Ana SayfaKonuk YazarlarPınar Gültekin cinayetinden bir yıl sonra

Pınar Gültekin cinayetinden bir yıl sonra


Zuhal Atlan


Geçen yıl Temmuz ayında İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilinmesi için AKP’liler tarafından çağrılar yapıldığı ve buna karşı kadınların sokaklara döküldüğü bir zamanda Pınar Gültekin katledilmişti.

Pınar, Muğla’da üniversite öğrencisiydi. Bitlisli bir ailenin çocuğu olan Pınar, “güzelliğiyle” de dikkat çekiyordu. Pınar’ın katledilme şekli de “vahşiceydi”.  Bir de cinayeti işleyen “eski sevgili” olunca…

Yani; tam da ana akım medyanın (havuzcular ve yandaşın) eline malzeme geçen cinsten bir cinayetti.  Bahsettiğimiz bu medya, bir kez daha bizi şaşırtmayarak, bir kadının katledilmesine giden süreç ve nedenlerine eğilmekten ziyade “güzel Pınar’ın eski sevgilisi tarafından vahşice” katledildiğine yoğunlaştı. Akşam haberlerinin ekranlarında Pınar’ın Instagram’dan paylaştığı fotolar ve katil olan eski sevgili diye servis ettikleri Cemal Metin Avcı vardı. Ve devamında Avcı’nın ifadeleri… Ancak ne bir kadın eylemi ne de isyanı vardı ekranlarda…

Bugün Pınar’ın katledilmesinin üzerinden bir yıl geçti. Bu bir yıl içerisinde kadınların “Vazgeçmiyoruz” dediği İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye tek adam imzasıyla çekildi. Kadına yönelik şiddet konusunda hala erkeklere cesaret veren açıklamalar yapan iktidar yetkilileri, kadına yönelik şiddeti önlemeyi değil giderek artmasına neden olan bir politikayla hareket ettiler.

Neydi bunlar? Sadece birkaç örnek bile iktidarın derdinin kadına yönelik şiddeti önlemeyi amaçlamadığını göstermeye yeter:

  • Pınar Gültekin’in katledildiği 16 Temmuz 2020’den bugüne kadar en az 282 kadın (şüpheli kadın ölümleri dahil değildir) erkekler tarafından katledildi.
  • Şiddet uyguladığı için cezaevine giren birçok erkek, pandemi sürecinin başladığı Nisan 2020 tarihinde Meclis’te kabul edilen İnfaz Yasası ile salıverildi ve bu erkekler “yarım kalan” işlerini tamamlayarak kadınları katletmeyi sürdürdü.
  • Türkiye’de etkin bir şekilde uygulanmasa da kadına yönelik şiddeti önleme konusunda en etkili bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekildi. (İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararının açıklandığı 21 Mart’tan itibaren karakola giderek uzaklaştırma kararı isteyen kadınların çoğu geri çevrildi.)
  • Son 4’üncü Yargı Paketi ile katalog suçlar sayılan cinsel istismar ve cinsel saldırı durumlarında kadının ve çocuğun beyanı yok sayılarak “somut delil şartı” ibaresi eklendi.
  • Kadına Yönelik Şiddete Karşı Araştırma Komisyonu’na kadına yönelik şiddet konusunda çalışmalar yapan feminist kadınlar, kadın örgütlerinin temsilcileri değil, SADAT’ın psikolojik savaş danışmanlığını yapmış Nevzat Tarhan getirildi.

Durum bu denli barizken kadına yönelik şiddetin aleni bir şekilde önleme gibi bir amacı olmayan iktidarın, erkek yargısı da değirmene su taşıyor. Kravat takan erkeklere,  “İyi hal”, “tahrik indirimi” adı altında cezai indirim uygulayan iktidarın yargısına güveniyor olacak ki Cemal Metin Avcı son savunmasında Pınar’ı katlettiği için neredeyse kendini haklı bulan açıklamalar yaptı. Mahkeme heyetine, “Sizce ben katil miyim?” diye soran failin bu cesaretini, iktidarın kadınlar için ürettiği politikalardan aldığı ortada.

Bir kadının katledilmesini adeta meşrulaştıran Avcı’nın bu tavrı; yargısıyla, medyasıyla, Meclis’teki vekilleriyle, AKP iktidarının kadınlara “makbul” olmayı dayatan bakışını açıklıyor. Keza; AKP’li bir vekilin “Şiddette kadınların hiç mi payı yok?” sözü tam da iktidar zihniyetinin dışavurumudur.

Şiddetle mücadelede İktidar, kadını erkeğe bağımlı kılan zihniyetini kurumsallaştırmaya çalışsa da kadınlar artık “döver de sever de” güzellemelerini reddediyor. Bunu ben değil, meydanlar, alanlar, sokaklar, ev içinde şiddete maruz kalan kadınlar söylüyor. Dolayısıyla, kadınlar yasalarla korunmazsa da “başka Pınarlar yaşasın” diye örgütlü mücadelelerini sürdürüyor. Pınarların katillerinden, katillerine destek olan iktidardan hesap soracak olan da Pınarları yaşatacak olan da kadınların bu mücadelesi olacaktır.




Önceki Haber
Belçika Parlamentosu da Ezidi soykırımını tanıdı
Sonraki Haber
Beraber yürünen yolun kanlı ayrılığı: 15 Temmuz-4 YARGIDA 'TEK ADAM' DÖNEMİ