Grup toplantısında deprem sonrası yaşanan sorunlar nedeniyle iktidara yüklenen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Felaketin sorumlusu sensin Erdoğan, felaketin merkezi Beştepe’dir” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Deprem bölgesinde karşılaştıkları durumu anlatarak başladığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘artık daha rahatız’ sözlerini eleştirdi.
Akşener, “Felaketin sorumlusu sensin Erdoğan, felaketin merkezi Beştepe’dir” diye konuştu.
Yabancılara konut satışının yasaklanması çağrısını yineleyen Akşener, deprem sonrasında ‘sığınmacı sorununun çözülmesinin vakti geldiğini’ söyledi ve “sorunu çözmeye hazırım” dedi.
‘Benden kefen istediler’
Akşener’in konuşmasının satır başları şöyle:
Cenazesine kefen bile bulamayan insanlarımız vardı. Benden kefen istediler, kadınlar tuvalet istediler, hijyen malzemeleri istediler.
Ülkemizde deprem sonrası arama kurtarma için vinç olmadığını,10 vinç kiraladık dediği cumhurbaşkanı yardımcısından öğreniyoruz. Kahramanmaraş’ta depremzede vatandaşlarımız geceleri -18 dereceyle mücadele etmeye çalışırken, teknoloji bakanının bir milyon battaniye üretmekten duyduğu gururu izliyoruz.
Bir vatandaşımız vinç gelsin diye feryat ederken, eski bakanının acılı bakanın yüzüne bakmadan telefonuyla oynadığı aymazlığa şahit oluyoruz.
‘AK Parti iktidarında hiç kimse sorumluluk almıyor’
AK Parti iktidarında hiç kimse sorumluluk almıyor, hesap vermiyor. Bir Allah’ın kulu bile istifa etmiyor. Yazıklar olsun. Onlar zerre kadar utanmıyor ama ben utanıyorum, onlar adına…
Bu ucube sistemi tek adamı Sayın Erdoğan, sınırsız yetkiyle donatılmış kocaman bir sorumsuzluk hali içindeydi.
Depremden 1,5 gün çıktı, ilk TV yayınında şu anda tuttuğumuz defteri açacağız diyerek milletimizi tehdit etti. İnsanlarımızın, iktidarın yapamadığını yapıp organize olarak yardım istediği sosyal medyaya kısıtlama getirdi, sonra da çıktı bunlar kader planının içinde olan şeyler dedi. Yine kader dedi, tevekkül dedi. Sen istediğin kadar duymazdan gel, gerçekleri değiştiremezsin. Tevekkül, her tedbiri aldıktan sonra bir işi Allah’a havale etmektir. Hamdolsun, hepimiz kadere iman edenlerdeniz.
‘Bu felaketin yegane sorumlusu sensin’
Milletimiz, kapıdaki depremi, çaresizlik içinde beklerken, İmar affı ile para toplayıp, çürük binaları aklayan sensin sen! Sayın Erdoğan; Sen istediğin kadar, “kader planı” diyerek, kendi beceriksizliğine, kılıf ara… Bu felaketin, yegane sorumlusu sensin, sen! Çünkü sen, milletimize hizmet etmek yerine, Sarayda sefa sürmeyi seçtin. Çünkü sen, binlerce insanımızın hayatını kurtarmak yerine, Yandaşlarına, ihale dağıtmayı seçtin.
‘Söylesene, rahat ettin mi, Sayın Erdoğan?’
Felaketin, daha 3’üncü gününde, Utanmadan çıkıp, “Bugün daha rahatız, yarın daha da rahat olacağız.” dedin. Bugün, depremin 16’ncı günü. Söylesene, rahat ettin mi, Sayın Erdoğan? Tarihimizin, en büyük felaketlerinden birini yaşadık. 42 bin 310 kardeşimiz can verdi. İnsanlarımız, koordinasyonsuzluktan, organizasyonsuzluktan, enkaz altından kurtarılmadığı için, soğuktan donarak öldü. Söylesene, rahat ettin mi Sayın Erdoğan? Hatay yok oldu, Maraş harap oldu. Adıyaman’da, Malatya’da, Kilis’te, Osmaniye’de, Diyarbakır’da, Şanlıurfa’da, Gaziantep’te, Elâzığ’da, nice ocaklar söndü. Söylesene, rahat ettin mi Sayın Erdoğan? Doğrudur, depremler, doğal afetlerdir. Ama bu afetin, felaketle sonuçlanmasının sorumlusu, bizzat Sayın Erdoğan’dır. Doğrudur, kaderde doğal afetler vardır. Ama devletin kurumlarını felç edip, felakete davetiye çıkartan, bu ucube sistemdir. Doğrudur, depremin merkezi, Pazarcık ve İslâhiye’dir. Ama liyakatsiz ellerin neden olduğu, bu büyük felaketin merkezi Beştepe’dir.
‘Yabancılara konut satışı durdurulsun’
İki buçuk milyondan fazla vatandaşımızın, tahliyelerle ve kendi imkanlarıyla, bölge dışına çıktığı tahmin ediliyor. Mevcut sığınmacı sorunuyla birlikte irdelendiğinde, bu durum, gelecekte, bölgedeki insanlarımız için, bir demografik değişim tehlikesini, gözler önüne seriyor. Nüfusumuzun, yüzde 16’sını oluşturan deprem bölgesinde, yaklaşık, 1 milyon 700 bin, Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Göçlerin yoğun yaşandığı illerimizde boşalan alanlar dışında, göçün gerçekleştiği, Mersin ve diğer illerimizde de, bu sorun, hayatı, giderek daha da olumsuz etkileyecektir. Köylerin boşaltılması ise, bu kapsamda, sadece bir demografik değişime değil, terör örgütlerine, yeni alanlar açılmasına da neden olabilir. O nedenle, öncelikle Hatay’dan başlayarak, tüm Türkiye’de, yabancılara konut satışının, durdurulması çağrımı, buradan da tekrarlıyorum.