Amed Emek ve Demokrasi Platformu, çadır kentlerdeki hak ihlallerine dikkat çekerek, “Şehrin sivil toplum örgütleri ile beraber çalışmayı reddeden anlayış, çadır kentleri tarikat vakıflarına açmıştır” açıklaması yaptı.
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, deprem süreci ve Dicle Nehri kıyısında yapımı süren “çadır kente” ilişkin Eğitim Sen 1 No’lu Şube’de basın toplantısı düzenledi.
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, 6 Şubat’ta meydana gelen ve Diyarbakır’ı da etkileyen depreme ilişkin bilgiler paylaştı:
Yaşanan depremde şehir merkezinde 2’si boş olmak üzere 8 bina, ilçe ve köylerde 12 yapı (tek katlı yapılar) yıkılmıştır. Birçok sayıda bina hasar görmüştür. Merkezde yıkılan 6 binadaki arama kurtarma çalışmaları ne yazık ki 12 gün boyunca sürmüş, 18 Şubat itibarıyla sonlandırılmıştır. Yaşamını yitiren yurttaşımızın sayısı 407, yaralı sayısı 902 iken, halen hastanelerde 13’ü yoğun bakımda olmak üzere 32 kişinin yatarak tedavisi devam etmektedir.
Depremin yaşandığı an itibariyle, Kent Koruma ve Dayanışma Platformu bünyesinde oluşturulan kriz masasında yer aldıklarını hatırlatan Turan, Diyarbakır’ın sivil toplum geleneğinin daha önce birçok olağanüstü durumda gücünü gösterdiğini de belirtti.
Turan, şunları söyledi:
Bu sürecin en başından itibaren, birçok alanda ilgili devlet kurumlarına sürece dahil olma isteğimiz, bu felaketin en az hasarla atlatılması için güç katma isteğimiz iletilmiştir. Yaşanan ilk şok evresinde bu diyalog yakalanmış, temin ettiğimiz malzeme ve koordinasyon gücümüz, sorunların çözümüne olumlu olarak yansımıştır. Ancak hükumet yetkililerinin kente gelmesi ile birlikte sürecin dışında bırakılmamıza ve engellenmemize dönük bir pratik sergilenmiştir. İktidarın yardım TIR’larına el konulması, kayyum atamaları gibi uygulamalarla kaosun uzamasına ve yaşanan acıların katmerleşmesine sebep olduğu açıktır.
Turan, Diyarbakır için enkaz çalışmasının sona erdiğini ancak daha fazla dayanışmayı, birlikteliği ve planlamayı gerektirecek, daha uzun bir sürecin kendilerini beklediğini kaydetti.
‘Kentte yıkılacak ve ağır hasarlı bina sayısı bin 110’dur’
Turan, “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın son verilerine göre; binaların yüzde 65’inde yani 45 bin 149 binada çalışma tamamlanmıştır. Kentimizde yıkılacak ve ağır hasarlı bina sayısı bin 110’dur; orta hasarlı bin 44 binada yaşayanların evi girilemez durumdadır. Sadece Diyarbakır’da yaşayan yüz bin kişi ve çevre illerden alacağı göç göz önünde bulundurulduğunda çok daha fazla bir nüfus için barınma, psikososyal destek, toplumsal yaşama entegrasyon gibi birçok alanda çalışmanın yürütülmesi gerekmektedir” diye konuştu.
‘Dicle alanı risk teşkil ediyor’
Diyarbakır Sağlık Platformu’nun şehir merkezinde kurulan 7 “çadır kentin” durumuna ilişkin eksiklikleri bildirmiş olmasına rağmen 10 gündür bir değişiklik gözlemlenmediğini vurgulayan Turan, şunları söyledi:
Ne yazık ki, yeni düzenlenen kalıcı çadır kentte de sivil toplumun fikrine danışılmamıştır. Çadır kentin yerleştirileceği arazi; Merkez Yenişehir ilçesi, Silvan yolu üzeri, Dicle Nehrinin sağ sahilidir. Daha önce belediyenin hafriyat alanı olmasından kaynaklı asbest riski taşıyan bu alanın, önceki yıllarda Dicle Barajı kapağının kopması sonucu su altında kaldığı biliniyorken dolgu alanı olan bu alanın ciddi sel riski taşıdığını tekrar vurgulamak istiyoruz. Ayrıca Hevsel vadisinde bulunan bu alanın rüzgar koridoru olmasından dolayı çetin ve sert mevsim koşullarından dolayı çadırda ısınma problemi olabilir, kullanılacak sobalardan dolayı yangın riski taşımaktadır. Bu Çadır kentin kalıcı olmasından dolayı yaz aylarının sivrisineklerden dolayı sıtma ve bulaşıcı hastalık riskleri göz önünde bulundurulmalıdır.
‘Hevsel zarar görecektir’
Açıktır ki, UNESCO Dünya mirası olan Hevsel Bahçeleri bu yerleşimden zarar görecektir. Şehrin sivil toplum örgütleri ile beraber çalışmayı reddeden anlayış, çadır kentleri tarikat vakıflarına açmıştır. Korucuların içerisinde uzun namlulu silahlar ile gezdiği, tarikatların cirit attığı, öte yandan su kanalına dikkat edilmeyen, elektrik kabloları çocuk güvenliğine uymayacak şekilde düzenlenmiş çadır kentler insan haklarını ihlal etmektedir. Düzeltilmesinin yolu bir an önce şehrin sivil toplum örgütleri ile istişareden geçmektedir.
‘Fırsatçıları teşhir edeceğiz’
Kimi ev sahiplerinin kiraları yükselttiği, bazı nakliye şirketlerinin de fahiş fiyatlar istediğini anımsatan Turan, “Bu kentin tarihi dayanışma ruhuna, kimliğine, ahlaki değerlerine uygun davranmayarak bu fırsatçılığa düşenleri bir an önce bu yanlıştan vazgeçmeye davet ediyor, bu eksikliğe düşenleri teşhir edeceğimizi belirtiyor ve dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz” dedi. Turan, sözlerini şöyle tamamladı:
Sivil toplum örgütlerinin uyarılarını dinlemeyen yönetimler ve usulsüzlüklere göz yumanlar bu kayıpların sebepleridir. Şehrimizdeki müsebbipleri ortaya çıkarılmalıdır. Kalıcı çadır kent yerleşiminden vazgeçilmeli, bu konudaki uzmanların görüşleri dikkate alınmalıdır.