14 Mayıs seçimlerinde seçmenin tavrı ne olacak, siyasi partilerin yürüttüğü çalışmalar sokağa ne kadar ve nasıl yansıyor? Türkiye’nin en kalabalık ili İstanbul’da yapılacak tercih, seçimin genel sonucuna etki edecek ağırlığa sahip. Gazete Karınca ekibi olarak Bağcılar’da seçmenin nabzını tuttuk.
İstanbul, tarihi 8500 yıl öncesine uzanan, üç tarafını Marmara Denizi, Boğaziçi ve Karadeniz’in çevrelediği; Roma, Bizans ve Osmanlı’ya başkentlik etmiş, Türkiye’nin en kalabalık şehri.
Tahmini verilere göre 2023 yılında İstanbul’un nüfusu 16 milyon 067 bin iken önümüzdeki seçimde 9.997.024 seçmen oy kullanacak. Dolayısıyla İstanbul, Türkiye’de seçim sonucunu belirleyici bir seçmen sayısına sahip.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan daha önce ‘İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır’, ‘İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder’ sözlerini birkaç kere sarf etmişti.
2018 genel seçimlerinde İstanbul’da, AKP 43, CHP 27, HDP 12, MHP 8, İYİ Parti 8 milletvekili çıkarmıştı.
Bir önceki dönem, AKP’ye ait olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB), 19 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP’nin aday gösterdiği Ekrem İmamoğlu kazanmıştı. AKP’nin itirazı üzerine iptal edilen seçim, İstanbul’da 23 Haziran 2019’da tekrar yapılmıştı. Bu kez CHP açık ara farkla seçimi almış ve Ekrem İmamoğlu, İBB başkanlığı koltuğuna oturmuştu.
2023 cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde de İstanbul’da partiler arası rekabet, çekişmeli olacağa benziyor.
Üç ayrı seçim bölgesine ayrılan İstanbul’un 3. bölgesinde şu ilçeler bulunuyor: Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Çatalca, Esenyurt, Güngören, Küçükçekmece ve Silivri.
İstanbul’un en yüksek nüfuslu 4. ilçesi
Gazete Karınca ekibi olarak seçimin nabzını tutmak için Bağcılar’daydık. Bağcılar ilçesi İstanbul’da nüfus kalabalığının en fazla olduğu 4. ilçe. 2022 yılında Bağcılar ilçesinin nüfusu 740.069 olarak kayıtlara geçti.
Bağcılar Meydanı gençlerin, yaşlıların, emekçilerin, kadın ve göçmenlerin bir arada olduğu kozmopolit bir ortamı yansıtıyor.
‘Bağcılar’ın sorunları neler, sizin talepleriniz nedir?’ sorularını sorduğumuz seçmen, eksiklerini ve beklentilerini dile getirerek ilçenin profilini ortaya çıkarıyor. Bağcılar denince; İşsizlik, genç işsizliği, pahalılık, betonlaşma, sadece seçim zamanlarında hatırlanmak, göz boyamak için yapılan hizmetler ve yoksullaşma öne çıkıyor.
Bağcılar’da en düşük dükkan kirası şu an 30-40 bin TL civarında. Bizim Bağcılar’da tekstil atölyemiz vardı, kiralar yüksek olduğu için mecburen biraderler memleketimiz Batman’a taşıdılar.
‘Asgari ücretle çalışan biri 9 bin TL’lik kirayı nasıl ödesin?’
Röportaj vermek isteyen bir inşaat işçisi, tekstille uğraştığını ailesinin yakın zamanda ekonomik problemlerden dolayı Batman’a göç ettiğini anlatıyor:
Düşünebiliyor musunuz şu an markette soğanın kilosu 30 TL. İnsanlar geçinemiyor, kiralar çok yüksek.
2 bin TL’lik kira şu an da 9 bin TL. Asgari ücretle çalışan biri bunu nasıl ödesin? Bağcılar’da en düşük dükkan kirası şu an 30-40 bin TL civarında. Bizim Bağcılar’da tekstil atölyemiz vardı, kiralar ve sigortalar yüksek olduğu için mecburen biraderler memleketimiz Batman’a taşındılar. Orada da zorluklar var, umudumuz bu durumun düzelmesi.
‘Mülakat 21 yıldır kaldırılmıyorsa şimdi kaldırması önemli değil’
Öğrenci olduğunu söyleyen bir genç de başta işsizlikten yakınıyor. Yine bunun bir nedeni olarak gördüğü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaldırılacağını vaat ettiği kamu personeli alımındaki mülakatlara değiniyor:
Seçimde bir genç olarak iktidarın değişmesi gerektiğini düşünüyorum. 21 yıldır bu iktidar çözemediyse bundan sonra da çözemez. 21 yıl az bir süre değil ve hala mülakatı kaldıracağız deniliyor. 21 yıldır kaldırmıyorsa bu süreçten sonra da kaldırması çok önemli değil. Bir doğal afet olduğunda genelde ilk feda edilen eğitim oluyor. Online eğitimde kopya çekme durumu olduğu için haksızlık oluyor. Bu yüzden online eğitimin olmasını da doğru bulmuyorum.
7 bin 500 emekli maaşı verdiler, onunla rahat geçinmek istiyorum. Cinsiyet eşitliğini ve 6284’ün korunmasını istiyorum. Ve bunu yapabileceklerin başımıza gelmesini istiyorum.
‘Cinsiyet eşitliğini ve 6284’ün korunmasını istiyorum’
Ekonomik sorunlardan, erkek şiddetinden ve sosyal yaşamın kısıtlanmasından en çok etkilenen kadınlar. Toplumdaki ortak kanı, Türkiye’nin iki taraflı bir değişimin eşiğinde olduğu. Böyle bir süreçte kadınların destek vereceği siyasi partilerin, kadınlar için ürettikleri sözler daha önemli.
Mikrofonu uzattığımız birçok kadın konuşmamayı tercih ederken, emekli bir kadın Türkiye ve Bağcılar’ın sorunlarını kendi gözlemleriyle aktararak, yeni dönemden beklentilerini sıralıyor. Liste uzun:
Bağcılar’ın kalabalığı ve eski yapı sorunu var. Ulaşım sorun, pahalılık sorun. Yoksul insanların çoğu Bağcılar’da toplanmış durumda. Seçimlerde ne olacağını kestiremiyoruz ama iyi bir yaşam, sosyal bir hayat istiyoruz. 7 bin 500 emekli maaşı verdiler, onunla rahat geçinmek istiyorum. Cinsiyet eşitliğini ve 6284’ün korunmasını istiyorum. Ve bunu yapabileceklerin başımıza gelmesini istiyorum.
20 yıldır yönetim şeklimizi biliyoruz, geldiler, gidecekler inşallah. Tek adam rejiminin bitmesini istiyorum. Çoğulcu demokrasi ve herkese ortak hitap istiyorum. Dışarı çıktığımda bana ‘sen Kürt müsün, solcu musun, sağcı mısın?’ denilmesini değil bütün şartların eşit olmasını istiyorum.
Bir diğer kadın, ‘bozulan düzen’i yabancıların Türkiye’ye gelmesine bağlayarak seçim dönemlerini şöyle tarif ediyor:
Seçim geldiği zaman akıllarına insanlar geliyor, seçim bittiğinde kimse kimseyi tanımıyor. Bence kimsenin değil onların utanması gerekiyor. Utanmıyorlar mı her seçim gelip bir şeyler söyleyip hiçbir şey yapmamaktan. İnsanları kimse kandırmasın, insanlar akıllı, kimse salak değil.
‘Böyle Müslümanlık olmaz’
Türkiye’de artık siyaset kürsülerinde ayarın kaçtığı, sözlerin suçlamadan hakarete kadar vardığı bir süreç yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘sürtük, nankör, çürük, sefil’ gibi ifadeler kullanmasına karşın, son sekiz yılda cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla açılan soruşturma sayısı 200 bine dayanırken dava sayısı ise 44 bin 675 oldu.
Bir vatandaş, iktidardaki siyasilerin tartışma biçimlerinin kendisini yorduğunu ifade ederek bu üslubun artık terk edilmesi için iktidar değişiminin şart olduğunu savunuyor:
Milletvekillerine oy kullanmayı düşünmüyorum çünkü Bağcılar’ın ve Esenler’in çok sorunu var. Bağcılar’da uyuşturucu, her pislik var. Biz kendimize Müslüman diyoruz ama bizde Müslümanlık yok. Çünkü tecavüz, hırsızlık, uyuşturucu, kadına şiddet bizde. Böyle Müslümanlık olmaz. Hükümetin bir an önce gitmesini istiyoruz. Televizyonda hükümet çıkıyor, sözüne ilk önce nefret cümleleri ile başlıyor: “Bay Kemal, şu Kemal, yok o terörist, yok bu terörist’’. Bir Cumhurbaşkanı, belediye başkanı ile uğraşır mı? Adam yenilmek istemiyor. Kesinlikle oyumu vermeyeceğim.
‘Cumhurbaşkanı gelince temizlik yapılıyor’
Bağcılar’a çalışmak için geldiğini söyleyen bir diğer genç bize etrafı göstererek:
Cumhurbaşkanı gelince temizlik yapılıyor, daha önce neden yapmıyorsunuz? Gördüğünüz gibi her yer pislik. Herkes cebe atıyor, kim gelirse gelsin cebe atıyor. Deprem oldu o para nereye gitti? İnsanlar çadırda, mağdur yatıyorlar. Nerede para, gitti. ‘Onu yapacağım, bunu yapacağım’ diyor ama hiçbir şey yapmıyor.
Halk bu problemlerden yakınırken, aynı gün Evren Mahallesi’nde açılan Yeşil Sol Parti seçim bürosunda 3. bölge milletvekili adaylarına, bölge için nasıl çalışmalar yürüttüklerini sorduk.
Cumhurbaşkanı gelince temizlik yapılıyor, daha önce neden yapmıyorsunuz? Gördüğünüz gibi her yer pislik.
‘İktidarın düşündüğü tek şey sermaye egemenliğini korumaktır’
Yeşil Sol Parti 3. bölgeden 3. sıra adayı Sosyalist Kadın Meclisi Genel Sözcüsü Çiçek Otlu, seçim için kritik bir sürece girildiğine değinerek seçim büroları açılışı, iftar yemekleri, bildiri dağıtımları, esnaf ziyaretleri, ev toplantıları gibi çalışmaların yoğunlaştığını aktardı.
Otlu, 3. bölge ve sorunlarına dair şunları belirtiyor:
3. bölgede Kanal İstanbul gibi çok büyük bir ekoloji sorunu var. Her yeri inşaat alanına, betona çeviren, sadece kendi rantını düşünen bir rejimle karşı karşıyayız. İktidarın düşündüğü tek şey sermaye egemenliğini korumaktır. İktidar yoksulların, kadınların ya da ezilenlerin hiçbir talebini hayata geçirmeyecektir.
3. bölge aynı zamanda kozmopolit bir bölge. Bakırköy’de Hıristiyanlarla, Ermenilerle, Süryanilerle buluşabilirsiniz. Bir ilçede Romanlarla, bir ilçede Alevilerle, kadınlarla, bir ilçede Kürtlerle buluşabilirsiniz. Biz bu kesimlerin hepsinin oyunu istiyoruz. Yoksul yaşamak istemiyorlarsa, kardeşçe bir yaşam istiyorlarsa Yeşil Sol Parti’ye oy vermeliler.
Otlu, Türkiye’nin bir eşikten geçtiğini vurgulayarak, Yeşil Sol Parti’nin kadın aday kotasına dikkat çekiyor:
2023 yılı, Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ve AKP-MHP faşist rejimi politik İslamcı faşist rejimi kurmaya, CHP ve İYİ Parti de burjuva restorasyonu yapmaya çalışıyor. Yeşil Sol Parti’ye oy vermek için önemli bir neden de 600 milletvekili adayından 270’i kadın. 34 ilde de listelerin başında kadınlar var. Yeşil Sol Parti, cins özgürlüğünü, gerçek özgürlüğü savunuyor.
‘2023 yılındayız, halen ‘Cemevleri Alevilerin ibadethanesi mi’ sorusu tartışılıyor’
Yeşil Sol Parti 3. bölge 4. sıradan aday olan Garip Dede Dergâhı Yönetim Kurulu Başkanı Celal Fırat, bölgede birçok sorun olduğunu belirterek, çözüm olarak kendi partilerini işaret ediyor:
Toplum kavgadan yoruldu, sorunlar var ama çözülemeyecek sorunlar değil. Düşünün 2023 yılındayız, halen Cemevleri Alevilerin ibadethanesi mi değil mi bunu tartışıyoruz. Bu devletin ayıbıdır. Deprem bölgesinde 40 güne yakın kaldım. Halen enkaz altında insanların cenazesi var. Eğer buna razıysak, görmezden geliyorsak diyecek bir kelam bulamıyorum. 14 Mayıs günü herkesin elini vicdanına koyarak bu zalimlere dur demesi lazım.
Fırat, sözlerini “AKP-MHP zulmünün yaşattıklarını insanlara anlatmaya gayret göstereceğiz. Halkların birbirleriyle buluşması ve ezilen bütün sınıfların yan yana gelmesi lazım. Faşizme karşı omuz omuza durarak bu zalimleri gönderebiliriz” diyerek noktaladı.