Çalışan Gazeteciler Günü’ne dair açıklama yapan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, “Mevcut iktidarın gazetecilere dönük uygulamaları artık bir işkence sistemine dönüşmüştür” ifadelerini kullandı. HDP ise baskılara rağmen hakikatin peşinde olan gazetecilerin varlığının Türkiye’de özgürlük ve demokrasinin umudu olduğunu belirtti.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin yazılı açıklama yapıtı.
10 Ocak tarihinin, Türkiye’de 1961 tarihinden bu yana gazetecilerin bazı temel haklarının yasal güvence altına alınmasını sağlayan düzenlemenin yapılması vesilesiyle Çalışan Gazeteciler Günü olarak kabul edildiği hatırlatılan açıklamada, şöyle denildi:
Dünya çapında iktidarlar, özellikle dikta rejimler gazetecilerden pek haz etmezler. Çünkü bilirler ki; yaptıkları veya yapacakları, gazetecinin takibi altındadır. Bu nedenle bu meslek grubunu etkili bir şekilde baskı altında tutmayı temel görev bilirler. Ya kendilerinin gözetimi altında bir gazetecilik yapmalarını sağlarlar veya onlara dünyayı dar ederler.
‘Baskı politikaları pervasızca yürütülüyor’
Açıklamada, Türkiye’deki durumun daha vahim olduğu kaydedildi.
Ulusal ve uluslararası basın meslek örgütlerinin raporlarına baktığımızda bu vahim tablo kendisini çok net bir şekilde açığa vurmaktadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2021 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 153’üncü sırada yer alan Türkiye’nin bu durumu içler acısı bir gerçekliktir. Yine Derneğimizin 2021 yılı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu’nda da yaşanan hak ihlallerinin boyutu çarpıcı bir şekilde görülmektedir. Bu duruma nasıl gelindiği elbette ki yönetenlerin baskı politikalarını alabildiğine pervasızca yürütmelerinde gizlidir.
Derneğimizin verilerine göre, halen 62 gazeteci hapishanelerde tutukludur. Çalışan Gazeteciler Günü’nde sahada, haber peşinde olması gereken gazeteciler dört duvar arasındadır. Tam da bu nedenledir ki, mevcut iktidarın gazetecilere dönük uygulamaları artık bir işkence sistemine dönüşmüştür. Gözaltılar, tutuklamalar, açılan soruşturma ve davalar, verilen cezalar, mesnetsiz yargılamalar bu pervasızlığın dışavurumudur.
‘Rojhat suç işlememiştir, gazetecilik yapmıştır’
Geçtiğimiz hafta gazeteci Rojhat Doğru’ya müebbet hapis ve 12 yıl hapis cezası verilmesine de değinilen açıklamada, şöyle denildi:
Rojhat Doğru, hakkında açılmış haksız bir davada çok ağır bir cezaya çarptırıldı. Rojhat Doğru, gerçeklerin peşinde koşarak haber kovalayan bir gazeteciydi. Davaya konu olayda da yine canı pahasına halka olup biteni ulaştırma çabasıyla hareket etmiş ve sıcak bir olayın ortasında kamerasını gerçeklere çevirmiştir. Şu iyi bilinmeli ki, verilen ceza intikam alırcasına alınan bir karardır. Rojhat suç işlememiştir, gazetecilik yapmıştır. Hatta bu görevi ifa ederken yaralanmıştır.
‘Onuruyla ayakta kalmayı başaran gazeteciler’
Van’da 2 yurttaşın helikopterden atılarak işkence edilmesini haberleştirilen gazeteciler hakkında açılan davaya da değinilen açıklamada, şunlar dile getirildi:
Açılan soruşturma ve davaların hukuki olmadığı gerçeği Van’da yargılanan ve ‘helikopter davası’ olarak bilinen davada kendisini açığa vurmuştur. Ağır ithamlarla gözaltına alınan, sonra tutuklanan, daha sonra da haklarında iddianame hazırlanarak çok büyük bir örgütsel davaymış gibi lanse edilen davada, gazeteci arkadaşlarımız beraat etmiştir. Sadece bu dava bile gazetecilerin nasıl kriminalize edilmek istendiğinin açık göstergesidir. Unutulmasın ki; halkın haber alma hakkını savunan, gerçekleri açığa çıkarmayı ve yalanı deşifre etmeyi şiar edinmiş gazeteciler, hep var olacaktır. Ve o gazeteciler doğruları yazmaya, gerçekleri kadrajına alarak yansıtmaya devam edeceklerdir. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle de bir kez daha onuruyla ayakta kalmayı başaran tüm gazetecilerin gününü kutluyor, meslektaşlarımıza dayanışmayı büyütme çağrısında bulunuyoruz.
‘Gazetecilere karşı saldırı rejimi’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Basın Yayın ve Propagandadan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel de bugüne dair bir açıklama yaptı.
Yapılan yazılı açıklamada Türkiye Gazeteciler Sendikasının (TGS) verilerine göre, Türkiye’de 128 davada 274 gazetecinin yargılandığı belirtildi.
10 Ocak Günü’nün “Çalışan Gazeteciler Günü” olmaktan çıkmış, çalıştırılmayan, tutuklanan, işsiz bırakılan ve hakları gasp edilen gazetecilerin mücadeleyi yükseltme gününe dönüştüğü kaydedilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
AKP iktidarıyla birlikte gazetecilerin kırıntı düzeyinde var olan hak ve özgürlükleri de yok edilmiş, basın emekçilerine yönelik katı bir baskı ve saldırı rejim inşa edilmiştir. Türkiye ne yazık ki dünyada basın özgürlüğü sıralamalarında en gerilerde yer almaktadır. TGS verilerine göre, işsiz gazetecilerin oranı yüzde 40 civarındadır. Aynı verilere göre 128 davada 274 gazeteci yargılandı, gazetecilere toplam 226 yıl 8 ay 25 gün hapis cezası verildi. TGS verilerine göre, 43; Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) verilerine göre ise, 62 gazeteci mesleklerini icra ettikleri için halen cezaevinde tutulmaktadır. DFG son bir yıl içinde 47 gazeteciye toplam 133 yıl, 8 ay ve 21 gün hapis cezası verildiğini belirtiyor. Hem ulusal ve hem de uluslararası raporlar Türkiye’de basına yönelik ağır saldırıların vahametini gösteriyor.
‘Meslek onuruna sahip çıkan gazeteciler var’
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın adeta Goebbels’in Propaganda Bakanlığı görevini üstlendiğine dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi:
Gazeteciliğin evrensel ilkelerine göre hareket eden gerçek gazeteciler cezalandırılırken, iktidar adına propaganda faaliyeti yürütenler ise bu sistem içerisinde palazlandırılmaktadır. İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerde savcılarla ortak mesai harcayan, tutuklanacak muhaliflerin listelerini hazırlayıp savcıların önüne koyan ‘gazeteciler’ peydahlandı ve muhabirlikten muhbirliğe ‘terfi eden’ bu şahıslar gazetecilik mesleğinin yüz karası olarak tarihteki yerini şimdiden aldı.
Her şeye rağmen meslek onuruna sahip çıkan, bu uğurda bedel ödeyen gazetecilerin olduğu kaydedilen açıklamada, “İktidarın kuşatmasını tüm risklerine rağmen aşarak topluma yönelik saldırıları, talanı, yalanı, yoksulluğu ve yaşanan felaketleri araştıran ve halka sunan gazeteciler var. İşte hakikatin peşinde olan bu gazeteci meslektaşlarımızın varlığı Türkiye’de özgürlük ve demokrasinin umududur. Bu umudu var eden ve bütün zorluklara rağmen meslek onuruna sahip çıkan bütün gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyoruz” denildi.