Selahattin Demirtaş, “Cezaevinde olduğum ilk günden bugüne kadar hiçbir devlet yetkilisiyle doğrudan veya dolaylı hiçbir temasım, mesajlaşmam ya da iletişimim olmadı” dedi.
Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dün (1 Aralık) görülen Kobani Davası’nın 19’uncu duruşmasının 7’nci oturumundaki beyanlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Demirtaş, çözüm sürecinin devam ettiği ve heyetlerin İmralı’ya gidip geldiği dönemde, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kendisiyle görüşmek istediğini, kendisinin ise kabul etmediğini; bunun üzerine konunun İmralı’da Abdullah Öcalan iletilerek kendisi aleyhine tartışma yaratıldığını belirtmiş ve “Bizden geri adım ve teslimiyet beklemesinler. Bana Öcalan’ın yerine geçme teklifi yapıldı. Benden küçük bir Öcalan çıkarmaya çalıştılar. Biz biziz, Öcalan Öcalan’dır” demişti.
Selahattin Demirtaş, Halk TV Ankara temsilcisi Özlem Akarsu Çelik’in “MİT Müsteşarı Hakan Fidan sizinle hangi tarihte görüşmek istedi? Bu görüşmede size, Öcalan’ın yerine geçme teklifi mi yapılacaktı? Görüşme talebini niçin reddettiniz?” sorusuna şu cevabı verdi:
Aslında tüm bu soruların yanıtlarını, dünkü duruşmadaki savunmamda detaylarıyla anlattım. Ancak ne yazık ki savunmamın basına yansıyan kısımları son derece eksik ve yetersiz oldu. Sözünü ettiğim görüşme talebi 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla bana iletilmişti.
Hatırlarsanız o dönem çözüm süreciyle ve İmralı heyeti, hükümet yetkilileri ve MİT müsteşarıyla sık sık bir araya geliyordu. Siyaseten de ahlaken de uygunsuz bir teklifti. Dolayısıyla zaten Öcalan ile açık bir görüşme trafiği sürerken beni öne çıkarma anlamına gelebilecek böylesi bir girişimi hiç düşünmeden reddettim.
Bu girişim, Çözüm Sürecini sabote etmekten başka hiçbir işe yaramazdı ve görüştüğünüz muhataplarınıza karşı samimiyetsizlik, iki yüzlülük anlamına gelirdi. Benim böyle bir oyunun parçası olmam mümkün değildi.
“Demokratik siyasetteki bir lider nasıl silahlı örgütün başına geçebilir? Siz kabul etseydiniz bile Öcalan ve Kandil buna nasıl ikna edilecekti?” sorusuna ise Demirtaş, “PKK liderliği teklifinden söz etmiyorum elbette, bu çok absürt olurdu tabii ki. Çözüm Sürecinde, muhataplık açısından Öcalan’ın yerine rol almaktan söz ediyorum. Yoksa benim silahlı bir örgütün liderliğini, yöneticiliğini yapmam teklifi değildi” ifadeleriyle yanıt verdi.
Demirtaş, “Altı yıldır bir cezaevi hücresinden etkili bir siyasetçi olmayı sürdürüyorsunuz. Benzer teklifler cezaevindeyken de yapıldı mı?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
Cezaevinde olduğum ilk günden bugüne kadar hiçbir devlet yetkilisiyle doğrudan veya dolaylı hiçbir temasım, mesajlaşmam ya da iletişimim olmadı. Bunu kesin ve net olarak herkesin bilmesi lazım.
‘Mızraklı’nın gözlemci olarak hazır bulunmasını isteyeceğim’
Demirtaş, “Öcalan ile görüşme talebiyle yaptığınız başvuruya olumlu yanıt alırsanız kendisine ne diyeceksiniz?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
Bütün bu olup biten gelişmeleri değerlendirip kendisini dinlemeyi ve kendi görüşlerimi onunla paylaşmayı düşünüyorum.
Tabii ki böyle bir görüşme imkanı verilirse şartlarımdan biri olarak, mutlaka hücre arkadaşım Adnan Selçuk Mızraklı’nın gözlemci olarak hazır bulunmasını isteyeceğim. Nihayetinde tarihe mal olacak bir görüşmeyi tek başıma yaparak manipülasyonlara açık hale getirmem söz konusu olamaz.
İzin verirler mi emin değilim ama umarım bu görüşme gerçekleşir ve diyaloğu öne çıkararak çatışma seçeneğinin bertaraf edilmesine katkı sunabiliriz.