HABER MERKEZİ – Daha önce hakkında ‘yakalama kararı’ çıkarılan, Cizre’de sokağa çıkma yasağı sırasında sığındığı bodrumda öldürülen Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş hakkında bu kez de “kendi ölüm haberini yaptığı” gerekçesiyle 7.5 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde geçtiğimiz yıl uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında haber takibi yaptığı sırada bulunduğu evin bombalanması ardından sığındığı evin bodrumunda yaşamını yitiren Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş hakkında ölümünden sonra bir dava daha açıldığı ortaya çıktı.
Geçtiğimiz günlerde Aktaş hakkında, ölümünden 4 ay sonra 7.5 yıl hapis istemiyle açılan davada ‘yakalama kararı’ çıkartıldığı ortaya çıkmıştı.
Aktaş hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da 6 Haziran 2016’da bir dava daha açtığı ortaya çıktı.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen 3 sayfalık iddianamede, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Azadiya Welat gazetesinin 3 ve 9 Şubat 2016 tarihleri arasında yayınlanan 7 sayısında “Örgüt propagandası” yapıldığı ileri sürülerek Aktaş’ın 7 buçuk yıla kadar hapis ile cezalandırılması istendi.
İddianamede, Aktaş’ın işlediği iddia edilen suç tarihi olarak 9 Şubat 2016 olarak gösterilirken, Aktaş’ın yaşamını yitirmesine rağmen yargılanması Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor.
Kendi ölüm haberini yaparak ‘örgüt propagandası’ yapmış
dihaber’den Deniz Tekin’in haberine göre iddianamede, gazetenin 7 sayısında yayınlanan 14 Kürtçe haber ve köşe yazısının Türkçe tercümesine yer verildi.
Gazetenin sayılarında sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Cizre, Sur ve Yüksekova’da yaşanan hak ihlalleri, çatışmalar, ölümler, çatışmalara ilişkin yapılan açıklamalar ve PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ile ilgili gazetede yayınlanan haberler iddianamede suç delili olarak gösterildi.
İddianamede dikkat çeken suçlama ise, 9 Şubat 2016 tarihli sayıda Cizre’deki bodrumlarda 60 kişinin öldürülmesine ilişkin yapılan haberle ilgili oldu.
Gazetedeki haberin Türkçe çevirisinde şu ifadeler ile Aktaş’ın ‘örgüt propagandası’ yaptığı savunuldu:
AKP çeteleri Cizre’de 60 sivili katletti. Kürt halkı intikam için alanlardadır. AKP devleti Kuzey Kürdistan’da vahşet gerçekleştiriyor. Son 6 ayda 460 sivil katledildi. Söz bitti. Kürdistan’daki katliamlar karşısında Türkiye ve Avrupa’daki Kürt vatandaşlar alanlara çıktı. Katliamları lanetlendi.
Ancak “örgüt propagandası” yaptığı iddia edilen haberde bodrumda yaşamını yitiren 60 kişi arasında Aktaş da bulunuyordu.
Aktaş’ın seçilme hakkından yoksun bırakılması istendi
Savcı, gazetelerdeki haberlerin içeriği üzerinde yaptığı incelemede “PKK ve KCK’nin propagandasını” içeren yazı ve resimlerin tespit edildiğini ifade etti.
Gazetelerde yer alan haberlerle ilgili şüpheli olarak Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aktaş’ın tespit edildiğini belirten savcı, Basın Kanunu kapsamında süreli eserlerde dava açma süresinin 4 ay olduğu, bu sürenin 15 Şubat 2016 tarihinde dolması nedeniyle Aktaş’ın savunmasının alınamadığını kaydetti.
Aktaş’ın üzerine atılı “Örgüt propagandası” suçunu işlediğinin tüm dosya kapsamında anlaşıldığını savunan savcı, Aktaş’ın yargılamasının yapılarak belirtilen sevk maddelerine göre cezalandırılmasını talep etti.
Savcı, Aktaş’ın işlediğini iddia ettiği suçlamadan ceza alması durumunda, vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan ve seçilme ehliyetinden yoksun bırakılmasını istedi.
Ne olmuştu?
Yaşamını yitirdiğinde 19 yaşında olan Rohat Aktaş, haber takibi için gittiği Cizre’nin Cudi Mahallesi’nde kaldığı evin tanklarla bombalanması sonucunda yaralanmış, birçok yaralı ile birlikte bir binanın bodrumuna sığınmıştı.
Bodrumda kaldığı sürede Aktaş ile en son telefonla 6 Şubat 2016’da iletişim sağlanmış, daha sonra bir daha haber alınamamıştı.
Aktaş ile birlikte bodruma sığınan yaralıların tahliye edilmesi ve hastanede tedavi edilmesi için yapılan girişimler, asker ve polislerce engellenmiş, basın ve meslek örgütlerinin yaptığı çağrılar ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan acil tedbir başvurusu da sonuçsuz kalmıştı.
Yakıldığı için teşhis edilemeyen cenazelerin belirlenmesi için ailenin verdiği kan örneği üzerinden yapılan DNA eşleşmesi sonucu Aktaş’ın cenazesinin Habur Sınır Kapısı’nda geçici olarak kurulan Adli Tıp Kurumu’nda olduğu ortaya çıkmıştı.
24 Şubat 2016 tarihinde kimlik bilgileri tespit edilen Aktaş ve aynı bodrumda öldürülen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi üyesi Mehmet Yavuzel’in cenazesi, 26 Şubat 2016’da Urfa’nın Suruç ilçesinde düzenlenen törenle yan yana defnedilmişti.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Aktaş’ın Azadiya Welat gazetesinin Kasım ve Aralık 2015’te yayınlanan 16 sayısında “örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla Yazı İşleri Müdürü Aktaş hakkında yaşamını yitirdikten 4 ay sonra 7.5 yıl hapis istemiyle dava açmış, ifadeye gelmediği hakkında yakalama kararı çıkarmıştı.