır işkence nedeniyle yaşamını yitirmiş, ağır yaralanan Osman Şiban ise günler sonra taburcu edilmişti.

O dönem Bağımsız İstanbul Milletvekili olan Ahmet Şık, Turgut ve Şiban’ın durumuna ilişkin hem olay yerine gidip yaptığı incelemeleri hem de görgü tanıklarının anlatımlarını raporlaştırmıştı.

Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla raporu açıklayan Ahmet Şık, Osman Şiban’ın anlatımlarına da raporunda yer vermişti.

Anlatımlarına yer verilen Osman Şiban, helikopterde dövülmeye başlandıklarını, indikleri askeri kışlada helikopterden itildiklerini ve burada toplanan 100’den fazla asker tarafından linç edildiklerini söylemişti.

Ahmet Şık da raporun sonuç kısmında şunları kaydetmişti:

Yani faillerin yalanı, müdafilerin gerçeğine dönüşmüş, olayın aslını oluşturan kitlesel bir dayak ve linç işkencesi gölgede kalmış demek yanlış olmayacaktır. Halen tedavisine devam edilen Osman Şiban’ın yere inen helikopterden askerler tarafından arkadan itilerek beton zemine düşürülmesini ‘Atıldık’ diyerek ifade etmesi, ‘Helikopterden atıldılar’ iddiasının yaygınlaşmasında rol oynadı. Osman Şiban’ın anlattıklarından yola çıkılarak, Servet Turgut’un ölümüne, kendisinin de ağır yaralanmasına neden olan olayın sebebinin helikopterden atılma değil, kitlesel dayak olduğu anlaşılmaktadır.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Şiban’ın ağır yaralı kurtulduğu, Turgut’un ise yaşamını yitirdiği işkence vakasıyla ilgili, helikoptere bindirilmelerinden sonrasına değinmeden yaptığı açıklamada, her iki yurttaşı da ‘milis’ ilan etmişti. “Hüküm vermiyorum” diyen Soylu, hem idari hem de adli soruşturmanın sürdüğünü söylemişti.

Diğer yandan Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’ye yazdığı mektupla, iki yurttaşa yapılan işkenceden sorumlu olanlar hakkında açılan soruşturmanın hangi aşamada olduğunu sormuştu. Mektupta, olayı açığa çıkaran gazetecilerin serbest bırakılması da istenmişti.

Yaşananları haberleştirip ülke gündemine sokan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile JinNews muhabiri Şehriban Abi’nin yanı sıra gazeteci Nazan Sala ev baskınlarında gözaltına alınıp, “Devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak” iddiasıyla tutuklanmışlardı.

“Örgüt üyeliği” ile suçlanan gazeteciler ilk duruşmada tahliye edildi.

HABER MERKEZİ

The post Helikopterden atılan Osman Şiban’a 7 buçuk yıl hapis cezası first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Af Örgütü ve HRW: Deprem sonrası kolluk güçleri işkence yaptı https://gazetekarinca.com/af-orgutu-ve-hrw-deprem-sonrasi-kolluk-gucleri-iskence-yapti/ Wed, 05 Apr 2023 09:11:53 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=253037 Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye’de Maraş depremleriyle yıkıma uğrayan bölgeyi denetlemek üzere gönderilen kolluk güçlerinin hırsızlık ve yağma olaylarına karıştıklarından şüphelendikleri kişilere işkence yaptıklarını veya kötü muamele uyguladıklarını açıkladı. Deprem bölgelerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Af Örgütü ve HRW ortak açıklama yaptı. İnsan Hakları Örgütleri, Türkiye’de 6 Şubat depremleriyle yıkıma […]

The post Af Örgütü ve HRW: Deprem sonrası kolluk güçleri işkence yaptı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye’de Maraş depremleriyle yıkıma uğrayan bölgeyi denetlemek üzere gönderilen kolluk güçlerinin hırsızlık ve yağma olaylarına karıştıklarından şüphelendikleri kişilere işkence yaptıklarını veya kötü muamele uyguladıklarını açıkladı.

Deprem bölgelerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Af Örgütü ve HRW ortak açıklama yaptı. İnsan Hakları Örgütleri, Türkiye’de 6 Şubat depremleriyle yıkıma uğrayan bölgeyi denetlemek üzere gönderilen kolluk görevlilerinin hırsızlık ve yağma olaylarına karıştıklarından şüphelendikleri kişilere işkence veya diğer türde kötü muamele yaptıklarını belirtti.

Açıklamada, bir kişinin işkenceye maruz bırakılmasının ardından gözaltında hayatını kaybettiği, ayrıca bazı vakalarda kolluk görevlilerinin suç işledikleri iddia edilen insanlara yönelik sivil kişilerin saldırılarını engellemek için bilerek müdahale etmediği kaydedildi.

Açıklamada İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson’ın görüşlerine de yer verildi:

Polis, jandarma ve askeri personellerin, suç işlediğinden şüphelendikleri kişileri uzun süreli fiziksel şiddete maruz bıraktığına, keyfi ve gayri resmi olarak alıkoyduğuna ilişkin güvenilir bildirimler, Türkiye’nin deprem bölgesindeki kolluk uygulamalarının şoke edici bir göstergesidir.

Williamson, kolluk görevlilerinin afet kapsamında ilan edilen olağanüstü hali cezadan muaf şekilde işkence ve kötü muamele yapma ve hatta öldürme serbestliği gibi gördüğünü dile getirdi.

‘OHAL var, seni öldürüp enkaz altına atacağız’

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bölgede görevlendirilen polis, jandarma ve askerlerin faili olduğu 34 erkek mağdura yönelik 13 işkence ve diğer türde kötü muamele vakasına ilişkin 34 kişiyle görüşmeler gerçekleştirdi ve kimi vakalarda mevcut video görüntülerini inceledi.

Araştırmacılar, güvenlik güçleri tarafından işkence edilen başkaca kişiler hakkındaki tanıklıkları da dinleyip fiziksel şiddet içeren videoları inceledi ancak bu olayları tümüyle doğrulayamadı.

Görüşülen kişiler arasında işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakılan 12 kişi, jandarmaların başlarına silah dayayarak tehdit ettiği iddia edilen iki kişi, tanıklar ve avukatlar bulunuyor.

Türkiyeli mağdurlardan biri, bir jandarma görevlisinin “OHAL var, seni öldüreceğiz, seni öldürüp enkaz altına atacağız” sözleriyle kendisini tehdit ettiğini aktardı.

Görüşülen mağdurlardan Suriyeli bir erkek ise, yüzüne yumruk atan bir memuru şikayet ettiği üst rütbeli bir askerin kendisini, “OHAL var burada. O sizi öldürse bile kimseye hesap vermek zorunda değil. Kimse ona bir şey diyemez” sözleriyle yanıtladığını belirtti.

İçişleri ve Adalet Bakanlarına mektup gönderildi 

İki örgüt 17 Mart’ta araştırma bulgularını paylaşmak ve yapılan şikayetler ile sosyal medyada dolaşan videolara ilişkin soruşturmalar hakkında bilgi talep etmek üzere İçişleri ve Adalet Bakanlarına mektup yazdı.

Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı’nın Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı adına ilgili mektuba 29 Mart tarihinde gönderdiği cevapta, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin işkenceye sıfır tolerans gösterdiğini ve Uluslararası Af Örgütü ile İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün suçlamalarının “olgusal temelden yoksun belirsiz iddialar” olduğunu belirtti.

Bakanlıkların gönderdiği yanıtta, OHAL altındaki deprem bölgesindeki vakalara ilişkin hak örgütlerinin bulgularını ve kolluk uygulaması hakkında sorulan sorularını ele almaktan ziyade depremin ölçeğine, gerçekleşen yıkıma ve yardım çabalarını içerdiği belirtildi.

‘Eksiksiz ve tarafsız cezai ve idari soruşturmalar yürütmeli’

İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü’nün ortak açıklamasında, şunlar ifade edildi:

Türkiye yetkilileri deprem bölgesinde, mağdurların suç teşkil eden eylemlerde bulunduklarından şüphelenip şüphelenmediklerine bakılmaksızın polis, jandarma ve askeri personelin insanlara işkence ve diğer türde kötü muamele yaptığına ilişkin tüm bildirimler hakkında eksiksiz ve tarafsız cezai ve idari soruşturmalar yürütmelidir.

Açıklamada, Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muiznieks’in görüşlerine de yer verildi.

“Ülkenin bugüne kadar karşılaştığı en ağır doğal afetin ortasında yetkisini suiistimal eden kolluk görevlilerinin uyguladığı kontrolsüz şiddetle ilgili korkunç tanıklıklar ve görüntüler öylece örtbas edilemez” diyen Muiznieks, şunlara vurgu yaptı:

Mülteci olanlar da dahil tüm mağdurların, maruz bırakıldıkları şiddete karşılık adalet ve tazminat hakkı var. Yetkililer polis, jandarma ve diğer kolluk görevlilerinin yaptıkları tüm işkence ve diğer türde kötü muamele vakaları hakkında gecikmeksizin ceza soruşturmaları başlatmalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır.

HABER MERKEZİ

The post Af Örgütü ve HRW: Deprem sonrası kolluk güçleri işkence yaptı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Lice’de çocuğa işkence: Dün tutuklanan iki polis yeniden serbest https://gazetekarinca.com/licede-cocuga-iskence-dun-tutuklanan-iki-polis-yeniden-serbest/ Tue, 28 Mar 2023 09:03:44 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=251682 Diyarbakır Lice’de 14 yaşındaki çocuğa yönelik işkence soruşturması kapsamında, dün gece itiraz üzerine tutuklanan iki polis, ikinci itirazla serbest bırakıldı. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde Newroz günü (21 Mart), 14 yaşındaki Y.D.’ye işkence etmekle suçlanan beş polisten üçü tutuklanmış, iki polis serbest bırakılmıştı. Savcının itirazı üzerine serbest kalan emniyet amiri dahil iki polis hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı […]

The post Lice’de çocuğa işkence: Dün tutuklanan iki polis yeniden serbest first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Diyarbakır Lice’de 14 yaşındaki çocuğa yönelik işkence soruşturması kapsamında, dün gece itiraz üzerine tutuklanan iki polis, ikinci itirazla serbest bırakıldı.

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde Newroz günü (21 Mart), 14 yaşındaki Y.D.’ye işkence etmekle suçlanan beş polisten üçü tutuklanmış, iki polis serbest bırakılmıştı.

Savcının itirazı üzerine serbest kalan emniyet amiri dahil iki polis hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine dün gece tutuklama kararı verilmişti.

Tutukluluk kararına ikinci kez yapılan itirazla iki polis, Lice Sulh Ceza Hakimliği’nce serbest bırakıldı. Polisler hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirildi.

Kararı sosyal medya hesabından duyuran Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren itiraz edeceklerini ifade etti:

HABER MERKEZİ
  Lice'de 14 yaşındaki çocuğa yapılan işkence ile ilgili gözaltına alınıp serbest bırakılan 2 polis tutuklandı
  Lice'de çocuğa işkencede adı geçen polis: Kademeli olarak güç kullandık
  Lice’de işkenceye uğrayan çocuk: Seni öldürürüz dediler
  Lice'de 14 yaşındaki çocuğa işkence yapan 3 polis tutuklandı

The post Lice’de çocuğa işkence: Dün tutuklanan iki polis yeniden serbest first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Lice’de işkenceye uğrayan çocuk: Seni öldürürüz dediler https://gazetekarinca.com/licede-iskenceye-ugrayan-cocuk-seni-oldururuz-dediler/ Mon, 27 Mar 2023 08:40:22 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=251517 Diyarbakır’ın Lice ilçesinde polisler tarafından işkenceye uğrayan 14 yaşındaki Y.D. ifadesinde, “Beni sürükleyerek ve vurarak, zırhlı araca bindirdiler. Aralarında ‘Işığı kapat, MOBESE kamerasında görünmesin’ dediler” diye konuştu. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 21 Mart’ta, 10 yaşında bir arkadaşıyla evine dönerken polis tarafından durdurulan Y.D.’nin kaçırılarak işkence edilmesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 3 polis tutuklanmıştı. Y.D.’nin 22 Mart’ta […]

The post Lice’de işkenceye uğrayan çocuk: Seni öldürürüz dediler first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde polisler tarafından işkenceye uğrayan 14 yaşındaki Y.D. ifadesinde, “Beni sürükleyerek ve vurarak, zırhlı araca bindirdiler. Aralarında ‘Işığı kapat, MOBESE kamerasında görünmesin’ dediler” diye konuştu.

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 21 Mart’ta, 10 yaşında bir arkadaşıyla evine dönerken polis tarafından durdurulan Y.D.’nin kaçırılarak işkence edilmesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 3 polis tutuklanmıştı.

Y.D.’nin 22 Mart’ta verdiği ifadesinde, “Uzun namlulu silahın dipçiğiyle vücudumun farklı yerlerine vurdular. İki elimden, ellerim yüzümün önünde olacak şekilde boynumdaki puşiyle bağladılar. Arta kalan kısmı boynumun arka tarafından bağlayarak sıkıp beni boğmaya çalıştılar” dediği belirtildi.

Gazeteci İsmail Saymaz’ın paylaştığı Y.D.’nin ifadesinde, “Babam ekmek almamı istedi. Marketin bulunduğu caddede yürüyordum. Zırhlı polis aracı beni kovaladı. Kaçarak bir binaya girdim. Polisler binanın kapısını kırıp içeri girdiler. 10 yaşındaki çocuk hakkında ‘Bu küçüktür, diğerini alalım’ dediler. Beni sürükleyerek ve vurarak, zırhlı araca bindirdiler. Aralarında ‘Işığı kapat, MOBESE kamerasında görünmesin’ dediler. Kulp yolundaki Lice’nin çöplerinin döküldüğü bölgeye götürdüler” dedi.

Y.D.’nin ifadesinin devamı şöyle:

Uzun namlulu silahın dipçiğiyle vücudumun farklı yerlerine vurdular. İki elimden, ellerim yüzümün önünde olacak şekilde boynumdaki puşiyle bağladılar. Arta kalan kısmı boynumun arka tarafından bağlayarak sıkıp beni boğmaya çalıştılar. Ayaklarıma kelepçe taktılar. Darp esnasında video çekerek, ‘Kürtlere, Öcalan’a küfredeceksin. İstiklal Marşını, Mehmetçik şiirini söyle. Şiiri sabaha kadar ezberlemezsen sırtına koyduğumuz GPS ile seni bulur ve öldürürüz’ dediler. Bu olaylar 40 dakika sürdü.

Ellerim ve ayaklarım bağlı halde araca bindirerek, emniyet müdürlüğü giriş kısmının önündeki yola getirdiler. Burada bir kişi indi, başka araca bindi. Gelene kadar beni darp ettiler. Karahasan Mahallesi’nin kırsalına götürdüler. Beni çukur bir yere attılar. Ellerimi, ayaklarımı bağlamışlardı. Çukurdayken bir taşla ellerimi çözdüm. Sonra ayaklarımı çözerek, yukarı çıktım. Lice’ye yürüdüm. 3-4 dakika yürüdükten sonra 50 metre ileride bir abiyi gördüm ve yanına gittim. Beni sırtına alarak, Lice Devlet Hastanesi’ne getirdi.

HABER MERKEZİ

The post Lice’de işkenceye uğrayan çocuk: Seni öldürürüz dediler first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Lice’de çocuğa işkence yapan polisler hakkında soruşturma başlatıldı https://gazetekarinca.com/licede-cocuga-iskence-yapan-polisler-hakkinda-sorusturma-baslatildi/ Thu, 23 Mar 2023 06:50:14 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=250850 Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice’de 14 yaşındaki çocuğun polis işkencesine maruz kaldığına dair iddialara ilişkin soruşturma başlattı. Diyarbakır Barosu, 21 Mart’ta, Lice ilçesinde 14 yaşındaki Y.D.’nin polis olduğu belirtilen kişilerce fiziki ve sözlü saldırıda bulunulduğu iddialarına ilişkin olarak ‘İşkence ve Kötü Muamele’, ‘Kasten Yaralama’, ‘Kişiyi Özgürlüğünden Yoksun Bırakma’, ‘Tehdit’ ve ‘Hakaret’ten dolayı suç duyurusunda bulunmuştu. HDP […]

The post Lice’de çocuğa işkence yapan polisler hakkında soruşturma başlatıldı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice’de 14 yaşındaki çocuğun polis işkencesine maruz kaldığına dair iddialara ilişkin soruşturma başlattı.

Diyarbakır Barosu, 21 Mart’ta, Lice ilçesinde 14 yaşındaki Y.D.’nin polis olduğu belirtilen kişilerce fiziki ve sözlü saldırıda bulunulduğu iddialarına ilişkin olarak ‘İşkence ve Kötü Muamele’, ‘Kasten Yaralama’, ‘Kişiyi Özgürlüğünden Yoksun Bırakma’, ‘Tehdit’ ve ‘Hakaret’ten dolayı suç duyurusunda bulunmuştu.

HDP Çocuk Komisyonu ise “14 yaşındaki çocuk şu an hala hastanede ve bir gözünü kaybetme riskiyle karşı karşıya” diye aktarmıştı.

Baronun suç duyurusu ve işkence vakasının gündeme gelmesinin ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, polisler hakkında soruşturma başlattığını duyurdu.

Başsavcılığın açıklamasında, “Lice ilçemizde meydana geldiği iddia olunan ve sosyal medyada yer alan olay ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığımızca adli soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma titizlikle yürütülmektedir” denildi.

HABER MERKEZİ
  Newroz günü işkenceye suç duyurusu: '14 yaşındaki çocuk gözünü kaybedebilir'

The post Lice’de çocuğa işkence yapan polisler hakkında soruşturma başlatıldı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İHD cezaevi raporu: ‘Tutuklular depremde de işkenceye maruz kaldı’ https://gazetekarinca.com/ihd-cezaevi-raporu-tutuklular-depremde-de-iskenceye-maruz-kaldi/ Wed, 15 Mar 2023 14:23:39 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=249256 “Deprem Bölgesindeki Hapishanelerde Yaşanan Hak İhlallerini İzleme Raporu”nu açıklayan İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu, deprem sürecinde tutukluların yaşadığı hak ihlallerine dikkat çekti, görüş ve önerilerini sıraladı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, “Deprem Bölgesindeki Hapishanelerde Yaşanan Hak İhlallerini İzleme Raporu”nu açıkladı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısına İHD Eş Genel Başkanı Öztürk […]

The post İHD cezaevi raporu: ‘Tutuklular depremde de işkenceye maruz kaldı’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
“Deprem Bölgesindeki Hapishanelerde Yaşanan Hak İhlallerini İzleme Raporu”nu açıklayan İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu, deprem sürecinde tutukluların yaşadığı hak ihlallerine dikkat çekti, görüş ve önerilerini sıraladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, “Deprem Bölgesindeki Hapishanelerde Yaşanan Hak İhlallerini İzleme Raporu”nu açıkladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısına İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve İHD Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen katıldı.

Maraş merkezli meydana gelen iki büyük depremin etkilendiği bölge cezaevlerinde bulunan tutuklarla iletişimin sağlanamadığı ve tutukluların yaşamlarından endişe edildiği aileleri tarafından İHD’ye bildirildi.

İHD tarafından yapılan tespitler ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamalar dernek tarafından raporlaştırıldı.

’12 yaralı hükümlüden 3’ü hayatını kaybetti’

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaların bazıları şu şekilde sıralandı.

  • 9 Şubat tarihli açıklamada şunlar kaydedildi:

Hatay T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan bir kısım adli hükümlü ve tutuklunun firar teşebbüsünde bulunması ve ardından yangın çıkarması nedeniyle; firarı önlemek, yangını söndürmek ve ceza infaz kurumunun tutuklu ve hükümlülerin güvenliğini sağlamak için yasal mevzuat çerçevesinde gerekli müdahale yapılmıştır. Müdahale sonucunda firar girişimi engellenmiş, yangın söndürülmüş tutuklu ve hükümlülerin güvenliği sağlanmıştır. Olaylara müdahale sırasında 12 adli hükümlü ve tutuklu yaralanmış, hastaneye sevk edilen yaralılardan 3’ü vefat etmiştir.

  • 20 Şubat tarihli açıklama ise şöyle:

20 Şubat’ta meydana gelen artçı deprem nedeniyle, Hatay Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan 163 çocuk hükümlü ve tutuklu tedbir amaçlı olarak, Samsun ilinde bulunan Kavak Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na nakledilmiştir.

Tutuklular kötü muameleye maruz kaldı

Depremden etkilenen illerdeki cezaevlerinde bulunan tutuklu aileleri tarafından verilen bilgilerin bazıları şu şekilde:

12 Şubat tarihinde, Maraş/Türkoğlu L Tipi Cezaevlerinde bulunan tutukluların aileleri tarafından aktarılan bilgilere göre; “Mahpusların Ereğli Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesine, Kırşehir S Tipi Kapalı Hapishanesine ve Samsun/Kavak S Tipi Kapalı Hapishanesine sevk edildiği aktarılmıştır. Sevk edilen bir hasta mahpusun 16 Ocak’ta kalp ameliyatı olduğu, bir hasta mahpusun anal fistülünün patladığı, sevk edilen mahpusların yanlarına eşyalarının verilmediği öğrenilmiştir. Türkoğlu’ndan bir hasta mahpusun Manavgat S Tipi Kapalı Hapishanesine sevk edildiği, mahpusun ailesinin Adıyaman’da depremzede olduğunu, hasta mahpusun tahliyesinin de İdari Gözlem Kurulu (İGK) kararıyla da engellendiği aktarılmıştır. Yine bir başka hasta mahpusun da yakınlarını kaybettiği ve evlerinin yıkıldığı” öğrenilmiştir.

Aynı tarihte Diyarbakır D Tipi, Diyarbakır 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevleri ve Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan tutukluların aileleri tarafından verilen bilgilere göre; “Deprem sonrasında telefon görüşmelerinin yapıldığı, herhangi bir yıkımın olmadığı, deprem anında ranzalara tutunarak ayakta kaldıklarını, bazı mahpuslarda deprem sonrasında panik atakların başladığını, ilk depremde infaz koruma memurlarının odaları kilitleyip gittiklerini, kendilerini ölüme terk ettiklerini, ara ara su sorunu yaşandığını” aktarılmıştır.

‘En az 41 tutuklu işkence ve kötü muameleye maruz kaldı’

Deprem bölgelerindeki cezaevlerinden farklı cezaevlerine yapılan sevkler esnasında tutukluların ailelerine haber verilmediği ve aileleri ile iletişim kurmalarının uzun zaman aldığı bilgileri yer alan raporda, tutukluların işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, sevkler esnasında da kötü muamelenin devam ettiği belirtildi.

En az 41 tutuklunun işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı tespitler arasında yer alırken, ayrıca sevk sırasında tutukluların sağlık kontrolünden geçirilmediği, özel ihtiyaçları bulunan hasta tutukluların ihtiyaçlarının giderilmediği ve çıplak aramaya maruz kaldıkları da kaydedildi.

‘Sorumlulara soruşturma açılmalı, süreç şeffaf yönetilmeli’

Depremin güvenlik sorunu değil, yaşamsal tedbirlerin hızlıca alınması gereken doğal afet olduğu ifade edilen raporda, Anayasa, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ve Uluslararası Sözleşmeler hatırlatıldı.

Öneriler şu şekilde sıralandı:

  • Deprem bölgesindeki tüm mahpusların yaşam hakkının mutlak korunması sağlanmalıdır. Meydana gelen ölüm ve yaralanmalarda sorumluluğu olanlar hakkında mutlaka soruşturmalar açılmalı ve bu süreç şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.
  • Mahpusların deprem bölgelerinde yaşayan ve depremden etkilenen aileleri nedeniyle mahpuslar da depremzede olarak değerlendirilmeli ve aileleri tarafından karşılanamayan tüm ihtiyaçları idare tarafından karşılanmalıdır.
  • Mahpusların sevk edildikleri hapishanelerde uğradıkları işkence kötü muamele vakalarına dair, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden görevliler hakkında soruşturma süreci başlatılmalıdır.
  • Özellikle Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Hapishanelerdeki tek kişilik yerde tutulma uygulamasından vazgeçilmeli, depremden etkilenen yerlerdeki mahpusların durumları dikkate alınarak bu uygulama yerine daha kalabalık odalara verilmelidir. Ayrıca hasta mahpusların ve engellilik durumu olanların da tekli yerde kalamayacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Mahpusların sevk edildikleri ve özellikle yeni açılan hapishanelerdeki revir sorunu çözülmeli ve mahpusların tedaviye erişim hakları sağlanmalıdır.
  • Mahpuslara dayatılan ayakta sayım ve ağız içi arama uygulamasına son verilmelidir.
  • Deprem bölgesinden sevk edilen mahpuslara, sevk edildikleri yerlerde psiko-sosyal destek sağlanmalıdır. Mahpusların aile, avukat, telefon, açık ve kapalı görüşlerde kolaylık sağlanmalıdır.
  • Çocuklarıyla birlikte hapishanelerde tutulan kadınların çocuğun yüksek yararı gözetilerek hapishanede dışında tedbir alınarak tahliyeleri sağlanmalıdır. Yine çocukları depremden etkilenmiş, barınma ve destek ihtiyacı olan kadın mahpusların infazları ertelenmelidir.
  • Yakınlarını kaybeden tüm mahpuslara yas haklarına saygı gösterilerek mazeret izinleri kullandırılmalı ve mahpuslara psikolojik destek sağlanmalıdır.
  • Çocukların tutuklu yargılamalarından vazgeçilmeli, özellikle depremin yaratmış olduğu etkiler de göz önüne alınarak çocukların korunma ve tüm ihtiyaçlarına dair tedbirler alınarak tahliyeleri sağlanmalıdır.
  • Kadın mahpusların tüm hijyen malzemeleri ve ped ihtiyaçları ücretsiz olarak karşılanmalıdır.
  • Koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik hakkı zamanı gelen mahpusların bu haklarını engelleyen idare ve gözlem kurullarını bu hakları engelleyen kararlarına son verilmeli ve mahpusların tahliyeleri sağlanmalıdır.
HABER MERKEZİ

The post İHD cezaevi raporu: ‘Tutuklular depremde de işkenceye maruz kaldı’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İşkence ile öldürülen Ferhan Yılmaz’ın ailesine cezaevinden fatura https://gazetekarinca.com/iskence-ile-oldurulen-ferhan-yilmazin-ailesine-cezaevinden-fatura/ Thu, 23 Feb 2023 07:52:12 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=245543 Silivri Cezaevi’nde gardiyanların işkencesi sonucu yaşamını yitiren Ferhan Yılmaz’ın ikametgah adresine cezaevinden, 14 bin TL yemek bedeli faturası gönderilerek, 15 gün içerisinde ödenmesi istendi.  Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 6 Nisan 2022’de, 60 gardiyanın baskı ve işkencesinin ardından bir tutuklulardan Ferhan Yılmaz yaşamını yitirmişti. Yılmaz’ın İstanbul’daki ikametgah adresine 14 bin TL yemek bedelli […]

The post İşkence ile öldürülen Ferhan Yılmaz’ın ailesine cezaevinden fatura first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Silivri Cezaevi’nde gardiyanların işkencesi sonucu yaşamını yitiren Ferhan Yılmaz’ın ikametgah adresine cezaevinden, 14 bin TL yemek bedeli faturası gönderilerek, 15 gün içerisinde ödenmesi istendi. 

Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 6 Nisan 2022’de, 60 gardiyanın baskı ve işkencesinin ardından bir tutuklulardan Ferhan Yılmaz yaşamını yitirmişti.

Yılmaz’ın İstanbul’daki ikametgah adresine 14 bin TL yemek bedelli faturası tebliğ edildi.

22 Şubat’ta tebligat gönderen Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığı, 3 yıllık tutukluluğunun yemek bedeli olarak kestiği faturanın 15 gün içinde ödenmesini istedi.

MA’dan Fethi Balaman’ın haberine göre vergi dairesi, paranın belirtilen sürede ödenmemesi halinde haciz için mahkemeye başvuracaklarını bildirdi.

Yılmaz’ın ağabeyi Hikmet Yılmaz, kardeşini kanlı bir tabut ve vücudunda işkence izleriyle teslim aldığını belirterek, üstüne üstlük bir de para istenmesini ‘vicdansızlık’ olarak nitelendirdi.

Bildiğiniz gibi 10 ay önce 29 yaşındaki kardeşim Ferhan Yılmaz dövülerek öldürdüler, defalarca dile getirdik ama yöneticiler tarafından öyle bir şey yok dediler, görüntüler ortaya çıkınca işkenceden dolayı hayatını kaybettiği açık ve net belli oldu. Bizim ciğerimiz halen yanıyorken gözyaşımız durmuyorken kardeşime bir de cezaevinden mahkeme kararıyla para cezası geldi. Yazıklar olsun ve adalet isim olarak değil gerçekten vicdan olarak olsun.

Ne olmuştu?

Yılmaz’ın 60 gardiyanın işkencesine uğradığına dair görgü tanıkları, koğuş arkadaşlarının anlatımı ve kameralara yansıyan görüntülerle ortaya çıkmıştı.

Yılmaz’ın yoğun bakımdaki görüntüsünde de işkence izleri açık bir şekilde görülüyordu.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, “kalp krizi” diyerek işkence iddialarını reddetmiş ancak Yılmaz’ın vücudunda işkence izleri tespit edilmişti.

İstanbul Barosu, İnsan Hakları Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği, cezaevinde yaptıkları görüşmelerin sonucunda hazırladıkları raporda “cezaevindeki tutukluların şiddet gördükleri ve intihara yönlendirildikleri” yönündeki iddialarının doğrulandığını belirtmişti.

İnsan Hakları Derneği ise ziyaret sonrası işkenceye uğradığı iddia edilen 10 kadar tutuklunun Karabük T Tipi, Akhisar T Tipi, Bolu T Tipi, Düzce T Tipi, İzmir 1 No’lu F Tipi, Manisa T Tipi, İzmir 2 Nolu F Tipi, Eskişehir H Tipi, Manisa Salihli T Tipi, Kütahya Tavşanlı T Tipi cezaevlerine sevk edildiklerini açıklamıştı.

Ne Adalet Bakanlığı’ndan ne de Savcılık’tan ise başka bir açıklama gelmemişti.

  Ferhan Yılmaz’ın annesi: Oğlum intihar etmedi, her yerini kırmışlar, çocuğumun canı kalmamış
HABER MERKEZİ

The post İşkence ile öldürülen Ferhan Yılmaz’ın ailesine cezaevinden fatura first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP’den İskenderun’daki işkence iddiasına dair suç duyurusu https://gazetekarinca.com/hdpden-iskenderundaki-iskence-iddiasina-dair-suc-duyurusu/ Tue, 21 Feb 2023 05:02:47 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=245158 HDP, partinin Hatay İskenderun ilçe yöneticisi dahil 10 kişiye yapıldığını belirttiği işkence ile ilgili suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonunu ile parti avukatlarının Hatay’ın İskenderun ilçesinde aralarında HDP İskenderun yöneticisi Rıdvan Atman’ın da bulunduğu 10 kişiye işkence yapıldığı iddiasıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Başvuruda Hatay Valisi ve Emniyet […]

The post HDP’den İskenderun’daki işkence iddiasına dair suç duyurusu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP, partinin Hatay İskenderun ilçe yöneticisi dahil 10 kişiye yapıldığını belirttiği işkence ile ilgili suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonunu ile parti avukatlarının Hatay’ın İskenderun ilçesinde aralarında HDP İskenderun yöneticisi Rıdvan Atman’ın da bulunduğu 10 kişiye işkence yapıldığı iddiasıyla ilgili suç duyurusunda bulundu.

Başvuruda Hatay Valisi ve Emniyet Müdürü, İskenderun İlçe Emniyet Müdürü ve işkence fiilini işlemiş olduğu iddia edilen kamu görevlileri hakkında işkence suçu işlemekten işlem yapılması istendi:

Yaşanan deprem felaketinde yakınlarını kaybetmiş, evleri yıkılmış ve iş yerlerini tahliye etmek zorunda kalan suçsuz insanlara, görevli kolluk personelleri tarafından ağır işkence yapılmıştır. İşkence Anayasa’da, 5237 sayılı Türk Ceza Yasasında ve birçok uluslararası sözleşmede yasaklanmıştır. İşkence ve kötü muamele yasağı uluslararası ölçekte yasa ile teminat altına alınan bir suç tipidir.

Maalesef ki dosya şüphelilerine kaba dayak atılmış, yüzlerinde ve vücutlarında ciddi patlak ve morartılar oluşmuş, hakaret edilmiş, onur kırıcı davranışlar sergilenmiş, ters kelepçe ile yüzleri duvara doğru çevrilmiş ve o şekilde ayakta bekletilmişlerdir. Bahse konu işkence ve kötü muamele görüntüleri ile darp edilmiş kişilerin görüntülerini ekte savcılığınıza sunmaktayız.

HABER MERKEZİ
  Gözaltında işkenceyle ölüm: OHAL ile birlikte vakalar arttı, Hatay'da tedirginlik hakim
  Gözaltında işkenceyle ölüm: 'Üç jandarma açığa alındı'

The post HDP’den İskenderun’daki işkence iddiasına dair suç duyurusu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Gözaltında işkenceyle ölüm: ‘Üç jandarma açığa alındı’ https://gazetekarinca.com/gozaltinda-iskenceyle-olum-uc-jandarma-aciga-alindi/ Wed, 15 Feb 2023 10:55:46 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=244208 Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Ahmet Güreşçi’nin işkence sonucu gözaltında öldürülmesine ilişkin “Üç jandarma personeli işkence ve kötü muameleden dolayı açığa alınmıştır” açıklaması yaptı. 6 Şubat’ta Maraş merkezli depremlerin ardından Hatay Altınözü Jandarma Karakolu’na bağlı askerler tarafından 12 Şubat’ta gözaltına alınan Ahmet Güreşçi, karakolda gördüğü işkence nedeniyle yaşamını yitirmişti. Ahmet Güreşçi ile birlikte gözaltında işkenceye maruz […]

The post Gözaltında işkenceyle ölüm: ‘Üç jandarma açığa alındı’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Ahmet Güreşçi’nin işkence sonucu gözaltında öldürülmesine ilişkin “Üç jandarma personeli işkence ve kötü muameleden dolayı açığa alınmıştır” açıklaması yaptı.

6 Şubat’ta Maraş merkezli depremlerin ardından Hatay Altınözü Jandarma Karakolu’na bağlı askerler tarafından 12 Şubat’ta gözaltına alınan Ahmet Güreşçi, karakolda gördüğü işkence nedeniyle yaşamını yitirmişti.

Ahmet Güreşçi ile birlikte gözaltında işkenceye maruz kalan kardeşi Sabri Güreşçi’nin adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı öğrenildi.

Güreşçi’nin babasının şikayeti üzerine Sabri Güreşçi, işkence uygulayan askerleri teşhis etti.

İşkence uygulandığı tespit edilen 3 jandarmanın, işkence ve kötü muamele nedeniyle açığa alındığı bildirildi.

İşkence faili askerlerin açığa alındığını duyuran Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:

HABER MERKEZİ
  Avukatlar: Gözaltındaki Sabri Güreşçi işkenceden dolayı korkunç durumda
  ÇHD: Ahmet Güreşçi gözaltında işkence sonucu yaşamını yitirdi

The post Gözaltında işkenceyle ölüm: ‘Üç jandarma açığa alındı’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Hiçbir istisnai durum işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez’ https://gazetekarinca.com/hicbir-istisnai-durum-iskencenin-uygulanmasi-icin-gerekce-gosterilemez/ Mon, 13 Feb 2023 18:02:10 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=243836 TTB İnsan Hakları Kolu, TİHV ve İHD deprem bölgesinden gelen şiddet ve işkence iddialarıyla ilgili ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, işkencenin istisnasız bir yasak olduğu hatırlatıldı. 6 Şubat 2023 tarihinde Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve çok sayıda ilde büyük yıkıma neden olan depremlerin ardından “yağma ve talan” iddiasıyla gerçekleşen işkence linçlere tepkiler […]

The post ‘Hiçbir istisnai durum işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
TTB İnsan Hakları Kolu, TİHV ve İHD deprem bölgesinden gelen şiddet ve işkence iddialarıyla ilgili ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, işkencenin istisnasız bir yasak olduğu hatırlatıldı.

6 Şubat 2023 tarihinde Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve çok sayıda ilde büyük yıkıma neden olan depremlerin ardından “yağma ve talan” iddiasıyla gerçekleşen işkence linçlere tepkiler gelmeye devam ediyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) deprem bölgesinden gelen şiddet ve işkence iddialarıyla ilgili ortak bir açıklama yaptı.

‘Deprem kendi başına insan hakları ihlalidir’

Depremi kendi başına ağır insan hakları ihlali olarak değerlendirmek gerektiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

Depremin yol açtığı tüm sorunlarla mücadele ederken sadece siyasal iktidarın değil toplumun da yol gösterici kılavuzu insan hakları bakış açısı olmalıdır.

Maalesef son birkaç gündür deprem bölgesinden dehşet verici insan hakları ihlalleri haberleri gelmeye başladı. Özellikle de sosyal medyada paylaşılan, teyit edilmeye muhtaç birtakım şiddet ve işkence görüntülerini dehşet içinde izliyoruz. Bilhassa siyasal otoritenin OHAL ilanını “fitne fesat grupları”na ve “yağmacılar”a engel olma gerekçesiyle savunan ifadelerinden sonra bu tür ihlal iddia ve haberlerinde görülen artış, oldukça düşündürücüdür.

Her toplumda böylesi büyük kaosa yol açan olağanüstü durumlarda, koşullardan yararlanarak çıkar sağlamaya çalışan kötü niyetli kişi ve gruplar var olabilir. Elbette bunlarla mücadele edilmeli, verdikleri zararı en aza indirmeye yönelik tedbirler alınmalıdır. Ancak tedbirler alınırken yukarıda da belirttiğimiz gibi herkesin kılavuzu insan hakları ilke ve değerleri olmalıdır.

‘Öfke yanlış hedeflere yöneltiliyor’

Ne var ki, geliştirilen güvenlik tedbirlerinin ve özensiz suçlama dilinin hızla ayrımcılığa, nefret söylemine işkence ve diğer kötü muameleye varan şiddete dönüştüğünü endişe ile izliyoruz. Bu gelişmeler bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz şeyi, yaraları sarmanın tek çaresi olan toplumsal dayanışmayı doğrudan tahrip etmektedir. Tüm gösterişli ve iddialı söylemlere karşın kamusal gücün yetersiz kalması nedeniyle destek ve yardım çalışmalarının gecikmesi, bunun da can kaybını arttırması sonucu toplumda oluşan haklı öfkenin yanlış hedeflere yöneltilerek, bizzat deprem mağduru sığınmacı ve mültecilere yönelik nefret suçlarının işlenmesi, somut kanıta ve bilgiye dayanmadan birtakım insanların yağmacı ilan edilmesi, hukukun işletilmeyip, işkence ve diğer kötü muamele boyutunda şiddete başvurulması hiçbir şekilde kabul edilemez.

‘İşkencenin normalleşmesine hizmet etmemek gerekiyor’

Düzeni ve adaleti sağlamayı sokağın hıncına bırakan ve bu hınca izin veren tutumlar, öncelikle hukuk devletinin inkârı anlamına gelir. Halkın haksızlıklar karşısındaki öfkesinin bir cezalandırma pratiğine dönüşmesine izin vermemek kamu gücünün görevidir. Ayrıca belirtmek isteriz ki, siyasi aktörler ve medyanın da linç ve işkencenin normalleşmesine hizmet etmemek, tersine insan onuruna sahip çıkmak sorumlulukları vardır.

Çok iyi bilindiği gibi evrensel insan hakları hukuku, işkence ve diğer kötü muameleyi insanlığa karşı suç olarak kabul eder ve mutlak olarak yasaklar. Ağır bir insanlık dramı yaşadığımız şu günlerde insanlık suçunu normalleştirmeyi ve acıyı araçsallaştırarak acı çektirmeyi deprem siyaseti haline getirmenin kendisi, bizzat insanlığa ve topluma karşı suç niteliğindedir.

‘Süreci yakından takip edeceğiz’

Dün akşam itibariyle işkence ve kötü muamele sonucu yaşam hakkı ihlali olduğu bilgisi dahil, her türlü ihlal iddiası ve haberleri karşısında evrensel yaklaşımı yetkililere ve tüm topluma bir kez daha hatırlatmayı görev ve sorumluluk biliyoruz. İşkence sonucu ölüm iddiasının derhal etkin bir şekilde soruşturulması ve sorumluların yargı önüne çıkarılması konusunda süreci yakından takip edeceğimizi de ayrıca belirtmek isteriz.

Ne ile suçlanırsa suçlansın, hiç kimseye işkence ve kötü muamele yapılamayacağını, bunun Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası sözleşme ve belgelerde mutlak olarak yasaklandığını özellikle hatırlatmak isteriz.

Herhangi bir suç işlediği iddiasında bulunulan kişiler hakkında Anayasa ve yasalar çerçevesinde ne gerekiyorsa tüm hukuki işlemler yapılmalı, bu kişiler adil biçimde yargılanmalı ve yasaların öngördüğü biçimde mutlaka cezalandırılmalıdırlar. Ancak, iddia edilen suçun tüm ağırlığına rağmen hiç kimse evrensel hukukun mutlak şekilde yasakladığı işkence ve kötü muameleye maruz bırakılamaz.

Yetkilileri, BM İşkenceye Karşı Komite’nin (UNCAT) uyarı ve hatırlatması çerçevesinde Türkiye’nin kabul ettiği evrensel hukukun yükümlülüklerini yerine getirmeye ve insan haklarına saygıyı korumaya davet ediyoruz.

Öncelikle;

  • Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları en üst düzeyde siyasi otorite tarafından derhal kamu önünde net ve kesin bir şekilde kınanmalı, bu tür fiillerin cezasız bırakılmayacağı güvencesini verilmelidir.
  • İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.
  • İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.
  • Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
  • Olağanüstü hal ilan edilen yerlerde gözaltı süresini dört günden yedi güne uzatılmasını sağlayan 11 Şubat 2023 tarihli Cumhurbaşkanı Kararnamesi derhal geri çekilmelidir.
  • OHAL ilanından derhal vazgeçilmelidir.

Sonuç olarak, yaşanan işkence ve diğer kötü muamelelerin tespit ve belgelenmesi, onarım ve hukuki süreçlerinde etkin görevimizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha yineliyor, işkence ve kötü muameleye maruz kalanların kurumlarımıza başvurabileceklerini hatırlatmak istiyoruz.

HABER MEREKEZİ

The post ‘Hiçbir istisnai durum işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP işkence ve linç saldırıları hakkında suç duyurusunda bulundu https://gazetekarinca.com/hdp-iskence-ve-linc-saldirilari-hakkinda-suc-duyurusunda-bulundu/ Mon, 13 Feb 2023 15:30:44 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=243820 HDP, deprem bölgelerinde gerçekleşen linç saldırıları ve işkencelere ilişkin sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ile parti avukatları, deprem bölgelerinde “hırsızlık ve yağma” suçları işledikleri iddiasıyla gerçekleşen linç saldırıları ve işkencelere ilişkin sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. HDP tarafından yapılan açıklamada, “Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuz ile […]

The post HDP işkence ve linç saldırıları hakkında suç duyurusunda bulundu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP, deprem bölgelerinde gerçekleşen linç saldırıları ve işkencelere ilişkin sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ile parti avukatları, deprem bölgelerinde “hırsızlık ve yağma” suçları işledikleri iddiasıyla gerçekleşen linç saldırıları ve işkencelere ilişkin sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.

HDP tarafından yapılan açıklamada, “Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuz ile parti avukatlarımız, Türkiye toplumu deprem yaralarını sarmaya çalışırken iktidarın oluşturduğu algı sonucu gelişen linç saldırıları ve işkencelere ilişkin içişleri bakanı, vali, vali yardımcıları, emniyet müdürleri, fiili bizzat işlemiş ve/veya iştirak etmiş kamu görevlileri ve fiili bizzat işlemiş ve/veya iştirak etmiş kamu görevlisi olmayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.” denildi.

Suç görüntülerinin delilleriyle birlikte yer aldığı suç duyurusunda ilgili kişiler hakkında “işkence suçu”, “eziyet suçu”, “görevi kötüye kullanma”, “kasten yaralama”, “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “hakaret”, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarına ilişkin işlem yapılması istendi.

‘İnsanlık suçunun övüldüğünü görmekteyiz’

Suç duyurusunda ulusal ve uluslararası mevzuata işaret edilerek şu görüşlere yer verildi:

Sosyal medya hesapları üzerinden yayılan görüntülerde, kolluk görevlisi olduğu tahmin edilen kişilerin ve kimi sivillerin “hırsızlık ya da yağma vb.” suçlar işlediğini iddia ettikleri kişilere işkence yaptıkları görülmektedir. Bu paylaşımların yapıldığı aynı sosyal medya hesapları üzerinden ayrıca başka kişiler tarafından suç oluşturan bu insanlık suçunun övüldüğü hatta takdir edildiğini ve bu suçlara azmettirildiğini görmekteyiz. (…)

Ekte sunulan görüntülerde yer alan suçlar ve devam eden ve tespit edilecek benzer suçlar açısından suçları işleyen kamu görevlilerinin ve kişilerin ayrı ayrı tespit edilerek haklarında ivedilikle soruşturma açılmasını,

İsnat konusu suçlarda gerek beyanları gerek suçlara karşı eylemsizlikleri ile suçu azmettiren ve her türlü eylem ve söylemi ile iştirak etmiş olan kamu görevlileri ve yetkililer hakkında soruşturma başlatılmasını,

‘Delil tespiti ve ifade alma işlemleri hızlıca yapılmalı’

Delil tespiti ile ifade alma işlemlerinin hızlıca yapılmasını,

İşkence (5237 sayılı Yasa; 94), Eziyet Suçu (5237 sayılı Yasa 96/1), Görevi Kötüye Kullanma (5237 sayılı Yasa; 257, Kasten yaralama (5237 sayılı Yasa 86. ,87), Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi (5237 sayılı Yasa 83), Hakaret (5237 sayılı Yasa; 125, 125/2, 125/4), Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Madde (5237Sayılıyasa 109) ve resen belirlenecek suçlardan, şüpheliler hakkında etkili soruşturma yürütülmesini, haklarında kamu davası açılması talebiyle iddianame hazırlanmasını talep ederiz.

HABER MERKEZİ

The post HDP işkence ve linç saldırıları hakkında suç duyurusunda bulundu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Avukatlar: Gözaltındaki Sabri Güreşçi işkenceden dolayı korkunç durumda https://gazetekarinca.com/avukatlar-gozaltindaki-sabri-guresci-iskenceden-dolayi-korkunc-durumda/ Mon, 13 Feb 2023 12:39:43 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=243765 Hatay’da gözaltına aldıkları Ahmet Güreşçi’yi işkence yaparak öldüren şüpheli askerlerin Altınözü Jandarma Karakolu’nda görevleri başında oldukları belirtildi. ÖHD’li avukatlar gözaltında olan Ahmet Güreşçi’nin kardeşi Sabri Güreşçi’nin de ağır işkence gördüğünü duyurdu.  Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, Hatay’da 7 Şubat’ta bir tekel bayiini “yağmaladıkları” ileri sürülerek Altınözü Jandarma Karakolu ekipleri tarafından dün gözaltına alınan Ahmet Güreşçi’yi işkenceyle […]

The post Avukatlar: Gözaltındaki Sabri Güreşçi işkenceden dolayı korkunç durumda first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hatay’da gözaltına aldıkları Ahmet Güreşçi’yi işkence yaparak öldüren şüpheli askerlerin Altınözü Jandarma Karakolu’nda görevleri başında oldukları belirtildi. ÖHD’li avukatlar gözaltında olan Ahmet Güreşçi’nin kardeşi Sabri Güreşçi’nin de ağır işkence gördüğünü duyurdu. 

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, Hatay’da 7 Şubat’ta bir tekel bayiini “yağmaladıkları” ileri sürülerek Altınözü Jandarma Karakolu ekipleri tarafından dün gözaltına alınan Ahmet Güreşçi’yi işkenceyle öldüren ve kardeşi Sabri Güreşçi’ye de işkence uygulayan şüpheli askerlerin hala görevlerinin başında olduğu öğrenildi.

Büyükburç Mahallesi’ndeki evlerinde gözaltına alınarak işkence gören Sabri Güreşçi’nin hala aynı karakolda, işkenceci jandarmanın gözetiminde olduğu belirlenirken, Güreşçi’nin Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’ne (ÖHD) bağlı avukatları, müvekkillerine her türlü işkencenin yapıldığını kaydetti.

‘Her türlü işkenceye maruz kaldı’

Sabri Güreşçi’nin soğuk suyla ıslatmadan, haya sıkmaya kadar her türlü işkenceye maruz kaldığını, vücudunda işkence izinin rastlanmadık yer kalmadığını ifade eden avukatlar, “Sabri işkenceden dolayı korkunç durumda” dedi.

Ahmet Güreşçi’yi işkenceyle öldüren, Sabri Güreşçi’ye işkence uygulayan er ve erbaşların hala aynı karakolda görevlerinin başında olduğunu belirten avukatlar, dosyanın polis tarafından devam edildiğini söyledi.

‘Ölümü beyin kanamasına bağlı gerçekleşti’

Ahmet Güreşçi’nin ön otopsi raporunun çıktığını, vücuduna lezyon (organların yapısında görülen bozukluk) ve burnunda kırık tespit edildiğini ifade eden avukatlar, rapora göre, Güreşçi’nin ölümünün “beyin kanamasına bağlı” gerçekleştiğini söyledi.

Beyin kanamasına neden olan durumun ise Adli Tıp Kurumu (ATK) raporundan sonra ortaya çıkacağını belirten avukatlar, yaşananları “kabus gibi” sözleriyle yorumladı. Avukatlar, olayın açığa kavuşturulması ve kapanmaması için bütün siyasi partilere çağrıda bulundu.

Avukatlar, suç duyurusuna ilişkin dilekçelerini hazırladıklarını ve gün içinde savcılığa ileteceklerini belirtti.

Gergerlioğlu, gözaltında işkence sonucu ölüm iddiasını Meclis’e taşıdı

HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, yağma iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra fenalaşan ve hastanede hayatını kaybeden Ahmet Güreşçi’ye işkence uygulandığı iddiasını Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sordu.

Gergerlioğlu bakanlara şu soruları yöneltti:

1- Ahmet Güreşçi ve Sabri Güreşçi kardeşlerin olduğu alana silahlar ateşlenerek girildiği iddiası doğru mudur?

2- Sabri Güreşçi gözaltına alınırken kardeşi Ahmet Güreşçi’nin “Ne oluyor?” demesi üzerine “Senin adin ne?” sorusuna “Ahmet Güreşçi” cevabı üzerine arananlar listesinde olmadığı halde “Sen de gel” denilerek Ahmet Güreşçi’nin de götürüldüğü iddiası doğru mudur?

3- Köylülerin ifadesinde; Güreşçi kardeşlerin ve 4 kişinin araca binerken sapasağlam oldukları ancak araca bindirilirken dipçiklerle darp edilmeye başlandığı iddiası doğru mudur? Bu iddia doğruysa konuyla ilgili açılmış bir soruşturma var mıdır?

4- Sabri Güreşçi’nin “kaburgasının kırık, yüzü gözü dağınık, elleri ayakları şiş, jandarma karakollarında kolunu kaldırmaya hali yok” olduğu iddiası doğru mudur?

5- Ahmet Güreşçi ve diğerlerine “Haya burma işkencesi yapıldığı, ıslatarak dövüldükleri, tecavüz tehdidinin olduğu” iddiası doğru mudur?

6- Ahmet Güreşçi ve diğerlerine “Makata cop sokma yapıldığı” iddiası doğru mudur?

7- Ahmet Güreşçi’nin ilk otopsisinde “darpa bağlı burnunun kırık, vücudunda morluklar ve beyninde kanama” tespit edildiği iddiası doğru mudur?

8- Konuyla ilgilenen avukatlara “Sonunuz da bunlar gibi olur” denilerek tehdit edildikleri iddiası doğru mudur?

9- Doktorlara götürülürken otopsi yapılırken kolluk güçlerinin özellikle doktorlara ‘yağma yapmışlardı’ denilerek otopsi yapılırken tam İstanbul protokolüne uygun hareket edilmediği iddiası doğru mudur?

10- Deprem sonrasında OHAL Deprem sonrasında ilan edilmesi sürecinde kolluk güçlerinin yaşadıkları travma sebebiyle gözaltında kötü muameleye sebep olacak uyguların yaşanmaması için Bakanlığınızın aldığı önlemler nelerdir?

11- Deprem sonrasında OHAL ilan edilmesi ile kolluk güçlerinin istedikleri gibi davranacakları ve onlardan kimsenin hesap sormayacağı şeklinde bir algı olduğu iddiası doğru mudur?

12- Konuyla ilgili açılmış bir soruşturma var mı? Açılmış bir soruşturma varsa akıbeti ne durumdadır?

HABER MERKEZİ
  ÇHD: Ahmet Güreşçi gözaltında işkence sonucu yaşamını yitirdi
  Demirtaş: Linç ve işkenceye asla prim vermeyelim

The post Avukatlar: Gözaltındaki Sabri Güreşçi işkenceden dolayı korkunç durumda first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Demirtaş: Linç ve işkenceye asla prim vermeyelim https://gazetekarinca.com/demirtas-linc-ve-iskenceye-asla-prim-vermeyelim/ Mon, 13 Feb 2023 08:34:44 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=243700 Selahattin Demirtaş, Maraş’ta meydana gelen yıkıcı depremlere ilişkin dayanışma çağrısında bulundu. Demirtaş, “Linç ve işkenceye asla prim vermeyelim. Bunlar hem ağır suç hem de çok tehlikeli provokasyonlardır” dedi. Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Twitter hesabından Maraş merkezli iki büyük depremle ilgili paylaşımlarda bulundu. Demirtaş, deprem bölgelerinde arama kurtarma faaliyetlerine […]

The post Demirtaş: Linç ve işkenceye asla prim vermeyelim first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Selahattin Demirtaş, Maraş’ta meydana gelen yıkıcı depremlere ilişkin dayanışma çağrısında bulundu. Demirtaş, “Linç ve işkenceye asla prim vermeyelim. Bunlar hem ağır suç hem de çok tehlikeli provokasyonlardır” dedi.

Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Twitter hesabından Maraş merkezli iki büyük depremle ilgili paylaşımlarda bulundu.

Demirtaş, deprem bölgelerinde arama kurtarma faaliyetlerine katılanların fedakarca çalıştığını vurguladı.

Selahattin Demirtaş, yardım ve dayanışmaların ihtiyaç listelerine göre belirlenmesi gerektiğinin altını çizerek “Daha aylarca ihtiyaçlar olacak. Depremzede kardeşlerimiz kendilerini bir an bile yalnız hissetmemeliler” dedi.

Linç ve işkenceye prim verilmemesi konusunda uyarıda bulunan Demirtaş’ın paylaşımları şu şekilde:

  • Bugün felaketin 8. günü, halen enkazdan insanlarımızın canlı çıkma umudu var. Kurtarma çalışmalarına katılan herkese başarılar diliyorum. Gerçekten de fedakarca, zorluklar içinde kutsal bir iş yapıyorlar.
  • Yardımları ve dayanışmayı, ihtiyaç listelerini dikkate alarak sürdürelim lütfen. Daha aylarca ihtiyaçlar olacak. Depremzede kardeşlerimiz kendilerini bir an bile yalnız hissetmemeliler.
  • Linç ve işkenceye asla prim vermeyelim. Bunlar hem ağır suç hem de çok tehlikeli provokasyonlardır. Lütfen dikkatli, sabırlı ve sakin olun.
  • Ne kadar büyük bir dayanışma ruhu ortaya çıkardığınızı görüyorsunuz. Bunun bozulmasını kabul etmeyin. Bu zor günlerin acısını ancak paylaşarak azaltabiliriz. Yaralarımızı da el ele vererek sarabiliriz.
HABER MERKEZİ
  Deprem bölgesinde 'yağma, hırsızlık, linç' iddiaları: 'Halkın psikolojisi bozuk, provokasyona açık'
  ÇHD: Ahmet Güreşçi gözaltında işkence sonucu yaşamını yitirdi

The post Demirtaş: Linç ve işkenceye asla prim vermeyelim first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Helikopterden atılan Osman Şiban’a hapis talebi https://gazetekarinca.com/osman-sibana-hapis-talebi/ Thu, 26 Jan 2023 11:42:51 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=240124 Van Çatak’ta operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alınıp, işkence edilmesi sonucu ağır yaralanan Osman Şiban hakkında ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla açılan davada 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Van’ın Çatak ilçesinde ‘helikopterden atılan’ Osman Şiban hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması yapıldı. Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada Şiban ve avukatları […]

The post Helikopterden atılan Osman Şiban’a hapis talebi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Van Çatak’ta operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alınıp, işkence edilmesi sonucu ağır yaralanan Osman Şiban hakkında ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla açılan davada 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

Van’ın Çatak ilçesinde ‘helikopterden atılan’ Osman Şiban hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması yapıldı.

Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada Şiban ve avukatları hazır bulunurken, duruşmanın iki tanığı ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı.

Duruşmada “tanık” sıfatı ile ifade verenleri tanımadığını belirten Şiban, tanıkların ifadelerine de katılmadığını söyledi.

Köye geri dönüşler serbest olunca gidip ev yaptım. Yılın belirli aylarında orada ikamet ettim. Evime hiçbir örgüt mensubu gelmedi. Ben yaylada kalıyorum ve orada da hiçbir hareketlilik görmedim. Ben evimde yılın iki ayı kalıyorum, ot biçip oranın bakımını yapıyorum. Yılın 10 ayı evim boş. Herhangi bir yerde tüp, mazot gibi herhangi bir şey gömmedim. Beraatımı istiyorum.

Tanıklardan biri, Osman Şiban’ı tanıdığını ancak hiçbir ilişkisinin olmadığını söylerken, diğer tanık ise emniyette verdiği bilgilerin doğru olduğunu ve Şiban’ın ‘örgüt üyesi’ olduğunu iddia etti.

Savcı ceza istedi

Ardından mütalaasını mahkemeye sunan savcılık, Osman Şiban’ın “örgüt üyeliği”nden cezalandırılmasını istedi.

Şiban’ın avukatları ise savunma yapmak için süre talep etti.

Mahkeme, avukatların süre talebini kabul ederek duruşmayı 11 Nisan’a erteledi.

Ne olmuştu?

Van’ın Çatak ilçe kırsalında operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül 2020’de gözaltına alındıktan iki gün sonra yoğun bakım ünitesinde oldukları ortaya çıkan iki yurttaştan Servet Turgut gördüğü ağır işkence nedeniyle yaşamını yitirmiş, ağır yaralanan Osman Şiban ise günler sonra taburcu edilmişti.

O dönem Bağımsız İstanbul Milletvekili olan Ahmet Şık, Turgut ve Şiban’ın durumuna ilişkin hem olay yerine gidip yaptığı incelemeleri hem de görgü tanıklarının anlatımlarını raporlaştırmıştı.

Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla raporu açıklayan Ahmet Şık, Osman Şiban’ın anlatımlarına da raporunda yer vermişti.

Anlatımlarına yer verilen Osman Şiban, helikopterde dövülmeye başlandıklarını, indikleri askeri kışlada helikopterden itildiklerini ve burada toplanan 100’den fazla asker tarafından linç edildiklerini söylemişti.

Ahmet Şık da raporun sonuç kısmında şunları kaydetmişti:

Yani faillerin yalanı, müdafilerin gerçeğine dönüşmüş, olayın aslını oluşturan kitlesel bir dayak ve linç işkencesi gölgede kalmış demek yanlış olmayacaktır. Halen tedavisine devam edilen Osman Şiban’ın yere inen helikopterden askerler tarafından arkadan itilerek beton zemine düşürülmesini ‘Atıldık’ diyerek ifade etmesi, ‘Helikopterden atıldılar’ iddiasının yaygınlaşmasında rol oynadı. Osman Şiban’ın anlattıklarından yola çıkılarak, Servet Turgut’un ölümüne, kendisinin de ağır yaralanmasına neden olan olayın sebebinin helikopterden atılma değil, kitlesel dayak olduğu anlaşılmaktadır.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Şiban’ın ağır yaralı kurtulduğu, Turgut’un ise yaşamını yitirdiği işkence vakasıyla ilgili, helikoptere bindirilmelerinden sonrasına değinmeden yaptığı açıklamada, her iki yurttaşı da ‘milis’ ilan etmişti. “Hüküm vermiyorum” diyen Soylu, hem idari hem de adli soruşturmanın sürdüğünü söylemişti.

Diğer yandan Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’ye yazdığı mektupla, iki yurttaşa yapılan işkenceden sorumlu olanlar hakkında açılan soruşturmanın hangi aşamada olduğunu sormuştu. Mektupta, olayı açığa çıkaran gazetecilerin serbest bırakılması da istenmişti.

Yaşananları haberleştirip ülke gündemine sokan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile JinNews muhabiri Şehriban Abi’nin yanı sıra gazeteci Nazan Sala ev baskınlarında gözaltına alınıp, “Devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak” iddiasıyla tutuklanmışlardı.

“Örgüt üyeliği” ile suçlanan gazeteciler ilk duruşmada tahliye edildi.

HABER MERKEZİ

The post Helikopterden atılan Osman Şiban’a hapis talebi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Evin Cezaevi’ndeki kadın protestocu, mektubunda işkenceyi anlattı: Zaman kavramını kaybetmiştim https://gazetekarinca.com/evin-cezaevindeki-kadin-protestocu-mektubunda-iskenceyi-anlatti-zaman-kavramini-kaybetmistim/ Thu, 12 Jan 2023 08:44:12 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238103 İran’ın en tanınmış kadın eylemcilerinden Sepideh Qolian mektubunda, tutuklu bulunduğu Evin Cezaevi’nin bir bloğunun işkence ve sorguya ayırıldığını yazıyor. Dışarıdaki eylemlerin yarattığı umuttan da bahseden Qolian, “Bugün İran’ın dört bir yanındaki sokaklardan yükselen sesler, sorgu odalarından gelen seslerden daha yüksek. Bu devrimin sesidir. Kadın, hayat ve özgürlüğün gerçek sesidir” diyor.  İran’ın en tanınmış kadın eylemcilerinden […]

The post Evin Cezaevi’ndeki kadın protestocu, mektubunda işkenceyi anlattı: Zaman kavramını kaybetmiştim first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İran’ın en tanınmış kadın eylemcilerinden Sepideh Qolian mektubunda, tutuklu bulunduğu Evin Cezaevi’nin bir bloğunun işkence ve sorguya ayırıldığını yazıyor. Dışarıdaki eylemlerin yarattığı umuttan da bahseden Qolian, “Bugün İran’ın dört bir yanındaki sokaklardan yükselen sesler, sorgu odalarından gelen seslerden daha yüksek. Bu devrimin sesidir. Kadın, hayat ve özgürlüğün gerçek sesidir” diyor. 

İran’ın en tanınmış kadın eylemcilerinden biri, başkent Tahran’daki Evin Cezaevi’nden yazdığı mektupta, tutuklulara nasıl işkence yapılarak “itiraflar” alındığını anlattı.

Bir grevi desteklediği için “ulusal güvenliği tehdit” suçlamasıyla 5 yıl hapis cezasına çarptırılan Sepideh Qolian, cezaevinde kendisine ve diğer tutuklulara neler yapıldığını yazdı.

İran’da tutuklanan kişilerden zorla alınan “itiraflar” sık sık Devlet Televizyonu’nda yayımlanıyor.

Ülkede aylardır devam eden protesto gösterilerine atıfla Qolian, “Cezaevindeki dördüncü yılımda nihayet İran’ın dört bir yanından kurtuluşun ayak seslerini duyabiliyorum” diye yazıyor.

Mektubunda, Evin Cezaevi’nin, normal olarak öğrenimini sürdürenlerin sınavlara alındığı bloğunun şu anda “işkence ve sorgu” binasına dönüştürüldüğünü ve çok sayıda genç tutuklunun sorguya götürüldüğüne tanık olduğunu anlatıyor.

“Sınav odası artık genç oğlanlar ve kızlarla dolu. İşkencecilerin bağırışları duyuluyor” diyor.

Qolian 28 Aralık 2022 günü cezaevinin bu kısmında sınava götürülürken tanık olduğu bir sahneyi de anlatıyor:

Dondurucu bir soğuk vardı ve kar yağıyordu. Binanın avluya açılan kapısının yakınlarında üzerinde incecik bir gri tişörtten başka bir şey olmayan, gözleri bağlı genç bir erkek bir sorgucunun önünde oturuyordu.

“Tir tir titriyor ve ‘Yemin ederim kimseyi dövmedim’ diyordu. İtiraf etmesi için uğraşıyorlardı. Ben de yanından geçerken ‘Kabul etme! Diktatörlere ölüm” diye bağırdım.

İran’da insan hakları ihlallerini takip eden İnsan Hakları Eylemcileri Haber Ajansı’na (HRANA) göre, dördüncü ayını doldurmak üzere olan protestolar sırasında şu ana kadar 69’u çocuk en az 519 kişi hayatını kaybetti, 19 bin kişi gözaltına alındı, binlerce kişi tutuklandı ya da hüküm giydi.

İtiraflar yayınlanıyor 

Tutuklananların birçoğu ölüm cezasına çarptırılma tehlikesiyle karşı karşıya. Şu ana kadar televizyonda itirafları yayınlanan dört kişi hakkındaki idam kararları infaz edildi.

İnsan hakları gönüllüleri ve avukatlar, mahkemelerde sanıklara bir avukat tarafından temsil hakkı verilmediğini ve tutukluların işkence gördüğünü söylüyorlar. Yetkili merciler ise bu iddiaları yalanlıyor.

Geçen yılın Eylül ayında başlayan gösterilerde gözaltına alınanların onlarcasından zorla alınan “itiraflar” televizyonlarda gösterildi.

Sepideh Qolian 2018 yılında tutuklandı 

Sepideh Qolian mektubunda 2018 yılında, Kuzistan eyaletindeki bir şeker fabrikası işçilerinin grevine destek verdiği için tutuklandığında, kendisine yapılan sorgu ve işkence ile alınan itirafnameyi de hatırlıyor.

Qolian, bir kadın tarafından sorgulandığını, önce erkeklerden daha yumuşak olabileceğini ve “en azından cinsel saldırıya uğramayacağını” umduğunu anlatıyor.

Fakat umutları boşa çıkıyor. Kadın sorgucu masanın ayağına tekmeyi indirirken “Seni komünist fahişe seni! Kimlerle yattın anlat?” diye bağırıyor.

İran’da aralık ayında da bir başka kadın eylemci, 34 yıl hapse mahkum edilen Narges Mohemmadi, son gösterilerde gözaltına alınan kadınlara nasıl davranıldığını ve nasıl cinsel tacize maruz bırakıldıklarını ayrıntılarıyla aktarmıştı.

Dört yıl önceki sorgusunu anlatıyor

 

Sepideh Qolian ise mektubunda dört yıl önceki sorgusunu anlatıyor.

Suçlamaları kabul etmeyi reddeden Qolian saatlerce süren sorgudan sonra tuvalete gitmek istiyor. Kadın tuvaletine götürüldüğünde, kadın sorgucu onu içeri sokup üzerinden kapıyı kilitliyor.

Qolian kilitlendiği tuvaletin bir sorgu odasının içerisinde olduğunu ve bir erkeğe işkence yapıldığını ve onun kamçılandığını duyduğunu anlatıyor: “İşkence sesleri saatlerce, belki bir gün belki daha fazla. Zaman kavramını kaybetmiştim.”

Sepideh Qolian tuvaletten çıkarıldıktan sonra üç gün uykusuz devam eden sorgudan sonra kameralı bir odaya alındığını söylüyor: “Elime verdiği yazılı metni aldım. Bilincim yarı açık şekilde okudum.”

Bu itirafnameye dayanılarak beş yıl hapsine hükmediliyor.

2019 yılında Qolian, Karçak Cezaevi’nde kaldığı sırada, televizyondan yayımlanan bir itirafı izlerken kendisini sorgulayan kadını görüyor.

Kamuoyuna hitaben kaleme aldığı bir mektupta Qolian, kendisine işkence yapan kişinin Amaneh Sadat Zabihpour isimli Devrim Muhafızları ile bağlantılı bir “sorgucu-gazeteci” olduğunu açıklıyor.

2022 yılının kasım ayında ABD Hazine Bakanlığı Zabihpour’u, çifte vatandaşlık taşıyan tutuklular ve diğerlerinden zorla itiraf almak ve yayımlamak suçlamasıyla yaptırım uygulanan kişiler listesine aldı.

Zabihpour, Qolian’a dava açtı ve Qolian bu davada bir 8 ay hapis cezası daha aldı.

Sepideh Qolian, Evin Cezaevi’nden gönderdiği mektupta, dört aydır devam eden gösterilerden “devrim” diye söz ediyor:

Bugün Merivan, İzeh, Reşt, Sistan ve Belucistan ve İran’ın dört bir yanındaki sokaklardan yükselen sesler, sorgu odalarından gelen seslerden daha yüksek. Bu devrimin sesidir. Kadın, hayat ve özgürlüğün gerçek sesidir.

Gazeteci Oremar: İran’da halk taleplerinde ısrarcı

Bu arada cezaevlerinde tutuklulara yönelik baskılar artarken gazeteci Kakshar Oremar da İran rejiminin idam cezalarıyla protestocuları yıldırmaya çalıştığını belirtiyor. MA’ya konuşan Oremar, şunları söyledi:

Eğer Rojhilat olduğu gibi diğer İran kentlerinde eylemler sürseydi eylemlerin tesiri şu ankinden daha çok etkili olurdu. İnsanlar da idam edilmiyor olabilirdi. Kürtler, rejime karşı demokratik halklarını kullanmayı sürdürüyor ve şuana kadar da İran’da bulunan diğer halklara öncülük yapıyor.

Eylemlerin sürmesi, İran rejiminden kaynaklanıyor. Çünkü rejim, halkların çağrılarına kulak asmıyor. Ama tüm işkence, tutuklama ve idamlara karşı eylemler bir şekilde sürüyor. Bu eylemlere karşı da rejim idamı öne çıkarıyor. 109 kişi idamla yargılanıyor, 17 kişi hakkında idam kararı verilmiş ve 4’ü idam edilmiş. Yine Kurdistan kentlerinde 8 kişinin gizli bir şekilde idam edildiği yönünde bilgiler de bulunuyor.

Karınca, BBC Türkçe, Mezopotamya Ajansı

The post Evin Cezaevi’ndeki kadın protestocu, mektubunda işkenceyi anlattı: Zaman kavramını kaybetmiştim first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Onur Yaser Can davası: ‘Mahkeme heyeti tüm işkence iddialarını dinledi’ https://gazetekarinca.com/onur-yaser-can-davasi-mahkeme-heyeti-tum-iskence-iddialarini-dinledi/ Fri, 02 Dec 2022 16:51:12 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=231711 Karakolda çıplak aramaya maruz bırakıldıktan sonra hayatına son veren Onur Yaser Can’ın ölümüyle ilgili davanın ikinci duruşması yapıldı. Duruşma 3 Şubat 2023 tarihine ertelendi. Duruşma sonrası konuşan Ezgi Sevgi Can, “Duruşma bizden yana geçti. Mahkeme heyeti tüm işkence iddialarını dinledi” dedi. Karakolda kötü muamele ve çıplak aramaya maruz kalmasının ardından intihar ederek yaşamına son veren […]

The post Onur Yaser Can davası: ‘Mahkeme heyeti tüm işkence iddialarını dinledi’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Karakolda çıplak aramaya maruz bırakıldıktan sonra hayatına son veren Onur Yaser Can’ın ölümüyle ilgili davanın ikinci duruşması yapıldı. Duruşma 3 Şubat 2023 tarihine ertelendi. Duruşma sonrası konuşan Ezgi Sevgi Can, “Duruşma bizden yana geçti. Mahkeme heyeti tüm işkence iddialarını dinledi” dedi.

Karakolda kötü muamele ve çıplak aramaya maruz kalmasının ardından intihar ederek yaşamına son veren Onur Yaser Can’ın ölümüyle ilgili 4’ü polis 5 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması Çağlayan’daki İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görüldü.

Daha büyük bir salon olduğu için İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşma gecikmeli olarak başladı.

Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can ile CHP Milletvekili Gürsel Tekin ve TİP Milletvekili Ahmet Şık da duruşmayı izleyenler arasında yer aldı.

30 Eylül’de yapılan ilk duruşmaya sağlık sorunlarını gerekçe gösterip katılmayan dönemin Narkotik Şube Amiri Hakan Aydın, duruşmaya Bursa’dan SEGBİS’le bağlandı.

Onur Yaser Can’ın gözaltına alınmasında yer almadığını öne süren Aydın, evrakta değişiklik yapıldığını ise soruşturma açıldığında öğrendiğini savundu, “Çıplak arama kimsenin olmadığı bir odada yapıldı. Emrini ben vermedim ve odada bulunmadım” diye belirtti.

Avukat Çiğdem Şat, sanık polis Aydın’a Onur Yaser Can’ın Emniyet’e getirilme anına ait olduğunu söylediği bir fotoğraf göstererek “Bu kişi siz misiniz?” diye sordu. Aydın, tam olarak hatırlamadığını belirterek, “Olabilir böyle bir tişörtüm vardı galiba” dedi.

‘Müvekkilimin ifade tutağını vermediler’

Tanık olarak dinlenen Avukat Candan Kaplan, Onur Yaser Can’ın bir arkadaşı vasıtasıyla hukuki destek almak için ofisine geldiğini söyledi: “Çok korkuyordu. İfademe Hacı diye birini eklediler. ‘Ben Hacı diye birini tanımıyorum, mecbur kaldım imzaladım’ dedi. Ailene ulaşabiliriz diye tehdit edildiğini anlattı.”

Bu görüşmenin ardından avukat Candan Kaplan, vekalet çıkararak Emniyet’e gittiğini belirtti ve devamında yaşananları şöyle aktardı:

Bana dosyada gizlilik kararı olduğunu ve herhangi bir evrak veremeyeceklerini söylediler. Müvekkilimin ifadesini vermediler. ‘Muhammed Bey bakıyor ve giderken yanında götürmüş veremiyoruz’ denildi. Tartıştık. Emniyet müdürü ile görüşmek istedim. Toplantıda olduğunu söylediler. Kadın polis memuru geldi ‘İfadeyi bulduk size verelim ama müvekkilinizi ek ifade için tekrar getirmeniz gerekiyor’ denildi.

Şaşırdım, bireysel dosyada gizlilik kararı olmaz. İfadeyi incelediğimde Hacı isimli kişiyi ben de gördüm ve müvekkile okudum. ‘İşte gördünüz mü eklemişler’ dedi. Ona da ifade tutanağını istediği halde vermemişler. Arkadaşından bir telefon numarası bulduğunu ve uyuşturucuyu o yolla aldığını söyledi. Görüştüğü insanların isimlerini bilmiyordu.

Avukat Candan Kaplan, Onur Yaser Can’ın intihar ettiği gün şaşırtıcı bir olay yaşadığını söyleyerek şöyle devam etti:

O gün ifadeye gidecektik. Polis aradı, ‘Neden gelmediniz?’ diye. Müvekkilimin intihar ettiğini söyledim. Sonra tekrar aradı. ‘Biz çok üzüldük, müvekkilinizin psikolojik sorunları mı vardı?’ diye sordu.

Bir süre sonra kendisinin Milliyet gazetesinden de arandığını ve “İntiharla ilgili işkence iddiası var bununla ilgili beyanınız nedir?” diye sorulduğunu belirtti.

Kaplan, aynı numarayı tekrar aradığında bu numaranın Milliyet’e ait olmadığını anladığını belirterek, “Arandığımda ortada işkence iddiası bile yoktu. Polisin bilgi almak için bunu yaptığını düşündüm” ifadelerini kullandı.

Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can duruşmada söz alarak şunları söyledi:

Hakan Aydın o dönemde narkotiğin imamıydı. Onun talimatı olmadan hiçbir şekilde bu işlemler yapılamaz. Annem, babam hayattayken bu mücadeleyi 12 yıl sürdürdük. Sadece evrakta sahtecilikten değil işkenceden de yargılanmaları gerektiğini defalarca söyledik. Adaletin geciktirilmemesini ve yargılamanın hızlandırılmasını talep ediyorum. Gördüğünüz gibi şu an ne annem ne de babam burada.

Duruşma 3 Şubat’a ertelendi

Verilen aranın ardından devam eden duruşmada, sanıkların tutukluluğunun devamına karar verildi.

Bir sonraki duruşmanın tarihi 3 Şubat 2023 olarak belirlendi.

Gelecek duruşmada, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenen dosyalar mahkemeye getirilecek ve tanıklar dinlenecek.

İşkenceci polisler 12 yıl sonra yargı önünde’

Duruşmanın ardından yapılan açıklamada konuşan Ezgi Sevgi Can, “Duruşma bizden yana geçti. Mahkeme heyeti tüm işkence iddialarını dinledi” dedi.

Can, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu dava, 28 yaşındaki bir gencin polis şiddeti sonucu intihara sürüklenmesi ardından itinayla işleyen cezasızlık politikalarının, annem ve babamı da katletmesi sonucu bütün ailemin katledilişinin davasıdır. Abime işkenceyi uygulayan polisler, devran döndü 12 yıl sonra yargı önüne çıktılar. Pişkinlikle, rahatlıkla suç işleyen bu sözde polis memurlarının buna dikkatini çekmek istiyorum.

Can ailesinin avukatı Mehmet Ümit Erdem de duruşma sonrası şu açıklamayı yaptı: “Tanık beyanları da bu davanın basit bir evrakta sahtecilik davası olmadığını gösterdi. Bir sonraki duruşmada çağıracağımız diğer tanıklar da dinlenecek ve karara doğru ilerlenecek.”

12 yıllık süreçte 3 ölüm

Onur Yaser Can, 24 Haziran 2010’da Narkotik Şube’de iki defa ifade verdikten sonra kötü muamele ve çıplak aramaya maruz kalıp üçüncü kez ifadeye çağrılınca intihar etti. Ardından annesi Hatice Can da Mart 2014’de intihar etti. Onur Yaser Can öldüğünde 28, annesi Hatice Can 57 yaşındaydı. Baba Mevlüt Can da 9 Ekim 2019’da hayatını kaybetti.

Karınca, Duvar

‘Mücadelemiz dosyanın işkence yönünden de ilerlemesi’

The post Onur Yaser Can davası: ‘Mahkeme heyeti tüm işkence iddialarını dinledi’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Garibe Gezer | Savcılık cinsel şiddet için ‘delil yok’ derken, avukatlar görüntüleri açıkladı https://gazetekarinca.com/garibe-gezer-savcilik-cinsel-siddet-icin-delil-yok-derken-avukatlar-goruntuleri-acikladi/ Thu, 24 Nov 2022 13:27:00 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=230205 Cezaevinde cinsel saldırıya uğradığı, işkence gördüğü iddiasıyla yaptığı başvurular dikkate alınmayan ve bir süre sonra intihar ettiği açıklanan Garibe Gezer için Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı “yeterli delil bulunmadığı” gerekçesiyle “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi. Gezer’in avukatları ise İHD İstanbul Şubesi’nde düzenledikleri basın toplantısında Gezer’in şiddete uğradığı görüntülerin fotoğraflarını paylaştı. JINNEWS de Gezer’e cezaevinde uygulanan işkencenin görüntülerini […]

The post Garibe Gezer | Savcılık cinsel şiddet için ‘delil yok’ derken, avukatlar görüntüleri açıkladı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Cezaevinde cinsel saldırıya uğradığı, işkence gördüğü iddiasıyla yaptığı başvurular dikkate alınmayan ve bir süre sonra intihar ettiği açıklanan Garibe Gezer için Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı “yeterli delil bulunmadığı” gerekçesiyle “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi. Gezer’in avukatları ise İHD İstanbul Şubesi’nde düzenledikleri basın toplantısında Gezer’in şiddete uğradığı görüntülerin fotoğraflarını paylaştı. JINNEWS de Gezer’e cezaevinde uygulanan işkencenin görüntülerini yayımladı.

Kocaeli Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde cinsel saldırı ve şiddete maruz kaldığını açıkladıktan bir süre sonra, 9 Aralık 2021’de intihar ettiği duyurulan Garibe Gezer’in avukatları dosyada yaşanan gelişmeleri İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısıyla açıkladı.

Buna göre Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, “Garibe Gezer’in ölümünde herhangi bir kimsenin kast veya kusurunun bulunduğuna dair kamu davası açmaya yeter delil elde edilemediği” gerekçesiyle “kovuşturmaya yer yok” kararı verildiği öğrenildi.

‘Garibe Gezer, Masha Amini’nin kardeşidir’

Basın toplantısında Gezer dosyasındaki gelişmeleri aktaran İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, şunları söyledi:

Bugünlerde kadın direnişinin bir sembolü var ‘jin, jiyan, azadi’, Masha Amini tüm dünyada anılıyor. Garibe Gezer, Masha Amini’nin kardeşidir. Masha Amini hangi neden ile öldürüldüyse, neye itiraz ettiği için öldürüldüyse Garibe Gezer de ona itiraz ettiği için yaşamını yitirdi.

Avukatları olarak sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız, çok iyi biliyoruz ki iç hukukta bir sonuç alamayacağız ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar bu dosya gidecek. Cezaevinde bu kadar büyük mağduriyet yaşamış tek başına bırakılmış bir kadının yaşamında hiç kimse sorumlu değilmiş bu devletten bunu öğrendik.

‘Tarafsız olarak soruşturma yürütülmedi’

Daha sonra Avukat Jiyan Kaya da, dosya savcısının, Garibe’ye ‘mala zarar verme’den iddianame hazırlayan savcı olduğunu söyledi. Avukat Kaya, “İlk aşamada zaten tarafsız olmayan bir savcı tarafından soruşturmanın yürütüldüğünü anladık. Jet hızıyla dosyaya gizlilik kararı uygulandı. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar gelene kadar, biz pek bir örnek alamadık. Savcı, bilirkişi raporları ile otopsi raporlarını ‘yok’ diyerek vermeyi reddetti. Bununla ilgili suç duyurularında bulunduk. Savcının tarafsızlığına dair şüphelerimiz olduğunu bildirdik. Bugün çıkan sonuçtan da tarafsız olarak soruşturmanın yürütülmediğini gördük” ifadelerini kullandı.

İşkencenin kanıtları

Avukat Eren Keskin, Garibe Gezer’in süngerli oda ve cezaevinde maruz kaldığı işkence görüntülerinden fotoğrafları gösterdi. Keskin, “Gardiyanlar tarafından kolları ters çevrilerek yerlerde sürükleniyor, süngerli odada üzerine yığılan gardiyanlar şiddet uyguluyor. Bunların hiçbirini görmedi savcı, sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.

‘Sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız’

Gezer’in dosyası için “kovuşturmaya yer yok” kararı verilmesini avukatları Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

Avukat Eren Keskin şunları söyledi:

Garibe Gezer’in cezaevinde yaşadığı tüm mağduriyetleri çok daha öncesinden vakıfız ve gördüğü cinsel işkence nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştuk. Bu olay sadece Garibe’nin ölümüyle değerlendiremez. Öncesinde Garibe’nin yaşadığı şiddet, yalnızlık, tekbaşınalık, izolasyon… Garibe’nin adeta intiharı istendi ama biz sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız.

Avukat Jiyan Tosun da şunları kaydetti:

Bu dosya açısından en önemli unsur cezaevi yönetiminin hakkında bir iddianın olmaması. Şüpheli yahut tanık olarak cezaevi müdürleriyle ilgili bir işlem yapılmamış olması ve ifadelerine dahi başvurulmamış olması çok önemli. Çünkü öncesinde Garibe’nin cezaevi yönetimiyle ilgili yaptığımız suç duyurusu var. Keza sizlere sunduğumuz görüntülerde de görüleceği gibi şiddete maruz kaldığı ortada. Buna rağmen hiçbir önlem alınmadı, tek kişilik bir hücreye konuldu ve maalesef sonucunda bu (intihar) gerçekleşti. Cezaevi yönetimi hakkında bir soruşturma yürütülmeliydi.

JINNEWS işkence görüntülerini paylaştı

Öte yandan JINNEWS, Garibe Gezer’e cezaevinde uygulanan işkencenin görüntülerini yayımladı. İşkencenin görüntüleri şöyle:

The post Garibe Gezer | Savcılık cinsel şiddet için ‘delil yok’ derken, avukatlar görüntüleri açıkladı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kuran Kursu’nda çocuklara işkence davası: Tutukluluğa devam kararı https://gazetekarinca.com/kuran-kursunda-cocuklara-iskence-davasi-tutukluluga-devam-karari/ Wed, 23 Nov 2022 11:21:53 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=229956 Erzurum’da Diyanet’a bağlı Kuran kursundaki 14 çocuğu işkenceye maruz bırakan erkeklerin yargılandığı dava ertelendi. Erzurum’da Diyanet’e bağlı Hacı Bahattin Sevgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda 2021 yılında, yedi oğlan çocuğu, Hakan Aslankafa isimli erkek tarafından cinsel istismara maruz bırakıldı. Şikayet üzerine açılan ve Erzurum’da görülen davada fail Hakan Aslankafa’ya ‘nitelikli cinsel istismar’ suçundan toplam 119 yıl […]

The post Kuran Kursu’nda çocuklara işkence davası: Tutukluluğa devam kararı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Erzurum’da Diyanet’a bağlı Kuran kursundaki 14 çocuğu işkenceye maruz bırakan erkeklerin yargılandığı dava ertelendi.

Erzurum’da Diyanet’e bağlı Hacı Bahattin Sevgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda 2021 yılında, yedi oğlan çocuğu, Hakan Aslankafa isimli erkek tarafından cinsel istismara maruz bırakıldı.

Şikayet üzerine açılan ve Erzurum’da görülen davada fail Hakan Aslankafa’ya ‘nitelikli cinsel istismar’ suçundan toplam 119 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Ceza, üst mahkeme tarafından bozuldu.

Aslankafa ile yurt müdürü N.K. ve hizmetli U.G. hakkında “görevi kötüye kullanmak” ve “işkence” suçlamalarıyla açılan davanın duruşması, Erzurum’da yapıldı.

Duruşmayı, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği üyesi avukatlar takip etti. İşkenceye maruz kalan çocuklar ve aileleri de duruşmada hazır bulundu.

Aslankafa ve yurt müdürü, duruşmaya tutuklu bulundukları Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Çocukların beyanlarının alınması ve avukat savunmalarının ardından mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Duruşma 10 Ocak 2023’e ertelendi.

HABER MERKEZİ

The post Kuran Kursu’nda çocuklara işkence davası: Tutukluluğa devam kararı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
TİHV Temsilcisi Biçer: Polis şiddetine karşı ses çıkarmak önemli https://gazetekarinca.com/tihv-temsilcisi-bicer-polis-siddetine-karsi-ses-cikarmak-onemli/ Sat, 25 Jun 2022 06:56:55 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=214231  Şiddet artışının Ortadoğu’da yaşananlarla bağlantılı olduğunu belirten TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Biçer, devletin şiddeti insanları cezalandırmak, korkutmak, bastırmak amacıyla kullandığını ve buna karşı ses çıkarmanın önemli olduğunu söyledi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) 2021 yılına dair paylaştığı raporunda, işkenceyle ilgili yapılan başvuruların son 30 yılın zirvesine ulaştığını kaydedildi. Rapora göre; 2021 yılında TİHV’e başvuran 984 […]

The post TİHV Temsilcisi Biçer: Polis şiddetine karşı ses çıkarmak önemli first appeared on Gazete Karınca.

]]>
 Şiddet artışının Ortadoğu’da yaşananlarla bağlantılı olduğunu belirten TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Biçer, devletin şiddeti insanları cezalandırmak, korkutmak, bastırmak amacıyla kullandığını ve buna karşı ses çıkarmanın önemli olduğunu söyledi.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) 2021 yılına dair paylaştığı raporunda, işkenceyle ilgili yapılan başvuruların son 30 yılın zirvesine ulaştığını kaydedildi.

Rapora göre; 2021 yılında TİHV’e başvuran 984 kişiden 616’sının işkenceye uğradığı belirtildi. İnsanların en çok gözaltı ve eylem sırasında işkenceye uğradığına dikkat çekilen raporda, yüzde 89,9 oranında kişilerin siyasi görüşünden ve kimliğinden kaynaklı şiddete maruz kaldığına yer verildi.

Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme sürecinde kadına yönelik şiddet vakalarında ciddi artışın yaşandığı kaydedildi.

Gemlik yürüyüşü ve adalet nöbeti

Şiddet vakalarında artış, en fazla eylem ve etkinliklere yönelik polis saldırıları ve müdahalelerinde yaşanıyor. Polis şiddetinin son örnekleri ise İstanbul’da hasta ve infazı yakılan tutukluların serbest bırakılması talebiyle her hafta Perşembe günü gerçekleştirilen Adalet Nöbeti eylemine yönelik saldırı oldu.

Yine 12 Haziran’da Kadıköy’de gerçekleşen Gemlik Yürüyüşü’ne katılanlar polis şiddetine maruz kaldı. 70’ye yakın kişiyi gözaltına alan polis, yürüyüşe katılan Reşat Ayata ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) İstanbul İl Eşbaşkanı Roni Gören’e işkence uyguladı. Vücuduna ağır darbe alan Ayata’nın kafasına 8 dikiş atıldı, Göre’nin gördüğü işkence nedeniyle kafa ve çenesinde kırıklar oluştu.

Ümit Biçer

TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Biçer, yayınladıkları rapor, sokağa taşan polis şiddeti ve işkence vakalarına ilişkin Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.

‘Biat etmeyene baskı’

Anayasal hak olan protesto gösterisi yapma hakkını kullanan yurttaşların sürekli polis şiddetine maruz kaldığını hatırlatan Biçer, “Uygulanan bu politikalar çok geniş toplumsal kesimlerde huzursuzluk yaratıyor” dedi.

Devletin çözüm olarak “şiddet” aygıtını devreye koyduğunu ifade eden Biçer, devletin kendisine karşı çıkan hiç kimseye müsamaha göstermediğini ve kendilerine biat etmeyenleri baskı, şiddet politikalarıyla sindirmeye çalıştığını söyledi.

Şiddetle mücadelenin önemi

Şiddeti görünür kılmanın, yaşanan travmaları onarmak için çaba göstermenin ve bir daha yaşanmaması için mücadele etmenin önemine vurgu yapan Biçer şunların altını çizdi:

Belki kimi insanlar, hakikati söylemekle yetinebiliyorlar, hukuki mücadeleyi sürdüremeyebiliyorlar veya bunun ortadan kaldırılması, tekrarlanmaması için çabalar konusunda eksik kalabiliyorlar ama şunu çok iyi biliyoruz ki, bu konuda ne olursa olsun her çabanın çok kıymetli olduğunu hissetmek gerekiyor. Hakikati söylemek, yaşananlara sessiz kalmamak veya ortak olmamak dahi çok kıymetlidir. İşkence konusunda ses çıkarmanın, her anlamda sürdürülen mücadelenin kıymetli olduğuna inanıyoruz.

HABER MERKEZİ

The post TİHV Temsilcisi Biçer: Polis şiddetine karşı ses çıkarmak önemli first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Askerlerden 3 Kürt gencine ağır işkence https://gazetekarinca.com/askerlerden-3-kurt-gencine-agir-iskence/ Fri, 24 Jun 2022 07:27:21 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=214148 Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen Amudeli 3 Kürt genci, askerlerin ağır işkencesine maruz kaldıklarını anlattı. Kuzey ve Doğu Suriye’nin Amude kentinden 3 Kürt genç, Türkiye sınırında jandarmanın kendilerine işkence ederek feci şekilde dövdüğünü söyledi. Gençler ardından sınırdan geri gönderildi. Rûdaw’a konuşan 18 yaşındaki Dildar Mecid Süleyman ve kardeşi 16 yaşındaki Dilyar Mecid Süleyman ile 16 […]

The post Askerlerden 3 Kürt gencine ağır işkence first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen Amudeli 3 Kürt genci, askerlerin ağır işkencesine maruz kaldıklarını anlattı.

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Amude kentinden 3 Kürt genç, Türkiye sınırında jandarmanın kendilerine işkence ederek feci şekilde dövdüğünü söyledi. Gençler ardından sınırdan geri gönderildi.

Rûdaw’a konuşan 18 yaşındaki Dildar Mecid Süleyman ve kardeşi 16 yaşındaki Dilyar Mecid Süleyman ile 16 yaşındaki Malek Hetman kaçak olarak Türkiye’ye geçmek istediklerini ve oradan Avrupa’ya gitmek istediklerini, ancak Türkiye tarafında askerlerin kendilerini yakaladıklarını belirtti.

Amude’ye bağlı Sincak Sadun köyünden olan 3 genç ardından elbiselerinin çıkarttırıldığını, çıplak soyulduklarını, dövüldüklerini ve arkasından da işkenceye maruz kaldıklarını aktardı.

İşkenceye uğrayanlardan Dilyar Mecid Süleyman, yaşadıklarını şöyle anlattı:

Ben, ağabeyim ve bir arkadaşım buradan sınıra gittik, duvarı geçtik. Kurşun attılar ve bizi bir köprünün olduğu yere götürdüler. Ardından bizi dövmeye başladılar. Akşam saatleriydi. Bizi fark etmişlerdi. ‘Kürt müsünüz, Suriyeli misiniz’ diye sordular. Ardından Müslüman mısınız diye sordular, sevindik. Herhalde bizi bırakacaklar diye düşündük. 2 defa bayıldım. Bayıltana kadar dövüyorlardı. Yaklaşık 1 saat kadar sürdü. Odunla, demir boruyla bizi dövdüler. Sonra bizi oraya attılar, kendimize geldik. Bir çadır vardı, Amude yolunu sorduk ve sonrasında da hastaneye gittik. Şu anda ayağım kırık, başımın arka tarafında dikişler var.

HABER MERKEZİ

The post Askerlerden 3 Kürt gencine ağır işkence first appeared on Gazete Karınca.

]]>