Ana SayfaGüncelErtuğrul Günay: Referandumdan ‘Evet’ çıkması Türkiye için büyük bir talihsizlik olacak

Ertuğrul Günay: Referandumdan ‘Evet’ çıkması Türkiye için büyük bir talihsizlik olacak

HABER MERKEZİ – 16 Nisan’da gerçekleştirilecek anayasa değişikliği referandumunu Gazete Karınca’ya değerlendiren eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, referandumdan ‘Evet’ sonucunun çıkmasının Türkiye açısından ‘büyük bir talihsizlik olacağını’ belitti. ‘Hayır’ çağrısı yapan Günay, referandum sonucunun iktidarı ‘frenleyeceği’ umudunu taşıdığını da ifade etti.


Röportaj: ALTAN SANCAR


Eski AKP milletvekilli ve bir dönem Kültür ve Turizm Bakanı olan Ertuğrul Günay, kısa bir süre önce “Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarıma açık mektup” başlığı ile bir yazı kaleme almıştı.

Günay bu açık mektubunda, başkanlığı da içeren anayasa değişikliği referandumuna ilişkin AKP’lilere seslenmiş ve “Demokrasiyi rafa kaldırmak anlamı taşıyan bu sürüklenişten ülkenin kurtulması sizin elinizde” demişti.

Kaleme aldığı mektubuna olumlu tepkiler aldığını belirten Günay, AKP içinde ve AKP seçmeninde teklifi içine sindiremeyenlerin olduğuna dikkat çekti.

Gazete Karınca’ya konuşan aynı zamanda hukukçu Ertuğrul Günay’ın sorularımıza yanıtları şöyle:

“Getirilen başkanlık önerisi despotik bir hukuk garabetidir”

Geçtiğimiz günlerde “Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarıma açık mektup” başlığı ile bir mektup kaleme aldınız. AKP içerisinde yer alan ve dostane ilişkileriniz sürdüğü, çoğulculuğun erdemine inandıklarına dikkat çektiğiniz isimlere çağrı yaptınız. Mektubunuzun ardından ne gibi tepkiler aldınız ve size bu isimlerden dönüşler oldu mu?

Adalet ve Kalkınma Partisi 2001’de kuruldu. 2011 Genel Seçimi dahil hiçbir seçimde ‘başkanlık sisteminin’ adı geçmedi. Daima çoğulcu demokrasi, parlamenter sistem, hukuk devletine vurgu yapıldı. Halk da bu vaatlere destek verdi.

Ben de 2007-2013 yılları arasında AK Parti’de milletvekilliği ve bakanlık yaptım. Bu vaatleri içtenlikle inanarak sahiplenen, halka anlatmaya çalışanlardan biriydim. Ancak şimdi, bu sözlerin tam tersine bir anayasa değişikliği hazırlandı ve kabul ettirilmeye çalışılıyor ve ben bunu içime sindiremiyorum. Bakanlığım sırasında, yani 2012 yılında da başkanlık önerisi ilk gündeme geldiğinde karşı çıktım. Üstelik getirilen başkanlık önerisi medeni dünyada örneği olan bir sistem de değil, aksine Asyatik/ despotik bir hukuk garabetidir.

Geçtiğimiz günlerde de AK Parti kamuoyuna gönderdiğim bir açık mektupla bu duygu ve bilgilerimi paylaşmaya çalıştım ve oldukça olumlu tepkiler aldım.

Uzun yıllardır iktidarda olan AKP’ye her seçimde oy veren seçmenler içinden ve AKP milletvekilleri içinden mevcut teklife ‘Hayır’ oyu vereceklerin çıkacağını dillendirenler de mevcut. Sizler, referandumda AKP seçmeni içinde ve parti grubu içinde bir ayrışma ile verilecek ‘Hayır’ oylarının olmasını bekliyor musunuz?

Başkalarının, hukuk gereği gizli olarak kullanacağı oyları üzerinde niyet okuması yapmayı doğru bulmam. Ama elbette AK Parti gibi büyük bir kitle partisi içinde bu önerilerin sakıncalarını gören çok sayıda düşünen insan var. Bu düşünen insanların sayısının ve oranının yüksek olmasının, ülkemizde demokrasinin korunması için son umut olduğuna inanıyorum.

Kaleme aldığınız mektupta AKP’de 3. seçim ardından “denetim ve şeffaflık yerine, denetimden kaçınma ve savurganlık, halka yakınlık ve tevazu yerine, ‘devlet benim’ kibri ve görüntüsü, söylemi, niyetinin” ortaya çıktığını söylemiştiniz. Bu değişimi neye bağlıyorsunuz?

Üç seçimi artan oylarla kazanmak lider kadroda ister istemez bir kibir yaratıyor ve tabanda da bunun yansımaları oluyor. Ayrıca iktidar aşındırıyor, bir ölçüde çevre kirliliğine de yol açıyor. Bütün bunlar şeffaflıktan kaçınmayı, hesap verirlikten ve halktan uzaklaşmayı tetikliyor.

Buna Türkiye siyasetinin ‘lider egemen’ kötü alışkanlıklarını ve doğulu yöneticilerin saltanat merakını da ekleyin. İktidar karşısında umut yaratacak, onu sarsacak bir muhalefet de olmayınca, gelinen son böyle ‘Türk Tipi’ gariplikler oluyor.

“Milliyetçi ittifak dağılmadan, küçülerek devam edecek”

AKP’nin son dönemde milliyetçi bir çizgiye kaydığını görüyoruz. MHP ile ortak biçimde bir teklif getirilmesi de bunun göstergesi gibi. Bu ittifak kalıcı bir durum mu yoksa referandum ardından MHP ile bir çatışma halinin ortaya çıkması söz konusu olabilir mi? Ayrıca sonucun AKP’ye etkisi ne olacaktır?

AK Parti’nin merkez kadrolarına milliyetçi eğilimler egemen oldu. Başlangıçta ve 2007’de daha çoğulcu, merkez, hatta liberal, özgürlükçü isimlerle koalisyon görüntüsü vardı ve bu gelişme için sağlık işaretiydi. Ancak 2013 sonrasında demokrasi karşıtı otoriter tutum, kaçınılmaz olarak yeni ittifaklar edindi. Ben bu milliyetçi ittifakın dağılmadan, ama küçülerek devam edeceğini düşünüyorum. Referandumdan ‘Evet’ çıkması Türkiye için büyük bir talihsizlik olacak. Ama ‘Hayır’ çıkmasının AK Parti için de hayırlı sonuçlara vesile olmasını dilerim.

AKP’nin Kürt seçmene yönelik tutumu ile Kürt seçmenin tavrının nasıl şekilleneceğini düşünüyorsunuz?

Doğu ve özellikle Güneydoğu’da yurttaşlarımızın bu demokrasi dışına sürüklenişe destek vermeyeceğini umuyorum. Çünkü Türkiye’nin sorunlarının kalıcı biçimde çözümü demokrasinin sürmesine bağlıdır. Türk kökenli ya da Kürt kökenli tüm yurttaşlarımızı bir arada, barış içinde yaşatacak olan demokrasidir; demokrasi içinde ekonomik ve toplumsal gelişmedir ve adalettir.

“Referandumun iktidara fren yapacağı umudunu taşıyorum”

Erdoğan’ın AKP’de tek söz söyleyen konuma gelmesi ardından AKP’den ciddi ayrılıklar yaşandı. Bu isimler ile görüşmeleriniz oldu mu? Görüşmelerde mevcut durumu nasıl değerlendirdiniz?

Türkiye’nin -iç ve dış politikalarda- bu maceracı gidişinden kaygı duyan çok sayıda sorumlu ve değerli insanımız var. Bir program dahilinde olmasa da imkan buldukça tümüyle görüşmeye, görüşlerinden yararlanmaya çalışıyorum.

Son olarak eski bir bakan ve AKP üyesi olarak, sizin referandum çağrınızı nedir?

Çok partili sisteme geçtiğimizden bu yana her seçim sonucunun makul, objektif nedenleri olduğunu savundum. Bu oylamanın da bu ortak aklın gösterdiği doğrultuda sonuç vereceğini, iktidara fren yapacağı umudunu taşıyorum.

Umuyor ve diliyorum ki Türkiye insanı, bunca yılın kazanımını yok etmeye, ülkeyi medeni dünyadan koparmaya, geri götürmeye geçit vermesin.

Hukuk devletinden, adalet arayışından, çoğulcu demokrasiden vazgeçmesin, hukuku ve demokrasiyi askıya alan hükümdarlık arayışlarına ‘Hayır’ desin.

16 Nisan anayasa değişiklikleri oylamasının tüm insanlarımız ve ülkemiz için ‘hayırlı’ olmasını dilerim.

Previous post
HDP'li vekil Başaran serbest bırakıldı
Next post
ABD, SURİYE'Yİ VURDU | Saldırıya dünyadan tepkiler