6 Şubat Maraş depremlerinde resmi rakamlara göre 50 bini aşkın kişi hayatını kaybetti, yüz bini aşkın kişi de yaralandı. Depremin ardından hayatta kalanların birçoğu da kentler enkaza döndüğü için göç etmek zorunda kaldı, kalanlarsa yaşadıkları kentleri imkansızlıklar içinde yeniden inşa etmeye çalışıyor.
Depremlerin etkilediği 11 kentte hala enkaz kaldırma çalışmaları sürerken, toplam 717 bin 614 binanın 90 bin 609’u acil yıkılmayı bekliyor. Devletin, depremzedelerin ihtiyaçlarına duyarsız kaldığını belirten depremzedeler, çadırlarda, konteynerlerde hayatta kalmaya çalışıyor. Hijyen sorunları ve enkaz kaldırma çalışmaları sırasında ortaya çıkan asbestin sağlığa verdiği zarar da insanları göçe zorluyor.
Bölgedeki göçün temel sebeplerine, göç yoğunluğuna, başka kentlere gitmek zorunda kalanların yaşadıkları sorunlarına dair sorularımızı Göç Araştırmaları Derneği (GAR) Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Deniz Sert ve GAR Akademik Koordinatörü Dr. Eda Sevinin, dernek adına Gazete Karınca için yanıtladı.
İnsanların göç etmesine neden olan temel sebepler nelerdi?
İnsanların göç etmesine neden olan en önemli sebep; evlerinin ve iş yerlerinin yıkılması, deprem sonrasında yaşadıkları barınma, hijyene erişim, temel ihtiyaçların karşılanamaması gibi problemlerdi. Deprem sonrasında muazzam bir yerinden edilmeyle karşı karşıya kalındı.
Göç eden insanların sayısına dair bir veriye ulaşabildiniz mi? Göç edilen belli şehirler var mıdır? Bu şehirler nasıl belirlendi?
Maalesef bu konuda şeffaf bir şekilde paylaşılmış veriler bulunmuyor. Ancak yakın şehirlerde belediyelerin su kullanımı üzerinden yapmış oldukları bazı tahminler var. Mesela Mersin Büyükşehir Belediyesi, bize depremin 20’nci gününde yaklaşık 330 bin depremzedenin Mersin’de bulunduğunu belirtmişti. Yine devlet yetkilileri tarafından yapılan bazı açıklamalarda iyimser tahminle 2,5 milyon insanın yerinden edildiği belirtiliyor. Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) tahminleri de 1,3 milyon insanın yerinden edildiğini söylüyor.
Araştırmamız sırasında öğrendiğimiz kadarıyla, öncelikle Mersin, Mardin, Van gibi deprem bölgesine yakın şehirlere göç edildiği düşünülüyor. Ancak, Konya, Ankara, İstanbul, Bursa gibi daha uzaktaki büyük şehirlere göç edenler de var.
Bununla ilgili net bir çalışma olmamakla birlikte, şehirler insanların sahip olduğu kaynaklara göre belirlenmiş görünüyor. Akrabalık bağları, maddi koşullar, iş ve eğitim imkanları gibi etkenlerin belirleyici olduğunu düşünüyoruz.
Bu verilerin bir kısmını 23-27 Şubat tarihlerinde Kahramanmaraş-Mersin arasında yaptığımız saha görüşmelerinde bir kısmını da diğer rapor ve haberleri tarayarak elde ettik. Hali hazırda, bölgede çalışan sivil toplum kuruluşlarıyla da iletişim halindeyiz.
Göç eden insanların göç sırasında ve sonrasında yaşadıkları sorunlar neler? Geri dönmeyi düşünüyorlar mı?
Göç eden insanlar için gittikleri yerlerde de barınma en büyük sorunlardan biri oldu. Son birkaç yıldır devam eden kira krizi ve ekonomik kriz, deprem bölgesi dışındaki şehirlerde depremzedeler tarafından da fazlasıyla hissediliyor. Ayrıca, deprem bölgesinde halen barınma gibi temel sorunların çözülememiş olması, insanları ciddi bir belirsizlikle karşı karşıya bırakıyor. Son olarak, evleri ve yakınlarını kaybeden insanlar bir yandan geçim kaynaklarını da kaybetti ve şu an düzenli gelir elde edemiyorlar. Bu türden problemler, gittikleri şehirlerde de devam ediyor. Henüz geri dönüş meselesi kimsenin gündeminde değil diye düşünüyoruz.
Göç eden insanlar için gittikleri yerlerde de en büyük sorunlardan biri; barınma.
Göç edilen şehirlerde neler değişti? Göç alan kentlerde yaşayanların, göç edenlere yaklaşımı nasıl? Göç alan şehirdeki insanlar nasıl etkilendi?
Göç edilen şehirlere dair kapsamlı bir tarama henüz yapılmadı, genelde yerel sorunlardan haberdar olabiliyoruz. Mesela depremzedelerin yoğun gittiği belediyelerin, altyapı sorunlarıyla karşı karşıya kaldıklarını duyduk. Bunun dışında, Ankara gibi şehirlerde kira krizinin derinleştiğini görüyoruz.
Göç alan şehirlerdeki insanların hayatlarındaki değişiklikleri anlayabilmek için henüz çok erken. Biz de mevcut araştırmamızda üzerine çalışıyoruz. İstanbul, Mersin ve Bursa’ya odaklanan bir araştırma yürütüyoruz.
Genel olarak özellikle depremzede göçmen ve mültecilerin gittikleri şehirlerde ayrımcılık problemiyle karşı karşıya olduklarını söyleyebiliriz. Örneğin, yerel yönetimin mülteci karşıtı olduğunu bildiğimiz Bolu gibi şehirlerde mültecilerin depremzedelere verilen kamu yardımlarından yararlandırılmadığını biliyoruz.
Göç edenler geri dönmeyi düşünüyor mu? Hangi koşullar sağlanırsa bunu düşünebilirler?
Göç edenlerin geri dönmesi için gerekli koşulların sağlanamadığı ortada. Barınma ve geçim kaynakları başta olmak üzere, deprem bölgesinde pek çok soruna sürdürülebilir bir çözüm bulunamadığı sürece, geri dönüşten bahsetmek zor görünüyor.
Göçlerin yarattığı ve ileride yaratacağı (ekonomik, sosyolojik, insani) sorunlara dair öngörüleriniz ve çözüm önerileriniz neler?
Afet bölgesinin onarım ve yeniden inşa faaliyetleri, bölge sakinlerinin ihtiyaçlarını gözetecek şekilde, eşitlikçi ve katılımcı çözümlerle planlanmalı ve yürütülmeli.
Bölgenin yeniden inşası sürecinde depremden etkilenen illerin ciddi bir emek göçü alacağını tahmin ediyoruz. Bu sürecin çok dikkatli ve şeffaf bir şekilde planlanması önemli. Bölgelerin onarım ve yeniden inşa sürecinde geçim kaynaklarının da yeniden kurulabilmesi için çaba sarf edilmesi; iş ve geçim kaynaklarından mahrum kalmış kişilerin bu sürece etkin ve aktif özneler olarak katılması gerekiyor.
Bunun dışında, depremin yarattığı psikososyal travmanın bir süre daha devam edeceği aşikâr. Başta çocuklar olmak üzere, depremzedelerin psikososyal destek ihtiyacı bilimsel, eşitlikçi çözümlerle karşılanmalı ve bölgenin demografik özellikleri gözetilerek çok dilli hizmet ve ücretsiz hizmet sunulmalı. Depremden etkilenen nüfusun büyüklüğü düşünüldüğünde, travma sonrası psikososyal destek ihtiyacının sadece sivil toplum örgütleri veya gönüllü çalışmalar tarafından çözülemeyeceği dikkate alınmalı. Psikososyal destek, kamu aktörleri ve ilgili meslek örgütlerinin işbirliğiyle sağlanmalı.