Hayvanlara yönelik işkence ve kötü muamele ile hayvan haklarına dikkat çekmek isteyen, Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi, ‘otoriterleşme ile el ele giden baskı ve nefret politikalarının hayvanları da etkilediğini’ vurgulayarak, temel hakların ortak olduğuna dikkat çekti.
Ankara’da, “Hayvan cinayetlerini durdurun, hayvan haklarını tanıyın” sloganıyla seslerini duyurmak isteyen “Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi” Kuğulu Park’ta toplanmak istedi. Pankart ve dövizler polis tarafından tek tek inceledi ve fotoğrafları çekildi. Parkta açıklama yapılmasına müsaade etmeyen polisler, grubu ara sokağa yönlendirdi.
Öte yandan parka erken giriş yapan ve üstlerinde kamera olmayan basın mensuplarına da ‘sizi tanıyoruz, burada beklemeyin’ diyerek basın kartı soruldu ve GBT yapıldı. Bölgeden uzaklaştırılmak isteyen gazetecilere, bir polisin ‘bu sokakların yargıcı benim’ dediği duyuldu.
‘Baskı ve nefret politikaları hayvanları da etkiliyor’
Polisin ara sokağa yönlendirdiği hak savunucuları engellemeye rağmen açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Ekonomik kriz derinleşirken, bir de Türkiye tarihinin en büyük depremiyle sarsıldık. Krizin faturasını çalışanlara yüklemeye çalışan patronlar ve hükümet bu sefer de faturayı dayanışma örgütleyenlere, muhalefete, yoksullara, göçmenlere, öğrencilere, kadınlara, LGBTİ+’lara kesmeye çalışıyor. On binlerce insan ve hayvanın hayatını kaybetmesine neden olan deprem değil, doğayı devasa bir inşaat alanına çeviren rant politikalarıdır. Sebebi başka yerde aramamızı isteyenlere karşı sesimizi çıkarmanın şu anda tam zamanı.
Açıklamada yükseltilen nefret dalgasına yabancı olunmadığı, otoriterleşme ile el ele giden baskı ve nefret politikalarının hayvanları da etkilediğine dikkat çekildi.
‘Barınaklar toplama kamplarına dönüştü’
Özellikle sokak hayvanları üzerinden yürütülen nefret kampanyası sebebiyle hayvan cinayetlerinde ciddi bir artış yaşandığına dikkat çekilen metinde, şunlar kaydedildi:
Konya’daki barınak katliamında örneğini gördüğümüz gibi barınaklar içler acısı hâlde ve hayvanlara işkence yapılan toplama kamplarına çevrilmiş durumda. Özellikle sokak köpekleri hedefe konularak yürütülen nefret kampanyası sebebiyle sokak hayvanlarının bu toplama kamplarına gönderilmesi planlanıyor. Barınaklar aynı zamanda ekolojik yıkımı da beraberinde getiren bir rant kapısına dönüşmüş durumda. Doğal alanlar, barınak inşaatı adı altında müteahhitlere peşkeş çekiliyor. İnsanlar tarafından işlenen bazı cinayetlerin hayvanlar hedef gösterilerek üzeri örtüldüğü gibi, hayvanlara işkence eden ve öldürenler de cezasızlıkla ödüllendiriliyor.
‘Sayısız canlının akıbeti bilinmiyor’
Hayvan hakkı savunucuları tüm bu tablonun depremle beraber daha da ağırlaştığına işaret ederek açıklamayı sürdürdü:
Henüz arama kurtarma çalışmaları bitmeden enkazlar kaldırılmaya başlandı, sayısız insan ve hayvanın akıbeti bilinmiyor. Tüm canlılar oradaki gönüllülerin çabalarına terk edilmiş durumda. Bu duruma rağmen hemen her yerde sıradan insanlar, tüm güçlerini birleştirmiş durumda. Bir yandan insanlar için yardımlar toplanırken, hayvan hakları aktivistleri de sahada sürekli olarak bölgedeki hayvanları dışarı çıkarmak, tedavi ettirmek, onlara geçici ve kalıcı yuva bulmak için çaba sarf ediyor.
‘Hayvanlar barınaklara hapsedilmek isteniyor’
Geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi’nde gönüllüler tarafından idare edilen hayvan barınağı, Cumhurbaşkanı’nın kararıyla apar topar boşaltıldı. Öğrencilerin ve gönüllülerin barınağa girişine izin verilmedi.
Boğaziçi üniversitesinde yaşananların aktarıldığı açıklamada şu ifadeler yer buldu:
Bütün bunlar olurken hâlihazırda uygulanmayan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmak isteniyor. Kanunun 6’ncı maddesine göre sokak hayvanları eğer kötü durumdalarsa rehabilite etmek, kısırlaştırmak ve ya tedavi etmek amacıyla kısa bir süre barınakta tutulabiliyor. Bu işlemler bittiği zaman sokak hayvanının alındığı yere geri bırakılması gerekiyor. Hükümet, bu maddeyi ortadan kaldırarak hayvanları barınaklara hapsetmek istiyor. Depremle beraber unutturulmaya çalışılan gerçeklerden biri de bu olacak. Bunun unutulmasına izin vermemeliyiz.
‘Sokak hayvanları cinayetlerinde cezasızlık sürüyor’
Sokak hayvanlarına dönük cinayetlerde cezasızlığın sürdüğü kaydedilen açıklamada “Sokak hayvanlarını soğukkanlılıkla öldürenler sokaklarda özgürce gezerken, hayvanlar barınaklarda ölüme terk ediliyor” denildi.
Geçen yıl bazı köpeklerin ‘tehlikeli’ ilan edilerek yasaklanmasının ardından bu hayvanları besleyenlere cezalar verildiği, toplatılan türlerin de barınaklarda ölümü terk edildiği aktarıldı.
‘Temel hakların ortak olduğuna inanıyoruz’
“Hayvanların kurtuluşu ile insanların kurtuluşu ortaktır” denen açıklamada talepler şöyle sıralandı:
- İnsan ve hayvanların yaşamını koruyamayan yetkililer hesap vermeli, yıkıma yol açan politikaların tüm sorumluları yargılanmalıdır.
- 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, Hayvan Hakları Kanunu’na dönüştürülmeli, bu temelde genişletilmeli ve uygulanması sağlanmalıdır.
- Hayvanlara dönük şiddet eylemlerinde cezasızlığa son verilmeli, belediyeler başta olmak üzere sorumluluklarını yerine getirmeyen yetkililer hakkında etkin, caydırıcı, adli ve idari yaptırımlar getirilmelidir.
- Hiçbir köpek türü yasaklı ilan edilmemelidir.
- Sokakta yaşayan hayvanların yaşadıkları yerde karşılaştığı sorunlar ortak yaşam kültürüne bağlı kalınarak çözülmelidir.
- Hayvan satışı derhal yasaklanmalıdır.
- Bu talepleri kabul eden herkesi bizimle birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.