Ana SayfaKitap‘Barbarlarla Beklerken’: Esrarı hesaptan düşmek – Yiğit O. Özdemir

‘Barbarlarla Beklerken’: Esrarı hesaptan düşmek – Yiğit O. Özdemir


Yiğit O. Özdemir


Mehmet Mahsum Oral’ın bu çalışmasını nereden anlatmaya başlasam diye düşünürken, en iyi eğretilemeyi yine Benjamin’in fragmanlarının verdiği sanısıyla yazmaya başlayacağımı sanıyordum. Fragmante, bir yolculuk esnasında tutulmuş gibi beyaz sayfada beliren bu notlar da bu sanıyı güçlendiriyordu. Ancak sonradan anladım ki, Benjamin’deki eskatolojik nüve yok bu anlatıda. Mahsum Oral daha ziyade bir kutsal kitabı, onun sürüm fazlası halk deyişlerindeki kalıntılarını parçalamak üzere, barbarların silahını, yine barbarlara karşı çekiyor. Bahsettiği gibi “aynada sır yok”.

Kaleminin dil meselesi üzerine eğildiğini bildiğimiz Oral’ın daha önce dile dair düşüncelerini de ifade olanağı bulduğu bir nehir söyleşisi [Mustafa Aydoğan’la Dil Üzerine] ve Kürtçe yayımlanan bir öykü kitabı [Qute Sale] var. Her halükarda, kimi redaksiyon hataları haricinde, bir dile hakim olmanın ve onu bir demir ustası gücüyle inciden tespih yapar narinlikte düzmenin nüvelerini de görüyoruz. Bu eşya, onu cenge götürecek. Şeffaflaşmış, hatta zaman geçtikçe katılaşan kötülükle.

Esrarsız sömürgecinin benzetmesi olarak barbar

Dolayısıyla, hani o fazla bilindik ifadeyle, silahlanıyor Mahsum Oral. Hem de peygambersi her türlü edayı alaya alan bir tonda, mezarkazıcı metaforuna dil uzatarak. Sonuçta şöyle not düşüyor Oral kitabın bir noktasında: “Bütün yeraltı zenginliği/Sadece ölüleri olan/Bir yerüstü fukaralığı”. Talan ve yağmanın yer üstünde, kısacası bilinen, görülen, duyumsanan yaşamdaki tahribatını ifadeye getiriyor Oral. Dolayısıyla ölüleri gömmekle ilgili de temel bir sorunu, bu sorundan kaynaklı bir dinamiği var bu novella olma hasreti çeken fragmanların. Yaşayan ölüler, zombilerle ilgili demek bir açıdan doğru olurdu.

Bir öykülemeye tutunmazdan önce, belki Latife Tekin’den aşina olduğumuz antik sesi de arkasına alarak, ilkel, birikmiş ve arkaik, kısacası kalıtsal her öğesiyle alay ediyor Türkiye edebiyatının Mehmet Mahsum kitabı boyunca. Bunu yaparken, son dönemlerde sıkça rastladığımız gibi vahşeti olağan dışılaştırma gibi, istisnai bir vaziyet arayışındaki liberal vahalara da saklanmıyor üstelik. Barbar, bir barbara, gel barabar… Zaten faillik konumunda yeşeren bu davalıların, bize, okura, ya da her kimse, çünkü barbarlara bakarken, onlardan biri olarak bakarken ve ifade ederken bir çatlak açılıyor, anlatı da bu çatlaktan sızıyor; hükmetme kapasiteleri de kitabın yine şahitliğini üstlendiği gibi “İbrahim’in kıramadığı o son put” kadar.

Her şeyin üst üste eskitildiği bir coğrafyada eskatolojik yüceltimler, yüksek üslup, alay konusu olmadan da ele alınabilir belki. Ancak Mahsum Oral’ın gerçekçi bir sürrealizmi var. Tersine çevrilmiş, tersyüz edilmiş bir gocuğu giyiyor o ve herkesin dili denilen mefhumla sıkı bir kavgasına tutuşuyor. Bu kavganın tutanaklarını, yara izlerini de kitap boyunca seyretmek mümkün. Seyretmek diyorum, çünkü dokunma ile ilgili kısımlarda çarpıcı bir hakikati de fısıldıyor yazar, barbarlar, bu kaya yontuları bunu uzun zaman önce ya unuttular, ya da zaten bilmiyorlardı. Vahşetin seyir nesnesi haline gelmesi de, barbarlığın açmazlarından.

Bir kadının saç telini bölüşmek gibi ufuk açıcı dostluklar, harbi bir damara saplanmadan da, gayet erişilemezliğini, yüceliğini omuz silkeler gibi düzelten bir lezzette çıkıyor bu sefer. Burada Müslüm Yücel’in “bizim şairlerimiz siyaset yapmazlar” sözünü hatırlıyorum. Kızıltepe’nin belki şiir formunda yazmasa da, çıtası yüksek bir söz ve edebiyat ustası olarak Mahsum Oral’ın, siyasetin bataklığını işaret etmekle de yetinmeyip, kenarda köşede, barbarların üstüne basmayı unuttuğu çiçekleri gösterdiğini söylemek mümkün. Parmakla işaret ederek değil, susarak. Kimseye duyurmadan.

Her şeye rağmen, tek bir nefeste okuduğum eserde, hem kendimden, hem sömürgecinin kendi dilini ona doğru büken mertlikte, kısa da olsa bir metin bulmaktan, bir arkadaş, bir dost kazanmış gibi mutlu oldum. Ne mutlu bu soluğu paylaşabilecek yazarlar var!


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Ukrayna’da askeri uçak düştü: 22 ölü
Sonraki Haber
Yolsuzluktan tutuklanan DEDAŞ Mardin İl Müdürü tahliye edildi