28 Mayıs cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinde tutumları en çok merak edilen kesimlerin başında gençler geliyor. Gençlerin bir bölümü seçilecek cumhurbaşkanına göre Türkiye’de kalıp kalmayacaklarına karar verecek. Yurtdışına gitmek istemeyen gençler: ‘Ben oy kullanmayacağım’ diyenleri anlamıyoruz, 5 yılımızı heba edecekler. Yetişkinler, çocuklarını ve bizleri düşünerek oy vermeliler. Şu an bu kötülüğü toparlama şansımız var.
14 Mayıs’ta oy kullanan gençlerin oranı yaklaşık 5 buçuk milyon. 28 Mayıs’ta yaklaşık 50 bin yeni genç seçmen oy kullanacak. Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimlerinde de önemli bir oy oranına sahip olan genç seçmenin tavrı ise belirleyici. Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu sık sık gençlerle bir araya gelip vaatlerini anlatıyor. Gençler ise 28 Mayıs’ta seçilen cumhurbaşkanına göre yeni bir rota çizmeyi düşünüyor.
Son yıllarda ekonomik kriz, işsizlik, güvencesizlik gibi sebeplerden dolayı binlerce genç göç ederken, Türkiye’de kalan gençler ise yurtdışında yaşamak veya eğitim görmek için gitme yöntemleri arıyor. Özellikle gelecekleri konusunda büyük bir belirsizlik yaşayan gençler için 28 Mayıs’ta bir dönüm noktası olacak.
‘Hakkımı helal etmiyorum’
15 Mayıs’ta yani seçimden bir gün sonra, İstanbul Marmaray Yenikapı İstasyonu’nda bir gencin intihar ederek yaşamına son vermesi yaşananları da özetliyor. 20 yaşında intihar eden genç kadının bıraktığı son mektubunda, “20 yaşındayım ama elimde hiçbir şey yok. Bir kadın olarak hiçbir zaman özgür hissetmedim. Yoruldum, gençliğimi çaldılar. AKP’ye ve destekleyenlere hakkımı helal etmiyorum” ifadelerini kullanmıştı.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi K.Y. ve Mardin Artuklu Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık Bölümü’nde okuyan H.A. yaşadıkları sorunları ve 28 Mayıs seçiminin önemini Gazete Karınca’ya anlattı.
‘İktidarın değişmesi, ülkede kalmamı sağlayacak’
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi K.Y., iyi bir üniversitede okumasına rağmen Türkiye’deki eğitim politikalarının niteliksiz olduğunu belirterek, üniversitelerdeki kötü eğitim koşularının Türkiye’deki tablonun bir yansıması olduğunu söyledi.
Üniversiteler üzerinde ciddi bir baskı var. 6 yıldır bu okuldayım ve geldiğim günden beri polis baskısı devam ediyor. İktidarın 20 yıldır tüm ülkede yarattığı kutuplaşma, okullarda da devam ediyor. İnsanların artık fikirlerini özgürce beyan etmesi, üniversitedeki sosyal ve hür ortamın yeniden yaratılması çok zor görünüyor.
Kendi mesleği için endişeli ve umutsuz olduğunu söyleyen K.Y., gerekçelerini şöyle açıkladı:
Türkiye’de hukuk hiçbir şekilde işlemiyor, yargı bağımsızlığı yok. Avukatlıkta bireysel meselelerde hukuk işleyebilir ama ceza hukuku ya da idari hukuk alanı için bu geçerli değil. Bireyle devlet arasındaki meselelerde hukuk işlemiyor. İktidarın 28 Mayıs’ta değişecek olması bir umut veriyor, bu ülkede kalmamı sağlıyor. Fakat şu an ki iktidarın kalacağı ihtimalini düşününce, ‘Ben Türkiye’de nasıl avukatlık yapacağım?’ duygusuna düşüyorum.
‘Kadınların özgürlükleri kısıtlanacak’
28 Mayıs seçimlerinden sonra “İktidar değişmezse Türkiye İranlaşacak mı?” sorusu tartışılan bir başka konu. Özellikle kadınlar için daha can yakıcı olan bu konuyu K.Y. şöyle değerlendirdi:
Tayyip Erdoğan’ın devam etmesi durumundan çok endişeliyim. Çünkü korku ikliminin artacağını, kadın olarak özgürlüklerimizin gittikçe azalacağını öngörüyorum. Bugünlerde gençler arasında ‘Şeriat gelir mi?’ tartışmaları dönüyor. Şeriat belki hemen gelmeyecek fakat kadınların özgürlükleri kısıtlanacak. ‘Kadınlar şu şekilde giyinsin’ diye bir yasa olmayacak. Ama toplum o gücü iktidardan aldığı için bizi bastırmaktan geri durmayacak. Kadınlar yavaş yavaş sosyal hayattan, çalışma hayatından silinecek. Eve direk hapsolmayacağız ama giriş saatlerimizi erkene alacağız, çünkü korkacağız.
‘Bu kötülüğü toparlama şansımız var’
K.Y., 28 Mayıs seçiminde daha iyi bir gelecek ve tarafsız yargı için herkesin Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermesi gerektiğini düşünenlerden:
Şu an Türkiye’de siyasi suçlar bakımında çok fazla insan hakkı ihlali var. Yargıyı yürütmenin elinden çektiğinizde daha adil davalar izlenecektir. Yargı bağımsızlığı sağlanacağını ve devlet ile birey arasındaki hukukun daha adil işleyeceğini düşünüyorum.
Yetişkinler, çocuklarını ve biz gençleri düşünerek oy vermeliler. Daha refah, özgür ve adil bir ülkede yaşamamız, önümüzdeki 5 yılın hayatımızdan daha fazla şey götürmemesi için. Bu sefer de geriye düşersek toparlamak gerçekten çok daha zor olacak. Şu an bu kötülüğü toparlama şansımız var.
‘Örgü örecek kadar okuldan umudumu kestim’
Mardin Artuklu Üniversitesi’nde Mütercim Tercümanlık Bölümü’nü okuyan H.A. da, okuldan beklentisinin kalmadığını ve mevcut iktidarın gitmesi gerektiğini savunanlardan:
20 yaşındayım, dünyaya geldiğim günden beri bu iktidar var. 81 ilde üniversite açmışlar, milyonlarca genç üniversiteden mezun oluyor. Bu kadar genç nereye atanacak? Okuldan o kadar ümidimi kestim ki şu an örgü örmeye başladım, ek gelir elde etmeye çalışıyorum.
H.A., yurtdışına gitmek isteyenleri anladığını fakat orada da başka bir sömürü düzeninin devam edeceğini belirterek, şunları söyledi:
Biz yıllardır bu ülke için okuyoruz, vergi ödüyoruz ama bize bir gelecek vadetmiyorlar. 20 yıl okumanın sonunda, yurtdışına gitmek zorunda bırakılıyoruz. Yurtdışına gitmek istemiyorum ama mecbur bırakılırsam giderim. Fakat gideceğim yer için de sadece ucuz işçiyim. Giden doktorlar, mimarlar ve diğer meslek grupları ne olursa olsun gittikleri ülkede maalesef ucuz işçi. Nasıl Suriyeliler buraya geldiğinde patronlar kendi işçilerini atıp Suriyelileri işe alıyorsa, bize de aynı muameleyi yapacaklar.
’14 Mayıs seçimi demokratik değildi’
H.A., Türkiye’de demokratik ortamın artık kalmadığını ifade ederek, 14 Mayıs seçimlerinin bunun en iyi örneği olduğunu da söyledi:
14 Mayıs’ta oy kullanmaya gittiğimde okulun içinde birçok kolluk gücü vardı. Van’daydım, sanki savaşa gitmişiz gibiydi. Sürekli emirler yağıyordu: ‘Susun, konuşmayın, oyunu kullanan çıksın, çocuklar girmesin’. Biz vatandaşız, oy kullanacağız, belki sandıkta bekleyeceğiz. Sandıkta beklemek isteyenleri zorla dışarı çıkarıyorlardı. Hiçbir şekilde adaletli bir seçim değildi ama ona rağmen ilk turu Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazandığını düşünüyorum. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 49’da kalsaydı emin olun ki yüzde 51’e getirirdi.
‘HÜDA PAR’ın AKP ile ittifak yapması sorgulanmıyor’
İktidarın 20 yıldır, kendi siyasetiyle insanları oy vermeye ikna ettiğine değinen H.A., toplumun içinde bulunduğu koşulları sorgulaması gerektiğinin önemine de vurgu yaptı:
Seçimden önce ‘Biz uzaya beş şeritli yol yaptık’ deseler inanacak insanlar var. Genç veya öğrenci olup halen AKP’yi destekleyenler var. Kürt olup MHP’yi, kadın olup HÜDA PAR’ı destekleyen var. Tek gerekçeleri şu: ‘Terör örgütünün yanındasınız’ deniliyor. Altılı Masa’da hangi partiler var desem sayamazlar, HDP de o masada zannediyorlar. Ama HÜDA PAR’ın AKP ile ittifak yapmasını sorgulamıyorlar ve bunlar oy kullanmaya gidiyorlar.
‘Değiştireceksin, artık yeter’
H.A., ikinci turda değişim için herkesi duyarlı olmaya davet ederek sandıkların muhalefet partileri tarafından korunmasının önemine işaret etti:
20 yıldır Almanya’da yaşayanlar, Katar’daki Arap şeyhleri yani Türkiye’den hiç haberi olmayanlar bizim adımıza oy kullanıyor. Keyfi olarak ‘Ben oy kullanmayacağım’ diyenleri anlamıyorum, 5 yılımızı heba edecekler. Baştakine güvenmiyorsan değiştireceksin, gelecek olanı beğenmiyorsan onu da değiştirebilirsin. Bunları 21 yıldır değiştiremiyoruz, artık yeter.
İkinci turda sandıkları terk etmezsek, sahip çıkarsak ve YSK’nin veri akışı durmazsa kazanacağımızı düşünüyorum. İstanbul seçiminde de sandıklar terk edilmeyince ikinci turda önemli bir farkla kazanılmıştı. 28 Mayıs’ta da böyle bir sonuç alınabilir.
Genç işsizlik ve göç verileri
AB İstatistik Ofisi, Online PR Servisi B2Press ve Türkiye İstatistiki Kurumu’nun (TÜİK) verileri de gençlerin yurtdışına göçünü ve işsizlik durumunu gözler önüne seriyor. Veriler ise şöyle;
- TÜİK’in verilerine göre Türkiye’den yurtdışına göç edenlerin oranı 2016 yılından 2019 yılına kadar neredeyse iki katına çıktı. 2019 yılında göç eden nüfusun yaş gruplarına bakıldığında, en fazla göç edenlerin yüzde 15 ile 25-29 yaş grubu gençler oluşturdu. Bu yaş grubunu yüzde 13 ile 30-34 yaş ve yüzde 12 ile 20-24 yaş grubu izledi.
- AB İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de üniversite mezunlarında işsizlik oranı yüzde 12,7. Mart 2023’te 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı, bir önceki aya göre 0,7 puanlık artışla yüzde 20,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı, erkeklerde yüzde 15,2, kadınlarda ise yüzde 28,9 olarak hesaplandı.
- Online PR Servisi B2Press’in incelediği Almanya merkezli Konrad-Adenauer-Stiftung Derneği’nin beyin göçü araştırmasına göre Türkiye’deki 18-25 yaş arasındaki kişilerin yüzde 73’ü yurt dışında yaşamak istiyor. Aynı araştırmaya göre 28 Nisan 20223’te 3 bin 243 kişiyle yapılan çalışmada beyin göçünden dolayı en çok göç veren 177 ülke arasında Türkiye ise 132’nci sırada yer aldı.